17 Kasım 2006 Sayı: 2006/45 (45)
  Kızıl Bayrak'tan
   İstanbul İşçi Kurultayı... Devrimci sınıf çizgisinde kararlı ve soluklu bir çalışmanın belirgin başarısı!
  Nitelik ve nicelik olarak güçlü bir devrimci sınıf hareketi etkinliği!
  KHK temsilcisi’nin Kurultay’da yaptığı konuşma...
  Kurultay’a gelen mesajlardan...
Sınıf bilinçli işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor...
Burjuva ideolojik egemenliğe karşı mücadele ve sınıf hareketi
İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimci misyonu (Orta Sayfa)
 Kürt sorununun çözümünde boş hayaller
  Susurluk düzeninin mahkemesi Susurlukçu Sedat Bucak’ı akladı
  Asgari ücret hakkı için sesimizi yükseltelim!
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 3. Toplantısı Sonuç Bildirgesi:
  ODTÜ’de soruşturma saldırısına karşı “Arkadaşıma Dokunma!” kampanyası
  Enosis, Taksim, milliyetçilik ve Kıbrıs: AB yolunda engel mi? - Yüksel Akkaya
  Amerikan rejimi Irak konusundan politika değişikliği arayışında…
  Emperyalist-kapitalist düzenin efendileri siyonistlerin suç ortaklarıdır!
  “Medeniyetler buluşması” mı, emperyalist saldırganlığa hizmet mi?
  Ateşkes süreci... M. Can Yüce
  Sözkonusu olan ticarettir! - Mumia Abu-Jamal
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sınıf bilinçli işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor...

Gözlemler, görüşler, eleştiriler ve öneriler…

Yüzlerce sınıf bilinçli devrimc işçinin katılımıyla gerçekleşen İstanbul İşçi Kurultayı son yılların en önemli devrimci işçi etkinliği olarak anılmaya hak kazandı... Bunun bir dizi göstergesinden biri de bizzat Kurultay'a katılan işçilerin görüş ve değerlendirmeleridir. Bu görüş ve değerlendirmelerden bir ilk bölümü burada okurlarımıza sunuyoruz...

Kızıl Bayrak

Başarılı bir Kurultay…

İstanbul İşçi Kurultayı’nı geride bıraktık. Aylardır yürütüğümüz çalışmanın karşılığını aldık. Kurultayımız hem politik içeriği, hem de teknik organizasyonu ve katılımı açısından büyük bir başarı gösterdi. Fakat bana en çok umut veren bunlar değildi.

Kurultay’ın gündemleri ile Kurultay’a gelen işçiler arasında nasıl bir bağ kurulacağını merak ediyordum. Sonuçta bir etkinliğe şu veya bu oranda insan taşımak mümkün ancak o insanların etkinliğe nasıl ve neden geldiği önemlidir. Gördük ki insanlar büyük bir dikkat ve ilgi ile etkinliği izliyor. Uzun tebliğlerde bile bu durum değişmiyordu. Tebliğlerin güçlülüğü ve yaratılan coşkulu atmoferin, yanısıra teknik organizasyonun bu durumda payı olsa bile asıl belirleyici olanın başka bir şey olduğunu düşünüyorum. Ön hazırlık çalışması ile ilgili bir durum bu.

Biz tüm çalışma boyunca çevremizdeki işçilerle sınıf hareketinin birikmiş sorunlarını tartıştık. Sorunların kapsamı ve mevcut işçi profili düşünüldüğünde böyle bir çabanın zorlukları vardı. Kurultay günü ortaya çıkan tablo gösterdi ki bu çabada önemli bir başarı sağlanmış. En azından gelen işçiler Kurultayı kavramışlar, nasıl bir ihtiyacın ürünü olduğunu bilerek gelmişler. İşte beni sevindiren ve ileriye umutla bakmamı sağlayan bu oldu.

Başardık yoldaşlar, kendimize ve sınıfımıza duyduğumuz güvenle başardık!

Şimdi sıra daha büyük işlerin altına girmeye geldi…

Kartal’dan sınıf bilinçli bir metal işcisi

Birleşik, militan, devrimci bir sınıf hareketi yaratma yoluna daha güçlüyüz!

