12 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/06

Sosyal yıkım saldırılarını ve kirli savaşı durduralım!
Çözüm birleşik devrimci mücadelede!
Kanunsuzların kanunları hükmünü yitirmiştir!
Büyük sessizliği bozmak için...
Greif yeni dönemin buz kıranıdır!
DEV TEKSTİL 1 yaşında
Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!
EKU Fren’de sözleşme süreci
Bir direniş deneyimi: LCW - Meha Giyim
TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...
Mücadele tarihinden: Novamed Grevi
Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor
“Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” sloganını yükseltelim!
Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı
Libya’ya saldırı hazırlığı
Hesap vermekten kurtulamayacaklar!
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadele tarihinden:
Novamed Grevi

 

Novamed, merkezi Almanya’da olan çok uluslu bir tıbbi cihaz üreticisidir. Fabrika 2000 yılında tek üretim hattıyla çalışıyordu. İlerleyen zamanlarda vardiya sayısı ve üretim hattı arttı. 2006 yılı sonunda 325 kişi üç vardiya çalışmaya başladı. Her hatta 20 kadın vardı. Kadınlar üretimdeyken erkekler makine bakım işlerine bakıyorlardı.

Fabrikada işçilerin aldıkları ücret diğer serbest bölgelerdeki işyerlerine göre çok düşüktü, yemek molası 25 dakikaydı. Tuvalete gitmenin bile yasak olduğu çalışma koşullarında tuvalete giden kadınlar şefleri tarafından azarlanıyor, tuvalet süresi tutuluyordu. Kadınların regl dönemlerinde dahi tuvalete gitmelerine tolerans gösterilmiyor bu dönemde sorunlar yaşanıyordu.

İşçiler evlenmek için iş yerinden izin almak zorundalardı. Hamile kalmak fabrikada sıraya konulmuş, aynı üretim hattında çalışan kadınların aynı dönemde hamile kalmaları yasaklanmıştı. Böyle bir durum söz konusu olursa işçileri kovmakla tehdit ediyorlardı. Hamilelik sırası gelmiş olan kadınlara çirkin söylemlerde bulunuluyor, “hamile kaldın kaldın, kalmadın sıra başkasına geçecek”, “hadi çalışmalara başlayabilirsin” gibi kadınları rencide edecek sözler söyleniyordu. Kadın işçiler arasında hamilelik sırası için kavgalar, tartışmalar yaşanıyordu. Bazı kadınlar hamile kalmak için tedavi görüyor, fakat hamile kalma süresi işyerinin verdiği tarihe uymuyordu. Fabrikadaki baskılar bunlarla sınırlı kalmıyordu. Çalışma saatlerinde yan yana olan kadınların birbirleriyle konuşmaları da yasaktı. Hatta servis araçlarında işe gidip gelirken bile kadın işçilerin birbirleriyle konuşması yasaklanmıştı.

Kadınların iş yaşamı dışında da hayatlarını patronlar organize ediyordu. Kadınlara iş saatleri dışında da birbirinizle görüşmeyin, evinize misafir almayın, dışarı çıkmayın, hatta eşinizle bile oturup konuşmayın, ertesi gün işe geleceksiniz yemeğinizi yiyip öyle yatın deniyordu. Tehlikeli kimyasallarla çalıştıkları halde maske altından konuşup örgütlenmemeleri için işçilerin maske takması yasaklanmıştı, kadınlarda zehirli solüsyonları soldukları için solunum yolu hastalıkları gibi meslek hastalıkları oluşmaya başlamıştı.

Bu kötü çalışma koşulları sebebiyle kadın işçiler bir çözüm arayışına girdiler. Böylelikle örgütlenme süreci başlamış oldu ve bu örgütlenme süreci tam 2 yıl sürdü. Teknik kadroda çalışan ve daha önce sendika deneyimi yaşamış iki erkek işçinin girişimiyle Petrol-İş Sendikası'yla görüşmeye karar verildi.

Sendikaya üyeliklerin başlamasıyla birlikte kadınların üzerindeki baskının şekli değişmeye başladı. Vardiya şefleri sendikaya üye olduklarını düşündükleri kadınları teker teker çağırıp sendikadan vazgeçmeleri konusunda baskı yapmaya başladılar. Kadınlar ikna olmadılar, sendikaya üye olarak kararlılıklarını gösterdiler. Haftada bir paketleme işine çıkması gereken kadın işçiler sendikaya üye oldukları için altı iş günü paketleme işine çıkarıldılar. Kadınlar baskıya boyun eğmediler sendikaya üye olmaya devam ettiler ve sonunda sendika yetki aldı.

Toplu İş Sözleşmesi döneminde patron sözleşmeyi imzalamadı ve sendikalı işçilerin örgütlülüğünü bitirmeye çalıştı. Bir üretim hattı daha açtı ve 60 kişiyi işe aldı. Onları eğitmeye başladı ve sendikaya üye olmayacaklarına dair imza atmalarını istedi. Bu süreçte sendikaya üye olanlardan bir kısım işçiyi de yanına çekmeyi başardı.

