11 Ekim'03
Sayı: 2003 (03)


  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikan jandarmalığını kabul etmeyeceğiz!
  Irak'ta işgal taşeronluğu, içerde işçi ve emekçilere yönelik saldırılar
  Emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı Irak halkının direnişini destekleyelim!
  Savaş ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Tezkere geçti... Sıra işgale ortak olmaya geldi!
  İşbirlikçi takımı hesap verecek!
  Savaş ve işgal karşıtı eylemlerden...
  Türk-İş ağası S. Kılıç ihanetlerine devam ediyor...
  Fanset işçileriyle ve sendikacılarla konuştuk...
  Sınıftan haberler...
  Savaşa karşı mücadelenin yeni dönemi
  45 milyano sürdürülen eğitim...
  Ekim Gençliği'nin çalışmalarından...
  Özgürlük için kalemiyle savaşan Filistinli bir aydın: Edward W. Said
  İzmir Eğitim-Sen şubeleri toplantısı...
  Petrol-İş Genel Kurulu yapıldı...
  İsrail savaş uçakları Suriye'yi bombaladı...
  Bir tezkere ve sonrası...
  Bültenlerden...
  Ölen işçi bir babanın ardından...
  İmparatorun gemisine yakıt olmayalım
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Tezkere geçti...
Sıra işgale ortak olmaya geldi!

Uzun zamandır tüm düzen cephesi tarafından yolu düzlenmeye, işçi ve emekçiler nezdinde meşrulaştırılmaya çalışılan tezkere bu hafta meclisten geçti. Kişiliksiz sermaye iktidarı ilk tezkerenin uğradığı akıbetten ders aldığı içindir ki, bu kez tüm kurumlarını bu iş için seferber etti. Bir yandan medya gerekli zemini yaratmak için dört koldan büyük bir bombardıman başlattı. İşin sorumluluğunun paylaşılması, herkesin elini taşın altına sokması gerektiği söylemleriyle tam bir bütünlük ve uyum tablosu oluşturulmaya çalışıldı. Bu kez efendilerini hayal kırıklığına uğratmayarak görevlerinin ilk kısmını layıkıyla yerine getirdiler.

ABD işbirlikçileri ihanetlerini gizlemeye çalışıyorlar

Son gelişmeler bir kez daha gösterdi ki, düzenin tüm kurumları ve düzene hizmet eden tüm güçler, yeri geldiğinde aralarındaki çatışmaları bir kenara bırakarak, efendilerine hizmette kusur etmiyorlar. Ne de olsa bu onların varlık koşulu.

Ama sıra işin siyasal sorumluluğunu üstlenip ileride yaşanabilecekler karşısında hesap vermeye gelince, Genelkurmay bu kez çarketti. Üst düzey komutanlar, tezkere ve kredi arasında bağlantı kurulmasının rahatsızlık verici olduğu ve bunun Kuzey Irak’a girilmemesi şartına bağlanmasından habersiz oldukları açıklamasını yaptılar. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de yaptığı açıklamada, Güney Kürdistan’a girmeme koşulundan haberlerinin olmadığını, bunu gazetelerden öğrendiklerini söyledi.

Herşey o kadar açık bir şekilde yürütülüyorken, ordunun bundan habersizmiş gibi davranması halkla alay etmektir. Özellikle ordunun yönetim mekanizmasında bulunanların Amerikancı kimlikleri herkes tarafından biliniyor. Ve yine herkes biliyor ki, kredinin verilmesi Pentagon tarafından Irak şartına bağlandı. Komutaların da doğrudan Pentagon’a bağlı olduklarını düşünülürse, yapılan anlaşmanın içeriğinden haberdar olmamaları mümkün değildir.

Onlar eğitimlerini ve burslarını Pentagon’dan alıyorlar. Hazırlanmış özel müfredatlarla ABD emperyalizminin çıkarlarının korunması konusunda eğitiliyorlar. Üzerlerine düşen görevi biliyor ve ona göre davranıyorlar. Aksi halde o koltuklarda oturma şanslarının olmadığını biliyorlar.

