12 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/06

Sosyal yıkım saldırılarını ve kirli savaşı durduralım!
Çözüm birleşik devrimci mücadelede!
Kanunsuzların kanunları hükmünü yitirmiştir!
Büyük sessizliği bozmak için...
Greif yeni dönemin buz kıranıdır!
DEV TEKSTİL 1 yaşında
Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!
EKU Fren’de sözleşme süreci
Bir direniş deneyimi: LCW - Meha Giyim
TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...
Mücadele tarihinden: Novamed Grevi
Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor
“Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” sloganını yükseltelim!
Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı
Libya’ya saldırı hazırlığı
Hesap vermekten kurtulamayacaklar!
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Libya’ya saldırı hazırlığı

 

Libya’yı yedi ay boyunca bombalayan savaş aygıtı NATO, Kaddafi yönetimini devirerek ülkeyi altın tepside cihatçı çetelere sundu. Merkezi otoriteden yoksun bıraktıları Libya’nın birkaç parçaya ayrılmasına zemin hazırlayan saldırganlar, “ülkeyi özgürleştirme” hareketini tamamlamış oldular.

NATO saldırısından sonra cihatçı çetelerle savaş ağaları arasında bölüşülen ülkenin birçok bölgesinde çatışmalar halen devam ediyor. Libya IŞİD’in, El Kaide’nin, Müslüman Kardeşler’in cirit attığı, emperyalistler adına tetikçilik yapan güçlerin alan hakimiyeti ve rant uğruna savaştığı bir coğrafyaya çevrildi. Bu koşullarda başkent Trablusgarp’ta kurulan kukla hükümetler ise, kendilerini korumaktan bile aciz kaldılar. NATO’nun savaş uçaklarına binerek Libya’ya gelen bu işbirlikçi takımı da, çeteler savaşında bir taraf olmanın ötesine geçemiyor.

NATO saldırısını organize eden emperyalistlerle Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi suç ortakları, Libya’nın zenginliklerini paylaştılar. Saldırganlar, güçleri oranında yağmadan pay aldılar; örneğin Libya petrolünün %45’i ABD şirketleri tarafından ele geçirildi.

Yağmacılar memnundu

Ülkeyi yakıp yıkan, on binlerce insanı katleden NATO ile suç ortakları, Libya’yı aralarında yağmalayarak emellerine ulaştılar. Bu hedefe ulaşmak için ülkenin cihatçı çeteler tarafından parsellenmesine göz yumdular. Hatta bu durumu kendileri yarattılar. Zira birbiriyle uğraşan savaş ağalarından kendilerine zarar gelmeyeceğini varsayan emperyalistlerle suç ortakları ne El Kaide’yi ne IŞİD’i rahatsız ettiler. Amaç hasıl olmuş, Libya parsellenmişti, yağmacılar memnundu.

IŞİD’e “islami emirlik”

Hem Irak’ta hem Suriye’de sıkışan IŞİD’in şefleri, son dönemde Libya’ya taşınmaya başladılar. Bellik ki, Libya’yı “güvenli bir liman” olarak görüyorlar. Nitekim geçen yıl Sirt bölgesinde “islami emirlik” kuran IŞİD’e, kimse bir şey demedi. “Teröre karşı savaş” ilan ettiğini iddia eden emperyalistler, IŞİD’in “islami emirlik” kurmasına itiraz etmek bir yana yeşil ışık yaktılar. Zira Libya halkının maruz kaldığı yıkımlar, ödediği bedeller yağmacıları ilgilendirmediği için, El Kaide’nin yanı sıra, IŞİD’e de payını vererek diyet borçlarını ödediklerini varsaydılar.

IŞİD petrolden pay talep edince

Yağmadan pay alan koalisyon, geçen hafta İtalaya’nın başkenti Roma’da düzenlediği toplantıda “teröre karşı savaş” adı altında Libya’ya saldırıyı tartıştı. İslami emirlik kurması için IŞİD’e yeşil ışık yakanlar, şimdi utanmadan “teröre karşı savaş”tan söz etmeye başladılar. Tabi gerekçe yine, IŞİD…

Batılı emperyalistlerin başını çektiği yağmacı takımı, IŞİD dahil, cihatçı çetelerin Libya’da üs kurmalarına onay vermişken, “teröre karşı savaş” hassasiyeti nereden çıktı? Tahmin edileceği gibi, bunun esas nedeni petroldür. Zira geçen yıl emirliğini kuran IŞİD, Libya petrolünden pay istiyor. Yağmacıların bu isteği dikkate almamaları üzerine, Sirt kentine, yani IŞİD emirliğine yakın petrol alanlarının en azından bir kısmını ele geçirmek için harekete geçti. Ele geçirdiği bölgeleri genişletmeye başlayan IŞİD, yağmacıları tedirgin edince, Roma’da toplanan 22 devletin temsilcisi Libya’ya saldırıyı tartıştılar.

