17 Ocak'04
Sayı: 2004 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile gizli yeni ihanet anlaşmaları...
  İMF programı iptal edilsin!
  Kölelik yasası meclise geliyor...
  Tüpraş peşkeş çekildi, işçiler satıldı...
  Asalaklar üretenleri suçluyor...
  30'a yakın insan donarak öldü...
  Yeni asgari ücret işçi sınıfıyla alay etmektir!
  Gençlik mücadelesini sürdürmekte kararlı!..
  İzmir Batı Makina Kalıp'ta sendikasızlaştırma saldırısına yanıt!
  Gençlik sözünü Kızılay'da söyleyecek!
  Üniversitelerde "cadı avı"!
  Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...
  Yerel yönetimler ve yerel seçimlere yaklaşım!
  Sendikalaşma mücadelesi ve devrimci sınıf çizgisi
  Kuzey Kıbrıs hükümeti Ankara'da kuruldu...
  Ekim'in Ocak 2004 tarihli sayısı çıktı...
  Devletin değişmeyen gelenekleri
  İki haftada üç Amerikan helikopteri düşrüldü...
  Çözüm yolunu Filistin direnişi aşacak!
  Siyonist vahşete isyan devam ediyor!
  Yüzbini aşkın insan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i coşkuyla andı..
  Karl ve Rosa'nın anısına sahip çıkmak!..
  Bültenlerden...
  Keşmir'de Amerikan "barış"ı
  Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!
  AB hayranı Ferhat Tunç'a açık mektup...
  Bir çuval İncirlik...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
30’a yakın insan donarak öldü...

Doğal felaket değil kapitalizmin yolaçtığı
sefalet öldürüyor!

Sermayenin sömürü üzerine kurulu iktidarı, işçi ve emekçileri işsizliğin, sefalet ücretlerinin, sosyal haklardan yoksunluğun, açlığın, sağlıksız ve kötü beslenmenin kör kuyusuna itmekle kalmıyor. kışın dondurucu soğuğu altında öldürüyor. Kapitalizmin emekçi sınıflar ve yoksul halklar için sömürü, sefalet, acı, gözyaşı anlamına geldiğini ülkenin dört bir yanından gelen ölüm haberleri doğruluyor. Yalnızca iki günde 11 kişi soğuktan donarak öldü. Donarak ölümlerin yanı sıra karakış koşulları ulaşımdan eğitime ve sağlığa kadar toplumsal yaşamın tüm alanlarında yoksul insanlar için iki misli yıkım getiriyor.

Hastalara, hamilelere kapanan köy yolları ölüm yolu oluyor. Geçtiğimiz günlerde üç hamile kadın, kapalı yollar yüzünden zamanında hastaneye yetiştirilemedi. Karların ortasında bebekleriyle öldüler. Ayrıca iki kişi de çığ altında kaldı. Soğuk havalar ve kar yüzünden ölüm haberlerinin olmadığı gün neredeyse yok. Son haftalarda ölenlerin toplam sayısı 30’a ulaştı.

Gecekondulara yıkım, işçi ve emekçi eylemlerine saldırı, cezaevlerine katliam söz konusu olduğunda devletin kepçeleri, dozerleri, vinçleri anında hazır olurken, nedense karla mücadelede ortalarda gözükmüyor.

Kapitalizmin yolaçtığı sefalet ve felaket haberlerini burjuva medyanın dahi manşetlerinden izler olduk. Medyaya yansıyan görüntüler bile kapitalist barbarlık düzeninin tüm vahşetini ortaya sermeye yetiyor. Ancak perdelenmeye çalışılan doğru ve gerçek şudur, emekçi halkı kara kışın değil kapitalizmin öldürdüğüdür. Eğer böyle olmasaydı, dondurucu soğuklar yalnızca yoksul işçi ve emekçileri vurmazdı. Öyle ki, zenginler sıcacık evlerinde soğuğu bile hissetmezken, yoksullar için soğuk, evlerde yanmayan sobalarla, titreyen bedenlerle tam bir kabusa dönüşüyor. Yağan kar, burjuvalar için kayak merkezlerinde eğlenceli bir zevk-ü sefaya dönüşürken yoksullar için ölüm ve yıkım anlamına geliyor.

