17 Ocak'04
Sayı: 2004 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile gizli yeni ihanet anlaşmaları...
  İMF programı iptal edilsin!
  Kölelik yasası meclise geliyor...
  Tüpraş peşkeş çekildi, işçiler satıldı...
  Asalaklar üretenleri suçluyor...
  30'a yakın insan donarak öldü...
  Yeni asgari ücret işçi sınıfıyla alay etmektir!
  Gençlik mücadelesini sürdürmekte kararlı!..
  İzmir Batı Makina Kalıp'ta sendikasızlaştırma saldırısına yanıt!
  Gençlik sözünü Kızılay'da söyleyecek!
  Üniversitelerde "cadı avı"!
  Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...
  Yerel yönetimler ve yerel seçimlere yaklaşım!
  Sendikalaşma mücadelesi ve devrimci sınıf çizgisi
  Kuzey Kıbrıs hükümeti Ankara'da kuruldu...
  Ekim'in Ocak 2004 tarihli sayısı çıktı...
  Devletin değişmeyen gelenekleri
  İki haftada üç Amerikan helikopteri düşrüldü...
  Çözüm yolunu Filistin direnişi aşacak!
  Siyonist vahşete isyan devam ediyor!
  Yüzbini aşkın insan Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i coşkuyla andı..
  Karl ve Rosa'nın anısına sahip çıkmak!..
  Bültenlerden...
  Keşmir'de Amerikan "barış"ı
  Özgür ve eşit bir dünya imkansız değil!
  AB hayranı Ferhat Tunç'a açık mektup...
  Bir çuval İncirlik...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Düzen partilerinin yerel seçim hazırlığı...

Oy avcıları sahnede, adaylıklar mezatta!

28 Mart yerel seçimlerinin düzen partileri için önemi

Yerel seçim hazırlıkları, son haftalarda burjuva siyaset arenasının baş köşesine oturdu. AKP ve CHP başta olmak üzere tüm düzen partileri, adaylarını belirlemek için hummalı bir faaliyet içindeler. Çıkardıkları gürültüden de anlaşılacağı gibi, bu seçimler herbiri için büyük bir önem taşıyor.

3 Kasım genel seçimlerinde sandığa gömülen, böylelikle mecliste siyaset yapmanın getirilerinden mahrum kalan partiler, hiç değilse yerel yönetim arpalığından nasiplenmenin, böylece çukura gömülmüş morallerini tazelemenin hesabını yapıyorlar. CHP için yerel seçimler, hükümet karşısında elini güçlendirmenin, seçimleri bir güven oylamasına çevirmenin aracı olacak. Nihayet hükümet partisi olarak AKP için de, yerel seçimler öncelikle bir güven oylaması anlamına geliyor.

Daha birçok bakımdan da yerel seçimler, en çok AKP için büyük önem taşıyor. Kasım 2003’ten itibaren sermaye iktidarına yaptığı hizmetler, özellikle ABD işbirlikçiliği, kölelik yasası ve özelleştirmeler, AKP’yi kitleler nezdinde fazlasıyla zora soktu. Keza geleneksel dinci tabanın beklentilerini karşılayamamak planında sıkıntılar yaşıyor. Elbette arada bir bazı adımlar atma niyetini göstererek, türban, eğitim, kadrolaşma vb. üzerinden temel iktidar kurumları ile gerilimler yaratarak, bu sayede dini gericiliğin etkisindeki kitleyi niyetinin samimiyetine inandırarak, şimdiye kadar durumu idare etmeyi ve böylece tabanını tutmayı iyi-kötü başardı. İşçi ve emekçilere yönelik saldırılarını ise, “ekonominin düze çıktığı” propagandasının yanısıra “yoksullara yardım” konusundaki reklamlarla, asgari ücret örneğinde ouml;rüldüğü gibi hükümet olduğu kadar muhalefet rolünü de oynamasıyla, bir parça perdeleyebildi.

Bu çerçevede, yerel seçimler, AKP’nin yüzsüzlük alanında sergilediği performansın, yalancılıktaki ustalığının başarısını sınamış olacak.

Doğrusunu söylemek gerekirse AKP, geçmiş hükümet partilerini fersah fersah aşan bir oyuncu olduğunu gösterdi. Bunca saldırgan kimliğine, emperyalizme uşaklıkta sergilediği görülmemiş onursuzluğa, gaspçılıktaki maharetine rağmen, AKP’ye oy vermemiş işçiler, emekçiler içinde dahi AKP’ye sıcak bakanların sayısı hiç de azımsanmayacak bir oranda.