İstanbul’un dört bir tarafından öncü, devrimci, komünist işçiler olarak sınıfa karşı sınıf tutumumuzla Kurultay’da biraraya geldik. Sergilediğimiz kararlı ve tok tutumumuz işçi sınıfının devrimci birliği yolunda önemli bir adım oldu.

Kurultay öncesinde en büyük endişelerimden biri işçilerin Kurultay gündemine ilgi göstermemesiydi. Ancak Kurultay’ın sonuna kadar işçilerin büyük bir dikkatle sunum ve konuşmaları dinlemesi beni çok sevindirdi. Kurultay’ın örgütlenmesi sürecinde gündemlerinin tartışılması, tartıştırılmış olması bunda en büyük etkendi. Yanısıra aydınların da bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Yine bununla bağlantılı olarak şunu da söyleyebilirim. Kurultaya katılan işçiler toplamında nitelik olarak da belli bir düzeyi ifade etmekteydiler. Bunu da bu sürecinin bir başarısı olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.

Yapılan sunumların yavaş yavaş bir tablo oluşturmasıyla bende oluşan ruhhalini anlatmak istiyorum. Özellikle yarım saatlik molanın ardından salondaki devrimci birliği net olarak hissetmeye başladım. Bununla beraber fabrikadan beraber geldiğim işçi arkadaşımın ilk defa böyle bir ortamda bulunmasına rağmen kararlı bir şekilde sloganlara eşlik etmesi beni daha da heyecanlandırdı. O an hissettiklerimi sözcüklerle anlatmak biraz güç ama şunu söyleyebilirim: İnsan kendinde, yani sınıfında sonsuz bir güç hissediyor. Bu değişimin gücü, bu devrimin gücü, bu proletaryanın gücü!

Sınıfın devrimci misyonu, sınıf hareketinin güncel sorunlarını ve çıkış yollarını konu alan tebliğ sunumları bana göre oldukça doyurucuydu. Öyle ki bana göre toplamında bu sunumların hepsi biz sınıf bilinçli işçilerin cebinde bulunmalı ve çalışmalarımızı bunların perspektifiyle yürütmeliyiz. Kısacası bu sunumları bir yol haritası olarak kullanabilmeliyiz. Kurultayın başarısını güvencelemenin yolu da buradan geçiyor.

Şimdi birleşik, militan, devrimci bir sınıf hareketi yaratma yoluna çok daha güçlüyüz!

Küçükçekmece’den sınıf biliçli bir işçi


Kurultay mesajını tok ve güçlü bir biçimde vermiştir...

12 Kasım’da gerçekleştirilen İstanbul İşçi Kurultayı’na ben de bir işçi olarak katıldım. Öncelikle Kurultayı başarılı bulduğumu belirtmek isterim. Bugün, işçi sınıfının dağınıklığı, örgütsüzlüğü ve maruz kaldığı saldırılar göz önüne alındığında, bu tür çalışmaların önemi artmaktadır. Kurultay’da işçi sınıfının mücadelesinin ve örgütlenmesinin önündeki temel engellerin tartışılması, bu konuda yöntemsel açıklıklar sağlaması önemlidir.

“Sınıfa karşı sınıf” tutumunun kurultay boyunca iyi bir şekilde işlendiğini ve işçi sınıfının devrimci misyonunun bir kez daha bilinçlere kazındığını söyleyebilirim. Kurultaya katılan işçi arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun, dikkatli bir şekilde sunum ve konuşmaları dinlemeleri ve salonda atılan sloganlara coşkuyla katılmaları da oldukça iyiydi.

Sonuç olarak kurultayın vermek istediği mesajı, oldukça güçlü ve tok bir şekilde verdiğini düşünüyorum.

Sınıf bilinçli bir işçi


İstanbul İşçi Kurultay’ı amacına ulaştı: Örgütlü işçi yenilmez!

Merhaba, bizler Yenibosna havzasında bir fabrikada çalışan tekstil işçileriyiz. Böylesi zor bir dönemde gerçekleştirdiğiniz İşçi Kurultayı için sizi içtenlikle tebrik ederiz. Tabii ki kurultayın olumlu olumsuz yanıları da vardı. İlk başlarda konuşmaların uzun olmasından dolayı ilgimiz dağılsa da yine de sonuna kadar dinledik. Gördüğümüz kadarıyla bir kısım anlatıcı arkadaşımızın kitap diliyle konuşmaları iyi olmadı ama birkaç arkadaşın konuşması bizi adeta sarstı, kendimize olan güvenimizi bilince çıkardık.

