25 Mart 2006 Sayı: 2006/11 (11)
  Kızıl Bayrak'tan
   Newroz aynasından yansıyanlar
  Sermaye iktidarı İran'a saldırıda ABD'den yana tavır alacağını ilan etti
  Irak'ta emperyalist işgalin 3 yılı; Bölge halklarıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Ali Kayalar yalnız değil; Arkalarında kontrgerilla-nın kanlı eli duruyor
DİSK, KESK ve TTB'nin referandumu; Mücadele kaçkınlığının yeni biçimi
  Newroz gösterileri; Yüzbinler alanlara çıktı
Newroz eylemleri-1
Newroz eylemleri-2
  Sağlık hakkı özelleştirme yoluyla tasfiye ediliyor
  Sosyal yıkım saldırıları ve sendikalar
  Kadın sorunu üzerine konferanslardan.../5 ; Kadın sorunu ve toplumsal devrim / (Orta sayfa)
   Direnişteki HAS Alüminyum işçileriyle röportaj; "Artık sonuna kadar gidin!"
   Deneyimlerimizden öğreniyoruz...; Yiğit Giyim'de neler oluyor?
   Yasalar, emekçiler ve bir direniş örneği: Fransa / Yüksel Akkaya
  Irak'taki emperyalist barbarlık dünyanın dört bir yanında lanetlendi
  İran halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Terörist İsrail Eriha Cezaevi'ne saldırdı...; FHKC lideri Ahmet Saadet kaçırıldı!
  Ekvador'da emekçiler bir kez daha alanlarda!
  3. yıldönümünde Irak işgalini protesto eylemleri
  Halepçe ve Beyazıt katliamlarını unutmadık, unutturmayacağız!
  Halepçe ve Beyazıt katliamlarını protesto eylemlerinden...
  Bültenlerden/ Topkapı İşçi Bülteni
  Bültenlerden/ Çiğli İşçi Bülteni
  Ekim Gençliği'nin açıklaması; Devrimci siyasal faaliyetimizi hiçbir güç engelleyemez!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sağlık hakkı özelleştirme yoluyla tasfiye ediliyor

Sermaye iktidarı Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile hız kazandırdığı sağlıkta özelleştirme saldırılarını sürdürmeyi planlıyor. GSS kanunlaştığı takdirde, memur emeklilerinin maaşları %33, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşları %23 düşecek. Emeklilik yaşı bütün çalışanlar için 68’e yükseltilecek, son bir yıl içinde 90 gün prim ödememiş olanlar sağlık
hizmetlerinden yararlanamayacak… Saldırıların kapsamı burada yer verilemeyecek kadar geniş.

Hükümet yapacağı düzenlemelerde amacının hem emeklilik, hem de sağlık sistemini tek çatı altında toplamak ve böylece sürdürülebilir bir yapı oluşturmak olduğunu iddia ediyor. Oysa sözkonusu düzenlemeler emekçiler açısından yeni hak kayıpları getiriyor. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde sosyal güvenlik kuruluşlarını (SSK, Emekli Sandığı
ve Bağ-Kur) tek bir çatı altında toplayarak sağlık sektörünü merkezi bir şekilde yönetmeyi ve özelleştirmelerin önündeki engelleri daha rahat
ortadan kaldırmayı planlıyor.

Erdoğan, “Nasıl dünyada herşeyin serbest piyasası varsa sağlıkta da serbest piyasa oluşmalıdır” diyerek, asıl hedeflerinin sağlık sektörünü tümüyle özelleştirmek olduğunu açıkça beyan ediyor. Son dönemde sağlık alanında çok kısa bir süre içinde peşpeşe saldırılar gündeme geldi. Öncelikli olarak SSK hastaneleri devredildi, özel hastanelere dönük teşvik ve kolaylıklar sağlandı, sosyal güvenlik reformları ile hastalar sağlık hizmetinden neredeyse yararlanamaz hale getirildi, devlet ve üniversite hastanelerinde vakıflaşma süreci hızlandırıldı. Ve en
son olarak Genel Sağlık Sigortası ile sigortalının ailesini güvenlik kapsamından çıkarmaktan muayene ücretlerinin arttırılmasına kadar birçok yeni saldırıyı içeren yasalar gündeme getirildi.x