Öte yandan yerel seçimlerde, eğer şiddetli bir tepki toplamamışsa genelde daha iyi hizmet almak kaygısıyla hükümet partilerinin tercih edilmesi gibi bir “milli pragmatizm” de söz konusu. Dolayısıyla, 28 Mart’tan önce AKP’nin havasını söndürecek önemli bir gelişme olmazsa, diğer düzen partilerinin pek fazla bir şansı olmadığını söyleyebiliriz.

Düzen partilerinin rant ve yolsuzluk sevdası

Elbette bunlar, burjuva siyaset esnafının rant kapma sevdasını ve çabasını zerrece azaltmıyor. Yalan dolandan ibaret vaatler, bildik seçim oyunları çoktandır ortalıkta dolaşıyor. Neyse ki, herbirinin yerel yönetim pratiği var. Belediyeleri, belediye meclis üyeliklerini, muhtarlıkları aldıklarında ne yapacakları, bugüne kadarki icraatlarıyla sabittir. En kralı bile buraları yemlenip palazlanmanın, en fazlasından bazı göstermelik hizmetlerle parlamento için yolu düzlemenin olanağı olarak değerlendiriyor. Hiçbirinin “halka hizmet” gibi bir tasası yok. Bugüne kadar hangi kentte, kasabada, köyde temel altyapı sorunları, çevre temizliği, konut, ulaşım, sağlık vb. sorunlar çözülebilmiş ki?

Örneğin neredeyse bütün kodaman AKP’lilerin pek de “sevdalısı” oldukları İstanbul, zengin muhitlerini çıkarsanız, hiçbir şekilde inşaat sahası olmaktan kurtarılamadı. 17 Ağustos katliamı orta yerde duruyorken, olası bir İstanbul depreminin yakın bir tehdit olduğu sürekli dillendiriliyorken, aradan geçen 5 yıl içinde depreme hazırlık adına yapılanlar şov mahiyetinde açıklamalardan ibaret kaldı. Trafik her geçen gün daha büyük bir keşmekeş içine girdi. İETT’ye mecbur olan emekçiler, yılın 365 günü özellikle sabah ve akşam balık istifi olmaya zorlanıyorlar. Emekçilerin sürüldüğü birçok gecekondu mahallesinde halen yol, su, elektrik gibi sorunlar var. Ormanlık alanları bizzat bugünkü AKP’lilerin seçmen yatırımı neticesinde sürekli tahrip edildi vb., diye uzayıp gidiyor liste.

Bu nasıl bir sevdadır ki, 10 küsur yıldır bir çok ilçesiyle, beldesiyle ellerinde tuttukları bir kentte, sorunlar azalmak yerine hep de artıyor? Yine de hakkını yemeyelim, ortada gerçekten de bir “sevda” var. Bu, yolsuzluk, adam kayırma ve çalıp çırpma ile palazlanma sevdası. En tepedekiler de dahil birçok AKP kodamanın mahkemelerde görülen davalarının somut olarak gösterdiği gibi...

Yerel Yönetimler ve Kamu Yönetimi Temel yasalarını çıkarma hazırlıkları bu sevdayı daha bir şiddetlendirmiş ve yaygınlaştırmış olmalı. “Halka hizmet yarışı” adı altında sahnelenen çirkefliklerden de görüleceği gibi, AKP ve CHP başta olmak üzere sermaye partilerinin rant ve yolsuzluk iştahı kabına sığmıyor. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere bir dizi kamu hizmetinin özelleştirilerek belediyelere devrini öngören, tüm belediye hizmetlerinin pahalı hale getirilmesinin önünü açan bu tasarılar yasalaştığı durumda, düzen partilerinin işçi-emekçi düşmanlığını, ‘94’tekinden daha beter göreceğiz. (Hatırlanırsa şimdiki AKP’lilerin döküntüsü oldukları Refah Partisi belediyeleri aldığında, öncelikle belediye ve bağlı kuruluşlarda çalışan işçileri kıyımdan geçirmekle işe başlamıı. Bu kez öncelikle hedefte bulunanlar, bir nebze de olsa örgütlü ve bilinçli olan kamu emekçileri)

Sermaye partilerine akan trilyonlar

Bunlar bir yana, yerel seçimler vesilesiyle en başta gelenler (AKP, CHP, DYP, MHP vb.) “hazineden seçim yardımı” adı altında trilyonları iç ettiler. Adaylıkların satışından da parti kasalarını iyice dolduracaklar. Örneğin CHP, aday olacaklardan büyükşehir başkanlıkları için 5 milyar, il belediye başkanlıkları için 3 milyar, ilçe belediye başkanlıkları için 2 milyar, belediye meclis üyelikleri için 1 milyar, belde başkanlıkları için 500 milyon lira alacak. Bu rakamlar standart tarifeyi oluşturuyor. Kazanılmasına kesin gözüyle bakılan ve görece büyük olan arpalıklar için aday olacakların ise, bu ücretin kat kat fazlasını ödeyeceğinden kimse şüphe etmesin. İşte düzen partilerinin “halka hizmet yarışı” böyle bir şey. Onca para sayıpn seçilecek bir zenginin “halka hizmet” gibi bir niyeti olabilir mi?

