ARSIVANA SAYFA
 
12 Ağustos '00
SAYI: 29
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan...
Belediye işçileri de ortak mücadeleyi örmek zorundadırlar!
Sosyal yıkım programına "demokratikleş me" cilası ve tahkimatta yeni açılımlar
Devlet depremzede halkı ortada bıraktı
Aradan geçen bir yıl içinde depremzedelerin hiçbir sorunu çözülmedi
17 Ağustos depremi çürüyen düzen gerçeğini tüm çıplaklığıyla gosterdi
Deprem yıkımının sorumlularından hesap soralım!
Belediye işçilerinden grev kararlılığı
Sendikal bürokrasinin belediye işçilerine ördüğü kıskaç
Amerika'da onbinlerce haberleşme işçisi grevde!.
Hacıbektaş'ta Hızır Pasalardan hesap soralım!
"Enflasyona karşı mücadele" masalı
Adana TİS Bülteni ve dönemin sorumlulukları
Programda tarım ve köylü sorunu/4
Adalet Bakanlığı'nın F tipi kampanyası
F (hücre) tipine karşı mücadele ve sermayenin tuzakları
Sendikalardan hücre sistemine karşı eylem
Hücre saldırısını püskürtmenin sorunları ve sorumlulukları
Parti programı ışığında çevre ve kapitalizm
Çevre sorunu ve küçük-burjuva muhalefeti
Moğolistan seçimlerinin gösterdikleri
Ekim Gençliği'nden
Saygon zindanlarında mücadele
Sınıfı ve devrimi örgütlemede parti kadrosunun tayin edici rolü
Yazılı materyallerin etkisi üzerine fabrika gözlemleri
Mücadele Postası
 



 
 
Çevre sorunu gerçek çözümünü kapitalizmi
cepheden karşısına alan bir ideolojik-politik hatta bulabilir ancak...

Çevre sorunu ve
küçük-burjuva muhalefeti


Dünyamız kapitalistler tarafından kirletiliyor. Bu kirlenmeye paralel olarak çevreci grupların etkinliği de artıyor. Çevreci gruplar oldukça geniş ve renkli bir yelpazeyi oluşturuyor. Bu yelpaze içinde emperyalist tekellerin oluşturduğu gruplardan faşistlere, eko-feministlerden anarşistlere, çevreci sosyalistlere kadar birçok kesim ve akım yeralıyor.

Kapitalist sistemin doğa üzerindeki yıkıcı etkileri, küçük-burjuva demokratik tepkileri örgütlü hale getirdi. Doğa yıkımı ve insan üzerindeki etkilerinin geldiği boyuta duyulan tepki burjuva hümanist motiflerle de bezendi. Bu, çevreci hareketlerin politik akımlar olarak kendilerini ifade etmelerinin zemini oldu.

Kapitalizmin çevre üzerindeki yıkımı ve kirli faaliyetlerini radikal bir tarzda protesto eden çevreci gruplar, sabotaj eylemleri de dahil birçok eylem örgütlediler. Kapitalist tekellerin kirli faaliyetlerini açığa çıkarıp uluslararası alanda teşhir ettiler. Çevre duyarlılığının oluşması ve bilincinin gelişmesi noktasında azımsanmayacak bir rol oynadılar. Ancak verebilecekleri bilinç, sonuçta kendi bilinçleri ve duruşlarıyla sınırlıydı.

Küçük-burjuva radikalizminin çevre duyarlılığı üzerinden kendini ifade edişi kapitalizmin sınırlarını aşamadı. Yıkımın sonuçları ile uğraşırken, nedenlerini gözardı etti. Kapitalistleri çevre dostu ve düşmanı olarak ikiye ayırıp, çevre yıkımının nedenlerini niyetlere indirgedi. Böylece gerçek suçlu kapitalizm gözlerden gizlenmenin yolunu buldu. Kitlelerin hoşnutsuzluğunun bir bütün olarak sisteme yönelmesinin önüne geçilmiş oldu. Bu arada “yeşil kapitalistler” çevre duyarlılığını paraya çevirmenin de yollarını buldular. Çevre dostu ürün reklamları piyasayı kapladı. Bunların çoğunun yalan olduğu çok geçmeden anlaşıldı.

