17 Ocak'04
Sayı: 2004 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile gizli yeni ihanet anlaşmaları...
  İMF programı iptal edilsin!
  Kölelik yasası meclise geliyor...
  Tüpraş peşkeş çekildi, işçiler satıldı...
  Asalaklar üretenleri suçluyor...
  30'a yakın insan donarak öldü...
  Yeni asgari ücret işçi sınıfıyla alay etmektir!
  Gençlik mücadelesini sürdürmekte kararlı!..
  İzmir Batı Makina Kalıp'ta sendikasızlaştırma saldırısına yanıt!
  Gençlik sözünü Kızılay'da söyleyecek!
  Üniversitelerde "cadı avı"!
  Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...
  Yerel yönetimler ve yerel seçimlere yaklaşım!
  Sendikalaşma mücadelesi ve devrimci sınıf çizgisi
  Kuzey Kıbrıs hükümeti Ankara'da kuruldu...
  Ekim'in Ocak 2004 tarihli sayısı çıktı...
  Devletin değişmeyen gelenekleri
  İki haftada üç Amerikan helikopteri düşrüldü...
  Çözüm yolunu Filistin direnişi aşacak!
  Siyonist vahşete isyan devam ediyor!
  Yüzbini aşkın insan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i coşkuyla andı..
  Karl ve Rosa'nın anısına sahip çıkmak!..
  Bültenlerden...
  Keşmir'de Amerikan "barış"ı
  Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!
  AB hayranı Ferhat Tunç'a açık mektup...
  Bir çuval İncirlik...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Ekim’in Ocak 2004 tarihli 233. sayısı çıktı...

Parti’nin gündemindeki öncelikli sorunlar
üzerinde yoğunlaşma...

Türkiye Komünist İşçi Partisi’nin Merkez Yayın Organı Ekim’in Ocak 2004 tarihli 233. sayısı çıktı. Yeni bir yılın başında durum değerlendirmesi yapan ve bu çerçevede partinin öncelikli görevlerini ele alan başyazı ayrı tutulursa, bir önceki sayısında olduğu gibi Ekim’in bu sayısında da sınıf çalışmasıyla bağlantılı sorunlar ağırlıklı bir yer tutuyor. Bunu parti çalışmasına ve kadro sorununa ilişkin yazılar tamamlıyor. Bu içerik, Ekim’in partinin gündemindeki öncelikli sorunlar üzerinde yoğunlaşmaya devam ettiğini gösteriyor.

36 sayfadan oluşan 233. sayıda başlıca şu yazılar yer alıyor:

- Yeni Bir Yılın Başında Türkiye/Güncel Durum ve Devrimci Görevler (Başyazı)

- Sınıf İçinde Emekçi Kadın Çalışmasının Güncel Önemi

- Fabrika Direnişlerine Önderlik Sorunu

- Partili Düzeyi Yakalamış İnisiyatifli Kadrolar

- Sendikal Örgütlenme Mücadelesi ve Devrimci Önderliğin Rolü (Orta sayfa)

- İktidar Bilinci Zayıf Olanın Sorumluluk Bilinci de Zayıf Olur

- Gençlik İçerisinde Reformizmin Etkisi ve Görevler

Yeni sayıda bu ana yazıların yanısıra, geçen sayıda olduğu gibi, “Partili yoldaşların kaleminden” üst başlığı taşıyan ve parti kadrolarının kendi çalışma deneyimlerine dayanan diğer bazı yazılar ile “Pratik faaliyetlerden...” başlıklı yazılar yer alıyor.

“Yeni Bir Yılın Başında Türkiye/Güncel Durum ve Devrimci Görevler” başlıklı başyazı, öncelikle geride kalan yılın verileri üzerinden Türkiye’nin bugünkü ekonomik ve siyasal durumunu genel çizgiler üzerinden ele alıyor. Bunu, sınıf ve kitle hareketi, sol hareket ve Kürt hareketine ilişkin değerlendirmeler tamamlıyor. Yerel seçimlerde partinin tutumunu ve taktiğini de genel çizgileri üzerinden ortaya koyan başyazı, partinin önümüzdeki döneme ilişkin devrimci görevlerinin özet bir sunumuyla sonuçlanıyor. Daha sonra okurlarımıza ayrıca sunmayı umduğumuz bu yazı üzerinde bu nedenle daha fazla durmuyoruz.

