10 Ekim 2008 Sayı: SİKB 2008/40

  Kızıl Bayrak'tan
   Irkçı-gerici saldırganlığa karşı
birleşik direniş!
   “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” için!..
Devrimci mücadele tek çıkış yoludur!
Yeni terör yasalarının hedefinde Kürt halkı ve emekçiler var...

YTÜ eylemlerle açıldı!

Şeker fabrikalarına yönelik yeni özelleştirme programı açıklandı…
  İşçi sağlığına ilişkin taleplerimiz
etrafında örgütlenelim!
  Ankara Üniversitesi’nde yemek boykotu sürüyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Dünya, bölge ve Türkiye...
Genel durum ve güncel gelişmeler
  Ulucanlar katliamı 9. yılında anıldı…
  İşgalci ordular Pakistan’ı kaosa sürüklüyor!
  Büyük şirketlerin iflas furyası sürüyor…
  Dünyadan...
  Yeni dönemde mücadeleyi örgütleme görevi!
  Bu “savaş” bizim savaşımız değildir!
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ankara Üniversitesi’nde yemek boykotu sürüyor!

“Zafer direnen emekçinin olacak!”

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusü’nde başlayan ve diğer fakültelere yayılan yemek boykotu devam ediyor.

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusü’nde Tadal Yemek Şirketi’ne bağlı olarak çalışan işçilerin iki aydır ücretleri ödenmiyor. Bir yıllık sözleşmelerle çalıştırılarak kıdem tazminatı hakları ellerinden alınan işçiler haksız uygulamalara karşı çıktıkları ve sendikalı olmak istedikleri için başka yerlere sürülüyorlar, aşağılanarak istifaya zorlanıyor veya işten çıkarılıyor. İşçiler farklı yerlerde çalışıyor gösterilerek örgütlenmeleri de engelleniyor.

Bugüne kadar 13 işçi işten atıldı. Bu haksızlıklara daha fazla katlanamayan işçiler, 25 Eylül günü Tadal yemek şirketini boykot etmeleri için öğrencilere çağrıda bulundular. Ortak bir boykot süreci örgütlendi. Cebeci Kampusü’nde başlayan yemekhane boykotu 26 Eylül günü de devam etti. Boykot diğer kampuslere de sıçradı. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi ve Tıp Fakültesi’nde de boykot başladı. Tandoğan yerleşkesinde işçilerin yaşadıkları sorunları anlatan bir bildiri dağıtımı yapılarak boykot adımı atıldı. Cebeci Tıp Fakültesi Hastanesi yemekhane çalışanları da bir günlük iş bıraktılar.

Önce tehditler savuran patron ilk günün sonunda bir aylık ücret ödemesini yapmak zorunda kaldı ve işçilere tazminatları ödeme vaadinde bulundu. İşçiler çalışma koşullarının düzeltilmesi için boykota devam edeceklerini bildirdiler.

Ankara Üniversitesi’nde kararlı bir şekilde sürdürülen boykot sürecine dair 8 Ekim günü Cebeci Kampüsü’nde işçiler ve öğrenciler bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Cebeci Kampüsü işçileri ve öğrencileri diğer fakültelerden gelen işçileri coşkulu sloganlarla karşıladı. Kampüs içerisinde bir yürüyüşle giriş kapısına gelindi. Yürüyüş sırasında işçiler önlükleri ve iş malzemeleriyle yürüdüler.

En önde işçiler tarafından “Ankara Üniversitesi taleplerimizi kabul edene kadar menüde boykot var!/Ankara Üniversitesi Meclisi” yazılı pankart taşındı. Eylemde “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Tadal işçisi burada patron nerede!” sloganları coşkuyla atıldı.

Bir Tadal işçisinin okuduğu basın metninde işçilerin bugüne kadar karşı karşıya kaldığı saldırılara, işten çıkarmalara, Tadal patronunun işçilere dayattığı kölelik sözleşmesinin şartlarına değinildi. Özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarının piyasacı neoliberal politikaların bir sonucu olduğu vurgulandı ve şunlar söylendi: “Bu politikalara karşı durabilmek, burada küçük bir örneği yaratılmış olana devrimci dayanışma ruhuyla Türkiye işçi sınıfının emperyalizme ve kapitalizme karşı örgütlenmesiyle mümkün olacaktır.”

Açıklama sırasında işçiler “Yaşasın sendika mücadelemiz!” sloganını attı. Basın açıklamasına DiSK’e ve KESK’e bağlı sendikalar da destek verdi. Eylem oldukça coşkulu ve kitlesel bir şekilde gerçekleşti. Açıklamanın ardından dağılmayan işçiler ve öğrenciler kampüs içerisinde bulunan yemekhanenin önüne gelerek halaylar çektiler.

Eylemin ardından işçi ve öğrenciler ortak bir toplantı gerçekleştirdi. Boykotu daha etkili kılmak için hangi araçların kullanılabileceği tartışıldı. Boykota destek vermek için bir imza kampanyasının başlatılması ve propaganda araçlarının daha etkin kullanılmasına karar verildi.

Ekim Gençliği / Cebeci

 

Cebeci kampüsü yemekhanesinde çalışan ve işten atılan bir Tadal işçisiyle sürece dair konuştuk…

“İşçiler bilinçlenmeli, haklarını aramalı!”


- Tadal Yemek Şirketi bünyesinde çalışan işçiler olarak bugüne kadar ne gibi sorunlarla karşılaştınız?

