01 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/01

Düzenin açmazları derinleşiyor
İstikrar arayışına yeni model: “Başkanlık”
Örgütlü bir halk!
Kürdistan’da imha savaşına karşı direniş sürüyor
Düzenin AKP’si, AKP’nin düzeni!
Dincisi milliyetçi, milliyetçisi dincidir
İşçinin cebi hep delik!
Tek çıkar yol mücadele!
Otomotiv sektörü 2015’te rekor kırmış
Yol-İş Kayseri 1 No'lu Şube Genel Kurulu…
TKİP V. Kongresi toplandı!
Suudi rejiminin savaş kundakçılığı
Emperyalizmin kirli silahı: Mezhep savaşları
ABD’den İran’a yaptırım hazırlığı
Yalan tarihin yalancı aktarıcıları
Avrupa Devrimci Gençlik Birliği Kampı başarıyla gerçekleştirildi
Berkin’den Kürt illerine katleden devlettir!
Devrimci basın taraf olmayı sürdürecek
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrimci basın taraf olmayı sürdürecek

 

Metin Göktepe’nin işkenceyle katledilişinin 20. yılındayız. Göktepe’yi katledenler devrimci-ilerici basını hedef almaya devam ediyor.

Devrimci tutsaklara yönelik teslim alma ve hücre saldırılarını gündemine alan sermaye devleti, tutsakların direnişi karşısında bir dizi hapishanede olduğu gibi Ümraniye Cezaevi’nde de saldırı ve katliama başvurmuştu.

4 Ocak 1996'da Ümraniye Cezaevi’ndeki tutsaklara azgınca saldıran sermaye devleti, onlarca tutsağı yaralarken Rıza Boybaş, Orhan Özen, Abdülmecit Seçkin, Gültekin Beyhan isimli tutsakları katletmişti.

Katledilen tutsakların cenazeleri 8 Ocak 1996’da Alibeyköy’de uğurlanacaktı. Evrensel muhabiri Metin Göktepe de tutsakların cenazelerini takip etmek için Alibeyköy’e gitmişti. Ancak gün boyu Alibeyköy’ü ablukaya alan düzen güçleri, bine yakın kişiyi gözaltına alarak Eyüp Kapalı Spor Salonu’nda işkenceye aldı.

Metin Göktepe de “sarı basın kartı olmadığı” gerekçesiyle polisler tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Göktepe, spor salonunda polisler tarafından işkence edilerek katledildi. Ancak sermaye devleti yavuz hırsız misali “Göktepe duvardan düşüp öldü” açıklaması yaparken, Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar ise “Gazeteciymiş, sarı basın kartı nerde? Biz onun nasıl gazeteci olduğunu biliyoruz!” sözleriyle katliamı açıktan savundu.

Göktepe’yi “sarı basın kartı yok” diyerek katleden sermaye devleti o günden bugüne tetikçilerini korumaya devam ederken devrimci ilerici basına yönelik saldırılarını da aralıksız sürdürdü/sürdürüyor.

Kendi politikalarını işçi ve emekçilere dayatmak için basın-yayın organlarını etkin bir şekilde kullanan sermaye devleti, devrimci-ilerici basını susturmak için baskı, sansür, gözaltı, tutuklama saldırılarını devreye sokuyor. Düzenin çürümüş gerçekliğini işçi ve emekçilere taşıyan özgür basın kapatma, toplatma saldırılarıyla her an karşı karşıya kalmasına rağmen kararlı şekilde yayın politikasını sürdürmeye devam ediyor.

Tabii baskı ve tehditle istediği sonucu alamayan düzen güçleri bizzat basın emekçilerini hedef tahtasına çakıyor. Devrimci-ilerici basın emekçileri, en sıradan basın açıklamasında dahi Metin Göktepe’nin katledilişinde olduğu gibi “sarı basın kartı yok” denilerek polisler tarafından engellenmeye çalışılıyor. Polisin bu konudaki tehditleri karşısında geri adım atılmadığı için ise doğrudan fiziki şiddet ve gözaltı-tutuklama saldırısı devreye giriyor.

Haziran Direnişi gibi kitlesel ve militan eylemlerde ise polis terörünün ve işledikleri suçun kamuoyu tarafından görülmesini engellemek için devrimci-ilerici basın emekçileri hedef alınıyor.

Bütün bunlarla birlikte düzen yargısı da basın emekçilerinin üzerinden eksik edilmeyen bir sopa görevi görüyor. Korkutup, sindiremediklerini soruşturma, ceza ve tutuklama saldırılarıyla engellemeye çalışıyorlar.

Ancak düzenin tüm saldırılarına ve “basının tarafsızlığı” demagojisine rağmen devrimci basın sermaye düzeninin çürümüşlüğünü, emperyalizmin kirli yüzünü teşhir etmeye devam edecektir.

Devrimci-ilerici basın çalışanları tıpkı Metin Göktepe ve katledilen diğer basın emekçileri gibi, işçi ve emekçilerden, devrimden ve sosyalizmden taraf olmaya ve gerçekleri yazmaya devam edecektir.


 
§