Bölgemizde kurultay ön çalışmasını yürüten arkadaşların ısrarlı çabaları ve işçi sınıfının iktidarına olan inançları bizleri bu kurultaya çekti. Fabrikamızın önünde, semtimizde yaptıkları politik, pratik çalışmalar bizlerin olduğu gibi herkesin dikkatini çekti. Mesela fabrikamızın önünde müdürümüzün kapıya çıkıp dağıtım yapan arkadaşları engellenmeye çalışmasına rağmen, sınıf devrimcileri işlerini yarıda bırakmayıp haklı davaya inanç ve sabırla tüm meşruiyetiyle dağıtımları gerçekleştirdiler. Sınıf devrimcilerinin kavgadaki kararlılıkları ve başeğmez tutumları kuşkusuz bizlerin kurultaya gelmesinde en büyük sebeplerinden biriydi.

Bu kurultayın arkasından fabrikamızda hemen harekete geçmeye ve işyeri komitesi kurmaya, sonra da işverenin istediği yöne akan suyu akışını biz işçilerin haklı davası yönüne akıtmaya karar verdik. Amacımız sadece sendikal çalışma değil, daha önemli olanı örgütlü, bilinçli, öncü işçiler yaratabilmek.

Bizler güçlüyüz ve gücümüzü birlikten, tarihsel haklılığımızdan alıyoruz. Bu gücün önünde engel olmaya çalışanları bir yumruk darbesiyle ummadıkları yere savuracağımızdan hiç kimse şüphe duymasın.

Birleşelim, örgütlenelim, kazanalım!

Bütün ülkelerin işçileri birleşin!

Yenibosna’dan tekstil işçileri


Kurultay amacına ulaştı...

Uzun bir hazırlık döneminden sonra 12 Kasım’da toplanan İstanbul İşçi Kurultayı’nın, özüne ve amacına uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini düşünüyorum. Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin ve örgütlenmesinin önündeki engeller ayrıntısıyla konuşuldu, tartışıldı. Buradan hareketle çözüm yolları da tartışıldı. Sınıfın öncü ve devrimci işçileri biraraya geldi. Böyle durgun bir süreçte toplanan Kurultay çok nitelikli ve coşkuluydu. Katılan işçi arkadaşlar da konuşulanları çok dikkatli bir şekilde dinliyordu. Bu bakımdan İstanbul İşçi Kurultayı’nın amacına ulaştığını düşünüyorum.

Kale Kilit Fabrikası’ndan bir işçi


Kurultay coşkulu geçti...

Tekstil işçisi olarak ben de İstanbul İşçi Kurultayı’na katıldım. Bizi en çok sevindiren katılımın iyi ve organizasyonun eksiksiz olmasıydı. Seçilen konular doğru ve sunumlar doyurucuydu. Sadece Kurultay’a sunulan tebliğlerin biraz uzun tutulduğunu düşünüyorum. Kurultay’a getirdiğim arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerde Kurultay’ın çok beğenildiğini söyleyebilirim. Kurultay’ın coşkulu bir ortamda geçtiğini söyleyebilirim. Özellikle tersane işçilerinin salona sloganlarla ve coşkulu bir şekilde girişlerinden çok etkilendim. Artık işin bize düştüğünü, bizim de emeğimizi katmamız gerektiğini anladım.

Komünist bir işçi


İşçi sınıfının somut sorunlarına da gerekli ağırlık verilebilmeliydi...

Değerli kardeşler,

İstanbul İşçi Kurultayı’nın, işçi sınıfı bilinci ve disiplini ile başarılı bir şekilde tamamlanması nedeniyle sizleri kutlarım. Nesnel ve öznel koşullardan kaynaklanan tüm engellere karşın kurultayın niteliksel ve niceliksel boyutu işçi sınıfının bilinçli öncülerinin kararlı ve disiplinli katılımı ile zenginleşmiştir.

