27 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/12

  Kızıl Bayrak'tan
  Bahar döneminin birikim, deneyim ve
enerjisiyle devrimci bir 1 Mayıs’a!
  Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmi kuracağız!
Newroz ve Kürt sorununda yeni dönem
Newroz ateşleri ülkenin dört bir yanında harlandı!
İşçi ve emekçi hareketinden…
  TİB-DER 2. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi…
  İzmir’de “seçimler ve kriz” gündemli toplantılar
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden…
  Devrimci seçim çalışmasından
devrimci 1 Mayıs’a!
  G-U’da yaşananlar üzerine…
  Ekim Gençliği’nin faaliyetlerinden...
  Hüseyin yoldaşın ardından…
  Tetikçi İsrail askerleri suçlarını itiraf ettiler!
  Barack Obama’dan İran’a Newroz mesajı…
  “Kürt Konferansı...”
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİE yeni işsizlik rakamlarını açıkladı…

İşsizliğin panzehiri sosyalizm için mücadeleyi yükselt!

Devlet İstatistik Enstitüsü’nün resmi rakamlarına göre, 2008 yılı Aralık ayında işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 3 puan artarak yüzde 13,6’ya çıktı. Bu oran bugüne kadar Türkiye’de açıklanan en yüksek resmi işsizlik rakamı. Kapitalizmin krizi, işsizlik girdabını her geçen gün büyütüyor.

 İşsizlik oranındaki bu artış kapitalist büyük işletmelerde taşeronlaştırmayı, orta ve küçük işletmelerde ise sigortasız çalışmayı tetiklemektedir. Kriz nedeniyle büyük, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde tensikatlar daha da hızlandı. Kapitalistler, kriz gerekçesinin arkasına sığınarak, keyfi işten çıkarmaları meşrulaştırmaya çalışıyor.

İşsizlik kapitalizmin ürünüdür!

Kapitalizmde işsizlik kar oranlarını büyütmek için önemli bir olanaktır. Kâr oranlarının sürekli yüksek tutulması için emek maliyetinin düşürülmesi, yani işgücünün fiyatının en alt düzeye çekilmesi ancak yedek işsizler ordusunun varlığı koşullarında mümkündür. Kriz dönemlerinde bu silah çok daha etkili bir şekilde kullanılır. Bugün yaşananlar bu durumu yeterli açıklıkta ortaya koymaktadır. Kapitalistler, kriz bahanesinin ardına sığınarak, işçileri işten atma faaliyetine iyice hız verdiler. Krizi aynı zamanda işçilik maliyetlerini düşürmek için kullanıyorlar. İşsizler ordusunun büyümesi, milyonlarca işçinin sigortasız çalıştırılması, asgari ücretin dayatılması, iş saatlerinin uzatılması vb. saldırıları kolaylaştırıyor.

İşsizliğin şu ya da bu düzeyde var olmadığı tek bir kapitalist ülke yoktur. Bir üretim ve bölüşüm tarzı olarak kapitalizmin, işsizler ordusu ile birlikte var olması, onun doğasından gelen yapısal bir özelliğidir. Bu nedenle tüm kapitalist ülkelerde emekçiler işsizlikle birlikte yaşarlar. Kapitalizmin hükümranlığını sürdürdüğü her yerde işsiz milyonlarca emekçiye rastlamak mümkündür. Toplumsal bir sorun olan işsizlik olgusunu kapitalizm döne döne üretir.

Mümkün olduğunca çok kâr elde etmeyi ve bunun için mümkün olduğunca fazla üretim yapmayı isteyecek olan kapitalist için, işsizlik önemli bir kar kapısıdır. Kapitalistler kâr dürtüsü, kârın sürekli biçimde yükseltilmesi arzusu olarak kendini gösterir. Bunun yollarından biri de üretim maliyetinde ücretlerin payını sürekli düşürmek ve tersinden sömürü oranını sürekli yükseltmektir. Daha az işçiyle daha çok iş yapmak, daha az işçiyi daha yoğun olduğu kadar daha uzun süreli çalıştırmak da aynı amacın bir parçasıdır.