Hatta doktor açığını gerekçe gösteren Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık sektöründe yabancı doktorların çalışması (“ithal doktor”) dahi gündeme
getirildi. Hekim açığını gidermeyi planladığı söylenen uygulama, Sağlık Bakanlığı’nın kendi istatistikleri tarafından yalanlandı: Hedeflenen hekim
istihdamı 89 bin iken, çalışan hekim sayısı 95 binin üzerinde! Bu uygulamanın da doktorlara gözdağı verme amaçlı olduğu, asıl niyetin sağlık sektöründe serbest piyasa ekonomisi kurallarının geçerli
kılınarak personelin ücretini düşürmek olduğu, bu sayede kâr oranının yüksek olması sağlanarak özel sektörün sağlık alanına hakim olmasının amaçlandığı ortadadır. Böylece hem ücretler düşürülmeye çalışılmakta hem de sağlıkta sözleşmeli personel uygulaması öngörülmektedir. Aslında Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünver “Yabancı doktor
Avrupa Birliği gereği” diyerek duruma açıklık getirmiş oluyor. Her taşın altından olduğu gibi buradan da AB emperyalizmi çıkıyor.

Bir diğer saldırı da aile hekimliği ile getiriliyor. Sağlık Bakanlığı, “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde bu uygulamayı pilot il Düzce’de başlattı ve kısa sürede bu uygulama Türkiye geneline yayılmak isteniyor. Böylece koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi yerine halkı oyalayıcı
önlemler gündeme getiriliyor. Dünya Bankası, 2004 Sağlık Türkiye raporunda açıkça şöyle söylemektedir: “Aile Hekimliği Türkiye’de birinci
basamak sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin en önemli adımıdır. Bu nedenle hükümete 2004 yılında 40 milyon Euro kredi verdik.” Sağlık Ocakları, başka gidecek hiçbir yeri kalmayan insanların da
gidebilecekleri kurumlardır. Bu ülkenin yoksul, işsiz, gerçekten birçok temel ihtiyaçtan yoksun insanlarının en son gidebildiği yerlerdir. Kural olarak, yani olması gerektiği şekliyle, bu böyledir. Dolayısıyla da
sağlığın piyasalaştırılmasının önünde ciddi bir engel oluşturmaktadırlar. Bu nedenle sağlık ocakları kasıtlı olarak ya kapatılıyor, ya da aile hekimi ofisleri haline getirilerek işlevi değiştiriliyor. Dahası, bu tasarı
çerçevesinde acil haller ve zorunlu sebepler dışında
aile hekiminin sevki olmaksızın, sağlık kurum ve kuruluşlarına müracaat eden kişilerden, tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna bakılmaksızın; Sağlık, Maliye ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları’nca ortaklaşa belirlenen oranda katkı payı alınması gündeme getiriliyor ve halkın sağlık
kuruluşlarına ulaşması engelleniyor.

---------------------------------------------------------------------------------------

GSS karşıtı kitlesel işçi eylemi

"Söz bitti sıra eylemde"

Sağlık hizmetlerini paralı hale getirecek ve sosyal güvenlik hakkını
ortadan kaldıracak olan GSS Yasa Tasarısı’na karşı tepkiler devam
ediyor. 18 Mart günü Türk-İş’e bağlı sendikalar GSS’nin geri çekilmesi
talebiyle bir eylem gerçekleştirdiler. Galatasaray Postanesi önünde
toplanan Türk-İş’e bağlı Deri-İş Tuzla Şubesi, TÜMTİS, Belediye-İş 2
No’lu Şube, Tez Koop-İş, Yol-İş, Petrol-İş ve Basın-İş sendikaları
Taksim Gezi Parkı’na kadar slogan ve pankartları ile yürüdüler.
1000’i aşkın işçinin katıldığı yürüyüş boyunca, “Hükümet yasanı al
başına çal!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Parasız eğitim,
parasız sağlık!” ve “Söz bitti, sıra eylemde!” sloganları sıklıkla atıldı.
Yürüyüşe direnişte olan Cevahir Deri ve Serna-Seral işçileri de dövizleri
ile katıldılar. Taksim Gezi Parkı’nda basın açıklamasının okunmasının
ardından eylem sloganlarla bitirildi.

Kızıl Bayrak/İstanbul