17 Kasım 2006 Sayı: 2006/45 (45)
  Kızıl Bayrak'tan
   İstanbul İşçi Kurultayı... Devrimci sınıf çizgisinde kararlı ve soluklu bir çalışmanın belirgin başarısı!
  Nitelik ve nicelik olarak güçlü bir devrimci sınıf hareketi etkinliği!
  KHK temsilcisi’nin Kurultay’da yaptığı konuşma...
  Kurultay’a gelen mesajlardan...
Sınıf bilinçli işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı değerlendiriyor...
Burjuva ideolojik egemenliğe karşı mücadele ve sınıf hareketi
İşçi sınıfının toplumsal konumu ve tarihsel devrimci misyonu (Orta Sayfa)
 Kürt sorununun çözümünde boş hayaller
  Susurluk düzeninin mahkemesi Susurlukçu Sedat Bucak’ı akladı
  Asgari ücret hakkı için sesimizi yükseltelim!
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 3. Toplantısı Sonuç Bildirgesi:
  ODTÜ’de soruşturma saldırısına karşı “Arkadaşıma Dokunma!” kampanyası
  Enosis, Taksim, milliyetçilik ve Kıbrıs: AB yolunda engel mi? - Yüksel Akkaya
  Amerikan rejimi Irak konusundan politika değişikliği arayışında…
  Emperyalist-kapitalist düzenin efendileri siyonistlerin suç ortaklarıdır!
  “Medeniyetler buluşması” mı, emperyalist saldırganlığa hizmet mi?
  Ateşkes süreci... M. Can Yüce
  Sözkonusu olan ticarettir! - Mumia Abu-Jamal
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

KHK temsilcisi’nin Kurultay’da yaptığı konuşma...

“Biz işçi sınıfının devrimci tarihsel rolüne inanıyoruz!”

İstanbul Kurultay Hazırlık Komitesi adına, devrimci işçiler adına hepinize hoşgeldiniz diyorum.

İşçi sınıfı belki de son 25 yıldır örgütlülük ve mücadele kapasitesi bakımından en zor süreçten geçiyor. Sınıf hareketi öylesine dağınık, parçalı ve atomize edilmiş ki, 150 yıllık tarihsel kazanımlarının gaspedildiği bir safhada bile kendini toparlayabilme ve mücadele edebilme kapasitesini ortaya koyamıyor. Özelleştirme karşıtı mücadele, TİS süreçleri, grevler ve direnişler, toplumun genelini ilgilendiren GSS, sağlık hakkının gaspı, “terörle mücadele” adı altında toplumsal mücadelenin önünü kesmeye dönük yapılan yasal düzenlemeler; bunların her biri aslında işçi sınıfının mücadele etme eğilimi gösterdiği fakat bir türlü çıkış bulamadığı alanlar. İster gençlik alanında olsun isterse işçi sınıfının toplam mücadelesi açısından olsun, mücadele alanları pek çok yönden tıkanmış bulunuyor.

İşçi sınıfının tarihsel rolüne, devrimci misyonuna olan inancın Türkiye topraklarında büyük ölçüde zayıfladığı, onun muazzam değiştirici ve yıkıcı gücüne olan inancın büyük ölçüde kötürümleştirildiği bir dönemde, biz sınıf bilinçli devrimci işçiler İstanbul İşçi Kurultayı’nı topluyoruz. Biz onlarca yıldır Türkiye’nin işçi sınıfının yolunu açtığı bir dizi sanayi havzasında, İstanbul’un dört bir yanında işçi sınıfını devrimcileştirmek, siyasallaştırmak, öncülerini biraraya getirmek için yoğun bir emek ve çaba harcıyoruz. Yıllardır işçi sınıfı bitmiş, sosyalizm ölmüş, öncüler yok denilen bir ortamda, büyük bir emek, büyük bir ısrar ve büyük bir çabayla işçi sınıfını devrimcileştirmeye çalışıyoruz. İşçi sınıfını güncel talepler doğrultusunda örgütlemek için, sigorta hakkını kazanmak için, kreş hakkı için, servisimizi fabrikamızın önünden kaldırabilmek için, sendikal örgütlülüğümüzü sağlayabilmek için İstanbul’da işçi sınıfının yoğunlaştığı büyük sanayi havzalarında çalışmalar yürütüyoruz.

