5 Mayıs 2016
Sayı: KB 2016/17

Devrimci sınıf hareketi için ileri!
Kazanan Taksim iradesidir!
Birleşik, devrimci sınıf hareketi ihtiyacı
Abluka ve saldırılara karşı 1 Mayıs’ta Taksim ısrarı
Ankara, İzmir ve Bakırköy'de 1 Mayıs
Kayseri ve Adana’da 1 Mayıs’a saldırı
“Faşist saldırıların panzehiri devrimci sınıf mücadelesidir!”
1 Mayıs coşkusu dört bir yanda
Taksim-Bakırköy ayrışması, devrim-düzen ayrışmasıdır!
Adana 1 Mayıs'ı üzerine
"Direnişimizin sesini 1 Mayıs’a taşıdık"
Kocaeli 1 Mayıs’ından işçi ve emekçilere mesajlar
Avrupa’da 1 Mayıs eylemlerinden...
Avrupa’da 1 Mayıs
Asya kıtasında 1 Mayıs
Göçler, mülteciler, sorunlar ve sorumlular - 1
Özgürlüğü uğruna direnen halklar teslim alınamaz!
Kirli savaş politikalarının bedelini halklar ödüyor!
Denizler’in cüreti yol göstermeye devam ediyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

"Direnişimizin sesini 1 Mayıs’a taşıdık"

 

Kastaş Kauçuk fabrikasında örgütlenme faaliyeti yürüttükleri için işten atılan direnişçi işçilerle konuştuk.

- 1 Mayıs’a nasıl hazırlandınız?

Kardelen Yoğungan: Biz daha işten atılmadan ve direnişe geçmeden önce Ege İşçi Birliği (EİB) yürütmelerinde 1 Mayıs gündemiyle çalışmalarımızı planlıyor ve yapıyorduk. Bunlardan birisi de gerçekleştirdiğimiz işçi pikniğiydi. Pikniğe Ege bölgesindeki birçok fabrikadan ve hemen her sektörden katılım oldu. Pikniğe katılan işçi arkadaşlarımızı 1 Mayıs günü alanlara davet ettik. Özelde kadın işçileri mücadelede bir adım öne çıkmaya çağırdık.

Direniş çadırımızı ziyaret eden işçi dostlarımızla 1 Mayıs gündemli konuşmalar yaptık. Özellikle bizi hiç yalnız bırakmayan tekstil işçileriyle sohbetler gerçekleştirdik.

- DİSK, KESK, TMMOB bir toplantı düzenledi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sonay Tezcan: Sendikaların 1 Mayıs toplantısına EİB olarak katıldık. Bizden doğru katılan herkes kürsünün işçi kürsüsü olması gerektiğini belirtti. Fabrikalarda yaşanan sorunların dillendirilmesi, direnişçilerin konuşturulması ve ülkedeki gündemlerin yine fabrikalardan doğru konuşmalarla anlatılması gerektiğini vurguladık. Biz Kastaş direnişçileri olarak da söz istedik. Kadın işçilerin sorunlarını anlatmanın ve direnişimizin sesinin 1 Mayıs kürsüsünde yer almasının özellikle içinden geçtiğimiz dönemde daha da önemli olduğunu dile getirdik. Toplantıyı düzenleyen sendikacılar bizim taleplerimizi geçiştirmeye çalıştı ve Kastaş’a kürsüden söz verme konusunu değerlendireceklerini söylediler. Fakat ortada vahim bir tablo vardı. Kürsünün ve çalışmaların içeriğinden çok güvenlik konuşuldu.

Yoğungan: Daha sonraki günlerde yapılan açıklamada direnişteki Dost Cam ve Kastaş işçilerine söz verilmeyeceğini, bunun yerine bir sendikacının bütün direnişleri anlatan bir konuşma yapacağını öğrendik. Sonuç şaşırtıcı değildi bizim açımızdan. Yıllardır süregelen sendikal anlayış kendini bir kez daha gösteriyordu sadece. Kökleşmiş sendikal bürokrasi işçilerin söz almasından, direnişlerin anlatılması ve mücadele deneyimlerinin paylaşılmasından korku duyuyor. İşçilerin mücadele gücünden devlet kadar çekiniyor, yıllardır inmedikleri rahat koltuklarını kaybetmek istemiyorlar. Elbette biz böylesi bir sonuçta ne yapacağımızı, nasıl sesimizi duyuracağımızı EİB toplantılarında hep beraber tartışmıştık. Bu toplantılarda “kurulan kürsü işçilere kapalıysa biz de kendi alternatif kürsümüzü kurarız!” dedik.

