DİSK Genel-İş 13. Genel Kurulu yapıldı...
Siyasal sorunlardan çok parasal sorunlar...
DİSKin en örgütlü ve en çok toplusözleşme imzalayan sendikası olan Genel-İşin (Genel Hizmet İşçileri Sendikası) 13. Genel Kurulu 17-18 Ocak tarihlerinde Ankara Yenimahalle Belediyesi Dört Mevsim Konferans Salonunda yapıldı. 360 delegenin katıldığı kurulun divan başkanlığına oybirliğiyle DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi seçildi.
Kurulun ilk günü konukların, delegelerin ve başkan adaylarının konuşmalarıyla tamamlandı. Kurula katılan çeşitli reformist parti temsilcileri konuşmalarında emperyalist savaşa, kölelik yasasına, yerel yönetimler yasasına ve ağırlıklı olarak yerel seçimlere değindiler.
İlk gün, ikinci bölümde söz alan delegeler onar dakikalık konuşmalar yaptılar. Delegeler genel olarak emperyalist savaşa, kölelik yasasına karşı gereken mücadelenin verilemediğine, yerel yönetimler yasasına karşı harekete geçilmesi gerektiğine ve yerel seçimlerde alınması gereken tutuma değindiler.
Bununla birlikte bazı delegeler eleştirel tutum aldılar. Sınırlı sayıda delege dışında tutulursa, eleştiriler daha çok kimin sendikanın parasını kişisel ihtiyaçları doğrultusunda ve aynı zamanda gereksiz harcamalarda kullandığına yönelikti. Sendika bütçesinin 1.5 trilyon açık verdiği, gereksiz harcamalar yapıldığı, kurul sürecinin 1 trilyon gibi yüksek bir rakama malolması gibi sorunlar da eleştiri konusu yapıldı. Sendikanın önünde toplusözleşme döneminin bulunması ve bundan dolayı grev fonuna ihtiyaç olabileceği bir dönemde, bankadan yüksek miktarda faizle kredi çekilerek 62 otomobil satın alınmasına ilişkin tepkiler ortaya konuldu. Yine de araba alımına özünde karşı çıkan olmadı, karşı çıkılan sadece zamanlamasıydı. GYKnın büyük bölümü sendika binasının ipotek gösterilerek arabaların yenilenmesini savundu. Diğer listnin adayları bunu eleştirerek daha çok prim yapmaya çalıştılar.
Bu eleştirilere ek olarak delegeler destekledikleri başkan adaylarını açıkladılar.
Konuşma yapan delegelerin çoğunluğunun şube başkanı ve yönetici gibi alt ve orta kademe sendika bürokratları olması, işçilerin ise çok fazla söz almaması da dikkat çekti.
Son olarak yönetim eleştirilere yanıt vermeye çalıştı. Adaylar bir mücadele programı ortaya koymadılar. Daha çok birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortaya dökmeye çalıştılar. Aşur Kurgenin konuşması sırasında Erol Ekicinin yeniden söz talep etmesi üzerine salonda gerginlik yaşandı. Şükrü Ercanın taraftarları salonu boşaltmakla tehdit etti. Bunun üzerine salon iyice elektriklendi. Divan başkanı Süleyman Çelebi duruma müdahale ederek, gerginlik daha fazla büyümeden olayı yatıştırdı. Genel Kurulun ilk günü ufak tefek gerginliklerin dışında sakin geçti.
İkinci gün, başkan ve yönetim kurulu üyeliği seçimi yapıldı. İlk turda başkan adaylarından Mahmut Seren 140a 183 oy alarak tekrar başkanlığa seçildi. Yönetim kurulu üyeliği içinse adaylar yeterli oyu alamadığından ikinci tura geçildi. Bu turda Mahmut Serenin listesini oluşturan İsmail Özhamarat, Ali Şahin, Erol Ekici, Remzi Çalışkan, Kani Beko, Fahrettin Tecimer yeterli oyu alarak yönetime girdiler.