Kurultayın teorik içeriği en üst düzeyde olmasına karşın, fabrikalardan farklı sanayi yörelerinden gelen işçilerin temsilcisi platform sözcülerinin kendi günlük iş yaşamlarında, çalışma koşullarından emek-sermaye çelişkisinden kaynaklanan sorunların ve bu sorunlara nasıl çözüm aradıkları veya bulduklarına dair örneklerin azlığının, kurultayın en önemli eksikliği olduğunu düşünüyorum.

İşçi Kurultayı’nda işçi sınıfı ideolojisi Marksizm-Leninizm’in teorik kapsamda dile getirilmesi elbetteki doğaldır. Ancak bu tür katılımı serbest olan ve her düzeyden işçiye açık olan Kurultay ve toplantılarda ağırlıklı olarak işyerlerinde örgütlenme, işkolu, işyeri sorunları, patronların somut baskıları dile getirilmeliydi

Platform sözcüsü işçi kardeşlerimin bu eksikliklerini Yüksel Akkaya ve Volkan Yaraşır kapatmaya çalıştılar.

Gelecek kurultay, kongre ve işçi toplantılarında, işçilerin patronlara karşı kendi işyerlerindeki somut örnekleriyle zenginleştirilmiş kazanım ve kayıplarının dile getirilmesinin kendi sınıf kardeşlerinin savaşımlarına ışık tutacağı inancıyla sizleri bir kez daha kutlar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

K. Karan


İşçilere daha fazla zaman ve olanak tanınmalı...

Kurultay’ın hazırlık süreci boyunca yoğun bir şekilde çalışılmasına rağmen sınıfın oldukça hareksiz bir döneminde bu kadar öncü işçinin biraraya geleceğini tahmin etmiyordum. Daha Kurultay’ın başlangıcında Tersane işçilerinin salona militan bir şekilde girmesi beni çok etkiledi.

Ben Kurultay’ın çok iyi geçtiğini çok da verimli olduğunu düşünüyorum. Profesörlerin konuşmasının da işçiler tarafından net bir biçimde anlaşıldığını düşünüyorum. Organizasyon çok iyiydi. Tebliğlerden konuşmalara, müzik grubuna kadar herşey mükemmeldi.

Zamanın kısıtlı olmasından kaynaklı serbest kürsüde herkesin konuşamamasının kötü olduğunu düşünüyorum. Çünkü işçilere başka hiçbir yerde kendilerini ifade etmesi için bir mikrofan uzatılmıyor. İşçilerin tam da bunu bulmuşken, zamandan kaynaklı olarak konuşamamasının kötü olduğunu belirtmek istiyorum. Bundan sonra yapılması planlanan etkinliklerde işçilerin kendilerini ifade etmesi için ayrılan sürenin iyi ayarlanması gerektiğini düşünüyorum.

Yiğit Giyim’den bir işçi/GOP


Emekçiler Kurultay’ı değerlendiriyor...

Büyük bir emeğin ve birikimin heyecan verici başarısı...


Ey herşey bitti diyenler

Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler

Ne kırlarda direnen çiçekler

Ne kentlerde devleşen öfkeler

Henüz elveda demediler

Bitmedi daha sürüyor o kavga

Ve sürecek

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek


Bir emekçi olarak, 12 Kasım günü katıldığım ‘Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’nın hala üzerimden atamadığım heyecanımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Salonun görselliği ve öfkemizi bir kez daha bileyen dünya devrimci müzikleri eşliğinde salona girdik. Kurultayın anlam ve içeriğine uygun, Yüksel Arslan’ın Kapital’i resmettiği, emek ve sermaye arasındaki kavganın tüm evreleriyle anlatıldığı ‘Le Capital’ adlı resim sergisi büyük ilgi topladı.

Program başlamak üzereyken, baretleriyle onlarca Tuzla Tersane işçisinin sloganlarla salona girişi ve yüzlerce kişinin sloganlarla tersane işçilerini selamlamaları heyecanı doruğa çıkardı.

Büyük bir emek ve birikimin ürünü olduğu açık olan kurultay, sorunlar, çözüm önerileri vs. nin dışında, İstanbul’un çeşitli bölgelerinden işçi ve emekçiler olarak bizlerin yalnız olmadığını gösterdi, bizi bir araya getirdi. Yaratılmak istenen suskun, silik, korkunun esiri insanların yanında, silkinişi yaşayan insanların yanı başımızda olduğunu gördük.

