Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Haziran 2003
Sayı: 61
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Haklarımızı gaspettirmeyeceğiz, geleceğimizi savunacağız!
  Geride kalan bir yılın ardından...
  İşçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor...
  "DTCF faşizme mezar olacak!"
  Eskişehir'de faşist saldırı...
  Meyhane değil, bilim ve kültür yuvası üniversite istiyoruz!
  Ankara'da liseli gençlik çalışmamızın bir yılı...
  Özelleştirme ve kölelik saldırısı boyutlandı!
  TÜSİAD'ın yeni oyunu: Eğitime doğrudan müdahale
  Irak yanıyor, Irak yağmalanıyor!.
  ABD'nin tarihsel suç dosyasından bazı örnekler
  Toplam Kalite Yönetimi
  GATS'a uyum sürüyor...
  Herşeye rağmen intifada sürüyor!
  "Galiba aslolan onur..."
  MGK'nın çetesi tetikte...
  Türk Solu çetesi ve son gelişmeler...
  Devlet güdümlü şovenist çetenin maskesini düşürmeye devam edeceğiz!
  Haziran'da ölümsüzleşenlerin anısına...
  İşçi sınıfının büyük komünist ozanı
  Bir "Nike" öyküsü....
  Thomas More ve "Ütopya"
  Bir roman...
  Gençlik gözaltında
  Okur mektupları



 
 
Bir roman...

Mülksüzler

“Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir.
Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız.
Devrim olabilirsiniz ancak...”

Kurgusal bir roman olan Mülksüzler, “iki dünya”nın zıtlıkları üzerine kurulu: ‘Sahip olma’ ve ‘sahip olunma’ durumlarının var olmadığı, emir almayan ve emir vermeyen, ‘devlet’, ‘patron’, ‘yönetici’ gibi yapı ve kişilerin barınamadığı gezegen Annares ile; kapitalistlerin ve devletçilerin dünyası olan Urras... Roman kahramanı isyancı/fizikçi Shevek’in, Annares ile Urras arasında yaptığı yolculuklarla, daha doğru bir söyleyişle ‘gidiş-dönüş’lerle bu iki dünyanın zıtlılıkları su yüzüne çıkmakta.

Kendilerine Odocu diyen bir toplumu anlatan Ursula K. LeGuin, Shevek’in gözüyle Odoculuğun -bir anlamda anarşizmin- yadsıdıkları ve benimsediklerini gözler önüne seriyor. Fizikçi Shevek için her zaman dönüş de gidiş yolculuğu kadar önemlidir. Onun için gitmek yeterli değildir, işin yarısıdır yalnızca; dönmelidir o! Bu anlayışla Annaresli Shevek Urras’a -cehenneme- gider, ama vatanı Annares’e -cennete- döner.

“Bir duvar vardı... Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, ikiyüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu duvarın hangi yönünden baktığınıza bağlıydı.” Shevek’in öyküsünü bu satırlarla başlatan LeGuin, kitap boyunca; insanları, ülkeleri, kültürleri birbirinden ayıran duvarların yıkılması gerektiğini belirtir. Kapitalizmin kişi ve toplumları yoz ilişkiler ağında boğmaya çalışmasına bir başkaldırıdır bu.

Annares ütopik bir dünya mıdır? Kıtlık, toz ve hastalık hiç yakasını bırakmaz Annareslilerin. Buradan bakıldığında cevap nettir aslında; hayır, ütopik bir gezegen değildir. Odocular tüm bu hastalıkları, kıtlığı ve tozu da paylaşmak zorundadırlar.

Shevek, ‘yasalar dışında herhangi bir ahlaka’ ve ‘ibadet evleri dışında dinlere’ izin vermemekle suçlar Urraslıları. Kadın-erkek ilişkilerine olan yoz bakış açılarınaysa şaşırır. Odo’nun (ki bir kadındır) “evliliğin yasal ve ekonomik önlemlerle zorlanan bir birliktelik olduğu”nu söyleyip, evliliği lanetlemesi Urraslılar için bir şey ifade etmez. Shevek bu anlamda da bir yabancıdır Urras’ta. Çünkü o “her zaman tüm yaşamların ortak olduğuna inanmış, laboratuvarlardaki tanklarda yaşayan balıklarla akrabalığından coşku duymuş” olan sevdiği kadın Takver’i yoldaşı, kardeşi görür aynı zamanda.

Annares’te yeni doğan bebeklere isimler rasgele bilgisayar tarafından konulur. Bu nedenle, kişinin ismine bakılarak cinsiyeti konusunda yargıda bulunulamaz. Kadın-erkek ayrımcılığını her anlamda yadsıyan Annares’liler bu ayrıntıyı da unutmamışlar.

Urras’ta iken Shevek’in kulağına sıklıkla gelen, O-nun, ben-im, sen-in gibi iyelik zamirleriyle bezenmiş sözcükler her seferinde şaşkınlık yaratır onda. Annares’te el-im, kol-um bile demeyen, kendisini doğuran kişiden anne (-m eki yok), rahatsızlığını ‘baş ağrıyor’ diye belirten Shevek gerçek bir Odocu olduğunu her fırsatta kanıtlar. ‘Fedakarlık’ da yabancı bir kelimedir onun için. Bir kişinin başka kişi veya toplum için kendini zora sokan tavırlarda bulunmasının özel bir nitelemesi (fedakarlık gibi) olmamalıdır; tüm yapılanlar gerekli olduğu için yapılmıştır.

“Yeni bir dünya hayal etmekle yetinemeyiz. O dünyayı, var olan dünyanın, eski dünyanın, somut, bilimsel eleştirisi üzerinde kurabiliriz” diyen Engels’in sözlerinin Shevek’e rehber olduğunu görüyoruz. Shevek Annares’te mücadele veriyor, fakat Urras’ı tanımaktan, kavramaktan geri durmuyor.

Fizikçi/isyancı Shevek’in kapitalizmin vatanı olan Urras’tan cehennem diye bahsetmesine hak vermemek mümkün değil.

Z. Özgür



KTÜ Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci
Platformu’nun gezisi

KTÜ Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci Platformu olarak yaklaşık 60 kişinin katılımıyla bir bahar gezisi düzenledik. Gezi öncesinde yapılan anket ve 1 Mayıs çalışmalarıyla kitlelerle daha sıkı bağların kurulması, böylece geziye yeni insanların katılması oldukça olumluydu. Geziye yönelik çağrının geç yapılması ve aynı gün başka gezilerin olması katılımı olumsuz yönden etkiledi.

Gezi hazırlıklarının özellikle platformumuza yeni katılan arkadaşlar tarafından yürütülmesi oldukça anlamlıydı. Gezide şiir, tiyatro ve müzik etkinliğinin yanı sıra “Eğitim sisteminin sorunları ve örgütlenmenin gerekliliği”ni konulu bir forum düzenlendi. Foruma tüm kitlenin aktif katılımı dikkat çekti. Forumda platformun amacı ve şimdiye kadar yapılan çalışmalar da anlatılarak, paralı eğitim karşıtı mücadele çağrısı yapıldı. Gezimiz coşkulu halaylarla sona erdi.

KTÜ Paralı Eğitim Karşıtı Öğrenci Platformu