15 Temmuz 2016
Sayı: KB 2016/26

Yıkılmayı bekleyen bir iktidar: Dinci-gerici AKP iktidarı
Dinci iktidar dışarıda çark ediyor, içeride azgınlaşıyor
Devletin “çok amaçlı” Suriyeli politikası
Gerçek suçlular, Suriyelileri fırsata çevirenlerdir!
Kürt coğrafyasında katletme ve direnme geleneği
Hurşit Külter nerede?
Ekonomik yıkım saldırısı yaşamın bütününü hedefliyor!
Greif işçisi Eylül için kırmızı çizgilerini belirlemeli!
Kamu Emekçileri Forumu’nun düzenlediği kamp üzerine
Park Termik’te TİS bilmecesi!
NATO Varşova Zirvesi: “Savaşa hazır olun!”
Avrupa’da ve Almanya’da yeni bir döneme doğru
Fransa’da kavga sürüyor ve sürecek
Toplumsal cinsiyet rolleri ve artan gericilik
Yaz sıcağını kavganın ateşine çevirmek için...
Suruç’tan bugüne katliamlar ve korku toplumu
“Demokrasi cephesi” çağrıları üzerine
Suriyelilere vatandaşlık verilmesi üzerine
Cehennemi cennete çevirmek için: Birlik!
Dolmabahçe Direnişi 48. yılında
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Fransa’da kavga sürüyor ve sürecek…

 

Fransa’da 4 aydır El Khomri adlı çalışma yasasına karşı büyük bir hareketlilik içinde olan işçiler, emekçiler ve öğrenci gençlik, 5 Temmuz günü 12. kez genel greve başvurdu, bir kez daha sokaklara çıkıp meydanları doldurdu. Yaz tatiline girilmişti, dolayısıyla belli bir rehavet oluşmuştu. Polis tüm cadde ve sokakları bariyerlerle kapattı, toplu taşıma araçlarının geçişini engelledi. Eyleme katılmak isteyenlere dönük üst aramadan diğer pek çok yönteme dek sürekli tacizde bulundu. Hedefi, eylemin kitleselliğinde giderek bir düşüşün yaşandığı, geriye gidiş sürecine girildiği algısını yaratmaktı. Bunun üzerinden kitlelerin zihnini bulandırmak, saflarda mücadelenin kazanılamayacağı kuşkusunu yaymaktı. Ne var ki tüm çabalarına rağmen işçiler, emekçiler ve gençlik tüm barikatları aşarak Place d’İtalie’den Bastille Meydanı’na yürüdü. CGT, FO, FSU, Solidaires, Unef, UNL ve Fidl sendikalarının çağrısıyla yapılan yaz döneminin bu en son eylemine, sadece Paris’te 45 bin kişi katıldı.

Dikkate değer olan gelişme, eylemin devam ettiği saatlerde Ulusal Meclis’te Anayasa’nın Valls hükümeti tarafından ikinci kez bypass edilmesiydi. Yani yeniden 49/3 maddesine başvuruldu. Bunun kendisi Fransız burjuvazisinin 4 aydır Fransa’yı sarsan, ötesinde de tüm Avrupa’da yankılar yaratan büyük kitle hareketliliğine rağmen El Khomri yasasını geri çekmeyeceğini, buna niyetli olmadığını ve bu yasa konusundaki kararlılığını göstermektedir. Özellikle Hollande, kuşkusuz ki Fransız burjuvazisi adına, bu yasayı kabul ettirmeyi bir varlık yokluk sorunu olarak görmektedir. Bunun için her şeyi göze almış görünmektedir. Bu nedenle de hükümet başkanı Valls’la tam bir kader birliği içinde davranmakta ve hiçbir tavize yanaşmamaktadır. Bu yönlü bir uzlaşma bir yana, “Kamu düzenini bozan eylemlere son verin, sizin de pek çok açıdan yararınıza olan yasayı kabul edin” mealindeki açıklamaları ile diyaloga dahi oldukça soğuk bakmaktadırlar.