Fabrikalarda sık görülen kamerayla izleme yönteminin dışında, kan örneklerinin alınma yöntemini, Vi-Ko’dan bir kadın işçinin kürsüden heyecanlı, çekingen ama cesaretli anlatımıyla öğrendik.

Yapılan örneklemelerde, toplam kaliteyi artırmak için gecesini gündüzüne katıp çalışarak kaliteyi yüzde yüz artıran fakat maaş bordrosunu alınca kendi gelirinde bir artış olmadığını görüp, ortak hareket eden cam işçilerinin nasıl sınıf bilinci kazandıklarını öğrendik.

Kurultayda verilen bir örnekle Drakula’ya benzetilen kapitalizm, bizim kanımız ve canımızla besleniyor. Her geçen gün daha fazla kan isteyen Drakula, biz işçi ve emekçiler için daha fazla acı, sefalet demek. Kölece çalışma ve yaşam koşullarıyla içtiğimiz sütü burnumuzdan getiriyor. Sonuçta, ücretli kölelik düzeni, emek gücüyle çalışanlar için cehennem, bu gücün yarattığı değerlere el koyanlar için ise bir cennet yaratıyor. Biz onların gözünde bir makine parçasından başka bir şey değiliz. Bu bilinçle hareket etmeli, bu bilinçle silahlarımızı kuşanmalıyız.

Gün onların değerlerine değer katmak için sınıf kardeşlerimizle birlikte hareket ederek kendi yarattıklarımıza sahip çıkmak için azami çaba sarfetme günüdür. Hayatımızı cehenneme çevirenlerin hayatını cehenneme çevirmek için, insanlığın kurtuluşu için ileri!

Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

İlaç sektöründen bir emekçi


Sınıf bilinçli işçilerden kurultay gözlemleri…

Herşey işçi sınıfının devrimci iktidarı için!

Ben Oktaş Oluklu Mukavva’dan öncü bir işçi olarak Kurultay’daki gözlemlerimi gerek işçi kardeşlerimle, gerekse de Kızıl Bayrak okuyucuları olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle Ankara’dan gelen Mamak İşçi Kültür Evi müzik grubunun seslendirdiği, grev çadırında şehit düşen işçi Şerif’in türküsü beni çok etkiledi. Hatta gözyaşlarımı tutamadım. “İşte Şerif şehit oldu/Bayram benim neyime/Patronların gönlü oldu/Kan damlar yüreğime…” 12 Eylül öncesi çok sevip söylediğim bir türküydü. Bana geçmişte yaşanan o görkemli mücadeleyi anımsattı.

O dönemlerde fakirlik ve yokluk içerisinde yaşıyorduk. Ve bir gecekondumuz vardı. Babam “Kış geliyor bu çatının üzerini değiştirelim, yoksa üzerimize düşer” demişti. Çatıyı söktükten sonra bir hafta hasta yattı. Biz de her an yağmur yağar, çamurda yaşta kalırız endişesiyle çaresiz kalmıştık. O zaman devrimci abiler imdadımıza yetiştiler. El ele verip çatımızı iki günde tamamladılar. Babam biz 16-17 yaşlarındayken Gebze’de 15-16 Haziran mitingine götürdü. Oradaki devrimci dostların simitlerini, çaylarını, dostluklarını ve mücadelelerini hatırladım. 4 ila 12 yaş arası çocuklar da aileleriyle akın akın yürüyüşe gelmişlerdi. Polislerin bile onlara bakarak “Bu küçük bedenleriyle mitinge gelmiş” dediklerinde çocukların yüzlerindeki gülüşleri hatırladım.

İşte bu Kurultay’da 15-16 Haziranların, 1 Mayıs ‘77’lerin bitmediğini, devrimci sınıf mücadelesinin tükenmediğini gördüm. Salon içinde atılan sloganlar ve yapılan konuşmalarda farklı sektörlerden olan işçilelerle yüreklerimizin ortak çarptığını, mücadelelerinin mücadelemiz, güçlerinin gücümüz olduğunu gördüm. En önemlisi işçi sınıfının sahipsiz olmadığını gördüm. Yürüyüşlerdeki sert adımlar ve sloganlardan gelen gür sesimiz, egemen faşist-kapitalist düzenin yüreğine korku salıyor. Kızıl bayraklarımızı gökyüzüne yükselterek işçi sınıfının iktidarını kuracağız. Bizi kim tutar kim? Avrupa Birliği safsatası altındaki batılı emperyalistler mi yoksa onların uzantısı olan yerli işbirlikçileri mi? Ya da işverenin kucağına oturup işçi sınıfına ihanet eden satılık sendika ağaları mı? Kim durdurabilir bizi kim?

