20 Haziran 2014
Sayi: KB 2014/25

IŞİD ve kapitalist/emperyalist gericilik
İşçi eylemleri
uykularını kaçırıyor!
Maden işçisinin karnı AKP’nin yalanlarına tok!
Çelik, Kürtler’in Irak’ta ayrılma hakkı olduğunu söyledi
Temeli bozuk olanların ‘çatı’ arayışı
Sömürü “kader” değil
İbrahim’i binlerce kişi uğurladı
Kaybolan eylemcinin cenazesi bulundu
AKP özelleştirmeyle beslenmeye devam ediyor
Soma’da maden işçilerinin eylemleri sürüyor

Yatağan işçileri
yol kapatarak uyardı!

Türk-İş’ten özelleştirmelere karşı eylemler

“Sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz!”

DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi üzerine
Greif işgali DİSK’in içerisindeki Türk-İş’i ortaya çıkardı
“İşçinin taşerona isyanı: Greif direnişi dersleri”
Derby’den Greif’e:
İşgal, grev, direniş!
BDSP’den coşkulu
15-16 Haziran yürüyüşü!
Savaş ve devrim diyalektiği - A. Eren
“Devrimci Gençlik Birliği’nin temellerini inşa etmek için...”
Kamp hazırlıkları sürüyor!
Ankara DLB’den
coşkulu etkinlik!
Çocuk istismarı- 3
Açlık Kralı mısın, açlık oyunlarında mısın? - T. Kor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çelik, Kürtler’in Irak’ta ayrılma hakkı olduğunu söyledi

 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Iraklı Kürt haber sitesi Rudaw’a konuştu. Çelik, “Irak bölünürse Kürtler kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptir” açıklamasını yaptı.

Çelik, bu röportajda Irak Başbakanı El Maliki’yi Irak’ta yaşananlardan da sorumlu tutarak, “Iraklı Kürtler için de yaşadıkları siyasi sisteme kendileri karar verebilir” dedi. Çelik ayrıca, “Türkiye, Irak Kürt yönetimini şu ana kadar destekledi, desteklemeye de devam edecek” diye konuştu.

Çelik tarafından yapılan bu açıklamalar tam bir ikiyüzlülük örneği. Güney Kürdistan’da Kürt yönetimiyle yapılan petrol anlaşmalarının yanı sıra, Irak’ta son yaşananların yeni şekillenmelere açık olması, Çelik şahsında AKP’ye ve sermaye devletine Lenin’in ulusal sorun karşısındaki temel çözüm yöntemini hatırlatıyor.

İçerde Türk sermaye devletinin “Tek bayrak, tek devlet, tek dil” resmi ideolojisini bilinçli olarak kullanacaksın, şovenizmi kışkırtarak bunu iç siyasette kendine malzeme yapacaksın, öte taraftan çıkarlarının gerektirdiği yerde ulusların kaderlerini tayin hakkına sarılacaksın.

Emperyalizmin bölgesel çıkarlarıyla uyum içinde olan Irak Kürdistanı’ndaki Barzani ve Talabani’nin hükümranlık alanları geniş petrol yataklarıyla dolu bulunuyor. Kürt yönetimi de bir koz olarak, elinde bulundurduğu bu doğal zenginliği kendi iktidarını sağlamlaştırmak için kullanıyor. Yine Barzani yeri geldiğinde ayrı bir Kürt devletinden bahsediyordu.

Çelik’in açıklamaları da Irak’ta yaşanan son durumun ortaya çıkarabileceği sonuçları şimdiden öngörmeye dayalıdır. Kürt ulusuna karşı imha ve inkardan başka bir anlayışı olmayan, bunu Türk sermaye devletinin resmi ideolojisi ve kırmızı çizgileri olarak görenlerin böylesine ‘özgürlükçü’ söylemlerinin gerisinde çıkar hesapları bulunmaktadır. Emperyalizmin bölgesel projesiyle uyum içinde olunmasına ek olarak Kürt yönetimiyle uzun vadeli yapılan petrol anlaşmaları onlara “ulusların kaderlerini tayin hakkını” hatırlatmaktadır.