Bu çalışmaların bir adresi de İstanbul’un 6 sanayi bölgesinde düzenlenen yerel işçi kurultaylarıdır. Yerel işçi kurultaylarında her gün yaşadığımız sorunlara neşter vurmak istemiştik. Öncü, devrimci işçiler kendi özgür kürsülerini kurdular, sorunlarını tartıştılar ve kendi çözüm yollarını ortaya koydular.

Yerel işçi kurultayları sonrasında işçilerin çalışmalarının ve emeklerinin sonucu olarak 6 sanayi havzasında işçi platformları kuruldu. Şimdi topladığımız İstanbul İşçi Kurultayı, kurulan bu öncü işçi platformlarının, işçi inisiyatiflerinin, işçi derneklerinin iradesi ve çabasıyla biraraya geldi.

Son 7-8 aydır kesintisiz bir biçimde devam eden İstanbul İşçi Kurultayı hazırlık çalışmaları tam da yerel kurultaylarda omuz omuza vermiş, yanyana gelmiş öncü, devrimci işçilerin çabasıyla yürütüldü. Şimdi tam da öncü, devrimci işçilerin ortaya koyduğu iddia karşılık bulmuş oluyor. Biz şu ya da bu biçimde bir boşluğu doldurmak, ya da işçileri toplayalım, sözümüzü söyleyelim hevesiyle biraraya gelmedik. Biz ayaklarımızı yere basıyoruz. Yüzlerce sınıf bilinçli devrimci işçinin yanyana gelmesiyle, fabrikalarda örgütlenen direnişlerle, biraraya gelen öncü devrimci işçilerle ayaklarımızı fazlasıyla yere basıyoruz. Biz işçi sınıfının devrimci tarihsel rolüne, onun yıkıcı ve yeniden yapan rolüne inanıyoruz. Biz Paris’ten, Lyon’dan Ekim Devrimi’ne bayrakları yukarı taşıyan “ayak takımı”nın devrimci rolüne olan inancımızla buralara geliyoruz.

Şimdi nihayet İstanbul İşçi Kurultayı’nı toplamış bulunuyoruz. Bugün burada hiç de söylenildiği gibi yalnız olmadığımızı göreceğiz. Bugün burada, hani yapılmaz, nerede o öncüler, kim uğraşacak bu sorunlarla denilen işçileri göreceğiz. Burada kendi sorunlarını tartışan, kendi sorununun tarihsel kökenini irdeleyen ve çözüm yolu üreten işçileri karşınızda göreceksiniz. Ve kurultay sona erdiğinde, tekrar fabrikalarımıza döndüğümüzde, çok daha güçlü, çok daha kitlesel ve çok daha yıkıcı bir güçle mücadele alanlarına dönmüş olacağız. Bugün artık İstanbul İşçi Kurultayı’nın tamamlanmasıyla, buradan alacağımız güçle, işçi sınıfının tarihsel devrimci rolüne olan inancımızla mücadelemizi devam ettireceğiz. Biz bir kez daha bütün işçi dostlarımıza, devrimci işçi kardeşlerimize Kurultayımıza hoşgeldiniz diyoruz.


Küçükçekmece İşçi Platformu

Kurultay’dan aldığımız güçle sınıf çalışmasında yolalacağız!

