12 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/06

Sosyal yıkım saldırılarını ve kirli savaşı durduralım!
Çözüm birleşik devrimci mücadelede!
Kanunsuzların kanunları hükmünü yitirmiştir!
Büyük sessizliği bozmak için...
Greif yeni dönemin buz kıranıdır!
DEV TEKSTİL 1 yaşında
Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!
EKU Fren’de sözleşme süreci
Bir direniş deneyimi: LCW - Meha Giyim
TKİP V. Kongresi Açılış Konuşması...
Mücadele tarihinden: Novamed Grevi
Kadın cinayetleri bizzat devlet eliyle devam ediyor
“Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” sloganını yükseltelim!
Ortadoğu’da savaş kışkırtıcılığı
Libya’ya saldırı hazırlığı
Hesap vermekten kurtulamayacaklar!
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bölge işçilerinin ihtiyacı; güven ve cesaret!

 

Türkiye’nin ilk serbest bölgesi olan Mersin Serbest Bölge’de çalışan işçiler oldukça elverişsiz koşullarda, güvencesiz ve yoğun bir emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. Tüm bunlar bölgeyi adeta kaynayan bir kazan haline getiriyor. Bu birikmiş sorunlara son olarak eşitsiz ücretler eklendi. Asgari ücrete yapılan zammın aynı oranda işçi ücretlerine yansıtılmasını isteyen işçiler tepkilerini ifade etmeye başladılar.

Bölgede çalışan işçilerin eylem deneyimi çok az olsa da 2007 yılında binlerce işçinin katılımıyla gerçekleştirilen eylem hala etkilerini taşıyor. Bugüne birçok ders bırakarak biten bu eylemin mesai ücretlerine yansıyan kısmi kazanımları da olmuştu. Fakat o günden bugüne hala aşılamayan bir sorun bölge işçilerinin karşısında önemini koruyarak duruyor. İşçilerin birlik ve beraberliğinin ortak bir örgütlenme çatısı altında sağlanamamış olması patronlara cesaret verirken, işçilerde de güvensizlik ve kaygı yaratıyor.

Diğer taraftan kısa bir zaman öncesine kadar bu sorunu ortadan kaldıracak bir alternatifi yoktu işçilerin. Ancak birlik sorunu artık eskisi gibi durmuyor. Dün bölge işçilerini bir araya getirecek böyle bir ‘birlik’ yokken artık var. Serbest bölgeye ısrarlı bir yönelim gösteren bir sendika var artık: DEV TEKSTİL!

Trend işçilerinin eylemi neyi gösteriyor

Trend fabrikalarında başlayan eylemlerin bölge geneline yayılmaması, bu fabrikaların işçilerinin kendi içlerinde dahi bir bütünlük, ortak duruş gösterememelerinin gerisinde, işçilerin sendika ile bütünleşememiş olması var. Bu eylem, değil bölge geneline, aynı patrona ait Raysi ve Trend fabrikalarında çalışan işçilerde dahi bir birlik sağlayamadı. Son olarak “istediğimiz ücreti alamazsak işi bırakırız” iddiası ile başlayan eylemde sadece 20 işçi kıdem tazminatı için dava açtı. Yine de belirtmek gerekir ki Trend’de 1400 olan üst sınır bu eylem sonrası 1475’e çıkarıldı.

Ancak bu eylemlilik ne Trend ve Raysi işçilerine ne de bölgeye güç veren bir eylem olabildi. Bunda işçilerin iç örgütlülüğünün zayıf olması, bölge işçilerini arkasına alacak ortak taleplerinin bulunmaması da önemli bir etken oldu. Zira bunu başarabilecek bir örgütlülüğe, yani sendikaya sahip değildi Trend işçileri.

Ancak bu eylem bile işçilerin nasıl bir birliğe ihtiyaçları olduğunu, neden sendikada birliklerini güvenceye almaları gerektiğini gösterdi. Bölgede yaşanan birçok gelişme gelecek zamanın hareketli geçeceğini gösteriyor. İşçilerdeki huzursuzluk daha da artıyor. Patronlarda korkuya yol açan DEV TEKSTİL’in varlığı, DEV TEKSTİL Çukurova sayfasından yaptığı paylaşımlar işçilere güven veriyor. İşçiler haklarını öğrenmek ve aramak için daha avantajlı olduklarını anlamaya başladılar. Kendilerini patronların saldırılarına karşı eskisi gibi savunmasız hissetmiyor, yalnız olmadıklarını biliyorlar.

Elbette serbest bölge patronları da bu gelişmeler karşısında boş durmuyorlar. Sendikayı işçilerin gözünde karalamaya çalışırken, bölgede kimlerin sendikalı oldukları konusunda büyük bir merak ve endişe taşıyorlar. Kendisi de her anlamıyla yeni bir sendika olan DEV TEKSTİL’in bölgeye yöneliminin de daha yeni olduğu düşünülürse, şu kısa zaman zarfında yaşananların gösterdiği gerçek şudur ki, bölgeye sendikanın girmesi boş bir hayal değildir.

