Filistin kentlerine dönük siyonist işgal ve gerçekleştirilen katliamlar, ama özellikle de Cenin Mülteci Kampında yaşananlar İsrailin ve arkasındaki emperyalist destekçilerin kanlı yüzünü bir kez daha bütün çıplaklığıyla göstermiş ve tüm dünyadan tepkiler yükselmişti. Bunun üzerine ABD yönetimi İsrailin işgal ettiği yerlerden çekilmesinin zamanı gelmiştir türünden açıklamalar yapmaya başladı. İsrail hükümeti de planlarının birinci aşamasını tamamladıklarını, bu nedenle de işgal edilen kentlerden çekilmeye başladıklarını duyurdu. Hemen ardından İsrail işgal güçleri arkalarında yanıp yıkılmış kentler ve binlerce ölü bırakarak bazı Filistin kentlerinden çekildiler. Fakat bunun tümüyle dünya kamuoyunu yanıltmak, yoğunlaşan tepkiyi yumuşatmak amaçlı bir taktik olduğu en başından belliydi. İşgallerin sona erdiği söylenmesine rağmen Arafatın karargahı ve Filistinlilerin sığındığı Nativitas Kilisesi hala kuşatma altında tutuluyordu. Filistin şehirlerine giriş çıkışlar İsrail askerlerinin denetimindeydi ve en önemlisi İsrail ordu birlikleri en ufak bahaneyle Filistin kentlerine ya da köylerine günü birlik operasyonlar düzenleyip katliamlar yapmaya devam ediyorlardı. Fakat son hafta yaşanan işgaller, İsrailin katliam politikasını daha bir açıklıkla gösterdi. Yeni işgal ve katliamlar İsrail ordusu 9 Nisanda çekildiği Kalkilyayı ve civarındaki üç köyü 27 Nisanda yeniden işgal etti. İsrail ordusu Kalkilyada sokağa çıkma yasağı ilan ettikten sonra bütün evleri teker teker aramaya başladı. Hamasın iki yerel liderinin de aralarında bulunduğu 20 kişi tutuklandı. İsrail ordusunun bu hafta işgal ettiği ikinci kent Batı Şeriadaki El Halil oldu. Filistinli militanların 26 Nisanda El Halil yakınlarındaki Adora Yahudi yerleşim birimini hedef alan saldırısında 4 İsrailli ölmüştü. Bu saldırıyı gerçekleştirenlerin El Halilde saklandıklarını ve Yahudilere dönük yeni saldırılar olabileceğini öne süren İsrail ordusu 28 Nisanda kenti işgal etmeye başladı. İsrail askerleri El Halilde Filistin halkının direnişiyle karşılaştı ve yer yer şiddetli çatışmalar yaşandı. İsrail askerleri direnişe geçenlerin üzerine ağır makinalı tüfeklerle ateş açtılar ve biri El Aksa Şehitleri Tugayı üyesi, üçü güvenlik görevlisi olmak üzere en az 9 Filistinliyi öldürdüler. 20 Filistinli çatışmalarda yaralanırken 17 kişi de İsrail askerleri tarafından tutuklandı. İsrailin katliamları Gazzede de devam ediyor. Son olarak Gazze şeridinin Mısır sınırına yakın bölgesinde bir Filistinli kadın İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu vurularak öldü. Direniş kararlılığı sürüyor İsrailin işgal ve katliam politikasını yeni biçimler altında sürdürmek istemesine Filistin halkının yanıtı gene direniş oldu. El Halil ve Kalkilyada olsun, işgal edilen Filistin köylerinde olsun İsrail askerleri karşılarında boyun eğen, teslim olan insanlar bulamadılar. Her yerde şu veya bu ölçüde direniş gösterildi, çatışmalar yaşandı. Onlarca Filistinli bu çatışmalarda öldü.