Çalışmalarını uluslararası düzeyde yürüten çevreci gruplardan en etkini Greenpeace’in (Yeşil Barış), çevre dostu enerji dallarına yöneltmek amacı ile Shell’in hisse senetlerini satın alması, soruna ütopik bir çözüm önerisi olması dışında özünün kavranmadığının ifadesi oldu.

Avrupa ülkelerinde devrimci ve komünist hareketin bıraktığı boşluk, son 20 yılda Yeşiller’in oluşturduğu muhalefet hareketi ile dolduruldu. ‘90’lı yıllarda Yeşiller, Yeni Dünya Düzeni’nin düzeniçi muhalefet motiflerinden biriydi artık. Kitlelerin savaşlara ve doğa yıkımına karşı duydukları tepkiler, Yeşiller’i Avrupa ülkelerinde parlamentolara taşıdı. Avrupa, Yeşiller partilerinin en güçlüsü olan Alman Yeşiller/Birlik Partisi koalisyon ortağı olarak hükümette yeraldı. Emperyalist burjuvazinin küçük-burjuva radikalizminin bir örneği olan Yeşiller’i ehlileştirmek için çok zamana gereksinimi olmadı. Almanya’da koalisyon ortağı olan Yeşiller/Birlik, Alman silah tekellerinin silah satışlarına onay verdi. Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan sonra konmuş olan ülke dışına asker gönderme yasağı yine bu koalisyon hükümeti tarafından kaldırıldı. Emperyalizmin Kosova saldırısına ve işgaline onay verildi ve fiilen içinde yeraldı. Kosova’ya 10 bin ton uranyum atılması Yeşiller’i hiç rahatsız etmedi. (Tersine, Yeşilci Dışişleri Bakanı Fischer, NATO saldırısının en hararetli destekçileri ve sözcüleri içinde yer aldı.) Silah satışlarına göstermelik karşı çıkışları bile, silah tekellerinin öfkeli serzenişlerine neden oldu. Yeşiller de bu serzenişler doğrultusunda tavırlarını yeniden gözden geçirdi. Bu durum Yeşiller’e, her geçen gün tabanın erimesi gibi bir sonuca maloldu.

Emperyalist burjuvazi artık kriz halini alan çevre kirliliği sorununu çeşitli uluslararası oluşum ve konferanslarla “kontrol” altında tutmaya çalışıyor. Soruna köklü çözüm, nedenin açıkça ortaya konmasıyla mümkündür. Neden, kapitalist sistemin ta kendisidir. Emperyalist burjuvazi bu gerçeği karartmak için neden olarak; yoksul ülkelerdeki aşırı nüfus artışının doğa üstündeki baskısı, çevre bilincinin gelişmemiş olması, gerekli yasal düzenleme eksikliği, eğitim eksikliği, teknoloji kullanımının istenmeyen sonuçları gibi nedenler ileri sürüyor. Çözüm önerileri de nedenler kadar sorunun gerçek kapsamından uzak ve gözboyama amacına hizmet ediyor. Nüfus planlaması, yasal düzenleme, eğitim, bilinç, ahlaki dönüşüm...

Aslında kapitalistler çevre sorunlarının çözümleri ile de kâr getirisi ölçüsünde ilgileniyorlar. Yaratılan kirliliği ortadan kaldırmak için gerekli teknolojiyi, burada bir kâr kapısı gördükleri oranda geliştiriyorlar. Bunun faturası da sorumlularına değil kamuya, yani işçi sınıfı ve emekçilere ödetiliyor.

Çevre sorunları gerçek çözümünü, kapitalizmi cepheden karşısına alan bir ideolojik-politik hatta bulabilir. Diğer türlüsü, nedenler ortadan kaldırılmadığı için sonuçların teşhiri ve kontrol altında tutulmasını amaçlayan demokratik bir tepki olmaktan öteye geçemez. Kuşkusuz bu tepkinin de bir anlamı var. Ancak sistem aynı kaldığı sürece, sorun kendini daha üstten ve farklı boyutlarda yeniden yeniden üretecektir.

Bugün kapitalizmi cepheden karşıya alan ideolojik-politik hat belirlenmiş, programatik düzeye kavuşturulmuştur. Çevre kirliliğinin yarattığı ekolojik krize karşı mücadele kılavuzu, komünist işçi partisi programıdır.