Yerel seçimlere iki ay kadar bir süre kala düzen cephesinden seçimlere yönelik şamatacı bir gürültü koparılıyor. Şimdilik bu gürültü özellikle seçimde en çok şans tanınan hükümet ve muhalefet partisi içerisinde adaylık yarışı biçiminde seyrediyor. Söz konusu olan yerel yönetimler olduğu için bu yarışın özünde yağma ve rant hesapları bulunuyor. Mevcut aday adaylarının büyük bir yüzdesinin müteahhitlerden oluşuyor olması dahi bu çekişmenin nedenini anlatmaya yetiyor. Partilerin adaylarını belirlemesiyle pay kapma savaşı daha şiddetli biçimde düzen partiler arası düzleme kayacak. Her seçimde olduğu gibi klasik burjuva ayak oyunları ve düzenbazlıklar alıp başını gidecek.
Meclis komisyonlarında bu günlerde görüşülmeye başlayan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ve Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı seçim hesaplarına çok daha ileri boyutlar kazandırıyor. Çünkü bu yasa tasarılarının yasallaştırılmasıyla belediyelerin kaynak ve rant alanları da büyüyecek. Bugüne kadar kamu hizmeti olarak adlandırılan birçok temel hizmet alanı belediyelerin eline bırakılarak ticarileştirilecek. Belediyeler, hizmet üretip satan büyük şirketler haline getirilecek. Dolayısıyla sermayenin belediyelere ve seçimlere yönelik ilgisi de bu nedenle artmış durumda.
Bu bakımdan yerel seçimler iki ayrı platformun, iki ayrı programın kısaca düzenle devrimin çarpışmasına sahne olacak. Özü itibarıyla insan yaşamının en temel ihtiyaçlarının piyasa konusu haline getirilmesinde birleşen yağmacı ve rantçı burjuva partiler kapitalist sömürü düzenini temsil etmektedir. Diğer taraf ise emekçi halkın doğrudan katılımına dayanan bir demokrasi anlayışıyla kamu hizmetlerinin tüm emekçi halka parasız ve eşit biçimde verilmesini savunan işçi sınıfının devrimci sınıf platformudur. İşçi sınıfının bağımsız devrimci platformu işte bu nedenle her tondan burjuva ve küçük-burjuva siyasetle arasına kalın bir çizgi çekerek yerel seçimlerde bu bağımsız tutumu öne sürmektedir.
Ancak bununla birlikte şu da unutulmamalıdır ki, burjuvazi yerel seçimler üzerinden koparttığı gürültüyle, hazırlığını sürdürdüğü birçok saldırı politikasının üzerini örtmeye çalışmaktadır. İşçi sınıfı açısından yıkım ve kırım anlamına gelecek birçok saldırı bu gürültü arasından hayata geçirilebilecektir. İşçi sınıfının devrimci sınıf platformu bu nedenle seçimlere endekslenmemekte, ama seçimleri sermaye iktidarıyla bir hesaplaşma alanı olarak görmektedir. İşçilerin, emekçilerin ve gençliğin emperyalist-kapitalist saldırılara karşı devrimci mücadelesini örgütlemek, seçimleri bu mücadelenin örgütlenmesinde bir olanak olarak değerlendirmek bağımsız devrimci sınıf platformunun seçim kampanyasının temel eksenini oluşturmaktadır.
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu çalışanları bu anlayış doğrultusunda seçimlere yönelik hazırlıklarını yoğunlaştırmış bulunmaktadır. Baharı devrimcileştirme hedefiyle örülecek bu hazırlıklar, sınıf mücadelesinin her alanında mücadeleci bir ruhla örülecektir.