31 Ocak'04
Sayı: 2004 (18)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD gezisinin ardındaki gerçekler
  NATO zirvesi Haziran'da İstanbul'da toplanıyor!..
  "Gizli" İncirlik kararının gösterdikleri
  Sermayenin kriz korkusu
  Suçlu "beyaz felaket" değil kapitalizmdir!
  Kâr düzeninin kar sefaleti
  Gençlik alanlarda...
  TMMOB Genel Kurulları yapılıyor...
  Kamu Reformu ve Kürt hareketinde liberal beklentiler
  Yerel seçimler ve sosyal-reformist solun aldatıcı manevraları
  Saldırılar, yerel seçimler ve devrimci görevler
  Toprağın Belediyeleştirilmesi ve Belediye Sosyalizmi
  Bir sosyal-reformistin düzen içi arayışları
  Osmanlı'nın çeteci-katliamcı geleneği kokuşmuş burjuva cumhuriyetle sürüyor
  İşgal karşıtı direniş güçleniyor!
  Siyonistler kan ve yolsuzluk içinde yüzüyor...
  Emperyalist Davos Zirvesi'nin emekçiler ve ezilen halklar için anlamı
  Çürüyen kapitalizmin ruhu Davos
  Dünya Sosyal Formu'nun ardından...
  Bültenlerden...
  Kalıcı olan sadece çıkarlar
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Gençlik mücadelesini emekçilere ve aydınlara taşıyor...

“Kazanmak için ortak mücadele!”

İstanbul Makine Mühendisleri Odası’nda 28 Ocak günü aydın, sanatçı, akademisyen, eğitim emekçisi ve üniversite öğrencilerinin katıldığı “Üniversite gençliğinin sorunları ve ortak mücadele imkanları” konulu bir tartışma platformu açıldı. İki aydır devam eden soruşturma karşıtı çalışmalarda öğrenci gençliğin yanında yeralan katılımcılar, bugüne kadarki mücadelenin sorunları ve imkanları üzerine tartışıldı.

Panele İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğretim görevlileri Aslı Erdoğan, İzzettin Önder, Kadir Erdin; Marmara Üniversitesi (MÜ) öğretim görevlileri Mehmet Türkay, Özgür Müftüoğlu, müzisyen Bilgesu Erenus, Ekrem Ataer, yazar Ergun Adaklı, Feyza Hepçilingirler, Mert Sinan, Vedat Türkali, avukat Gökhan Candoğan, İktisatçı Sungur Savran, İHD, SES, EMO, Eğitim- Sen 1, 2, 3, 5, 8 No’lu şubeler, Nakliyat-İş ve Tezkoop-İş katıldı.

Panel öğrenci gençliğe yönelik süren soruşturma terörünün ülke genelindeki bilançosu ve bu terörün nedenlerine dair yapılan bir konuşma ile başladı. Konuşma soruşturmaların ülke genelindeki tablosu ve başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere Türkiye’de genelindeki mücadele ve bu mücadelenin kazanımlarının ortaya konulması ile devam etti. Bu toplantı sonrası soruşturma ve anti demokratik uygulamalara karşı yükseltilen mücadelenin daha güçlü ve örgütlü bir hatta taşınması gerektiği vurgulandı.

Etkinliğe katılan aydınlardan ilk söz alan Vedat Türkali oldu. Türkali soruşturmalarla öğrencilerin yıldırılmak istendiğini söyleyerek, “Düşmanın yaptığı terör bizi daha atak, daha mücadeleci yaparsa bu bir kazanımdır” dedi.

İÜ öğretim üyesi İzzettin Önder konuşmasına, YÖK ve yasa tasarısına üzerine yapılan tartışmalarda değişen birşey olmadığını söyleyerek başlayan Önder, kazanmak için güçlü ve etkin bir mücadele hattı örülmesi gerektiğini söyledi. “Üniversiteler bugün bir takım güçlerin istekleri doğrultusunda değiştirilmek istenmektedir. Öğrenciler ve öğretim üyeleri yok sayılmaktadır. Ama bu zinciri aşmamız gerekir” diyerek, tüm demokratik kesimleri ortak hareket etmeye çağırdı.

