Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mart '02
Sayı: 51
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Emperyalist savaş ve gençlik
  Emperyalist saldırganlık Ortadoğu halklarını tehdit ediyor
  Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
  Soruşturma terörü dalgası ve güncel sorumluluklar
  Üniversitelerde büyük kıyım
  Dünyada ve Türkiye'de neo-liberal eğitim politikaları
  İşletme hesabı üzerine
  YÖK yasa tasarısı ve orta öğretim
  Yeni YÖK yasası nedir, ne değildir?
  Üniversite-sermaye işbirliği üzerine/2
  ODTÜ'de bir eylem ve bir panel!..
  İTÜ Paralı Eğitime Hayır Bülteni'nden...
  Saldırıya karşı işçilerden anlamlı duyarlılık
  Anadolu ve Osmangazi üniversitelerinde yasa karşıtı etkinlikler...
  Üniversiteler çürüyen düzenin aynasıdır!
  Türkiye eğitim politikalarıyla da Arjantin'in yolunda!
  Liselerin har(a)ç landırılmasına izin vermeyeceğiz!
  Kürtçe eğitim kampanyasının sonuçları
  Baskı ve zulüm karşısında yaratılan bir direniş geleneği!
  Okur mektupları



 
 
İşçi Kültür Evleri: Sınıfın kültürünü
yaratmada anlamlı bir adım

Esenyurt İşçi Evi’nde 3 Mart Pazar günü Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir etkinlik düzenlendi. Etkinlik günün anlam ve önemine ilişkin yapılan konuşmaların ardından müzik dinletisi, Tiyatro Manga’nın Tanya adlı oyunu ve dia gösterimi ile zenginleştirildi.

Etkinliğe katılanların büyük çoğunluğunu bölge kadınlarının oluşturması gerçekten iyi çalışılmış olduğunu gösteriyordu. Bizler de çeşitli üniversitelerden Ekim Gençliği okurları olarak etkinliğe katıldık. Etkinlikteki sınıfsal tablo gerçekten çok etkileyiciydi. Okunan mesajlarda çeşitli sektörlerden işçilerin 8 Mart ile ilgili duyguları ifade edildi.

Gençlik cephesinden yapılan mitingler haricinde öğrencilerin işçi sınıfı ve emekçilerle biraraya gelme alanları olarak değerlendirilmesi gereken işçi evleri bugün önemli bir yer tutmaya başlamıştır. İşçi sınıfı ve emekçilerle böyle günlerde birlikte olmak, gençleri de motive etmekte, ilişkiyi kuvvetlendirmektedir. Zira sınıfın ve ve emekçilerin sosyal ortamından uzak olan gençler buralarda işçi sınıfı ve emekçilerle içiçe olma, onları daha yakından tanıma imkanı bulabilmektedirler. Bu, öğrenci gençliğin emekçi davasıyla daha derin bir bütünleşmesini sağlamaktadır. Bu yönüyle işçi yoldaşlara önemli görevler düşmektedir.

İşçi sınıfının kültürel alanda da egemen yapıya alternatif sunabilmesi, kendi sanatçılarını yaratabilmesi, mücadele içinde varedebilmesi gerçekten çok önemli bir ilerleme olacaktır. Ve bunun ilk adımlarının hem de sağlamca atılıyor olması bizi gençlik olarak çok etkilemektedir. Gençliği bir bütün olarak düşündüğümüzde, genç işçilerle öğrencilerin yakınlaşması bu yanıyla da çok önemlidir. Etkinliğin iyi hazırlanması, çalışmalarının çok önceden başlaması, çeşitli araçların kullanılması katılımcılar üzerinde anlamlı bir etki bırakmıştır.

Burjuvazinin dayattığı yoz kültüre alternatif yaratmaya çalışan İşçi Kültür Evi çalışanlarını kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Ekim Gençliği/İstanbul



İlişkilerimize güven vermeli, paylaşımcı olmalıyız

Kazanmak için bir dolu emek sarfetmek zorunda kaldığımız genç insanları kaybetmek bir o kadar kolay olabiliyor. Bu noktada kişisel ilişkilerimizin, kişisel tavırlarımızın önemi açığa çıkıyor. Güven veren tavırlarımız, örnek davranışlarımız, çevrede uyandırdığımız olumlu izlenimler vb., bütün bunlar insanları daha kolay kazanmamızı sağlayacağı gibi, kolaydan yitirmemize de engel olacaktır.

Eğer biz çevremizde güven veren, inanılan, saygı duyulan bir insansak, karşımızdaki insana bunu hissettirebiliyorsak, her koşulda onun yanında olacağımızı onun beynine yerleştirebiliyorsak, fazla bir emek harcamak zorunda kalmayız.

Bunu yaşadığımız bir tecrübeden yola çıkarak dile getirmek istiyorum, ki beni bu yazıyı yazmaya iten de bu olay.

İlişkide olduğumuz bir arkadaşa güven veremediğimiz için bu insana “ben kendimi sizin aranızda bir yabancı gibi hissediyorum, kendimi sizden biri olarak göremiyorum” dedirtiyorsak, burada çubuğu kendimize bükmemiz gerektiğini düşünüyorum. "İlgili" yoldaş darılmasın, ama gerçekten de durum böyle. Çubuğu kendimize bükmeliyiz.

Hem bu yolla devletin amansız bir politikası olan devrimcileri kitlelerden uzaklaştırarak yalnızlaştırma politikasının da önüne geçmiş olacağız. Hem bu insanların yalnızlaşıp yozlaşarak bencil bireyler olmalarının önüne set çekmiş olacağız, hem de bu tür olayların yaratacağı moral bozukluğunun ortaya çıkaracağı olumsuz havadan kendimizi korumuş olacağız.

Denizli’den EG okuru



Burjuva medya ve gençlik

Başta kendileri olmak üzere hemen hemen herkes medyanın asıl görevini biliyor. Medya olayları, haberleri tüm gerçekliğiyle kitlelere anlatmakla yükümlüdür.

Fakat burjuvaların elinde olan medya kuruluşları gelişen haber ve olayları olduğu gibi değil, kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda istedikleri gibi şekillendirerek insanların karşısına çıkartıyorlar. Böylelikle halkı kendi istedikleri konu hakkında propaganda yaparak yönlendirip kandırıyorlar. Ne yazık ki çoğu kez istediklerini de başarıyorlar.

Bu noktada özellikle biz gençlere önemli bir görev düşüyor. Çünkü burjuvaların bu oyunlarından etkilenen kitlenin çoğunu bu konuda pek bilgisi olmayan genç arkadaşlar oluşturuyorlar. Zaten onların istediği de bu değil mi? Geleceğe yön verecek kişiler biz gençler olacağız. Bizleri kandırarak, kullanarak, geleceğimizi de ellerine almak istiyorlar. Bizler geleceğimizi burjuvaların ellerine teslim etmek istemiyorsak, bu konuda çevremizdeki arkadaşlarımızı bilinçlendirerek onların bu oyunlarını engellemeliyiz.

Ayrıca, tüm engellemelere, karşılaşılan zorluklara rağmen olayları tüm gerçeğiyle anlatan, halkımızın safında yer alan yayınlara hak ettikleri ilgiyi göstererek mümkün mertebe okumalı ve çevremizdekilerin de okumalarını sağlamalıyız.

Ümraniye Atakent Lisesi’nden bir öğrenci