- Ben 6 senedir AÜ’de çalışıyorum. Bu süreçte üniversite üç ayrı firma ile çalıştı. En son Tadal geldi. Üst üste 3 ihale aldı. Bu süreç içinde birçok sorun yaşadık. Üç aylık tatillerde bizi ücretsiz izne gönderiyorlardı. Sigortalarımızı yatırmıyorlardı. Maaşlarımız düzenli ödenmiyordu. Son zamanlarda bu sorunlar iyice artı.

Şu ana kadar 13 kişi işten çıkarıldı. İşçileri “hırsızlık yaptılar” bahanesiyle işten çıkarıyorlar. İşten atılıp hakkımızı aradığımızda patronun ağır hakaretlerine maruz kalıyoruz. Kalan işçilerin de iki aydır maaşlarını vermiyorlar. Bölge müdürü, işçi çıkarıp tazminatları vermezsem patronun gözüne girerim, kademem yükselir gözüyle bakıyor. İşten çıkarılan 8 senelik işçilerin bile tazminatları ödenmedi. Patron eski işçilerin tümünü göndereceğini söylüyor. Geriye kalanları da farklı yerlere sürgüne göndermeye çalışıyorlar. Farklı yerde devam edebilmemiz için de yeni işe başlamış gibi evraklar hazırlayıp başvurmamız gerekiyor. Yani sosyal haklarımız tamamen gaspediliyor. Bizi de Cebeci’den çıkarıp farklı bir yere göndermek istediler. Üç gün işe gitmezsen iş akdini feshederim dediler. Ben işyerimi terketmedim, işten atıldım.

- Bu sürece kadar yaşadığınız sorunlar karşısında neler yaptınız?

- İki sene önce Cebeci Kampüsü’nde sorunlarımızı çözmek için öğrenci arkadaşlarla diyaloğa geçtik ve Tadal patronunun da katıldığı bir toplantı yaptık. O toplantıdan sonra maaşımız, sigortamız yatmaya başlamıştı. Eski işçilere ücretli izinler verildi. Fakat bunun devamı gelmedi ve biz bir yıldır yeniden eski koşullara döndük. Geçen sene sendikalaşma konusunda çabalarımız oldu. Fakat bunun karşısında da patronun baskılarına maruz kaldık.

- Boykota çıkma kararını nasıl aldınız?

- Boykota çıkmadan önce iki aydır maaşlarımız ödenmiyordu. Maaşları bayramdan sonra vereceklerini söylüyorlardı. Cebimize 50-100 lira harçlık verip kandırmaya çalıştılar. O zamana kadar 11 işçi arkadaşımız daha işten çıkarıldı. Patron hepimizi çıkaracağını söylüyordu. Bunun üzerine öğrencilerle irtibata geçtik. Öğrencilerin de desteğiyle bu iş başladı.

- Boykot sürecine dair bizi bilgilendirir misiniz?

- Boykot ilk olarak bayramdan önce Cebeci’de başladı. Bayramdan sonra da tüm Ankara Üniversitesi’ne yayıldı. Şimdi DTCF’de, Tandoğan’da tek tük yemek yeniyor. Cebeci’de boykot başladığı günden beri hiç yemek satışı olmadı. 7 Ekim gününden itibaren biz Cebeci Kampüsü’nde yemekhanenin kapısına kilit vurduk. Tıp fakültesinde, diş hekimliğinde, veterinerlikte de boykot çalışmaları sürüyor. Boykot başladığından bu yana üniversite 40 milyar zarar etti. Boykot ilk başladığı gün iki aydır maaş alamıyorduk. Fakat boykotun başladığı günün öğleninde Cebeci’de patron maaşlarımızı vermek zorunda kaldı. Patron boykot başladıktan sonra da bizi farklı yerlere göndermek için uğraştı. Ama biz bu dayatmayı kabul etmedik. İşyerlerimizi terketmedik. Bunun üzerine 7 Ekim günü 3 arkadaşımız daha işten atıldı. Boykot şu an tüm Ankara Üniversitesi’nde sürüyor.

- Bundan sonrasına dair neler yapmayı düşünüyorsunuz?

- Bizim bir takım taleplerimiz var. Masaya oturduğumuzda, verilmeyen mesailerimizin, ödenmeyen ücretlerimizin karşılığını ve atılan işçilerin yeniden işe alınmasını talep edeceğiz. 11. ayda ihale yapılacak. Yeni hazırlanacak sözleşmede şirket ve üniversite bu taleplerimizi kabul etmeli. Masaya oturana kadar boykotumuz devam edecek. Bunun için bir zaman veremeyiz. Taleplerimiz ne zaman kabul edilirse o zamana kadar... Fakat masaya oturup taleplerimizi kabul ettirdikten sonra her şey bitmiş olmayacak. Bundan sonra da örgütlenerek hakkımızı aramaya devam edeceğiz.

- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

- Tek bu şirkette değil tüm yerlerde bizim yaşadığımız sorunlar yaşanıyor. Şirketler devletle danışıklı dövüş yapıyor. İşçiler bilinçlenmeli, pasif durmamalı, haklarını aramalı. İşsizlik yüzünden herkes aç. Ekmek korkusu var ama ancak mücadele edersek, birlik, dayanışma içinde olursak haklarımızı alabiliriz. Biz kazanırsak eğer tüm Türkiye duyacak. Başka işçilere de umut vereceğiz. Tek başına hiçbir şey yapamayız.

Kızıl Bayrak / Ankara