TÜÖD başkanı Kadir Erdin ise Kemal Alemdoroğlu’nun bilimsel hırsızlık yaptığını kamuoyuna duyurması üzerine kendisinin de soruşturmalara maruz kaldığını ifade etti. Bugün yoğunlaşarak devam eden bu soruşturmaların üniversitelerde özgür ve bilimsel düşünceyi yoketmeye çalışan kapsamlı bir saldırı olduğunun altını çizdi.

Gazeteci Ergun Adaklı, soruşturmaların ve tüm anti demokratik uygulamaların ABD ve AB emperyalizminin küresel politikalarının bir sonucu olduğunu ifade ederek; “Eğer gerçekten kazanmak istiyorsak, üniversitelerdeki bu çalışmaları ve mücadeleyi emekçi semtlerine, fabrikalara taşımak zorundayız. DEV-GENÇ’i gerçek anlamda toplumsal bir güç haline getiren de tümüyle buydu” dedi.

Sungur Savran ise, soruşturmaların arkasındaki en temel nedenin neo-liberal eğitim politikaları olduğunu ifade ederek, bugün ortaya konulması gereken mücadelenin de tüm bu neo-liberal politikalara karşı işçiler, emekçiler, aydınlar ve gençlik olarak ortak bir mücadele hattı örülmesi gerektiğini söyledi. “Öğrenci gençlik bugün üzerine düşeni yapmaktadır. Ancak bizler ilerici sendikacılar, aydınlar olarak bu mücadeleye sadece destek olmak değil bu mücadeleyi öğrenci gençlikle birlikte örgütlemeliyiz” dedi.

Daha sonra Eğitim-Sen şubeleri adına kısa destek konuşmaları yapıldı. Tüm konuşmalarda ortak mücadele vurgusu ön plandaydı. Destek olan kurumlardan İrak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu ve İHD de ortak bir çalışma ve mücadele programı oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Bilgesu Erenus ve Ekrem Ataer’in sunduğu müzik ve destek mesajları ile etkinlik devam etti.

Katılımcılardan sonra öğrenci örgütlenmeleri sürece dair düşüncelerini ortaya koydu. Etkinliğin bu ikinci kısmında da öğrenciler ile ilerici kişi ve kurumların ortak mücadelesini vurgulayan konuşmalar yapıldı.

Ekim Gençliği adına yapılan konuşmada şu görüşlere yer verildi:

“Bugüne kadar soruşturma karşıtı mücadele güçlü bir birikim ve önemli kazanımlar oluşturmuştur. Ancak bu kazanımlar temelde ileri gençliğin sınırlı imkanları ile sağladığı kazanımlardır. Sürece eğitim emekçileri, sendikalar, demokratik kitle örgütlerinin yeterli bir destek sunduklarını düşünmüyoruz. Bugünden sonra tüm bu kurumlar kendi cephelerinden daha etkin bir destek için tartışmalı ve somut sonuçlara ulaşabilmelidirler. Ortak mücadele temennileri tek başına yeterli değildir. Bu desteğin somut hattının örülebilmesi gerekmektedir.

“Bu ortak mücadele hattının da en önemli noktası güçlü bir siyasal hatta çalışmalarını yürütmesidir. Bu soruşturma saldırısı herhangi bir zamanda bu kadar yoğun bir şekilde ortaya çıkmamıştır. Soruşturmalar eğitim alanında toplam bir neo-liberal dönüşümün son hamlelerinin yapıldığı bir döneme denk gelmektedir. Bu ise hiçbir biçimde bir rastlantı değildir.