Sendika bu uyuşmazlığın yüksek hakem kurulunda çözüleceğini düşünüyordu. Bu sebeple sendika üyesi işçilerin grev için “hayır” oyu kullanmalarını istedi. Patron ise örgütlülüğü dağıtmak için sendikalı işçileri grev vesilesiyle fabrikanın dışına çıkartmak istiyordu. Bu sebeple etkisi altındaki işçilere greve çıkmak için “evet” oyu kullandırdı. Bunun üzerine greve “evet” diyenler çalışmaya devam ederken “hayır” diyenler greve çıktı.

447 gün grevlerini sürdüren Petrol-İş üyesi 80’i kadın 83 işçi, direnişlerini sendika ve toplu sözleşme hakkını kazanarak sonuçlandırdı. Böylece Türkiye’nin serbest bölgelerinde toplu sözleşme imzalanan ilk grev gerçekleştirilmiş oldu. Kadın işçiler, 447 gün emek sömürüsüne olduğu kadar işyerinde taciz boyutuna varan uygulamalara karşı direndi ve kazandılar. Novamed işçileri güçlü bir sınıf bilincine sahip olmadıkları ve güçlü taban örgütlülüğü yaratılamadığı için grevin sona ermesinin ardından kazanılan haklar kaybedilmeye başlandı. Hatta hiçbir gerekçe gösterilmeden sendikaya üye olan işçiler işten atıldılar.

Cins ezilmişliğinin de sınıf ezilmişliğinin bir sonucu olarak yaşandığı Novamed fabrikasında, kadın işçilerin sergiledikleri mücadele ve direniş, Türkiye’de kadın işçi mücadelesinde onurlu yerini almıştır.

 

 

 

 

Kadın İşçi Kurultayı’na hazırlıklar sürüyor

 

21 Şubat’ta gerçekleştirilecek Kadın İşçi Kurultayı için hazırlıklar sürüyor.

Kurultay öncesi İzmir’deki “Emekçi Kadınlar Eşitlik Özgürlük ve Halkların Kardeşliği İçin Buluşuyor” şiarlı etkinlik için EKK çalışmalarını sürdürdü.

Etkinlik çağrıları İzmir’in dört bir yanına afişlerle taşındı. Güzeltepe ve Bornova’nın ardından Alsancak, Konak, Buca, Bayraklı, Çiğli’yi afişlerle donatan EKK; etkinlik çağrısını da stand açarak işçi ve emekçi kadınlara taşıdı. Sesli ajitasyonlar, müzik yayınları ve ses kayıtları ile birlikte açılan standlarda, etkinliğin duyurusu yapılırken aynı zamanda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesi kadınların neden örgütlenmesi gerektiğine dair tartışmalar yapıldı. Çiğli merkezin ardından Karşıyaka çarşıda çalışma esnasında onlarca imza toplanırken, etkinlik çağrısı yapıldı. Aynı zamanda fabrika ve ev toplantıları yapıldı.

6 Şubat günü Sefaköy’de stand açılarak bildiri dağıtımı ve anket çalışması gerçekleştirildi. Pek çok emekçi ile kurultay üzerine sohbet edilirken Kızıl Bayrak da emekçilere ulaştırıldı.

7 Şubat’ta ise İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları Avcılar'da Marmara Caddesi’nde eylem yaptı.

Sloganlarla ve emekçileri mücadeleye çağıran ajitasyonlarla Marmara Caddesi’ne gelinerek burada basın açıklaması yapıldı. Kadın İşçi Kurultayı’na çağıran bildiriler de dağıtıldı.

Okunan basın açıklamasında her gün 5 kadının katledildiğine, düzen yargısının da “haksız tahrik” gibi indirimlerle cinayetleri teşvik ettiğine dikkat çekildi. Kadın işçi ve emekçilerin iş güvencelerinin giderek azaldığına vurgu yapılan açıklamada kadınların cinsel kimliğinden ötürü çifte baskı ve sömürüye uğradığı belirtildi. Açıklamada kadınların işten başka ev işlerinin de yükünü çektiği söylendi, Kadın İşçi Kurultayı’na çağrı yapıldı.

Ankara Emekçi Kadın Komisyonu, 7 Şubat günü bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte, kadınlara yönelik saldırıların yanı sıra, işçi ve emekçi kadınların sorunları ve taleplerini anlatan kısa bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyondan sonra kadın sorununun ortaya çıkışı ve kapitalizmdeki durumu üzerine bir açılış konuşması ve “İşçi kadınların örgütlenmesinin önündeki engeller” başlığıyla bir konuşma yapıldı.

Konuşmaların ardından söz, etkinliğe katılan kadınlara bırakıldı. Liseli genç kadınların cinsiyetçi eğitim sorusu üzerine düşünceler dile getirildi. Genç kadınların çokça yaşadığı tacizlere karşı nasıl tutum almak gerektiği ve liselerde, üniversitelerde bununla ilgili neler yapılabileceği üzerine öneriler sunuldu.

Söz alan emekçi kadınlar kıdem tazminatı ve 8 Mart hakkında da düşüncelerini dile getirdiler.

Etkinlikte, kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze karşı somut olarak neler yapılabileceği, kadınların işyerlerinde yaşadığı sorunlara karşı duyarlılığının nasıl arttırılabileceği, kadın işçilerin nasıl özneleşebileceği, şovenizmin nasıl kırılıp halkların kardeşliğinin nasıl yaratılabileceği ve Kürt kadınlarına nasıl ulaşılabileceği üzerine de çeşitli öneriler sunuldu.

 
§