Başyazıyı izleyen “Sınıf İçinde Emekçi Kadın Çalışmasının Güncel Önemi” başlıklı yazı, kapitalizm koşullarında kadın işçi olmanın anlamını ve kadının kurtuluş sorununun bir devrim sorunu olduğunu ortaya koyduktan sonra, emekçi kadın çalışmasının önemini ele alıyor.“Peki, bunun politik ve pratik gerekleri konusunda durum nedir? Sınıf çalışmasında kadının çifte sömürüsünü, bundan kaynaklı talepleri yeterince çalışmamıza yedirebiliyor muyuz? Bu tarihsel sorunu gözeten bir titizlik gösterebiliyor muyuz?” sorularının ardından bu alandaki zayıflıklara işaret ediyor.

Devamında kadın işçi olmanın sorunlarını ve dinamiklerini ele alan yazı, şu temel önemde görüşle noktalanıyor: “... Kadının öznesi olmadığı bir sınıf mücadelesi, eksik, yetersiz ve kusurlu kalmaya mahkumdur. Kadının öznesi olmadığı kadının kurtuluş mücadelesinin ise, kazanılma şansı yoktur. Elbette, kadının çifte sömürüsü, sınıf mücadelesinin, dolaysız olarak kadın-erkek bütün işçilerin sorunudur. Elbette, erkek yoldaşlara da bu konuda büyük bir sorumluluk düşüyor. Ama biz, partili işçi kadın yoldaşların inisiyatifi olmaksızın, hem genel olarak sınıf çalışmasında hem de özel olarak kadın işçilerin mücadeleye kazanılmasında anlamlı bir mesafe alınamayacağını bilmek durumundayız. Bu inisiyatife çok fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemden geçmekte olduğumuzu ayrıca belirtelim.”

“Fabrika Direnişlerine Önderlik Sorunu” başlıklı yazı sınıf hareketinin son yıllardaki durumuna ilişkin bazı gözlemlerle başlıyor. Devamında tek tek direnişleri başarıya ulaştırmanın ve bu kazanımı sınıf hareketinin bütününe maletmenin önemini vurgulayan yazı, komiteler sorununun yanısıra, farklı ulusal, mezhepsel ve siyasal eğilimlerden işçilere yaklaşım sorunu üzerinde duruyor. Nihayet yerel direnişlere önderlik sorununa bağlanan yazı, komünistlerin artık direnişlere dışardan müdahale etme konumunda değil, fakat giderek patlak veren bir dizi direnişin bizzat içinde yer aldığını, bu konumlarıyla da dolaysız bir taraf olduklarını ve dolayısıyla sorumluluklarını da bundan böyle bu çerçevede ele almaları gerektiğini vurgulayarak noktalanıyor.

“Başarılı Mücadele ve Devrimin Zaferi İçin...” üst başlığı taşıyan “Partili Düzeyi Yakalamış İnisiyatifli Kadrolar” başlıklı yazıya geçiyoruz. Yazı işlediği fikirlerin temel hareket noktalarını partinin kadrolar politikasına ilişkin temel belgelerinden alıyor. İsabetle saptanmış bir politik çizginin başarıyla hayata geçirilmesinde “İnisiyatifli ve eğitimli kadroların tayin edici önemi” üzerinde duran yazı, eğitim sorununun teorik, politik, pratik ve örgütsel eğitim öğelerinden oluşan çok yönlü ve bütünsel bir teorik-pratik süreç sorunu olduğu gerçeğini vurguluyor. Edilgen ve “memur” tipi bir devrimcilik anlayışını eleştiren yazı, konuyu Bolşevik partisi deneyimlerine bağlıyor ve şu görüşlerle noktalanıyor:

“Önemle altı çizilmesi gereken nokta ise; bolşevik kadroların kendilerini sınıf çalışması içinde bulmuş ve çelikten disiplin anlayışlarını bu çalışma içinde kazanmış olmalarıdır. Bizler de aynı beceri ve disiplini ancak sınıf çalışmasında derinleşerek kazanabiliriz. Bulunduğumuz alanlarda parti çizgisi doğrultusunda derinleşmeli, sınıfa yönelik inisiyatifli bir çalışmayı örgütlemeliyiz. İnisiyatif sahibi kadroların yetiştirilmesi, mahalli örgütlerin bu kadrolarla ve bu tarz bir bakış açısıyla donatılması bugün bizim için hayati bir önem taşımaktadır.”