“Eğer gerçekten sonuç alıcı bir mücadele örülmesi isteniyorsa, bu mücadele mutlak suretle neo-liberal politikalara bir bütün olarak karşı koyuş hedeflemelidir. Bu ortak mücadele hattının içersinde Kamu Reformu Yasa Tasarısı’ndan, YÖK yasasına ve bunlarla bağlantılı olarak da soruşturmalara kadar bir dizi başlığın bulunması gerekmektedir. Ve bugün soruşturmaların anti-demokratik yanına vurgu yapan tüm katılımcılar sürecin siyasal yanını da bilince çıkartmalı ve ortak bir mücadele hattını bu temelde örmeye çalışmalıdır. Unutmayalım ki özelleşmiş bir kurumda özerklik ve demokrasi kendi anlamlarını yitirmektedirler...”

Bu eleştirilere ve değerlendirmelere karşı söz alan Eğitim-Sen başkanları ortaya konulan eleştirilerin doğru olduğunu ve eğer öğrenciler ortak bir platform oluştururlarsa Eğitim-Sen’in de bunun bir parçası olacağını ifade ettiler. Bunun üzerine toplantının önümüzdeki ay tekrarlanması ortak fikriyle etkinlik bitirildi.

İstanbul Ekim Gençliği



Gençlik Taksim’de haykırdı...

Mücadelemize kazanıncaya kadar
devam edeceğiz!

Yaklaşık 2 ay önce “Soruşturmalara hayır! Arkadaşıma dokunma!” kampanyası çerçevesinde Ekim Gençliği, Özgür Gençlik, İstanbul Gençlik Derneği ve Emekçi Hareket Partisi Gençliği olarak başlattığımız eylemlerin bir halkası olan ve 11 gün boyunca devam eden açlık grevimizi, Taksim Gezi Parkı’nda yaptığımız bir eylemle bitirdik. Yaklaşık 250 kişinin katıldığı eylemde mücadelenin bundan sonra yeni yöntem ve araçlarla kazanıncaya kadar devam edeceği vurgulandı.

“YÖK’e YÖK yasa tasarısına işsizliğe emperyalist işgale tecrite hayır! Soruşturmalara ve cezalara karşı susmayacağız!/Üniversite Öğrencileri” imzalı pankartın açıldığı eylemde üniversite öğrencileri adına bir basın metni okundu. Metnde bugüne kadar Türkiye’nin dört bir yanında üniversite gençliğinin haklı ve meşru mücadelesinin soruşturma ve disiplin cezalarıyla susturulmaya çalışıldığı vurgulandı. Öğrenci gençliğin bu saldırılara karşı sessiz kalmadığı, soruşturmalara ve tüm baskılara rağmen İstanbul, Adana, Mersin ve İzmir’de açlık grevleri, eylem ve etkinliklerle mücadele etmede kararlı olduğunu göstermiştir denildi. Bu soruşturma saldırısının gerisinde üniversiteleri birer ticarethane olarak düzenleyen YÖK yasa tasarısı olduğu ve “Erdoğan Teziç sahteöğrenci temsilcilikleri olan ÖTK’larla görüşüp sözde öğrencilerin düşüncelerini aldığını söyleyerek imaj tazelemeye çalışmaktadır. Ancak Teziç YÖK Başkanı olduktan sonra açılan binlerce soruşturma bunun ne kadar açık bir yalan oluğunu göstermektedir” denildi. Bundan sonra da soruşturma terörüne, YÖK’e, eğitimi ticarileştirme çabalarının son adımı ola YÖK yasa tasarısına, emperyalist işgale ve tecrite karşı mücadelemize yılmadan devam edeceğiz denilerek eylem bitirildi.

Basın metninin okunmasından sonra açlık grevimize destek olan KESK İstanbul Şubeler Platformu adına Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Başkanı Ekber Işık’da bir destek konuşması yaptı ve eşit parasız, bilimsel ve anadilde eğitim mücadelesinin tüm üniversite bileşenlerinin ortak mücadelesi olduğunu ifade etti. Açıklama sırasında, “Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “YÖK kalkacak polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek”, “YÖK yasası geri çekilsin!” sloganları atıldı.