Soğuktan, açlıktan, hastalıktan ölümleri “timsah gözyaşları” arasında göstermeye çalışan burjuva medya için yoksulluğun ve sefaletin tablosu haber programlarına meze oluyor. Gerçekler bu kadar açık ve netken, kara kıştan ölümleri “trajedi” içinde “dramatize” ederek sunan burjuva medyadan sorunun asıl kaynağını göstermelerini beklemek olmayacak duaya amin demek olur. Zaten onlar bilinçli şekilde yalan ve demagojik haberlerle gerçekleri çarpıtıyorlar. Çünkü onlar da bu sömürü düzenininden beslenmekte ve onun sözcülüğünü yapmaktadırlar. İnsanların öfkelerinin ve tepkilerinin düzene karşı dönüşmesini engellemek için görüntülerde özellikle “duygusal” sahnelere yer veriyorlar. Ancak herşeye rağmen soğuktan, açlıktan, hastalıan ölümlerin asıl kaynağını gizleyemiyorlar. Karelere yansıyan görüntüler bile sistemin öldürücü vahşiliğini sergilemeye yetiyor.

Yoksul mahallelerde gecekonduların sellerle dolup taşması, asfaltı olmayan yolların çamur bataklığına dönüşmesi, bir torba kömür yardımı ya da bir kap sıcak yemek alabilmek için sonu belli olmayan kuyruklarda bekleyişler, çocukların soğukta titreyerek mendil satması, eğitimsiz bırakılması, yetersiz beslenmeden dolayı ölmesi bile kapitalist düzenin sınıfsal gerçeğine tutulmuş bir ayna gibidir.    

İşte kapitalizm budur! Bu asalak burjuvaların sömürücü düzenleri insanlığı her türlü yıkıma ve ölüme götürüyor. İnsanlığın yıkımı derinleştikçe düzenin de yıkımı yakınlaşıyor. Çünkü kitlelerde biriken öfke er geç düzenin iktidarını temelinden sarsacak ve onu yıkacaktır.


Gebze Sendikalar Birliği’nin basın açıklaması...

Eyleme cam işçileri damgasını vurdu!

Gebze Sendikalar Birliği, 4 Ocak günü yapmayı planladığı mitingin valilik tarafından iptal edilmesinin ardından, 11 Ocak günü, Şişecam grevinin yasaklanması, “Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısı” ve Gebze’nin büyükşehir belediyesine bağlanması kararını protesto etmek için bir basın açıklaması düzenledi.

Gebze Öğretmen Evi önünde öğlen saatlerinde toplanan bin kişilik kitle Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü. Burada basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklaması Kristal İş Başkanı Mustafa Bağçeci tarafından yapıldı. Bağçeci konuşmasına geçen hafta yapılması gereken mitingin iptal edilmesini protesto ederek başladı. Şişecam grevinin milli güvenliği tehlikeye attığı gerekçesiyle iptal edildiğini, bunun bir ciddiyet taşımadığını, bardağın-vazonun milli güvenliği tehdit edemeyeceğini söyledi. Şişecam patronuyla aylardır pazarlık yapıldığı halde bir türlü uzlaşma sağlanamadığının altını çizdi. Şişecam işçilerinin geçtiğimiz sözleşme döneminde büyük fedakarlık yapmış olmasına rağmen bu fedakarlığın karşılık bulmadığını, işçilerin on sekiz aydır aynı maaşla çalıştığını, Beykoz işçilerinin ise üç yıldır aynı maaşı aldıklarını, maaşların asgari ücretin altına düştüğünü söyle. Patronun işyeri baştemsilcisini görüşmeler sırasındaki tutumunu gerekçe göstererek işten çıkardığını, Eskişehir’de de 367 cam işçisinin sendikalaştıkları için işten çıkarıldığını ve Eskişehir olmadan sözleşme olmayacağını sözlerine ekledi.

Eğitim-Sen Gebze Şubesi, Halkevleri ve EMEP eyleme destek verenler arasındaydı.

Havanın yağmurlu olmasından kaynaklı olarak katılım beklenenin altındaydı. Eyleme en kitlesel katılım Şişe Cam işçileri tarafından gerçekleştirildi. Cam işçileri coşku ve kararlılıklarını attıkları şu sloganlarla dile getirdiler; “Direne direne kazanacağız!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Danıştay bozacak grev olacak!”, “Biz bu işten dönmeyiz, açlıktan ölmeyiz!”, “İşçileri sattılar laptopları aldılar!”, vb.

Eyleme 110 gündür grevde olan Eskişehir cam işçileri de katıldılar. Eylemin en coşkulu anları Eskişehir ve Çayırova işçilerinin karşılıklı dayanışma sloganları attığında yaşandı.

Eylem cam işçilenin grev ve haklarını savunmak konusunda kararlılıklarını sergilemeleri bakımından anlamlıydı. Fakat eyleme gelen dayanışmacı güçlerin sınırlılığı, özellikle Gebze’de belli bir dinamizme sahip olan Birleşik Metal tabanının olmayışı dikkat çekiciydi.

Kızıl Bayrak/Gebze