Orta sayfada yeralan ve bu sayının başyazıdan sonraki nispeten hacimli yazısını oluşturan “Sendikal Örgütlenme Mücadelesi ve Devrimci Önderliğin Rolü” başlıklı yazı, Ekim’in geçen sayısının başyazısında ele alınan temel önemde bir olgudan, geniş işçi kitlelerinin sendikasızlaştırılması/örgütsüzleştirilmesi gerçeğinden ve bunun sınıf kitlelerinin kazanılması ve devrimcileştirilmesi alanında sunduğu olanaklardan hareket ediyor. Yazının temel fikri bu olgunun anlamına, önemine, sınıf hareketinin devrimcileştirilmesi açısından sunduğu çok yönlü olanaklara ve buna ilişkin pratik görevlerin ele alınması eksenine oturuyor. Özelleştirme karşıtı sınıf hareketinin güncel planda taşıdığı önem ne olursa olsun, yine de, militan ve kitlesel bir sınıf hareketi geliştirmenin bugünkü koşullarda esas alanının sendikalaşma mücadelesi olduğu gerçeğine dikkat çekiyor. Partinin devrimci önderlik sorumluluğu ile birlikte, “sendikal örgütlenme mücadelesinin başlıca esasları”nı somut-pratik maddeler hnde sıralıyor.

“İktidar Bilinci Zayıf Olanın Sorumluluk Bilinci de Zayıf Olur” başlıklı yazı, parti yaşamının ve çalışmasının sorunları üzerinden zaaflı kadro sorununu ele alıyor. Komünistleri partili düzeye ulaştıran uzun yılların deneyimlerini de veri olarak kullanan yazı, “Sorumluluk bilinci ve inisiyatifli çalışma”, “Eleştiri-özeleştiride devrimci tutum”, “İnisiyatifli kadrolar” gibi arabaşlıklar üzerinden parti çalışmasında kollektif sorumluluk ile bunun ayrılmaz bir parçası olan bireysel inisiyatif sorunu üzerinde duruyor ve bu temel önemde sorunu örneğin şu sözlerle ortaya koyuyor:

“Dönem itibariyle ataletin hiçbir türünü kaldırabilecek durumda değiliz. Partimizi bekleyen sorumluluklar, her bir yoldaşımızın kapasitesini zorlayan bir çaba içinde olmasını zorunlu kılıyor. ‘Bir partili neredeyse, Parti oradadır!’ Komünistler için bugünün parolası budur. Bu, sanılabileceği gibi bireyi ve bireysel olanı önplana koyan değil, fakat kollektif bir bilince, örgütsel yapılanmaya ve çalışma ruhuna sahip olan ve bunu günden güne güçlendiren partimizde, bugün için zayıf kalan yana yapılmış bir vurgudur. Unutmayalım, kolektif olanla bireysel olan arasındaki bağ diyalektiktir. Nitekim partimizin tüzüğü bu temel önemde düşünceyi temel bir madde halinde formüle de etmiştir...”

“Gençlik İçerisinde Reformizmin Etkisi ve Görevler” başlıklı yazı, Ekim’in 233. sayısının son ana yazısını oluşturuyor. Geçen sayıda yer verilen “Reformizm, Tasfiyecilik ve Gençlik Hareketi” başlıklı yazının devamı olarak sunulan bu yazı, reformizmin gençlik hareketi içinde bugün tuttuğu ağırlıklı yer üzerinde duruyor ve bu çerçevede genç komünistlerin görev ve sorumluluklarına dikkat çekiyor.

Girişte de belirttiğimiz gibi, “Partili militanların kaleminden...” üst başlığı taşıyan yazılar ile “Pratik faaliyetlerden...” başlıklı yazılar Ekim’in bu sayısının tamamlayıcı öteki yazılarını oluşturuyor. Her zaman olduğu gibi, okurlarımıza Ekim’in yeni sayısını temin edip incelemelerini önemle öneriyoruz.