Hollande-Valls ikilisi bir süredir kendi partilerinde yasaya muhalif olanlara da savaş açmıştır. Yasaya karşı oy kullananların ihraç edileceği yönünde tehditler savurmaktadırlar ve bunu da bizzat Başbakan Manuel Valls yapmaktadır. Bundaki amaçları sadece söz konusu milletvekillerine gözdağı vermek olmayıp, bir hedefi de yasanın resmileşmesine karşı gensoru vermek için gerekli sayıya ulaşmayı engellemekti ki bu da başarıldı.

Sendikalar ve işçiler cephesinde de benzer bir kararlılık var

CGT Genel Sekreteri Philippe Martinez, 5 Temmuz’daki eylemin ardından Başbakan Manuel Valls ve Çalışma Bakanı El Khomri’nin en küçük bir tavizden yana olmadığını ve kendilerine mücadeleden başka bir seçenek bırakmadıklarını açıkladı. FO Sendikası Başkanı Jean-Claude Mailly ise 5 Temmuz günü yapılan eylemin yaz döneminin son eylemi olduğunu, ama Hollande-Valls hükümetine karşı mücadelenin sonu anlamına gelmediğini, tam tersine mücadelenin aynı kararlıkla süreceğini belirtti. O da tıpkı CGT başkanı gibi söz konusu yasanın mevcut haliyle kabul edilemez bir niteliğe sahip olduğunun ve mücadeleyi büyütmekten başka bir yolun bulunmadığının altını çizdi.

Ardından CGT başta olmak üzere başından itibaren bu büyük hareketliliğin içinde olan ve her defasında yeni bir eylem çağrısı yapan 7 büyük sendika, 6 Temmuz’da bir araya geldiler ve değerlendirmeler yaptılar, bunu bir bilgilendirme mitingi ile taçlandırdılar. Adı geçen sendikalar, yaz tatili nedeniyle yoğunluğu bir parça azalsa da mücadelenin çeşitli biçimlerde, çeşitli sektörlerde ve çeşitli araçlarla sürdürüleceğini açıkladılar. Daha da önemlisi, El Khomri yasası resmileştirilse bile bunun kendileri ve işçiler için pratik bir değer taşımadığını, fiili-meşru mücadeleye devam edeceklerini belirtmeleriydi. Eylül ayında blokaj ve grev eylemlerinin, hem de daha güçlü biçimde yeniden gündeme getirileceğinin belirtilmesi de bu konudaki kararlılıklarının somut karşılığıydı.

Uluslararası deniz ticareti ile ülkede önemli yer tutan Le Havre kentindeki CGT temsilcisi de yaptığı açıklamada, yaz dönemi eylem takviminin şimdiden belirlendiğini, her hafta belirli saat ve yerlerde gerçekleşecek eylemlerin yanı sıra sürpriz eylemlerin de olacağını belirtti. Bu tür eylemlerin başka yerellerde yapılması, örneğin, turistik ve tarihi yerlerde işgal, otoyol turnikelerinde bariyerlerin kaldırılıp bedava geçiş sağlanması ve Tour de France’da (Fransa bisiklet turu yarışlarında) blokaj gibi değişik eylemlerin gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Demek oluyor ki Fransa’daki büyük kitle hareketliliği yaz döneminde de çeşitli biçimlerde sürecek. Eldeki verilere bakıldığında, toplumun %70’inin desteğini de arkasına almış olarak, bu büyük kitle seferberliği daha da büyüyecektir. Kaderini ise çok büyük ölçüde, hareketin yaz dönemi ve sonrasındaki yeni etapları ve bu aşamada ortaya konacak olan kararlılık, ama esas olarak da fiili ve meşru mücadele çizgisindeki ısrar ve taban örgütlülüğü belirleyecektir.


 
§