Kapitalizm akıldışı bir sistemdir. Bu durum işsizlik sorununda da açıkça ortaya çıkar. Bir kapitalist üretilen malı satmak zorundadır. Dolayısıyla kapitalist toplumda işçi ve emekçilerin kapitalistlerin ürünlerini satın alması için belli bir gelire sahip olması gerekir. Oysa kapitalizm bir yandan işsizler ordusunu çığ gibi büyütür, öte yandan işçi ücretlerini düşürmek için bin türlü dalevere çevirir. Bu durumda milyonlarca işsizin ve karın tokluğuna çalışan işçinin bir şey satın alması elbetteki mümkün değildir. Kapitalizmin en öldürücü çelişkilerinden biri de budur. Kâr elde etmek için ürünlerini satmak zorunda olan kapitalist, diğer yandan işçiyi kâr oranını yüksekte tutmak için mümkün olan en yüksek verimle çalıştırmak zorundadır. Bu durumun işçi ve emekçiler için anlamı açıktır.

İşsizliği üreten kapitalist sistemin bizzat kendisidir. Bu sistem ayakta kaldığı sürece işsizlik de var olacaktır. Sermaye sınıfı zaman zaman işsizliğe karşı mücadele ettiği yalanına dört elle sarılmaktadır. Oysa uyguladıkları politikalarla, dayattıkları ağır ekonomik-sosyal yıkım programlarıyla işsizliği daha da boyutlandıranlar, bizzat kapitalistlerdir.

İşsizlik toplumsal çürümeyi tetikliyor!

İşsizliğin yıkıcı sonuçları sadece ekonomik yaşamla sınırlı değildir. İşsizlik aynı zamanda, işsiz yığınlarda derin sosyo-psikolojik ve kültürel yaraların açılmasına yol açar. İşsiz, üretimden kopmuş, koparılmış insan demektir. Kapitalist üretim içinde de olsa işçiler, kendi yaşamlarını disipline etmekte zorlanmazlar. İşsiz, 8-10 saatini çalışarak geçiren işçiden farklı olarak, tamamen boşluktadır. İşçi için üretim sonrasının zaman öldürülen kahvehane vb. yerler, işsizler için sürekli gidilen yerlerdir. Tam da bu koşullar çürüme ve yozlaşmanın önünü açar. 

Kriz dönemlerinde çığ gibi büyüyen işsiz kitleler oluşur. İşsizler, çaresizlik içinde kahve köşelerinde kumara, sokak başlarında fuhuşa itilerek yozlaşma ve çürümenin bataklığına terkedilirler. İşsizlikten dolayı cinnet geçirerek intihar edenlerin, hırsızlık yapanların, psikolojik dengesi bozulanların sayısı bu nedenle sürekli olarak artar.

Sonuç olarak, her koşulda yozlaşma, insani çürüme, işçi ve emekçilerin yerleşik değerlerinden kopuş işsizlik zemininden beslenir. Hatta bir süre sonra, bu eğilimin bizzat kendisi yerleşik değerlerinden biri haline dönüşür ve en uygunsuz para kazanma yolları, en dizginsiz ahlak dışılık kanıksanır hale gelir.

İşsizliğin olmadığı sosyalist bir dünya için ileri!

Kapitalist düzenin varlığı, işsizliğin temel nedenidir. Kapitalist düzen yıkılmadığı sürece, işsizlik sorunu boyutlanarak devam eder. İşsizliğin kalıcı ve tam çözümünün biricik yolu, işçi sınıfının devrimci iktidarı ve onun ürünü olarak sosyalizmdir. Sosyalizm karı değil insanın temel ihtiyaçlarını ve mutlululuğunu esas alır. Bu işsizliği yapısal bir toplumsal bir sorun olmaktan çıkarır. Ancak bu stratejik doğru, işçi ve emekçilerin işsizliği azaltıcı tedbirlerin alınması, emeğin korunması talepleri çerçevesinde mücadelesiyle birlikte ele alınmak zorundadır.