Bu nedenle bugüne kadar Amerikan emperyalizminin çıkarları neyi gerektirdiyse onu yaptılar. Türkiye’de toplumsal muhalefeti bastırmak için darbeler düzenlediler, bütün bir ülkeyi cezaevine çevirdiler, komşu halklara karşı düşmanca bir tutum içine girerek bölgede emperyalizmin koçbaşlığını yaptılar. Dünyanın dört bir tarafına asker gönderip işgallere katıldılar. Şimdi ise komşu bir ülkenin işgali ve katliamına ortak olmak için gençlerimizi ölmeye ve öldürmeye gönderiyorlar. Sonra da kalkıp ABD ile yapılan anlaşmanın içeriğinden haberdar olmadıkları yalanını söyleyebiliyorlar. Sanki ABD’nin “bizim çocuklar” diyerek “onurlandırdıkları” onlar değil. Sanki efendilerinin isteği ve çıkarları doğrultusunda hükümetlerin kurulmasını sağlayıp gerektiğinde onları alaşağı edeler onlar değil. Sanki herhangi bir sermaye hükümetinin kurulması sürecinde onların icazeti alınmıyor...

Genelkurmay tüm hazırlıklarını tamamladı

Aylardır gidecek askerlerin sayısı, görev bölgeleri, orada yapacakları işin niteliği ve gidecek askerlere kimin komuta edeceğinin hesapları yapılıyor. Hatta gidecek askeri birliklerin niteliği ve yapacakları iş önceden belirlenip bu konuda eğitimleri dahi tamamlanmış bulunuyor.

Daha önceki süreçte gerekli bilgilerin toplanması ve ön araştırmanın yapılması için bir heyet Irak’ta görev yapılacak bölgeye gönderilmişti. Yapılan açıklamalara göre, görev bölgesine hava kontrol timi, adli tahkikat konusunda uzman jandarma birliği ve karacı birlikler gidecek. Ankara Mamak’ta bulunan 1. Taktik Tümen Komutanlığı’na bağlı olan bir tugayın gönderilmesi de planlanıyor. Tümen Komutanlığı’nda görev yapacak personel dışında, görevlendirilecek tugayın 4-5 bin kişiden oluşması bekleniyor. Eğer asker göndermesi beklenen diğer ülkeler sözlerini tutmazlarsa, ek üç tugayın daha gönderilmesi de gündemde. Gidecek askeri birlikler için gerekli ön hazırlıklar 14 Eylül’de, yani daha tezkere meclise gelmeden tamamlanmıştı. Bu hazırlıkların da Genelkurmay’ın bilgisi dışında yapıldığı sölenemez herhalde. İşgale katılmak için yapılan bu hazırlıklar, anlaşmanın çok önceden yapıldığını, geri kalanın hukuki prosedür olduğunu gösteriyor.

Tezkereyi yırtmanın yolu sokaklardan geçiyor

Amerikan işbirlikçileri, ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda ülkeyi tam bir batağa sürüklüyorlar. Ters bir gelişmenin yaşanmasını engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar, bu konuda son derece örgütlü ve bilinçli hareket ediyorlar.

Kanı pazarlığa çıkarılan işçi ve emekçiler ise, canlarının yanı sıra işgalin ekonomik faturasını da ödemekle yüzyüzeler. Şimdiye dek yapılanlar tezkerenin geçmesine engel olamadı. Sermaye kendi üzerine düşen uğursuz rolü yerine getirdi. Biz ise kendi sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getiremedik. Bundan güç alanlar tam bir pervasızlıkla kan pazarlığına imza attılar.

Şimdi artık sıra bizde, sözün bittiği yerde. Geriye çekilecek ne bir yerimiz, ne de adımımız kaldı. Düzen kurumlarından beklentiler içine girmenin boş bir hayal olduğu ise bir kez daha görüldü. Bundan sonra hesaplaşmanın yapılacağı ve sermaye iktidarından ihanetinin hesabının sorulacağı yer alanlardır. Tezkereyi alanlarda yırtarak, gençlerimizin ve geleceğimizin pazarlık masalarında satılamayacağını göstermeliyiz.