Daha seçime 70 gün var, ama düzen partileri trilyonları şimdiden cebe indirdiler. Bu bir ücret aslında. İşçileri, emekçileri, ezilenleri iyi aldatabilmenin, sömürü düzenini kitleler gözünde meşrulaştırıp, kitleleri düzene yedeklemenin ücreti. Bu ücretin oranı bile, hangi partinin ne kadar insanı kandırdığı üzerinden belirleniyor.

Düzen cephesinde yerel seçimlere hazırlığın tablosu kabaca böyle. Sermaye partilerinin çoktandır kitlelerin de idrak ettiği üzere tutulmayan vaatler vermekten, hiçbir zaman uygulanmayan sözde çözüm projelerinin reklamını yapmaktan başka bir alternatifleri yok. Bütün amaçları ve aslında yükümlülükleri, yerel seçimleri bir yandan vurgunlar vurmanın imkanına çevirmek, diğer yandan da işçi-emekçi kitleleri sermaye düzenine bağlamaktan başka bir şey değil.

Yerel sorunların kaynağı sermaye egemenliğidir

İşçi ve emekçi kitleler, bu gerçeklerin gerektirdiği bir tutum almadıkları sürece, yaşadıkları sorunlar ağırlaşarak sürecektir. Bazı parti adaylarının nereden geliyorsa kişisel saygınlıkları, “dürüstlükleri” yanıltıcı olmasın. Hepsi bu dalaverelerin, soygunların, boş vaatler furyasının parçasıdırlar. Keza ehven-i şer mantığından yola çıkıp, yersiz beklentiler içine girmenin nasıl sonuçlar yarattığı da oluşan AKP-CHP meclisinden bellidir. İster hükümet olsun, ister muhalefet; hiçbir düzen partisinin yerelde yaşanan ya da öyle görünen sorunları çözmek gibi bir amacı veya samimi bir çabası yoktur.

Herşey bir yana, bugün yaşanan her sorun, esasta sermayenin sınıf egemenliğinden kök alıyor. Bu kokuşmuş iktidarı yıkmayı hedefleyen bir mücadeleye bağlanmadan, ne kentlerde yaşanan en temel insani sorunlar çözülebilir, ne de demokratik bir yerel yönetimden söz edilebilir. Dolayısıyla yerel yönetimleri arpalık olarak değerlendirme hesabı içinde olanlar kadar, yerel yönetimler alanına giren sorunları sermaye iktidarını alaşağı etme mücadelesinden bağımsız olarak çözme iddiası taşıyan reformist anlayışlara da prim verilmemelidir. Yüzsüzce hala devrimci ya da sosyalist geçinebilen reformist parti ve çevrelerin gidip sicili fazlasıyla kirli, tescilli sermaye partisi SHP’yle ittifak yapması, onların işçileri, emekçileri, yoksul Kürt halkını bağlamak istediği umutların ne denli sahte olduğunu yeterli açıklıkta göstermektedir.

Komünistler seçimlere kendi bağımsız adayları ile katılacaklar

Komünistler, işçi-emekçi kitlelere tüm sorunların sermaye iktidarından kaynaklandığını daha geniş ölçekte anlatabilmek, işçi ve emekçileri sermaye iktidarına karşı mücadeleye kazanabilmek ve en sonu yerel yönetimlere geldikleri taktirde, buraları sermaye iktidarına karşı mücadele mevzileri olarak kullanmak üzere, çeşitli alanlarda bağımsız devrimci adaylar çıkarıyorlar. Yerel seçimleri etkili bir devrimci çalışma için en iyi biçimde değerlendirebilmek üzere kendi cephelerinden çok yönlü olarak hazırlanıyorlar.

İşçi ve emekçiler için yerel seçim sürecindeki tek doğru tercih, bağımsız devrimci sınıf çizgisi etrafında kenetlenmek, bu yöndeki faaliyetlere ve komünist adaylara destek vermektir.