Açlık grevinin İkinci ekibindeki 7 arkadaşımız önlüklerini çıkartarak açlık grevini bitirdiler. Açlık grevindeki öğrenciler adına bir açıklama yapan Hasan Selim Gönen “Açlık grevimizi bitiriyoruz, ancak mücadelemiz bundan sonra da tüm kararlılığı ile devam edecektir” dedi.

BDSP “YÖK yasa tasarısı geri çekilsin! Herkese her düzeyde parasız eğitim hakkı!”, “GATS, MAİ, TAHKİM kahrolsun emperyalizm!”, “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!” şiar ve taleplerinin yazılı olduğu dövizlerle, İLGP (Girişimi) ise “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim” talebiyle eylemde yeraldı. Eyleme yanısıra HÖC, ESP, Eğitim-Sen 3 No’lu Şube, İDLB ve EHP de destek verdi.

İstanbul Ekim Gençliği



Çukurova Üniversitesi öğrencileri direniyor...

Açlık grevimiz sürüyor!

Çukurova Üniversitesi’nde öğrencilere yeni cezalar geldi. Açılış protestolarına ilişkin cezaların ardından bu kez de 6 Kasım vesilesiyle yapılan eylemlerden dolayı öğrencilere yeni cezalar verildi. Soruşturma ve ceza terörüne karşı başlattığımız açlık grevimiz ise sürüyor.

Açlık grevi 21 Ocak günü ÇÜ’de başlamıştı. 22 Ocak günü yapılan basın açıklaması ile eylemin İHD’de sürdüğü kamuoyuna duyuruldu. 1. ekip eylemi 2. ekibe devrederken, Grup Nisan Güneşi bir müzik dinletisi sundu. 24 Ocak’ta İHD Cezaevi Komisyonu’nun İnönü Parkı’nda gerçekleştirdiği eyleme öğrenciler de katılarak destek verdiler. 2. ve 3. ekiptekiler ise KESK üyelerinin kölelik yasasına karşı AKP binası önünde düzenlediği eyleme katıldılar. İHD’den çıkan öğrenci gençlik AKP binasına kadar sloganlarla yürüdü.

Açlık grevi eylemi yerel basın ve TV kanallarına yansıdı. Açlık grevine destek eylemleri de sürüyor. Adana ÖDP, açlık grevindeki öğrencilerle beraber 28 Ocak günü saat 12:30’da parti binasında bir basın açıklaması yaptı. Farklı kurumların açlık grevi eylemine destekleri de sürüyor. Destek ziyaretlerinde sürekli halaylar ve türküler söyleniyor. Eyleme fiili destek verenlerden TAYAD’lı Aileler ilk iki ekipte yer alarak 3 günlük açlık grevine katıldı. BDSP 3 günlük, Şakirpaşa İşçi Kültür Evi 1 günlük, Devrimci Demokrasi ve DGH 3 günlük destek açlık grevine katıldılar. Ziyarete gelenler: TAYAD, EKB, SGD, ÖDP, Devrimci Demokrasi, DEHAP, BDSP, ALGP, Tüm Emekli-Sen, Eğitim-Sen, Sınıf İnisiyatifi, Ekmek ve Adalet.

Ayrıca direnişimize Türkiye’nin birçok yerindeki gençlik derneklerinden, Ekim Gençliği’nden, Özgür Gençlik’ten, İstanbul’daki açlık grevindeki öğrencilerden, Mersin Soruşturma Karşıtları İnisiyatifi’nden destek mesajları geldi.

Ekim Gençliği/Adana



Soruşturmalarla ilgili olarak ÇÜ’den
öğrencilerle konuştuk...

“Zafere kadar direneceğiz!”

Elif Tezerdi: Özerk demokratik üniversite mücadelemizde egemenler karşımıza soruşturma terörüyle çıktılar bu kez. Bilimsel, parasız, anadilde eğitim istediğimiz için okullarımızdan uzaklaştırıldık ve atıldık. Sermayeye karşı yürütülen bu mücadelede öğrenci gençlik hep ön saflardadır. Bunu bildikleri için tepyekûn saldırıya geçtiler. Tüm Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan bu soruşturma terörü bunun bir sonucudur. (...)

