Sermaye iktidarı İran'a olası bir askeri saldırıda ABD'den yana tavır alacağını ilan etti...
Savaş kundakçılarıyla suç ortaklığını engellenmek için harekete geçmeliyiz!
İran'ın nükleer dosyasının BM Güvenlik Konseyi oturumlarında ele alındığı bugünlerde Türk sermaye devleti yetkililerinin yaptığı açıklamalar, Ankara-Washington arasında süren “İran pazarlığı”nın bir sonuca bağlandığını gözler önüne serdi. Bush liderliğindeki savaş çetesinin, “İran konusunda hiçbir seçeneği dışlamıyoruz” şeklinde formüle ettiği emperyalist saldırganlık politikasına, Ankara'daki işbirlikçilerin destek verdiği resmen açıklandı.
Şefleri arasında albay, yüzbaşı gibi görev başındaki askerlerin de bulunduğu bazı çetelerin kısmen de olsa deşifre edildiği, Şemdinli soruşturmasında ise ipin ucunun ordu tepesindeki generallere kadar uzandığı günler yapılan iki açıklama; Ankara'daki Amerikan uşaklarının Pentagon tarafından hizaya sokulduklarını gösterdi. Ancak her gözeneğinden iğrenç kokular yayan sermaye medyasının ortalığı toz-dumana katması, burjuvazi adına siyaset yapan her renkten düzen partisinin de generallere sahip çıkmak için aynı anda harekete geçmesi, ABD ile suç ortaklığına hazırlanan işbirlikçilerin itiraflarının gölgede kalmasını sağladı.
İlk açıklama basına brifing veren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından yapıldı. BOP'u desteklediklerini ve projenin Türkiye'nin dış politika hedef ve ilkelerine uyduğunu öne süren Dışişleri Bakanı, devletin resmi politikasını şöyle açıkladı: “Irak'taki sorunla ilgili dünyada farklı eğilimler mevcuttu. Ancak İran ile ilgili bölünmüşlük yok, genel bir duruş var. Biz İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Girişimlerimiz de sürecek. Ancak olumsuz bir tablo çıkarsa Türkiye, İran kapısını kapatmak zorunda kalacak. İran'a müdahale en çok bizi zarara uğratır. İranlı yetkililerle üç-dört kez telefon görüşmesi yaptık. Şu anda, sorunu daha da tırmanmadan çözmek en çok bizim işimize gelir.”
Egemenler, İran'a ekonomik ambargo veya askeri saldırı olması durumunda, İran'dan sonra Türkiye'nin en çok zarar görecek ülke olacağının farkındalar. Ancak, ABD emperyalizminin dayatmalarına karşı çıkma iradesinden yoksun oldukları için, tüm bölge halklarını hedef alan böylesi uğursuz bir planın suç ortağı olmaya hazırlanıyorlar.
Bu arada generaller hakkında soruşturma açılmasına tepki gösteren Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök, ikili görüşmede Tayyip Erdoğan'a, “ya bizi savunun ya da biz kendimizi savunmak zorunda kalırız ki, bu durumdan başta ekonomi ve AB süreci olmak üzere herkes zarar görür” diyerek darbe tehdidinde bulundu. Bu tehdit üzerine “haddini bilen” AKP hükümeti, bekleneceği üzere hemen hazırola geçti. Bu tehdidin ardından Genelkurmay başkanı bu sefer basın önünde bir açıklama yaptı. Harp akademileri öğrencilerine nutuk çeken Özkök'ün medya tarafından öne çıkarılan ifadeleri, hem darbe tehdidini unutturacak, hem de Şemdinli soruşturma dosyasında adı geçen generallerin yargılanmasını engelleyecek, dahası soruşturmayı açma cüretinde bulunan savcının “defterinin dürülmesi”ni de talep edecek açıklamaya zemin hazırlayacak cinstendi.
