17 Kasım 2006 Sayı: 2006/45 (45)
  Kızıl Bayrak'tan
   İstanbul İşçi Kurultayı... Devrimci sınıf çizgisinde kararlı ve soluklu bir çalışmanın belirgin başarısı!
  Nitelik ve nicelik olarak güçlü bir devrimci sınıf hareketi etkinliği!
  KHK temsilcisi’nin Kurultay’da yaptığı konuşma...
  Kurultay’a gelen mesajlardan...
Sınıf bilinçli işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor...
Burjuva ideolojik egemenliğe karşı mücadele ve sınıf hareketi
İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimci misyonu (Orta Sayfa)
 Kürt sorununun çözümünde boş hayaller
  Susurluk düzeninin mahkemesi Susurlukçu Sedat Bucak’ı akladı
  Asgari ücret hakkı için sesimizi yükseltelim!
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 3. Toplantısı Sonuç Bildirgesi:
  ODTÜ’de soruşturma saldırısına karşı “Arkadaşıma Dokunma!” kampanyası
  Enosis, Taksim, milliyetçilik ve Kıbrıs: AB yolunda engel mi? - Yüksel Akkaya
  Amerikan rejimi Irak konusundan politika değişikliği arayışında…
  Emperyalist-kapitalist düzenin efendileri siyonistlerin suç ortaklarıdır!
  “Medeniyetler buluşması” mı, emperyalist saldırganlığa hizmet mi?
  Ateşkes süreci... M. Can Yüce
  Sözkonusu olan ticarettir! - Mumia Abu-Jamal
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Asgari ücret hakkı için sesimizi yükseltelim!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2007 yılına ilişkin asgari ücreti görüşmek üzere Kasım ayında ilk toplantısını yapacağı bundan birkaç hafta önce açıklanmıştı. Konu gündeme gelince konfederasyonlar bazı açıklamalarla kendi tutumlarını ortaya koymuşlardı. Fakat son günlerde yaşanan sessizlik bu konunun, komisyon toplantısına kadar sürüncemeye bırakıldığını gösteriyor. Ne komisyonda “çalışan kesim”i temsil edecek olan Türk-İş, ne de Türk-İş’i komisyondan çekilmeye ve birlikte davranmaya çağıran DİSK bu konuda herhangi bir yeni adım atmış değiller.

Kuşkusuz konfederasyonlar cephesindeki bu rahatlığın nedenini anlamak güç değil. Onlara rahat davranma imkânı veren şey, sınıfın bu konudaki sessizliği. Asgari ücret milyonlarca işçiyi ve ailesini çok yakından ilgilendirmesine rağmen bu konuda ne hükümete ne de konfederasyonlara yönelik bir basınç söz konusu değil. Bu da hem hükümete hem de ihanet çetelerine bildiklerini okuma, süreci istedikleri gibi yönetme imkânı veriyor.

Bu yabancısı olunan bir tablo değildir. Bu oyun asgari ücrete mahkûm milyonlarca işçinin gözleri önünde hemen her yıl tekrarlanmaktadır. Sermaye bir kez daha aynı oyunu oynamaya, asgari ücret konusunda kendi çıkarlarına uygun olan neyse onu yapmaya hazırlanmaktadır.

Daha önceki açıklamalardan sermayenin planları üç aşağı beş yukarı bellidir. Birincisi; sermaye asgari ücretteki artışı olabildiğince düşük tutmaya çalışacaktır. Hükümetin bütçe hazırlıkları kapsamında açıkladığı kimi rakamlar 2007 yılında ücretlere (ve elbette asgari ücrete) yüzde 4 ya da biraz üzerinde bir artış yapmaya hazırlandığı yönündedir. Bütçe ödenekleri buna göre düzenlenmektedir. Bu oranlarla sınırlı kalacak bir artışın asgari ücrete mahkûm milyonların geçim sıkıntısını hafifletmeyeceği, onların bir yıl boyunca uğradıkları yoksullaşmayı telafi etmeyeceği, dolayısıyla da daha beter bir yoksulluğun içine iteceği ortadadır.

Sermayenin asgari ücret konusundaki tek derdi ücret artış oranlarını sınırlamak da değildir. Onun asıl amacı asgari ücret hakkını işçilerin elinden almaktır, ortadan kaldırmaktır. Belli başlı sermaye kuruluşlarının ve İMF, Dünya Bankası, OECD gibi emperyalizme hizmet eden kurumların birbirine çok benzeyen rapor ve açıklamalarıyla bu niyet açıkça ortaya da konulmaktadır.

Üstelik sermayenin önümüzdeki yakın dönemde hayata geçirmeyi planladığı sömürü ve yıkım programı asgari ücret hakkına dönük saldırı ile sınırlı da değildir. Eğer işçi sınıfı ve emekçiler 2007 Bütçesi’ne ve asgari ücret üzerinden oynanan oyunlara karşı seslerini yükseltmeyecek olurlarsa sermaye yeni saldırı planlarını devreye sokacaktır. Bu saldırı planlarının en önemlilerinden birinin kıdem tazminatı hakkının gaspı olduğu bilinmektedir.

Saldırılara karşı mücadele yükseltilmelidir!

Saldırıların işçi ve emekçi yığınlar açısından ne denli önemli olduğu ortadadır. Yeni saldırı dalgasının önünü kesmek, hiç değilse hızını yavaşlatmak, bu konuda ciddiye alınacak bir mücadelenin örgütlenmesine bağlıdır.