İşsiz kitleleri mücadeleye çekmek sınıf bilinçli öncü işçilerin görevidir. Zira burjuvazi işsiz kitleleri diğer sınıf kardeşlerine karşı kullanmaya, ideolojik olarak onları çürütmeye ve yozlaştırmaya çalışmaktadır. İşsiz kitlelerin işçi sınıfının bir parçası olduğu ve kurtuluşlarının da ancak ortak mücadeleyle mümkün olduğu anlatılabildiği oranda, kapitalistlerin elindeki işsizlik silahı boşa çıkarılabilinir. Ancak böylesi bir zeminde işsizlik saldırılarının boşa çıkarılması mümkündür.

Bu ise yıkım programlarının püskürtülmesi için birleşik örgütlü bir mücadelenin, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi” talebi doğrultusunda yükseltilmesini gerektirir. Krizin faturasının kapitalistlere ödettirilmesi talebiyle yükseltilen bir mücadele, işsizliğin bir saldırı aracı olarak kapitalistler tarafından kullanılmasının zeminini yok etmeyi mümkün kılabilir.

Mamak’ta coşkulu ve militan Newroz…

Mamak’ta gelenekselleşen Newroz kutlaması bu yıl BDSP, Halk Cephesi, Alınteri, DHF, Partizan ve Aka-Der tarafından yapıldı.

“Newroz isyandır, isyanı büyütelim!” çağrısıyla yapılan eylem 21 Mart akşamı gerçekleştirildi. Saat 18:30’da toplanmaya başlayan kitle, 19.00’da NATO yolunu trafiğe kapatarak yürüyüşe başladı. En önde “Newroz isyandır, isyanı büyütelim!” pankartının açıldığı eyleme kurumlar kendi pankartları ile katıldılar. Meşaleler taşıyan kitle coşkulu sloganlar eşliğinde Tuzluçayır Meydanı’na geldi.

Saygı duruşunun ardından basın açıklamasına geçildi. Kawa’nın direniş ruhunun Mahirler, Denizler, İbolalar’la sürdüğü vurgulandı ve yaratılan direniş geleneğinin yaşatıldığı belirtildi.

Krizin faturasının işçi ve emekçilere ödetilmeye çalışılmasına da değinilen açıklamada, düzenin seçim oyunu teşhir edildi ve örgütlenme çağrısı yükseltildi. Açıklama şu sözlerle sona erdi:

“2600 yıl önce olduğu gibi bugün de Dehaklar’ın sarayını yerle bir etmenin yolu, Dehaklar’a ve işbirlikçilerine karşı örgütlenmek ve birlikte mücadele etmekten geçer. Newroz, dün olduğu gibi bugün de isyandır. Şimdi, bu isyanı emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı büyütmenin ve halkların kardeşliğini yükseltmenin zamanıdır.”

Atılan sloganların ardından davul zurna eşliğinde halay çekildi. “Bize ölüm yok” ve “Hernepeş” marşları hep bir ağızdan söylendi. Ardından kortejler oluşturularak Newroz eyleminin coşkusu sloganlarla Tuzluçayır sokaklarına taşındı.

200 kişinin katıldığı eyleme komünistler “Kürt ulusuna özürlük, eşitlik, kardeşlik, gönüllü birlik!/BDSP” pankartıyla katıldı.

Eylem sermaye partilerinin gerici propagandasına ve burjuva ideolojik kuşatmaya karşı anlamlı bir yanıt oldu. Günlerdir sokakları, caddeleri kirleten emekçilerin bilinçlerine ve toplumsal atmosfere zehir akıtan burjuva gericiliği karşında gerçekleştirilen Newroz eylemi bölgemizde emekçilere temiz bir nefes taşıdı. 1.5 saati aşkın bir sürede gerçekleştirilen Newroz Tuzluçayır ara sokaklarında bitirildi.

Devrimci kurumların örgütlediği Newroz eylemi öncesinde, aralarında DTP, ESP, Halkevleri’nin olduğu kurumlar tarafından saat 18:30’da bir Newroz ateşi daha yakıldı.

Mamak BDSP