- 1 Mayıs’a sayılı günler kala gerçekleşen polis baskınını anlatır mısınız?

Tezcan: Tabi işçilerin örgütlenmesi, sokağa çıkması söz konusu olduğunda devlet faktörünü de anlatmak gerekiyor. İzmir’de Nisan ayının son haftalarında ilerici, devrimci kurumlar polis baskınına uğradı. 28 Nisan günü basılan kurumlardan birisi de Çiğli'de bulunan, bizim de üyesi olduğumuz İşçi Kültür Sanat Evi Derneği idi. Aynı gün Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası İzmir temsilciliği ve Alsancak Gençlik Kültür Evi’ne de polis operasyonu yapıldı. Kardelen ve ben o gün çadır açmamıştık. Çiğli merkezde servis kalkış noktalarında Ege İşçi Birliği’nin 1 Mayıs çağrılarını sınıf kardeşlerimize ulaştırmak adına bildiri dağıtımı yapıyorduk. Hemen yanı başımızdaki kültür evine baskın olduğunu gördük ve gittiğimizde Kardelen’in de içinde olduğu 7 arkadaşımızı gözaltına aldılar. Şu çok açık ki işçi sınıfının uzlaşmaz düşmanı patronlar bu devletin hakimi. Tacizci, baskıcı formen ve müdürü Kastaş patronu kar elde etmek için koruyor. Devlet de polis gücüyle bunlara karşı çıkanları susturmaya, sindirmeye çabalıyor. Bu mücadele eden her kesim için geçerlidir. 1 Mayıs çalışmalarımıza yapılan bu saldırı karşısında biz geri adım atmadık. Direniş çadırımızı açtık. Kardelen’in yerine emekçi bir kadın arkadaşımız “Baskılara karşı artar eksilmeyiz” dövizini tuttu ve ben de “Yaşasın 1 Mayıs” yazılı dövizi tutarak çalışma arkadaşlarımızı selamladık.

Yoğungan: Serbest bırakıldığımızda hemen direniş çadırına gittik hep birlikte. Ege İşçi Birliği, çalışmalarımıza yapılan saldırı karşısında Kastaş fabrikası önüne basın açıklaması çağrısı yapmıştı. Toplanmamızı aksatmak için fabrika 10 dakika önce paydos etti. Sırf arkadaşlarımız bizim sesimizi duymasınlar diye. Fakat biz yaptığımız konuşmalarla bu saldırıların bizleri yıldıramayacağını anlattık. Arkadaşlarımızı örgütlenmeye ve 1 Mayıs günü alanlarda taleplerimizi haykırmaya çağırdık.

- 1 Mayıs gününü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tezcan: 1 Mayıs günü Alsancak iskele tarafından EİB kortejinde yürüyüşe başladık. Türk-İş sendikasının merkezi Çanakkale’de miting yapacağı kararına karşı çıkan TÜMTİS, Belediye-İş, Petrol-İş Aliağa Şubesi ile yürümeye EİB pikniğinde yaptığımız yürütme toplantısında karar vermiştik. Coşkulu sloganlarla alana girdik. Henüz 6 Mart günü kurulmasına rağmen EİB kortejimizde 60’a yakın işçi vardı. Geçen senelere göre genel katılım düşüktü. Alanda bir süre bekledikten sonra çimlere geçip işçi kürsümüzü kurduk. Metal, tekstil, inşaat sektörlerinden işçiler iş yerlerinde yaşadıkları sorun ve haksızlıkları anlattılar. Bu sorunlara karşı mücadele yöntemleri tartışıldı. Yine lise ve üniversiteden işçi sınıfının safında yer alan genç arkadaşlarımız konuşmalar yaptı. Biz Kastaş işçileri adına kısaca sürecimizi anlattık. Kürsüde söz istediğimizi fakat verilmediğini çevrede bizi dinleyenlere de aktardık. Sendikal bürokrasiyi teşhir ettik. Hep birlikte halaylarla forumu bitirdik.

Yoğungan: Bizim forum yaptığımız sırada bir Dost Cam direnişçisinin konuşma yaptığını öğrendik. Bu iyi bir haberdi fakat önce hiçbir direnişçiye söz verilmeyeceği söylenip sonradan alelacele Dost Cam işçisini konuşturmaları, Kastaş direnişimizi de bir cümleyle duyurmaları anlaşılır değil. Bu durumu konuşmak için önümüzdeki günlerde kürsüyü oluşturan bileşen ile görüşmeye gideceğiz.

Kızıl Bayrak / İzmir

 
§