6 Kasım 2015
Sayı: KB 2015/41

Seçim oyununun kazananı sermaye düzeni oldu
Parlamenter hayaller ve iki sonuç
Seçimlerin ardından...
Patronlar: Önümüz açıldı
Düzenin seçim oyununda ayak oyunları
MGK: Devlet terörünün “yasal” koordinatörü
Basına baskı özgürlüğü dağıtıyor
G20 Zirvesi için lüks oteller ve gözaltı merkezi
Şakran’da Ankara Katliamı’na öfke
“Kazanana kadar direneceğiz”
“Taleplerimiz kabul edilene kadar fabrika önündeyiz”
MİB ‘Metal Fırtınası Sempozyumu’ düzenliyor
‘Kaleler düşerken’ yazısına cevap!
1 Kasım seçimleri
"Buz kırılmış, yol açılmıştır!"
Ekim Devrimi yol göstermeye devam ediyor!
Hegemonya krizi derinleşiyor
Mültecilik üzerine bir deneme!
Dış basında 1 Kasım değerlendirmeleri
Üniversite çalışmasında pratik bir deneyim üzerine
Kapitalizmin gençlere gelecek vaadi: İşsizlik
Devrimci Gençlik Birliği Türkiye Meclisi Sonuç Bildirgesi
Kadının tarihsel ezilmişliğinin ve köleliğinin en zorlu halkası: Din
Kadın cinayetleri devam ediyor
Kadınlar ve yağmurlar - K. Ehram
Devlet hapishanelerde daha da saldırganlaşıyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Basına baskı özgürlüğü dağıtıyor

 

Basına yönelik baskı hep var olsa da son dönemde bu baskının tavan yaptığı görülmektedir. Haziran Direnişi'nin ardından gazetecilerin işine son verilmesi, “hükümete karşı haber yaptıkları” gerekçesiyle 59 gazetecinin işten çıkarılması buna bir örnek teşkil ediyor. Gazeteciler hakkında yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de işsizlik % 8’ken basında işsizlik oranı % 20’lerde.

3 Mayıs 2014 tarihli Basın Özgürlüğü Raporu'na göre, Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 197 ülkeden 134. oldu ve böyelikle “kısmen özgür ülkeler” tanımlaması içerisine giren Türkiye “özgür olmayan ükeler statüsüne” düştü. Bununla birlikte Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi'nin (CPJ) raporuna göre Türkiye tutuklu gazeteciler sıralamasında birinci.

Mahkeme kararı olmadan sitelere erişimi engelleyen internet yasasıyla da basına yönelik baskı konusunda birinciliğe oynayan Türkiye, Twitter’da içerik sildirme noktasında da ilk sırada. 2012 senesinde savcılık ve hükümet müesseseleri üzerinden 7 tane içerik sildirme isteği, 2013 senesinde 9’a, 2014 senesinde ise 663’e yükselmiş. 2015 senesinde Twitter’a 718 tane içerik sildirme isteği ulaşmıştır.

*Gazetecileri Koruma Komitesi tarafından verilen istatistiklerde, 2013’te tutuklu olan 211 gazeteciden 40’ı Türkiye’de bulunmaktadır. 2013’de gözaltına alınan basın mensubu sayısı 39 iken 2014 senesinde 72’ye yükselmiştir. 17-25 Aralık operasyonunu haberleştirdiği, köşesine taşıdığı için 60 gazeteciye ceza ve tazminat davası olmak üzere 100’ün üzerinde dava açılmıştır. Sadece bir yıl içerisinde “Cumhurbaşkanına kötü sözden” toplam 392 gazeteciye dava açılmıştır.

Bu düzende rejim içi kapışmalar, burjuva medya alanında da sürmektedir. Aşağıdaki örnekler dahi iç çelişkiler ve çatışmaların kesintisiz sürdüğü kapitalist sistemde basın özgürlüğünün olamayacağını açıkça göstermektedir.

*“Hürriyet” gazetesi örneğinde olduğu gibi medya kurumlarına yönelik saldırıları, basın mensuplarına yönelik saldırılar izlemiştir.

*Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 Ağustos günü Siirt’te ölen askerlerin fotoğraflarını sansürsüz yayınladığı ve Cüneyt Özdemir’in PKK’ya katıldığı öne sürülen Ayşe Deniz Karacagil ile yaptığı röportajı gerekçesiyle Doğan medya grubuna dava açmış ve soruşturma başlatılmıştır. Soruşturmanın dayandırıldığı suç ‘terör örgütü propagandası’ yapmak olmuştur.

*Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bağlı olan ‘Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’ tarafından talep edildiği dile getirlen 8 Ekim günü, abonelerine televizyon hizmeti sağlayan Digitürk isimli platform, Bugün TV, Kanaltürk, Samanyolu TV, S Haber, Mehtap TV, Irmak TV ve bir çocuk kanalı olan Yumurcak TV’yi listesinden çıkarttığını açıklamıştır.

*Seçimlere 4 gün kala Koza-İpek Medya grubuna yönelik polis baskınları gerçekleşmiştir.