Kürtlere “gönüllü birlik” ve ayrılma hakkı” yasak

Türkiye’nin, farklı ulusların eşit, özgür ve gönüllü birliğine dayalı bir cumhuriyet olduğu iddiaları, düzen savunucularının sahte söylemlerinden ibarettir. En basit ulusal istemleri bile gasp edilen Kürt halkı; “Ne mutlu Türküm diyene” ırkçılığından, kökenine dair “kart-kurt” safsatasından, “ya sev, ya terk et” tehditlerinden, “herkes Türktür” anlayışından bugüne gelene kadar nice kıyım ve katliamlar yaşadı.

Korucu, itirafçı ve dinci-gerici seçenekleri dışında, devlet için en iyi Kürdün ‘ölü Kürt’ olduğu gerçeği orta yerde durmaktadır. Tüm yaşanmışlıkların gösterdiği ve ispatladığı budur. Kürt halkının değil ayrılma hakkı, en basit istemleri bile devlet terörüyle yanıtlanmaktadır.

Sistemin Kürt halkına dayattığı resmi çözümün ne olduğunu inşaatı süren kalekollar göstermektedir. Kürt halkı için bu düzende “gönüllü bir birliktelik” ancak ulusal istemlerini bir kenara bırakmasıyla, tümüyle düzenin resmi anlayışına uyum sağlamasıyla, verilenle yetinmesiyle mümkündür. Aksi durumlarda Türk sermaye devletinin kırmızı çizgileri devreye girer.

Sonuç olarak, mevzu Irak Kürdistanı olunca ‘anlayışlı’ olanların, söz Türkiye’nin resmi sınırlarında yaşayan Kürtlere gelince şovenizme sarılmaları bir çelişki değildir.

 

 

 

 

RTÜK’ten IŞİD yasakları

AKP Hükümeti, Musul Konsolosluğu’nun yakın müttefiki IŞİD militanları tarafından basılmasının ardından, baskını önemsiz bir olay gibi göstermeye çalışmış ve Ahmet Davutoğlu’nun ağzından “Irak’ta kargaşa varmış gibi gösteriliyor” diye kendisine muhalif olanların sözünü keseceğine yönelik sinyaller vermeye başlamıştı. Erdoğan’ın da Davutoğlu’nu tamamlayan nitelikte “Yazmayın, çizmeyin” ifadelerinin ardından RTÜK, üzerine düşen görevi yaparak, Irak’ta kaçırılan konsolosluk çalışanları ve Türkiyeli işçiler hakkında haber yapılmasını yasakladı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği ise yasak kararına karşı açıklama yayınlayarak, gazetecilerin Erdoğan’ın memuru olmadığını vurguladı. “Bağımsız ve özgür düşünen gazeteciler, yazarlar için bu sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Söylendiği anda ÇGD tarafından çöpe atılmıştır” denilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

Gazeteciler, yazarlar, çizerler Başbakanlığın, bakanlıkların memurları değildir. Sorumlu ve özgür gazeteciler, yazarlar, hem dünyada hem Türkiye’de yaşamlarını vererek, cezaevlerinde yatarak, baskı görerek, işten atılarak, yani, ağır bedeller ödeyerek gazeteciliğin evrensel ilkelerini, halkın haber alma hakkını savunan bir geçmişe, onurlu bir mirasa sahiptirler, bu mirasın savunucuları olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Gazetecilere, yazarlara, ‘otur, kalk, yaz, yazma, konuş, konuşma’ talimatı vermek, başbakan dahil hiçbir kişi ve makamın hakkı ve haddi değildir.”

 

 

 

 

Karlıova’da karakol protestosu

 

Karlıova’nın Bağlı İsa Köylüleri, köylerine 5 kilometre uzaklıktaki karakol inşaatını protesto etmek için eylem yaptı.

Karakola yürüyen eylemcilere inşaatı süren karakolun kulesinden anonsla, karakol bahçesine girilmesi durumunda saldırılacağı söylendi. Bunun üzerine köylüler, karakol inşaatına yaklaşık 100 metre kala durarak eylemlerine burada devam ettiler.

Köylüler adına konuşan Bağlı İsa Köyü temsilcisi Ekrem Teymuroğlu, karakol inşaatına izin vermeyeceklerini söyledi.

 
§