Egemenlerin bu çok yönlü saldırısında, işçiye dayatılan kölelik, memura dayatılan kamu rejimi yasası, devrimciye dayatılan F tipleri, üniversiteler cephesinde ise YÖK ve soruşturmalardır. Buna karşı yapılan açlık grevimiz, İstanbul Yıldız Teknik ve Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde olduğu gibi başarıya ulaşacaktır. Zafere kadar direneceğiz.

Neslihan Tali: Eğer biz bu soruşturmalara karşı cevap vermezsek, ileride daha kötü durumlar ortaya çıkacak. Onlar bize baskın çıkacaklarına neden biz onlara baskın çıkıp haklarımızı sonuna kadar kullanmayalım? Ne kadar erken başlar ve yaptığımız eylemleri ne kadar çoğaltırsak, zafere o kadar yakın olacağımıza inanıyorum. Ben Kürdüm ve anadilimde eğitim almak da en büyük haklarımdan biri. (...) Birçok öğrenci, özellikle işçi ve emekçi çocukları, maddi durumlarından dolayı üniversiteye giremiyor. YÖK de daha az özgür insanın kalabilmesi için elinden geleni yapmakta. Şu anda da uygulanmak istenen YÖK yasa tasarısı da bunlardan biri. Biz de anadilde, parasız bir eğitim için neden bunlara dur demiyelim? Bunu başaracağımıza da inanıyorum.

Esra Cemali: Defalarca denediler olmadı. Bir kez daha deniyorlar. Soruşturmalarla, okuldan uzaklaştırmalarla üretmeyen, sorgulamayan, susan gençliği yaratabileceklerini sanıyorlar. Ancak hiç de öyle olmadı, olmayacak! Gençlik şunu biliyor ki, devrimci tutsaklara F ve D tipini dayatan egemenler işçi ve emekçilere kölelik yasalarını çıkarırken aynı baskıyı öğrenci gençliğe soruşturmalar şeklinde uyguluyorlar. Bu anlamda kazanılacak mücadele faşizme bir kayıp, geleceğe ise bir umut olarak yansıyacaktır.

Özcan Hır: Bu saldırının sadece gençliğe olmadığını düşünüyorum. Gençliğe açılan soruşturmalar ve uzaklaştırmalar sadece 3 yıldır sürdürülen tecrit politikasının değişik biriçimde uygulanmasıdır. 3 yıl önce devrimcilere dayatılan tecrit, 3 yıl sonra gençliğe F tipi üniversite dayatmasıyla sürüyor. Bizler F tipi üniversite dayatmasını kabul etmiyoruz. Saldırılara karşı açlık grevinin başlaması ve birçok ile yayılması oldukça önemli bir adım. Eylemlerin kesintisiz ve daha da büyüyerek süreceğine ve saldırıları püskürteceğimize inanıyorum.

Veyis Sami Selek: YÖK yasa tasarısını hayata geçirmek için birçok yerde soruşturma terörüne başvuruldu. Bizler de soruşturmalara, YÖK’e, YÖK yasa tasarısına ve cezalara karşı açlık grevindeyiz. Cezalara karşı yaptığımız eylem ve etkinliklerle ceza veren zihniyeti teşhir etmek ve cezaları geri çektirmek için elimizden geleni yapacağız. Gençliğin yaptığı ve yapacağı eylemler bu açıdan saldırılara karşı önemli yerde duruyor.



Soruşturma terörünü ve saldırıları ortak eylemlerimizle yanıtlıyoruz!

Sermaye iktidarının YÖK yasa tasarısı saldırısı ve soruşturma terörüne karşı mücadelesini yükselten ve ortaklaştıran öğrenci gençlik eylemlerine bir yenisini daha ekledi. İstanbul ve Adana’daki son gelişmelerden sonra açlık grevi direnişine geçen arkadaşlarımıza destek vermek amacıyla Ekim Gençliği, Özgür Gençlik ve Ankara Gençlik Derneği’nden 9 arkadaşımız 2 günlük açlık grevine başladı. Eylemimizin bir hafta öncesinden başlayarak açlık grevinde olduğumuzu haber veren afişlerimizle birçok sendika, dernek ve basın kuruluşlarını dolaşarak maddi ve mânevi desteklerini istedik.