Gazze Şaronu bekliyor İsrailin, Batı Şeriadaki operasyonları hızını yitirse de hala sürerken Gazze Şeridinde halk da İsrail ordusunu bekliyor. İngiliz Independent gazetesine göre Başbakan Ariel Şaronun Filistinlilere yönelik savaşın ikinci aşaması olarak tanklarını Gazze Şeridine göndereceğinden emin olan halk, güçlü İsrail ordusuna karşı kum torbalarıyla siperler hazırlıyor. Filistin güvenlik güçleri, Erez geçiş noktasına kum ve toprak dolu torbalarla 5 metre yüksekliğinde siperler yaptı. Tenekeden barakalarındaki kalaşnikoflu güvenlik güçleri Şaronun savaşının ikinci bölümüne hazır bekliyor. Filistinlilere göre, Şaron gerçekten de terör ağını çökertmek istiyorsa, İsrail ordusunun henüz işgal etmeye cesaret edemediği Gazze Şeridinin ilk hedef olması gerekirdi. Gazze Şeridinde İsrailin zırhlı Merkava-3 tanklarının nasıl tahrip edileceğini bilen, kısa menzilli füzeler ve havan topları üretebilen ve bubi tuzakları kurmayı çok iyi bilen çok sayıda militan var. Gazze halkı, başlarına gelebilecek en kötü şeylere karşı hazırlık yapıyor. Bankalardan büyük miktarlarda para çekiliyor. İnsan hakları örgütleri, Batı Şeriada olduğu gibi, dosyalarının İsrail askerlri tarafından çalınmasına karşı bilgisayarlarındaki arşiv dosyalarını kopyalıyor. İnsan hakları avukatı Raca Sourani, gelecek günlerde olacaklara ilişkin beklentilerini şöyle anlatıyor: Kötü, kapkara ve kanlı günler olacak. Hem Filistin hem İsrail kanı dökülecek. Filistinliler artık iyi kurbanlar olmamaya kararlı. Kaybedecek bir şeyleri kalmadı. İsrail Pandoranın Kutusunu açtı. Moralimiz hiç bu kadar yüksek olmamıştı ve hiç bu kadar kararlı olmamıştık. (...)
Cenevrede Filistin halkıyla dayanışma eylemi BİR-KAR olarak bir ayı aşkın bir süredir, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı, direnen Filistin ve diğer ezilen halklarla dayanışma amacıyla kampanya yürütüyoruz. Bu çerçevede çıkardığımız afiş ve pullarımızı şehrin merkezi yerlerine yaygınca yaptık. Savaş karşıtı bildirimizi dağıttık. ABD destekli siyonist İsrail savaş makinasının Filistin halkına karşı uyguladığı vahşet ve katliamı protesto etmek amacıyla, bölgemizde her Cuma günü, birçok kurum ve Filistinlilerin içinde yeraldığı savaş karşıtı protestolar ve mitingler yapılıyor. Biz de bu faaliyetlere gücümüz oranında katıldık. Yaygın bildiri dağıtımı yaptık. BİR-KAR olarak çıkardığımız afişlerimizi döviz biçiminde düzenleyerek taşıdık. Yürüyüşte İsrail ve ABD karşıtı sloganlar oldukça sık sık ve coşkulu bir şekilde atıldı. 27 Nisan Cumartesi günü, anti-faşist güçlerin organizasyonuyla bir yürüyüş gerçekleştirildi. Bu yürüyüşe ve ayrıca Fransadaki cumhurbaşkanlığı seçimlerde ikinci tura geçen faşist Le Pene karşı yapılan yürüyüşe katıldık. Savaş karşıtı ve 1 Mayısla ilgili materyallerimizi dağıttık. Anti-faşist kitle ırkçı-faşist harekete karşı oldukça öfkeli ve tepkiliydi. Filistinlilerle dayanışma yürüyüşüne yaklaşık 800, Le Pen karşıtı yürüyüşe ise yaklaşık 1000 kişi katıldı. Kahrolsun siyonizm, emperyalizm ve ırkçılık! BİR-KAR/Cenevre |
|||||