İstanbul İşçi Kurultayı’nı sadece 12 Kasım’ı değerlendirerek bir sonuca varmak eksik ve yetersiz kalır. Bu kurultay yerel kurultayların ardından sanayi havzalarından yükseltilen bir bayrağın merkezi bir yere taşınmasıdır. Bu nedenle 7-8 aylık ön hazırlık sürecinden bağımsız değerlendirilemez.

Küçükçekmece’de sınıf temelinde yapılan her çalışma, işçi sınıfının örgütlenmesi yönünde atılan her adım bu sürecin bir parçasıdır. Hedefli, sistematik bir çalışma tarzının olması, iddialı, yaygın bir çalışma hattının oturtulması platformumuz açısından oldukça anlamlı ve önemli bir yerde durmaktadır. Kurultay’da sunulacak tebliğ başlıkları, bölgemizde her hafta toplantılara konu edilmiş, verimli bir tartışma platformu oluşturulmuştur.

Kurultay çağrıları sırasında, fabrikalardan doğru yaşadığımız patron kolluklarının saldırıları karşısındaki net ve ısrarlı tutumumuz, diğer yandan fabrikalardan işçi arkadaşların kurultayı ve bizleri sahiplenmesi, destek olması bölgemiz açısından oldukça önemlidir. Afiş çalışmalarından semt dağıtımlarına, asılan pankartlarımızdan basın açıklamalarına kadar tüm çalışmalarımız bir yanıyla kurultayın ön hazırlık sürecini oluştururken, asıl olarak sınıf içerisindeki derinleşmeyi, yaygınlaşmayı hedef almaktaydı. Buradan doğru sarfedilen yoğun emek ve çaba karşılıksız kalmamıştır, kalmayacaktır.

Kurultay hazırlık süresince ağırlıklı olarak sınıfa yönelindi, sınıf çalışmasını derinleştirici bir çalışma temposu yakalandı. Tekstil ve metal işçileri ile yapılan toplantılar, diğer yandan Küçükçekmece İşçi Platformu’nun gerçekleştirdiği toplantı ile işyeri komitelerinin toplantıları bölgemiz açısından yol gösterici ve verimli oldu. Fabrika toplantılarının daha fazla olması, daha yaygın bir ağa ulaşabilmek gibi bir hedefimiz vardı. Kuşkusuz yetersizlikler, eksiklikler mevcuttur. Ancak Küçükçekmece İşçi Platformu olarak bu eksiklikleri aşacak iradeye ve inanca sahibiz.

İstanbul İşçi Kurultayı’nı başından beri sınıfın sözünün söyleneceği bir kürsü olarak ifade ettik.

Ve sınıf devrimcilerinin, öncü işçilerin, devrimci işçilerin konuşmalarından aydınların konuşmalarına kadar tüm sözler işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi için, işçi sınıfının kurtuluşu için söylendi. Tebliğleri dinleme çabası ve iradesi vardı katılımcılarda. Salondan yükselen sloganlar karşılıklı iletişimin sonucuydu.

Katılımın çoğunluğunun sanayi havzalarından, fabrikalardan gerçekleşmesi, tersane işçilerinin coşkusunu ve mücadele azmini salondaki emekçilere taşıması, işçi sınıfının birlik ve mücadele gücünü perçinledi. Şimdiye kadar ifade edilen, güvensiz, kendi sınıf gücünden habersiz ve örgütsüz işçi sınıfı, oradan ayrılırken kendi gücüne inandı. Mücadele azmi ve dayanışma ruhunu bu inanca katarak fabrikalarına, atölyelerine döndü. İstanbul İşçi Kurultayı ayları bulan bir emeğin taçlanmasıydı.

Yeni dönemde “Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı”ndan aldığımız güçle, Kasım ayı içerisinde başlayacak olan asgari ücret görüşmelerine “İnsanca yaşamaya yetecek asgari ücret!” talebiyle müdahale etmeye çalışacağız. Bu doğrultuda kampanya örgütleyeceğiz.

Küçükçekmece İşçi Platformu