İlk hamle İngiliz emperyalizminden

Yağmacı koalisyon saldırı başlatma konusunu tartışırken, İngiltere harekete geçerek bin askerden oluşan işgalci bir gücü Libya’ya konuşlandırdı. Parlamentodan izin almaya gerek duymayan David Cameron başkanlığındaki İngiliz hükümeti, “teröre karşı savaş” gerekçesinin arkasına sığınarak, işgalci birliğini Libya’ya gönderdi. Askeri birliğin kalacağı süre belirlenmediği gibi, yeterli olmaması durumunda yeni birliklerle güçlendirilmesi de gündeme gelebilecek. İngiliz hükümeti, enerji şirketlerinin ele geçirdiği petrol alanlarını korumakla mükellef olacak. Görüldüğü üzere İngiltere teröre karşı savaş için değil, yağmadan aldıkları payı, yani petrol alanlarını korumak amacıyla Libya’ya işgalci güç konumlandırdı.

Kadim sömürgeci imparatorluk İngiltere, yolu açtı. Büyük olasılıkla yakında diğer yağmacıların da Libya’ya işgalci güç göndermelerine tanık olacağız.

Libya’yı yakıp yıkarak dinci çetelere teslim edenler, yarattıkları bu sorunu gerekçe göstererek bir kez daha saldırıyorlar. Henüz anti-emperyalist bir direniş başlatamayan Libya halkı, yazık ki hem dinci çetelerin hem yağmacı saldırganların kurbanı olmaktan da kurtulamıyor. İşgalcilerle dinci çeteler arasında sıkışan Libyalı emekçiler için tek çıkış yolu hem işgalcilere, hem işbirlikçilerine, hem de dinci çetelere karşı direnmektir.

 

 

 

 

Siyonist devlet de ilişkileri ‘düzeltmek’ istiyor

 

Siyonist İsrail, Türk sermaye devletiyle işbirliğini arttırmak için adımlarını hızlandırıyor. Doğu Akdeniz’den doğalgaz çıkarma çalışmalarına yoğunlaşan İsrail, buradan çıkacak doğalgazı Avrupa’ya ulaştırmak için Türkiye ile daha yakın bir ilişki geliştirme çabası içerisinde.

İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’i kendi denizleri olarak ifade ederek “Denizlerimizden çıkacak doğalgaz miktarının, tahminlerimizden çok daha fazla olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde İsrail’in münhasır deniz bölgesinde yeni aramalara başlayacağız” dedi.

Kıbrıs açıklarında bulunan doğalgaz yataklarını da hedeflediklerini dile getiren Steinitz, bu bölgeden çıkaracakları doğalgazı Avrupa’ya ulaştırmak için Türkiye’yle işbirliğini geliştirmek istediklerini şu sözlerle ifade etti: “Bu gazın Türkiye üzerinden Yunanistan’a ve Avrupa ülkelerine ulaşması için ilk evvel İsrail ile olan ilişkileri eskisi gibi iyileşmeli.”

Öte yandan, Kıbrıs Rum yönetimi ise Türkiye ile böyle bir işbirliğinin geliştirilmesi için öncelikle Kıbrıs sorununun çözümü yolunda adım atılmasını istiyor.

Geçtiğimiz günlerde siyonist sözcüler bu yönde Kıbrıs ve Yunanistan temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirmişti. Türkiye’den de İsrail’le ilişkileri ‘düzeltme’ yolunda adımlar atılmıştı.

 

 

 

 

IŞİD’den Şam’da bombalı saldırı

 

Suriye’de istediklerini elde edemeyen Türk sermaye devleti ve Suudi krallığı, IŞİD ve diğer gerici çeteler eliyle Suriye’de bombalı saldırılar yapmayı sürdürüyor. Bölgedeki halkları ve kendi ülkelerinde zulme karşı direnenleri “terörist” olarak niteleyen gerici devletler, kendi destekledikleri dinci çeteleri ise “muhalif” olarak sunarak bölgedeki çıkarları doğrultusunda katliam yapmaktan geri durmuyor.

9 Şubat günü de Şam’ın kuzeyinde gerçekleşen bombalı intihar saldırısında en az 20 kişi ölürken, 40’tan fazla kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlenirken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ölenlerin arasında polislerin de olduğunu öne sürdü.

İntihar eden çetecinin de polis kılığında saldırıyı gerçekleştirdiği belirtilirken, Suriye tarafından yapılan açıklamada, meyve-sebze satışı yapılan bir marketin önünde patlamanın gerçekleştiği duyuruldu.

 
§