Biz, Kurultay’da da söylediğimiz gibi, Oktaş Oluklu Mukavva işçileri olarak verdiğimiz mücadeleyle ekmeğimize, çocuklarımıza, sınıfımıza ve yarınlarımıza ihanet etmedik etmeyeceğiz. Bütün işçi emekçileri de saflara katılmaya ve onurlu davaya omuz vermeye davet ediyoruz.

Yaşasın örgütlü sınıf mücadelemiz!

İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!

Oktaş Oluklu Mukavva’dan öncü bir işçi


Ümraniye’den işçiler Kurultay’ı değerlendiriyor...

Kavgamıza sahip çıkalım!

Gerçekten Kurultay o kadar güzel geçti ki... Sinevizyon da inanılmaz muhteşemdi. Eskiden yaşanan mücadeleleri gösteriyordu. Sanki bir an ben de sinevizyondakilerin yanındaydım. İnanıyorum ki biz amacımıza ulaşacağız. Öncelikle herkes, yani tüm işçi ve emekçiler oradaydı. O kadar yürekli insanın arasında kavgamda yalnız olmadığımı anladım.

Haramilerin saltanatını biz yıkacağız!

İnsanlığın kurtuluşu işçilerin omuzlarında!

Ümraniye’den bir işçi

***

Selam devrim ve sosyalizm!

Kurultay’da heyecanım doruktaydı. İnanıyorum ki biz işçiler amacımıza ulaşacağız. Öncelikle tüm işçi sınıfı ve halk tek yürek olmalı. Biliyorum ki kavgamızda yalnız değiliz.

“Sınıfa karşı sınıf” şiarıyla çıktığımız yolda atılan önemli bir adım olan İstanbul İşçi Kurultayı, öncü ve sınıf bilinçli devrimcileri biraraya getirdi...

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

İMES’ten bir işçi

***

Dediğimizi yaptık, sıra mücadeleyi daha da büyütmekte!

Öncü işçilerin omuzlarında yükselen İstanbul İşçi Kurultayı biz işçiler için önemli bir adımdır. Sınıf mücadelesinin sorunları ve çözüm yolları artık öncü işçiler için bellidir. Sıra Kurultay’ın gücüyle mücadeleyi daha da ileriye taşımakta.

Benim için kurultay oldukça coşkulu bir havada geçti. Kürsüden yapılan tüm konuşmalar can kulağıyla dinlendi. Bugün işçilerin sınıf kavramına bile bu kadar uzak olduğu dönemde, yüzlerce öncü işçinin saatlerce konuşmaları dinlemeleri bence çok önemli ve değerlendirilmesi gereken bir olaydır. Ve bir diğer önemli olan ise dediğimizi yapmaktır.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Ümraniye’den devrimci bir işçi

***

Kurultay anlamını tartışılanlar pratiğe yansıdığı oranda bulacaktır!

İstanbul İşçi Kurultayı, toplanma amacı ve tartışacağı konular açısından oldukça anlamlı ve önemliydi. Nitekim Kurultay’da sunulan tebliğler de, içerdikleri konuları son derece iyi bir şekilde işlenmişti. Ele aldıkları konuları hem ortaya koymada, hem de aşılması noktasında neler yapılması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Bu da kurultayda bulunan bütün bileşenin konu hakkında yeterli bir kafa açıklığına kavuştuğunu sağladı diye düşünüyorum. Fakat konularının ağırlığına rağmen tebliğler biraz daha canlı sunulabilmiş olsaydı, anlatılanların çok daha büyük bir kısmı akıllarda kalabilirdi.

Kurultayda önemli bir sorun gözüme batmadı, fakat işçi konuşmalarına daha fazla yer verilebilseydi daha anlamlı olurdu.

Kurultay geride kaldı ama yapmamız gerekenler henüz bitmiş değil. Aksine kurultay süreci boyunca yaratılan birikimler pratiğe daha iyi yansıtıldığı oranda anlamını bulacağına inanıyorum.