Genelkurmay başkanının “geçmişe saplanmayın, farklı fikirleri vatan hainliğiyle suçlamayın, tartışma özgürlüğünden korkmayın” gibi ifadelerini öne çıkaran düzen medyasının yazar/çizer takımı, daha iki gün önce askeri darbe tehdidi savuran generali yere göğe sığdıramadı. Buna karşın psikolojik savaş uzmanı medya mücahitleri, generalin İran'la ilgili sözlerini özellikle görmezden geldi. İran'ın nükleer programından rahatsızlığını dile getiren Genelkurmay başkanı, bir soru üzerine, Türkiye'nin nükleer tehdit altında olduğunu ifade etti. Bu tehdidin “Batı ile İran arasında” artan gerginlik nedeniyle daha da güçlendiğini vurguladı.
Görüldüğü üzere, devletin militarist güçleri ile hükümet arasında süren çekişme Şemdinli soruşturmasıyla yeni boyuta ulaştığı halde, Pentagon'dan gelen direktifler sözkonusu olduğunda, her iki kurum da tam bir uyum içinde çalışmaktadır. Hatta klikler arası çatışmada Washington'daki efendinin desteğini almak için, sadakatlerini ispatlamada birbirleriyle yarışıyorlar.
Egemenlerin BOP konusunda ABD'ye tam destek vererek emperyalist saldırganlarla suç ortaklığını pekiştirme konusunda kararlı ve hemfikir olmaları, genelde anti-emperyalist, anti-siyonist güçlere, özelde ise Türkiye devrimci hareketine ağır sorumluluklar yüklemektedir. Zira hem egemenlerin bu uğursuz suç ortaklığını engellemek, hem de emperyalist/siyonist saldırganlığın hedefindeki İran halklarıyla dayanışma içinde olmak göreviyle karşı karşıya bulunmaktadırlar.
----------------------------------------------------------------------------------------
İstanbul'da işgal karşıtı eylemler...
“Katil ABD Ortadoğu'dan defol!”
Irak'ın işgalinin 3. yıldönümü İstanbul'da yapılan eylemlerle protesto edildi. 18 Mart günü saat 12.00'de Taksim AKM önünde biraraya gelen Irak'ta İşgale Hayır Koordinasyonu, BDSP, Divriği Kültür ve Dayanışma Derneği, PSAKD (Eşgüdüm) pankartlarını açarak sloganlarla Dolmabahçe'ye kadar bir yürüyüş gerçekleştirdi. Halkevleri, ÇHD ve Tuzla Deri-İş Sendikası'nın da destek verdiği, oldukça coşkulu geçen yürüyüş sırasında, “Katil ABD Ortadoğu'dan defol!”, “Emperyalistler işbirlikçiler, 6. Filo'yu unutmayın!”, “Direnen halklar kazanacak!”, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” sloganları atıldı. Yürüyüşe yaklaşık 700 kişi katıldı.
Dolmabahçe'ye tüm kortejlerin gelmesi ile oluşturulan kürsüden program başlatıldı. Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan programa, basın açıklamasının okunması ile devam edildi. Yapılan açıklamada şunlar söylendi: “Bugün emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin Irak'ı işgalinin 3. yılı. 3 yıldır Irak ABD ve AB emperyalistleri tarafından yağmalanıyor, 3 yıldır Irak halkları emperyalistler tarafından katlediliyor, işkenceden geçiriliyor, ulusal onurları ayaklar altına alınıyor. İşgalin 3. yılında 6. filoyu denize döktüğümüz yerden, Dolmabahçe'den bir kez daha haykırıyoruz. Irak halkının direnişi direnişimizdir” denildi. Açıklamanın ardından Grup Yorum'un söylediği marşlarla eylem bitirildi.
18 Mart'ta bir başka eylem Kadıköy'de gerçekleştirildi. Küresel Adalet ve Barış Koolisyonu tarafından düzenlenen mitinge TMMOB, 78'liler Derneği, Mazlum-Der gibi kurumlar destek verdi. Eyleme yaklaşık 2 bin kişi katıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul |