01 Ocak 2016
Sayı: KB 2016/01

Düzenin açmazları derinleşiyor
İstikrar arayışına yeni model: “Başkanlık”
Örgütlü bir halk!
Kürdistan’da imha savaşına karşı direniş sürüyor
Düzenin AKP’si, AKP’nin düzeni!
Dincisi milliyetçi, milliyetçisi dincidir
İşçinin cebi hep delik!
Tek çıkar yol mücadele!
Otomotiv sektörü 2015’te rekor kırmış
Yol-İş Kayseri 1 No'lu Şube Genel Kurulu…
TKİP V. Kongresi toplandı!
Suudi rejiminin savaş kundakçılığı
Emperyalizmin kirli silahı: Mezhep savaşları
ABD’den İran’a yaptırım hazırlığı
Yalan tarihin yalancı aktarıcıları
Avrupa Devrimci Gençlik Birliği Kampı başarıyla gerçekleştirildi
Berkin’den Kürt illerine katleden devlettir!
Devrimci basın taraf olmayı sürdürecek
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçinin cebi hep delik!

 

AKP’nin işçi ve emekçilere yeni yıl hediyesi artan vergi yükleri ve zamlar oldu. Asgari ücrete yapılan zamların ardından gelen bu zamlar da bir kez daha göstermiştir ki, kaşıkla verdiklerini kepçeyle alıyorlar!

Elektriğe, köprü ve otoyol geçişlerine, ekmeğe, sigaraya, kolalı içeceklere, alkole, ehliyet kurslarına, motorlu taşıtlar, damga, çevre ve temizlik vergilerine, pasaport ve ehliyet harçlarına, trafik cezalarına cep telefonlarında ilk satışta alınan vergi tutarına dek pek çok şey zamlandı.

En az kazanıp da, en çok vergi ödeyen kesim olarak işçi sınıfı bir kez daha artan vergi yükleri ve tüketim mallarına yapılan zamlarla sefalete mahkûm ediliyor. 1300 TL olan asgari ücreti adeta şova dönüştüren hükümet, bu ücret daha işçinin cebine girmeden geri almış oluyor. Öte yandan mağdur etmemek için patronlara asgari ücretli işçi başına verilen 110 TL’lik teşvikin kaynağının işçilerden kesilen bu vergiler ve fon ödentilerinden oluştuğunu da belirtmek gerek.

Savaş bütçesine hayır!

İşçi ve emekçilerden kesilen vergiler, bütçenin önemli bir gelirini oluştururken, bu bütçeden işçi ve emekçilerin çıkarına ayrılan paysa giderek küçülüyor. 2015 bütçesinin gösterdiği gibi bütçeden en çok pay savaşa ve silahlanmaya ayrılmıştır. 2016 yılında bunun daha da artacağına kuşku yoktur. Zira bu insan yaşatmaya değil, insan öldürmeye göre hazırlanan bir savaş bütçesidir. Kürt halkına yönelik imha savaşının ekonomik boyutu bu açıdan örnektir. “Güvenlik” harcamaları bir önceki yılın üç katına çıkarak 2 milyar 974 milyon TL’ye yükselmiştir. Gelinen yerde insanca yaşam koşullarının her anlamıyla ortadan kaldırıldığı ülke gerçekliğinde, biber gazının da dahil olduğu mühimmat harcamaları katlanmaktadır. Örneğin devlet sağlıkçıya, eğitimciye değil de daha çok polise, askere ihtiyaç duymaktadır. Yine okul ya da hastane değil, daha çok hapishane yapılmaktadır. Bu ülkede bir yandan çocuklar donarak ölüyorken, öte yandan da en modern silahlarla öldürülmektedir. İşçinin en az kazanıp da sermayenin en fazla kâr elde ettiği bu ülke gerçekliğinde tabii ki başka türlüsü de beklenemez.