Basına yönelik uygulanan baskı ve sansür karşısında Türkiye ve dünyadan 30’dan fazla insan hakları, medya ve siyasal düşünce kuruluşu, ülkede internet sansürünün durdurulması çağrısı yaptı.

120 ülkede faaliyet gösteren ve 36 bin yayıncıyı temsil eden Dünya Gazeteler ve Haber Yayımcıları Birliği (WAN-IFRA), Dünya Editörler Forumu (WEF), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) öncülüğünde hazırlanan mektupta “Türkiye’de giderek kötüleşen basın özgürlüğüne ilişkin derin endişeden” söz edildi. Mektupta Erdoğan’a “Türk vatandaşı ya da uluslararası basın mensuplarının korunması ve engel olmaksızın işlerini yapabilmeleri için nüfuzunu kullanma” çağrısı yapıldı.

Öte yandan aralarında İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ankara Barosu Bilişim Hukukçuları, Alternatif Bilişim Derneği, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), European Digital Rights Initiative, Elektrik Mühendisleri Odası, Kaos GL, Korsan Parti Türkiye, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Platformu, Tüm Internet Derneği’nin de bulunduğu 30’un üstünde kuruluş 1 Kasım seçimleri öncesi internet sansürünün kaldırılması çağrısında bulundu.

Başbakanlığa mektup gönderen bu kuruluşlar, 2013 yılından bu yana internet üzerindeki içeriklere erişimin yasaklanması ya da içeriklerin kaldırılması taleplerinde ciddi oranda bir artış olduğunu ifade ettiler.

Mart 2015’te düzenlenen internet yasasının hem Anayasayı hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hükümlerini ihlal ettiği belirtilen mektupta, Ekim 2015 itibariyle engellenen web sitesi sayısının 100 bini aştığı vurgulandı.

 

 

 

 

Kürtçe ifade verme talebine ret

 

Adana’da gözaltında cinsel işkenceye uğrayan ve çekilen çıplak fotoğrafları sosyal medyada paylaşılmakla tehdit edilen Figen Şahin’in, polisler hakkında avukatı aracılığıyla yaptığı suç duyurusu sonrası başlatılan soruşturma kapsamında Kürtçe ifade verme talebi savcılıkça reddedildi.

DİHA’da yer alan habere göre, Şahin’in avukatı Beyhan Günyeli, Şahin’e işkence yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve bu suç duyurusu neticesinde Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını aktardı. Şahin’in Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla Karataş Savcılığı’na ifadeye çağrıldığını söyleyen Günyeli, savcılıkta Şahin’in “Yargılanma adil değil. Anadilim olan Kürtçede ifade vermek istiyorum” beyanında bulunduğunu ve bu beyanın savcılıkça reddedildiğini belirtti.


 

 

 

Düzen yargısı: Sahte ihbarla 5 yıl tutuklu

 

Şırnak’ta, 2010 yılında PKK’ya yardım ettikleri gerekçesiyle gönderilen bir elektronik ihbar nedeniyle beş yıl dört aydır tutuklu bulunan üç kişi, Maraş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 22 Ekim’deki duruşmada tahliye edildi. Savcılık, esas hakkındaki mütalaasında, bir hukuk skandalını ilan etti: Savcılık, üç kişi hakkındaki ihbarı gönderen kişinin araştırmalara rağmen bulunamadığını, gönderilen e-mail hesabının sahte olduğunu ve ihbar içeriğinin çelişkiler barındırdığını açıklayarak, sanıkların hem tahliyelerini, hem de beraatlarını istedi. Mahkeme de üç kişiyi tahliye etti. Tutuksuz dokuz sanık için de delil yetersizliği nedeniyle beraat verilmesi; yalnızca bir sanığın “örgüt üyeliği ve vahim nitelikte silah bulundurmak” suçlarından cezalandırılması istendi. Mahkeme; Yakup Hezer, Mehmet Şerif Uçkan ve Behice Tanrıverdi’yi tahliye ederek, sonraki duruşmayı 12 Kasım 2015’e bıraktı. Sanıkların 5 yıllık tutukluluk süreleri de dolmuştu.

 

 

 

 

Katledilen gençleri on binler uğurladı

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde özel harekat polisleri tarafından katledilen Doğan Doğma ve Çetin Dara’nın cenazelerini, 4 Kasım günü Hakkari Devlet Hastanesi’nde yapılan otopsi işlemlerinin ardından yüzlerce araçlık konvoy karşılayarak çarşı merkezine getirdi. Kepenklerin kapalı olduğu çarşı merkezinde binlerce kişi Cengiz Topel Caddesi üzerinden Mehmet Şerif Kutlar Camisi’ne yürüdü. Katılımın giderek arttığı yürüyüşte sayı on binleri buldu. Camide dini törenin yapılmasının ardından cenazeler Orman Şehitliği’nde defnedildi.

Burada konuşma yapan HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan, gençleri daha görkemli bir şekilde sahiplenme çağrısı yaptı. Aile adına söz alan Dara’nın amcası Ahmet Dara “Şehit hepimizin şehididir” dedi. Doğma’nın babası Ekrem Doğma da “Hepimizin başı sağ olsun. Bijî Serok Apo” dedi.

 
§