4 Mayıs'02
Sayı: 17 (57)


  Kızıl Bayrak'tan
  Dünyada ve Türkiye'de 1 Mayıs
  Geleceğimizi kazanmak için ihanet barikatını yıkalım!
  İstanbul'daki kutlamalar üzerinden 1 Mayıs'ın gösterdikleri
  1 Mayıs'ın sunduğu verilerden yararlanmasını bilmeliyiz
  İstanbul'da 1 Mayıs haber ve yorumları...
  "Milli birlik" değil, sınıfın birlik ve dayanışma isteği öne çıktı!..
  Ankara'da 1 Mayıs ve gençlik
  İşçi ağırlıklı 25 bin kişilik katılım
  Son yılların en coşkulu ve kitlesel 1 Mayıs'ı...
  Zor dönemin bilinçli, inançlı ve soluklu devrimcileri.../2
  İllerde 1 Mayıs...
  Türk-İş Başkanlar Kurulu eylem takvimi açıkladı...
  Dünyada 1 Mayıs...
   Filistin'de son gelişmeler
   Filistin halkı direnmeye devam ediyor
   Kürdistan devrimi ile Türkiye devrimi üzerine düşünceler...
   Deniz, Yusuf, Hüseyin yaşıyor... Direniş geleneği sürüyor...
   Yaşayacaksan onun gibi yaşa, öleceksen onun gibi öl!..
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Türk-İş Başkanlar Kurulu eylem takvimi açıkladı...

Genel grevden sermayeden çok
sendika ağaları korkuyor!

Kamuda tasfiye saldırısında ilk somut adımların Mayıs ayı sonlarında atılması bekleniyor. Kamu kurumlarına bağlı bölge müdürlüklerinin bir kısmı bu tarihte kapatılacak. Buna karşı tepkinin yer yer alanlara taşması ve tabandaki güçlü eylem beklentisi, kamuda örgütlü bulunan Türk-İş’i de harekete geçmeye zorluyor.

Geçen yıl Kasım-Aralık döneminde bazı eylemler yapan ve hükümete “eğer bizi dinlemezseniz genel grev yaparız” diye diklenen Emek Platformu ve sendika konfederasyonları, o günden bu yana yaşanan gelişmeleri uzaktan seyretmekle yetiniyorlardı. Örneğin Türk-İş, Kasım-Aralık eylemlerinden bu yana sadece bir dizi kapalı salon toplantısı örgütlemiş, tabandaki tepkinin yoğun olduğunu görünce son toplantıyı yapmaktan da vazgeçmişti. Onun dışında Türk-İş yöneticilerinin adı ancak hükümet üyeleriyle yaptıkları toplantılar, görüşmeler nedeniyle basına yansıyordu.

Türk-İş Başkanlar Kurulu nihayet 25 Nisan’da toplanarak bir dizi talep belirledi ve bir eylem takvimi açıkladı. Başkanlar Kurulu’nun toplantıdan sonra yayınladığı bildiride şu talepler yeralıyor.

İş güvencesi yasası çıkarılsın, işsizliğin önlenmesi için somut adımlar atılsın, özelleştirmeler ve istek-dışı emeklilik durdurulsun, geçici işçiler kadroya geçirilsin, kamu kurumlarının kapatılmasından vazgeçilsin, 3 Aralık genelgesi geri çekilsin ve emeklilikte kademeli geçişte Türk-İş'in talepleri kabul edilsin.

Sermayenin saldırılarının kapsamı düşünüldüğünde, elbette ki bu talepler bir hayli yetersiz kalıyor. Örneğin iş güvencesi yasasının çıkarılması talebinin işçilere gerçek bir iş güvencesi sağlaması mümkün değil. Bu yasa daha çok göstermelik bir işgüvencesi karşılığında kıdem ve ihbar tazminatı haklarının budanması gibi bir amaç taşıyor. Fakat bu haliyle bile talepler listesi milyonlarca işçi ve emekçinin çıkarlarını ve özlemlerini ifade ediyor.

Önemli olan Türk-İş’in ortaya koyduğu bu talepler için ne yapacağı. Başkanlar Kurulu’nun bildirgesine göre, eğer hükümet Türk-İş’in bu uyarısını dikkate almazsa 15 Mayıs’ta Ankara’da profesyonel sendikacıların katılacağı bazı eylemler yapılacak. Hükümet gene yola gelmezse, bu kez Türk-İş Ankara’da tüm üyelerinin katılacağı bir miting yapacak. Aynı zamanda tüm illerde de miting ve gösteriler yapılacak. Bildirgeden anlaşıldığı kadarıyla, eylem takviminin en ileri, en kitlesel ve etkili eylemi olarak tarihi henüz belli olmayan bir Ankara mitingi gösteriliyor. Başka bir şey yok. Türk-İş yönetiminin samimiyetsizliği de burada ortaya çıkıyor zaten.

Daha bundan 5-6 ay önce Emek Platformu’nu oluşturan konfederasyonlar ve en başta da Türk-İş hükümeti sayısız kez uyardılar ve “hükümet bizi dinlemezse genel greve gideceğiz” diye açıkladılar. Gerçekten de saldırıların püskürtülmesinin yolu süresiz genel grev-genel direnişin örgütlenmesinden geçiyordu. Fakat hem Emek Platformu hem de Türk-İş bu genel grev sözünü unutmuş görünüyorlar. Başkanlar Kurulu bildirgesinde genel grevin adı bile geçmiyor.