Ümraniye’den bir komünist


Tersane işçileri İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor...

Sınıf dayanışmasını yükseltmeli, taban inisiyatiflerini güçlendirmeliyiz!..


İstanbul İşçi Kurultayı amacına ulaşmıştır. Gerek katılım gerekse işlenen konuların isabetli oluşu kayda değerdir. İşçilerin ayrı ayrı yerlerde çalışmasına rağmen aynı patronlar düzeni tarafından aynı sömürüye maruz kaldığı ortak bir dille dile getirildi. Fakat aynı zamanda sömürüye karşı mücadelenin tıkanan kanallarını aşmada da ön açıcı oldu. Yanısıra işçiler Kurultay’da birlik ve beraberlik mesajı vermiştir.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Torlak Tersanesi’nden işçiler


***


Sendikaların içinde bulunduğu durum ve örgütlenmenin önündeki engellerin aşılması konusunda bu tür etkinlikler kaçınılmazdır. Bu etkinliklerin devamı bir zorunluluktur. Emeği geçenlere teşekkürler.

Yıldırım Tersanesi’nden işçiler

***

Kurultay biz işçiler için gerçekten çok faydalı oldu. İşçiler orada kendini ifade etti ve koşullar hakkında bilgilendirdi. Dahası koşullara karşı nasıl davranmamız gerektiği açığa çıktı. Farklı alanlarda çalışan işçiler bundan sonra daha örgütlü ve daha bilinçli olacağız. Güçlü olacağız!

Yaşasın işçilerin birliği!

Tuzla Gemi Tersanesi’nden işçiler


***

Kocatepe Tersanesi işçileri olarak Kurultay çok yararlı ve bütün işçi-emekçilerin katılması gereken önemli bir toplantı olmuştur. Bize göre çok güzel ve anlamlı bir sınıf kurultayı yapıldı. Bu gibi etkinliklerin her zaman yapılması gerekiyor.

Artık ölmek istemiyoruz!

Kocatepe Tersanesi’nden işçiler


***

Uzun yıllardan beri tersanelerde çalışan bir işçiyim. Tersanelerde inanılmaz hak gaspları var. Katliamları aratmayan iş cinayetlerinin yaşandığı, kısacası kuralsızlığın kural sayıldığı bir havzadır tersaneler. Tersanelerde sorunlarımıza çözüm noktasında temel olan işçilerin birliği, örgütlülüğü ve mücadele edebilme refleksini gösterebilmesidir.

Hepimizin bildiği gibi 12 Kasım Pazar günü daha önce İstanbul’un farklı 6 bölgesinde yapılan işçi kurultaylarının daha büyüğü yapıldı. Ben de bir tersane işçisi olarak Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’na diğer işçi kardeşlerim gibi katıldım. Tersane İşçileri Birliği’yle katıldığım Kurultay salonuna coşkulu, bir o kadar kendinden emin işçiler olarak girdik. İçerdeki işçi arkadaşların bizleri coşkulu bir şekilde karşılaması hem bize hem onlara moral kattı.

Yerel kurultayların temel başlığı olan ortak sorunlarımıza ortak çözümler bulma çabamız 12 Kasım’da bu çabaya yol ve yöntem gösterme şeklinde kendini gösterdi. Bizde de bir bilinç açıklığına yol açtı.

Önümüzdeki günlerde farklı iş kollarında çalışan işçi bölükleriyle sınıf dayanışmasını yükseltmeliyiz. Taban inisiyatiflerini güçlendirmeliyiz. Bu inisiyetifleri de aynı KHK gibi merkezileştirebilirsek, biz işçi örgütleri için anlamlı olacağının kanaatindeyim. Önümüzdeki günlerde bu kendini açıktan hissettirecektir. 12 Kasım kurultayını bu temelde anlamlı buluyorum. Kurultay’ın sınıf kimliğini iyi vurguladığını ve oraya katılan arkadaşlara bir sınıf olduğunu hissettirdiğine inanıyorum. Bütün işçi bölüklerini burdan tüm saldırılara karşı hem yerel düzeyde hem de merkezi olarak mücadeleye çağırıyorum.

Yaşasın sınıf dayanışması!

Pendik Askeri Tersanesi’nden sınıf bilinçli bir işçi