 

 

 

 

'Asgari' ücretin peşinden azami zamlar

 

Sermaye hükümeti, 1 Kasım seçimleri öncesinde verdiği “asgari ücrete zam” vaadini gerçekleştirmiş bulunmakta. Tabii bizler için asıl önemli olan bunun nasıl gerçekleştirildiğidir. Haftalar boyu patronlarla yaptıkları tartışmalar sonucunda neler yapacaklarını netleştirdiler.

Patronların sürekli olarak dile getirdiği “bu yükün altından kalkamayız” söylemleri üzerine sermaye devleti de patronların “yükü”nü hafifletecek adımlar attı. Asgari ücretin 1300 TL olması ile patronların artacak maliyeti 274 TL oldu. Devlet ise bunun %40’ını hazineden karşılayacağını açıkladı. Yani 109.6 TL. Hazine ise biz işçi ve emekçilerden alınan paralardır. Bizlerden aldıkları paraların çok küçük bir kısmını bizlere vererek kendilerini meşrulaştırmaktalar. Sermaye hükümeti bu adımlarıyla nasıl da patronlara hizmet ettiğini göstermiştir.

Tabii bu kadarıyla kalmıyor. Elektriğe, cep telefonuna, sigaraya, alkole, karayollarına ve köprülere de zamlar getiriliyor. “Asgari” diyerek verdiklerini de bu şekilde geri alacaklar. Şimdilik yayınlananlar bu kadarı. Daha sonrasında doğalgaza, suya, ekmeğe de zamlar gelecektir.

Bizleri sürekli kendisine bağlamaya çalışan, muhtaç etmek için uğraşan bu düzene karşı birlik olacağız. Fabrikalarımızda, okullarımızda, evlerimizde, yaşamımızın her alanını bizlere dar etmeye çalışanlara karşı, bizler de her alanda mücadele edeceğiz.

Küçükçekmece’den bir tekstil işçisi

 

 

 

 

Uyanık olmamız gerekir”

 

Sermaye devletinin seçim vaadiyle ileri sürdüğü gibi asgari ücreti 1300 TL yapması siz saygıdeğer emekçi kardeşlerimizi cezbetmesin. Açlık sınırının bile altındaki bu rakam ile şimdiden başlayan ve önümüzdeki günler, aylarda da süreceğe benzeyen zamlar ve hayat şartlarının gittikçe zorlaşacağını hesapladığımızda ortada zam olmadığını göreceğiz. Ayrıca ekmeğe, elektriğe, temel ihtiyaçlarımıza gelen zamlarla, aldığımız ücretin düşüklüğü bizlerde maddi ve manevi sağlık sorunları yaratacak.

Bir lütuf gibi gösterilen asgari ücrete yapılan zam patron tarafından yoğun baskı altında çalışmamıza neden olacak. Çalıştığımız ortamlarda işçi kıyımları başlayacak ve az kişiyle daha çok üretim potansiyeli aranacaktır. Patron ve sermaye devleti arasında asgari ücret üzerinden sağlanan anlaşmanın yaratacağı perde arkasında önümüzdeki günlerde yasalar çıkartılacak ve çıkan yasalar bizlerin menfaatinden ziyade patronun giderleri, zararının karşılanması üzerine yapılacak. Asgari ücrete gerçekleştirilen zammın yaratacağı maliyetin % 40’ını devlet karşılayacak, tabii ki biz işçilerin alınterini gasp edip doldurduğu kasalardan.

Bu konuda uyanık olmamız gerekir. Bu durumu gözetelim arkadaşlar!

Tuzla’dan bir tersane işçisi


 


SCA’da grev 3. haftasında

 

Yıldız Holding’e bağlı SCA’da grev sürüyor. Soğuğa ve kara rağmen greve devam eden işçiler dönüşümlü olarak Gebze'deki fabrika önünde bekliyor. Geçtiğimiz günlerde grevci işçileri ziyaret eden Birleşik Metal-İş Sendikası, dayanışma amacıyla prefabrik konteyner ve yemek getirdi.

4 Ocak’ta ise CHP Kocaeli milletvekili ve Gebze ilçe üyeleri işçileri grev alanında ziyaret etti.

 
§