Bu da gösteriyor ki Türk-İş’in niyeti sermayenin saldırılarını püskürtmek, sömürü ve işsizliği sınırlamak, hakların budanmasını engellemek değildir. Eğer sıraladıkları taleplerin elde edilmesi noktasında samimi olsalardı, ortaya sonuç alıcı bir eylem takvimi koyarlardı. Bunun en açık göstergesi de bir genel grevi örgütleme işine girişmeleri olurdu.

Ayrıca, sermayenin saldırılarının sadece Türk-İş’in yapacağı eylemlerle püskürtülemeyeceği açık. Tüm işçi ve emekçilerin, tüm ezilen ve sömürülen kesimlerin sermayeye karşı birleşik mücadelesinin örülmesi gerekiyor. Nitekim bu bürokratların kendileri bile Emek Platformu’nun oluşturulmasını zamanında bununla gerekçelendirmişledi. Fakat şimdi Türk-İş ortak mücadeleden, birleşik eylemden kaçınmakta, kendi başına eylem takvimleri ilan etmektedir.

Türk-İş bürokratlarının niyeti açıktır. Onlar bu takvimi sermayenin saldırılarını püskürtmek için değil, tabanın inisiyatifiyle gelişecek eylemli tepkilerin önünü kesmek için ortaya atıyorlar. Bir kez daha sınıf hareketinin gelişme olanaklarını içerden tahrip etmeye, boşa düşürmeye soyunuyorlar.

Öncü işçiler, bürokratların bu oyununu tersine çevirmek için bulundukları alanlarda harekete geçmelidirler. Planlanan eylemlerin inisiyatifi önden bir hazırlıkla öncü, devrimci işçiler tarafından ele geçirilmeli, bu sermaye uşaklarının bir kez daha hava boşaltma gösterileri düzenlemelerine fırsat verilmemelidir.



SASA işçileri “esnek çalışma” dayatmasını
grev kararıyla yanıtladılar

SASA’da 1 Ocak 2002 tarihinde başlayan TİS görüşmelerinin tıkanmasının ardından arabulucu ile yapılan görüşmelerden de bir sonuç çıkmadı. 30 Nisan’da sürenin dolmasıyla grev kararı alındı ve işyerine asıldı.

TİS görüşmelerinin tıkanmasının nedeni, işverenin esnek çalışmayı dayatması ve bu konuda geri adım atmaması oldu. Esnek çalışma, ihbar tazminatlarının yasal düzenlemelere göre ayarlanması, işçiye ödenen pazar payı hakkının kaldırılması ve pazar çalışmasının normal mesai gibi sayılması dayatmaları üzerine grev kararı alındı.

Basın açıklamasıyla grev kararını ilan eden Petrol-İş Şube Başkanı Ahmet Kabaca şunları söyledi: “Kriz nedeniyle SASA işçisi bir ay ücretsiz izine çıkarıldı. SASA işçisi olarak biz yeterli fedakarlığı yaptık. Patron bize zarar ettiklerini, pazarda rekabet etme şanslarının kalmadığını söylüyor. Zararın sorumlusu biz değiliz” dedi. Şube başkanının konuşması boyunca işçiler “Esnek çalışma istemiyoruz!” sloganını attılar.

Uzun zamandır işverenler esnek çalışmayı dayatıyorlardı. Esnek çalışmaya karşı grev kararı alınması olumlu ve örnek bir tutum. SASA işçisinin grev kararının desteklenmesi ve dayanışmanın yükseltilmesi büyük bir önem taşıyor. (SY Kızıl Bayrak/Adana)



Sivas’ta eylem...

Bölge müdürlükleri kapatılamaz!

Sivas’taki bölge müdürlüklerinin kapatılmasına karşı 27 Nisan Cumartesi günü bir miting düzenlendi. Eyleme Sivas’taki KESK’e ve Türk-İş’e bağlı sendikalar, ÖDP, EMEP, İP, CHP, DYP, BBP, AKP partileri ve bazı federasyonlar katıldı.

Mitinge farklı katılım sağlayan tek kurum KESK oldu. KESK’e bağlı sendikalar Eğitim-Sen’de buluştuktan sonra trafiği keserek miting alanına girdiler. Yaklaşık 3500 kişinin bulunduğu eylemde KESK’e bağlı sendikalar ve sendikalarla birlikte yürüyen öğrenciler tarafından "Direne direne kazanacağız!”, “İşçi-memur elele genel greve!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!”, “Bölgeler kapatılamaz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Kahrolsun sendika ağaları!”, “1 Mayıs’ta alanlara!”, “Katil Şaron Filistin’den defol!” vb. sloganlar atıldı. Türk-İş’e bağlı sendikalardaki işçiler ise farklı olarak "İşçiler burada Bayram nerede!" sloganı attılar.

Düzenin gerici partileri ise "Sivas’a kalkan eller kırılsın!”, “Sivas köy olmasın!”, “Sivaslıyız haklıyız kazanacağız!”, “Bölge müdürlükleri kapatılamaz!” sloganları attılar. Yapılan konuşmalardan sonra miting sona erdi.

SY Kızıl Bayrak/Sivas



Eğitim-Sen’den baskılara karşı açıklama

27 Nisan günü Kadıköy İskele Meydanı’nda Eğitim-Sen’e yönelik baskıları protesto etmek için basın açıklaması yapıldı. Eyleme yaklaşık 200 emekçi katıldı. Sayıları az olsa da oldukça coşkuluydular. Sık sık “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Toplu sözleşme hakkımız grev silahımız!”, “Ahmet başkan yalnız değildir!” sloganları atıldı. Basın metninin okunmasının ardından davul zurna eşliğinde halay çekmek isteyen emekçilere polis izin vermeyerek dağıttı. (SY Kızıl Bayrak/İstanbul)