İşçi sınıfı, hem asgari ücret, hem de başta kıdem tazminatı olmak üzere gündemdeki diğer hak gaspı hazırlıklarıyla ilgili süreci sessiz fakat yakından izlemektedir. Bunun nedeni ise sürekli vurgulandığı gibi örgüt ve önderlikten yoksun oluşudur.

Konfederasyon yönetimleri esasta sermayeye hizmet misyonuyla hareket etmektedir. Ara sıra yaptıkları kof açıklamalar işçilerin gözünü boyamaya, gönlünü almaya yöneliktir. Dolayısıyla konfederasyon yönetimlerinin söz konusu örgüt ve önderlik ihtiyacını karşılamak, bunun üzerinden mücadeleyi yükseltmek gibi bir niyetleri yoktur.

Doğrudan ifade etmek gerekirse, bu konuda esas görev ve sorumluluk sınıf devrimcilerinin ve sınıf bilinçli işçilerin omuzlarındadır. 12 Kasım günü gerçekleştirilen İstanbul İşçi Kurultayı’na katılan işçilerce asgari ücret konusunda ortaya konulan duyarlılık ve sergilenen çaba, bu görev ve sorumluluğa sahip çıkılması yönünde anlamlı bir örnek olmuştur. Bir grup sınıf bilinçli işçi, asgari ücret konusunda bir karar tasarısını katılımcıların imzasına açmış, karar tasarısı 350 civarında imzayla kurultay divanına sunulmuştur. Bu yaşanan olay bir duyarlılığı yansıtmakta fakat aynı zamanda mücadeleyi yükseltmek için inisiyatif alma yönündeki belirgin eğilimi göstermektedir. Kurultaya katılan ve büyük çoğunluğu işçi olan 350 kişi, Türk-İş’in ya da diğer konfederasyonların yapmadığını yapmış, sınıfın bu konudaki gerçek taleplerinin altını çizmiş ve işçileri asgari ücret hakkının korunması konusunda mücadeleyi yükseltmeye çağırmıştır.

Bu çağrı sadece asgari ücret hakkına sahip çıkma çağrısı değildir. Özünde bu çağrı, örgütsüz milyonlarca işçiye yapılmış bir örgütlenme çağrısıdır. Zira örgütsüz sınıf yığınlarının örgütlenmesi ile, asgari ücret ve diğer temel hakların korunabilmesi arasında güçlü ve dolaysız bir bağ vardır.

Yapılması gereken, kurultay salonunda dile getirilen bu çağrıyı, ülkenin dört bir yanındaki sömürü cehennemlerinde kölece koşullarda çalıştırılan örgütsüz işçilere ulaştırmaktır. Yapılması gereken, somut talepler ve devrimci bir mücadele programı üzerinden örgütsüzlerin örgütlenmesine girişmektir.


Adana’da sağlık emekçilerinden açıklama

Dev Sağlık-İş Çukurova Bölge Şubesi, 13 Kasım günü İnönü Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde sendikalaştıkları için 4 işçi işten atılmıştı. İşçiler yaptıkları açıklamada, “Üniversite yönetimi bir an önce işçisinin sesine kulak vermeli, diyalog zemini oluşturmalıdır. Bizler Balcalı Hastanesi sağlık emekçileri olarak, tüm baskılara ve zorluklara rağmen bugüne kadar mücadelemizi kararlılıkla yürüttük ve her geçen gün sendikalaşmakta, direnmekte ne kadar haklı olduğumuzu gördük. Mücadelemiz aynı coşkuyla ve kararlılıkla devam edecek. İnsanca yaşam mücadelesinde biz kazanacağız” denildi.

Basın açıklaması sırasında “Köle değil işçiyiz, örgütlüyüz güçlüyüz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Sağlık haktır, satılamaz!”, “Örgütlenme hakkımız engellenemez!”, “İnsanca yaşamak istiyoruz!” sloganları atıldı.

Eyleme çeşitli sendikaların üye ve yöneticileri de destek verdi.

Kızıl Bayrak/Adana


Eğitim-Sen’den ek ders ücreti eylemi

İstanbul Eğitim-Sen 2 No’lu Şube, ek ders ücretlerinin geciktirildiğini, okulların ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ek ders ücretlerini bankalara repolayarak gelir elde ettiğini ileri sürdü.

Beykoz Belediyesi önünde toplanan Eğitim-Sen 2 Nolu Şube üyesi öğretmenler, “Ek ders ücretlerini zamanında almak istiyoruz!” yazılı pankartı açarak alkışlarla İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ni protesto etti. Eğitim-Sen 2 Nolu Şube yönetimi adına konuşan Mert Büyükkarabacak, ek ders ücretleri ödemelerinin gecikmesinin artık alışkanlık halini aldığını, bankalarla yapılan anlaşmalar sonucu ek ders ücretlerini ayın 10’undan önce alamadıklarını söyledi. Kamu sendikalarının grev ve toplusözleşme hakkına sahip olmaması nedeniyle yaptırım gücüne sahip olamadıklarını ve sürekli mağdur edildiklerini ifade etti.

Taleplerinin ciddiye alınmasını ve sorunların çözümü noktasında adım atılmasını isteyen Büyükkarabacak, toplu sözleşme hakkını elde edene kadar mücadelede kararlı olduklarını vurguladı. Eylem alkışlarla sona erdi.

Kızıl Bayrak/Kartal