Kuşkusuz bunda sendikanın oynayacağı rol kadar, bölge işçilerinin kendilerine ve arkadaşlarına duydukları güven de önemlidir. DEV TEKSTİL bölgeye yönelik ilk cesur adımlarını atmıştır ve arkası gelecektir. Sıra bölge işçilerinin de cesaretlerini kuşanmalarına gelmiştir. Türkiye’nin ilk serbest bölgesi olan Mersin Serbest Bölgesi, aynı zamanda bölgenin tamamının sendikalı olmasıyla da bir ilk olacaktır.

DEV TEKSTİL Çukurova Temsilciliği

 

 

 

 

İşçi sınıfı yumruğunu masaya vurmalı!

 

Asgari ücrete gelen 300 TL artıştan sonra işçi ve emeçiler daha çok yoksulluğa itilmiş oldu. Asgari ücrete zam gelmesiyle birlikte her şeye zam geldi. Patronlar zam yapılmasının ardından daha çok işçiyi işten atmanın planlarını yaptı. Zaten aldıkları maaşla geçinemeyen işçiler, gelen zamlardan sonra işsiz kalma korkusuyla karşı karşıya kaldılar.

Seçim döneminde asgari ücrete zam gelecek haberini veren hükümet, koyduğu vergilerle para daha cebimize girmeden bizden fazlasıyla geri alıyor. Hükümet bizlerden aldığı vergileri o kadar arttırdı ki hedeflediğinin üstünde vergi almış oldu.

Gelir adaletsizliğine dayalı oluşturulmuş sistem içerisinde, işçi sınıfı ve sermaye sınıfı arasındaki uçurum giderek artıyor. Milyonlarca işçi ve emekçi açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verirken patronlar kazanıyor. Yaşam koşullarımız giderek daha da zor bir hale gelirken öte yandan kiralık işçi dönemi yasalarla uygulamaya koyuluyor, kıdem tazminatımız gasp ediliyor.

Artık her zamankinden daha fazla korunmasız, savunmasız bırakılmaya çalışılıyoruz. Bizler aldığımız ücretler yetmediğinde daha az yiyip, daha az sosyalleşirken, lüks yaşamın yanından bile geçemeyip temel ihtiyaçlarımızı karşılayamazken, yasalar patronları koruyor, devlet ise sermaye sınıfının cebini bizden aldıklarıyla dolduruyor.

Kiralık işçi dönemiyle güvencesiz, sigortasız çalışma yaygınlaşıyor. İşçiler sağlıksız koşullarda ve tehlikeli işlerde önlem alınmadan çalıştırılıyor. Bu durum daha fazla iş cinayetlerine sebep oluyor. Tazminatsız işten atılmalar yaygınlaştıkça emeklilik imkansız duruma geliyor. Hamile kadın işçiler izindeyken onların yerine yarı zamanlı çalışan işçiler bu izin bitiminde tekrar işsiz kalıyor. Kıdem tazminatımıza yapılan saldırılar ise haklarımızı daha kolay elimizden almanın bir yoludur. Kıdem tazminatının devlet güvencesinde olacağına dair açıklamalar yapılsa da bunun bir yalandan ibaret olduğunu biliyoruz. Hükümetin işçi sınıfı için kazanılmış bir hak olarak görmezden geldiği kıdem tazminatı, geleceğimiz ve iş güvencemiz açısından önem taşıyor. Patronların işçiyi kolayca işten atmasının önünde engel olan kıdem tazminatı ödeme zorunluluğu, ortadan kalktığında işten atılmalar daha da kolaylaşacak. İşten atılan işçi kıdem tazminatı alamadığı için, yeni bir iş bulana kadar geçen sürede maddi sıkıntılar çekecek. Bu sebeple kiralık işçi bürolarına başvurarak günlük işlerde çalışmayı kabul edecek.

Hükümet biz işçiler için kölece yaşama koşullarnı dayatıp ömrümüzü tüketiyor. Bir yandan yaşam boyu sadece çok çalışarak ömür tüketmemize sebep olurken bir yandan da bizlerin yerine geçecek genç bir nufus için doğum teşvik politikalarını sürdüyor. Doğduğumuz andan itibaren nasıl bir yaşama sahip olacağımız sistem tarafından belirleniyor. Bizler sadece onlara iyi bir yaşam sunmak için varmışız gibi görülüyoruz.

Yaşamı daha güzel yapan ise bizim bu düzeni değiştirmeye yönelik inancımız ve mücadelemizdir. İşçilere yaşama dair hiçbir umut kapsı aralamayan bu çürümüş düzenin sonuna yaklaşıyoruz. Bu zulmü yaşayan biz işçi ve emekçiler hak ettiğimiz hayatı patronların elinden alacağız. İşçi sınıfının yumruğu sermayenin başına vurduğunda dünya biz işçiler için yaşamaya değer olacak.

Daha çok işçiye ulaşıp daha sağlam dostluk bağları ile onların güvenini kazanmalıyız. Çalışma alanlarımızda sohbet ortamı oluşturup düzenin kirli oyunlarını anlatmalıyız. İşçilerin iradesiyle oluşturduğumuz güç, gün gelip fabrikaları dalga dalga sardığında sadece fabrika işçilerini değil, onların ailelerini, çevrelerini saracak ve büyük bir kitle halini alacak. Bu kitle düzeni sorgulamaya başladığında işçi sınıfı çizgisinde kendini bulacaktır.

Küçükçekmece’den bir Kızıl Bayrak okuru

 
§