26 Ocak Pazartesi:

Açlık grevi direnişimiz ÇHD Ankara Şubesi’nde yapılan basın açıklamasıyla başladı. Açıklamada hemen tüm üniversitelerde soruşturma, gözaltı ve tutuklama terörünün bir raslantı olmadığı, YÖK yasasını bir an önce çıkartmak isteyen devletin öğrenci gençliğe yönelik en önemli saldırısı olduğu, fakat hesaplarının tutmayacağı, birleşik militan ve hak alıcı bir tarzda mücadelenin büyütüleceği anlatıldı. Bu çerçevede, dayanışmayı büyütmek için İstanbul ve Adana’daki açlık grevlerinin desteklendiği ve hedefin bu saldırılardan nasibini alan işçi ve emekçilerle mücadeleyi ortaklaştırmak olduğu belirtildi. Basın açıklamasından sonra büyük bir coşkuyla Beyazıt Marşı söylendi. İlk ziyareti TAYAD’lı Aileler yaptı. Onları çeşitli üniversitelerden arkaaşlarımız ve kamu emekçilerinin ziyareti izledi. Emek Gençliği, İdilcan Müzik Topluluğu, ÇHD’li avukatlar bizi yalnız bırakmadılar. Bu arada sık sık marşlar, şarkılar söyledik, şiirler okuduk, “ideolojik halaylar” çektik.

27 Ocak Salı:

Sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli parti, sendika, dernek ve öğrenci arkadaşlarımız destek için ÇHD Ankara Şubesi’nde buluştular. AnDLB-G ve Ankara Gençlik Derneği Lise Komisyonu’ndan liseli arkadaşlarımız destek amaçlı 1 gün açlık grevi yaptılar. Hacettepe Üniversitesi’nden TÖK’lü öğrenciler açlık grevimize destek verdiler. Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği, Ankara Gençlik Derneği Gönüllü Eğitim Topluluğu, ESP, ASEM Başkanı Bayram Kaya, Yapı-Yol Sen Başkanı Cengiz Faydalı, Ankara BDSP, Sosyalist Kamu Emekçileri, Genel İş’ten Mahmut Konuk, Mamak İşçi Kültür Evi, THYD-DER Başkanı Nedim Taş, SDP, DEHAP ve AnDLB-G’den liseliler ziyaret ettiler. TAYAD’lı Aileler de bizi yalnız bırakmadılar. Özellikle Sincan F tipi hapishanesinden yeni tahliye olan devrimci bir tutsağın zyareti bizim için oldukça anlamlıydı. Ayrıca Özgür Radyo’da bir programa telefonla katılan açlık grevindeki arkadaşlarımız canlı yayında açlık grevi direnişimizin nedenlerini ve amaçlarını ortaya koydular.

28 Ocak Çarşamba:

12.30’da açlık grevindeki arkadaşlarımızın taşıdığı “Soruşturma terörüne son!” yazılı pankartla 100 kişilik kitle Kızılay’a yürüyüşe geçti. “Soruşturmalar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “F tipi üniversite istemiyoruz!” ve “YÖK’e hayır!” sloganlarını haykırarak Kızılay sokaklarından geçerken, sloganlar atarak, diğer şehirlerdeki öğrenci gençliğe selam gönderdik. PTT Kızılay Şubesi önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması sonunda Adana, İstanbul ve İzmir’deki rektörlere ve YÖK’e faks çekildi. Faks çekerken PTT önünde sloganlarımızı haykırmaya devam ettik. Mart ayında YÖK yasa tasarısını Kızılay Meydanı’nda parçalayacağımızı bir kez daha haykırdıktan sonra eylemimizi bitirdik.

Ankara Ekim Gençliği