Savaşa karşı sınıf savaşı!
Savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya yaratmak istiyorsak, öncelikle insanlarımızı bu doğrultuda bilinçlendirmeliyiz. Bunu yaşadığımız kapitalist sistemde herşeyin birbiriyle bağlantısını kurarak yapmalıyız. Savaş ve işgal karşıtı her eylem ve etkinliğe tüm güç ve olanaklarımızla katılmalıyız. TC Iraka asker gönderme hazırlıkları yapıyor. ABD savaşı bitirse de, bunun emperyalist ülkelerin kendi sistemlerinin devamlılığı için uyguladığı bir plan olduğunu anlatmalıyız. Yani gerçek bir barış istiyorsak bunun sosyalizmle geleceğini ve kapitalist sömürü düzeninin tümden yokedilmesiyle gerçekleşeceğini...Savaş ve işgal halen devam ediyorsa eylem yaptık ama bu savaşı durduramadık dememeliyiz. Çünkü savaşlar, dışarda emperyalistler tarafından ezilen halklara, ülkemizde ise emperyalizme göbekten ba&curen;ımlı işbirlikçiler tarafından bizzat işçi ve emekçi sınıfa, yani bizlere karşı yapılıyor. Bizim savaşımız da bunlara karşı olmalıdır.
En büyük silahımız, bilincimiz ve örgütlülüğümüzdür. Biz sınıf devrimcileri bilinçli ve örgütlü bir işçi sınıfı yarattığımızda egemenler topuyla, tüfeğiyle saldırsalar da yıkamazlar. Ama herşeyi uzun vadeli ve sabırlı düşünmeliyiz. Anlık hayallere kapılıp rüzgarın estiği yönde gitmemeliyiz. Günü gelecek rüzgarın yönünü biz tayin edeceğiz. Bize düşen görev savaşın özünde bir emek-sermaye çatışması olduğunu kitlelere anlatmak, bunu teşhir etmektir.
Örgütlülüğümüzü, taban örgütlülükleri kurarak güçlendirmeliyiz. Bilinçli bir işçi sınıfı yaratmak istiyorsak insanlarımızın iç dünyalarına inebilmeliyiz. Amaç sadece bir eyleme götürüp, slogan attırmak olmamalı. Uzun vadeli düşünüp, ihtilalci komünist işçileri yaratabilmeliyiz.
Sınıfa karşı sınıf!
Düzene karşı devrim!
Kapitalizme karşı sosyalizm!
Emeğin ve direnmenin önemi
İşçi ve emekçileri karıncalara benzetiyorum. Karıncalar dünyanın en güçlü ve çalışkan canlılarıdır. Karıncaların kendi ağırlığının 60 katı fazlasını kaldırdığını biliyor muydunuz?
Ama düşünüyorum da, biz işçi ve emekçiler karıncalardan daha çok çalışıyoruz. Makineler, aletler, araçlar, elle tutulur, gözle görülür ne varsa hepsinde işçi ve emekçilerin emeği vardır. Ama devlet ve yasalar emekçiler için değil, egemen sınıfın çıkarları içindir. Bu sayede işçi ve emekçiler on yıllar boyu ezilmiştir. Bunların yanında sayısız direniş ve başkaldırı da vardır. Paris Komünü, Ekim Devrimi gibi...
Evet, biz işçiler karıncalar kadar çalışkan, onlar kadar çok ve onlardan da güçlüyüz. Ama karıncalar kadar çabuk birlik olamıyoruz. Biz milyarlarcayız. Bu milyarlar tek vücut, tek yürek, tek yumruk olarak hareket ederse, karşımızda hangi devlet, hangi ordu, hangi imparatorluk, hangi güç durabilir ki?
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Kirli düzene karşı mücadele edelim!
Merhaba yoldaşlar,
Bu sene sermaye devletinin işçi ve emekçi çocukları olan öğrenci gençlik üzerindeki baskıları daha da katmerleşti. Buna en son örneklerden biri Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde yaşananlar. Kayıt zamanı milyarlara varan harç paraları yetmezmiş gibi bir de utanmadan bizlerden zorla bağış adı altında para toplamak istediler. Vermeyenlerin ise kayıtlarını yapmayacakları tehdidinde bulundular.
Amaçları çok net; eğitimdeki özelleştirme politikalarını biz işçi ve emekçi çocuklarını sömürerek hayata geçirmek niyetindeler. Aynı sömürüyü bir başka koldan, barınma sorunu üzerinden de sürdürüyorlar. Sivastaki öğrenci sayısı onbin civarındayken yurtların kapasitesi yüzlerle ifade ediliyor. Yurtlara yerleşmekle de sorun bitmiyor. Kalabalık odalar, pislikten geçilmeyen yemekhane ve tuvaletler... Bir de sermaye devletinin maşası olan faşist beslemeler öğrencileri gerçekten kötü etkiliyor.
Ayrıca yurda yerleşemeyen öğrenciler de var. Bunlar, kalacak yerleri olmadığı için, gericilerin elindeki yurtlara ya da kiraları yüzmilyonlarla ifade edilen evlere gitmek zorunda kalıyor. Durumu iyi olmayan öğrenciler ise baştan okulu bırakıp ailelerine yardım için kapitalizmi yıkacak olan işçi sınıfının saflarına katılıyorlar.
Sermayenin amacı bellidir. İşçi ve emekçi çocuklarına okulların kapılarını kapatıp emeğini satan köleler haline dönüştürmektir. Bizlere düşen görev işçi sınıfının devrimci mücadelesini okullara taşımak, bu kirli düzene son vermek için mücadeleyi yükseltmektir.
Kızıl Bayrak okurları/Sivas
En güzel ölüm
(Habip yoldaşa...)
Hayatta en güzel ölümü direnenler yaşadı bu dünyada
ve öldüklerinde geriye nice yaşamlar bıraktılar
Ama sen
sen öyle bir yaşam bıraktın ki ardında
Bizler hep senin yaşamındaki kavgalarından aldık gücümüzü
hayatı, tutkulu sevmenden öğrendik senin
İlkelere bağlılığı, adanmışlığı öğrendik
yılmadan, usanmadan davamız için savaşmayı, bir de
Parlayan mavi gözlerinden dünyaya bakmayı
Yaşamı zindanların dışına taşıdın hep
ne faşizmin duvarları engel olabildi sana, ne de işkence tezgahları
Ovalardaydın sen tutsakken, fabrikalardaydın
dağlarda özgürlük ateşiydin dünyaya umut saçan
Laleydin coğrafyamızın toprağında
kızılca karanfildin kavgamızda
Düşlerimizin gerçekliğisin
pusulamızın doğru adresi
Artık varılacak yere senin yolundan varılacaktır
bu zulüm bu saltanat seninle yıkılacaktır
Şahit olsun tarih buna,
Çünkü sen varsın dalgalanan
O KIZIL BAYRAKta
Bir okur/İzmir
|