Genel-İşin yapmış olduğu kurulla beraber DİSKe bağlı sendikaların kurulları tamamlanmış oldu. Yaklaşık bir ay sonra da DİSK Genel Kurulu gerçekleştirilecek.
Genel-İş Kurulunun ardından...
Sınıf sendikacılığı için görev başına!
DİSKin Genel-İş 13. Genel Kurulu gerçekleşti. Kurul, sınıf mücadelesinin taşıdığı zayıflıkların tartışıldığı, çıkış ve atılım yollarının arandığı bir kurul olmadı/olamadı. Çünkü kafalardaki temel düşünce, sadece yeni yönetimin seçimi çerçevesinde çizilmiş durumdaydı. Bürokrat takımı için kurul demek seçim demek oluyordu. Tabana da bu durum kanıksatılmaya çalışıldı. Kurul üzerinden Genel-İşte yaşanan gerçeklik buydu.
İşçilerden birinin söz alarak DİSK ve özelde Genel-İş bürokratlarının mücadele anlayışını eleştirmesi, kölelik yasası karşısında suskunluğu, ücret sendikacılığı yapılmasını ve toplusözleşme dönemleri dışında sendikanın varlığının tartışılır bir durumda olmasını, işçilerin aidatlarıyla yapılan Ören tesislerinin aynı işçiler tarafından kullanılamadığını ifade etmesi, başta Süleyman Çelebi olmak üzere tüm sendika bürokratlarının gerilmesine neden oldu.
Ayrıca Basın-İş Sendikası Başkanı da konuşmasında kölelik yasasına karşı DİSKin alanlarda değil localarda, meclis koridorlarında çözüm aramasına değindi. Bunun üzerine Süleyman Çelebi, Biz gücümüz oranında alanlarda olduk. Siz neden bir şeyler yapmadınız? diyerek, DİSK bürokratlarının içinde bulunduğu durumu ortaya serdi.
Sınıf devrimcileri görev başına
Sınıf çalışmamızın öncelikleri bakımından belediyelerin yeri biliniyor. Temel sektörleri dışta tutarsak, özellikle toplusözleşme dönemlerinde tekstil ve belediye iş kolunun hareketlenmesi söz konusu. Belediye işçilerinin direnişleri geniş bir kesimi etki altında bırakabiliyor. Yaşanmış birçok direniş ve eylem bunu gösteriyor.
Belediye çalışanları bugün birçok saldırıyla yüzyüze. Belediyelerde kadrolu işçi sayısında, özellikle taşeron uygulamasıyla birlikte, ciddi oranda azalma yaşandı. Hemen tüm belediyelerde kadrolu işçilerin yerini belediye başkanlarına yakın şirketlerin alması, Genelİşin üye sayısına da yansıdı. Bu anlamda da kayıplar oldu.
Bu saldırılara sendikanın yanıtı ise kelimenin tam anlamıyla sessizlik oldu. Yine toplusözleşme dönemlerinde çağdaş, sosyal, diyalogcu sendikacılık anlayışının ürünü olarak ücretlerden tutun da tüm diğer sosyal hakların gaspına onay verildi. Bununla birlikte grev kararlılığı içinde olan işçiler sendika bürokratları tarafından oyuna getirildi.
Birçok sendikada artık açıktan yapılan ihanet, Genel-İşde ise nispeten ince ve önden hazırlanmış mizansenler yoluyla yapıldı. Birçok hak gaspı karşısında sınıf sendikacılığı lafını ağzına dolamış bürokratlar belediye işçisinin hizmetten gelen gücünü görmezden geldiler. Gücümüz yetmedi gibi söylemlerle işçiler aldatılmaya çalışıldı.
Bugün belediye işçisinin ihtiyacı olan bağımsız taban örgütlülüklerini geliştirerek inisiyatifi ele almasıdır. Bu yapılabildiği oranda sendika bürokratlarının ihanetlerini önleyebilir ve sendikaları sınıfın gerçek örgütleri haline getirebiliriz. Bunu başaracak dinamizm, sınıf devrimcilerinin alana yönelik planlı ve çok yönlü çabasıyla ortaya çıkartılabilecektir.
|