Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Haziran 2003
Sayı: 61
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Haklarımızı gaspettirmeyeceğiz, geleceğimizi savunacağız!
  Geride kalan bir yılın ardından...
  İşçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor...
  "DTCF faşizme mezar olacak!"
  Eskişehir'de faşist saldırı...
  Meyhane değil, bilim ve kültür yuvası üniversite istiyoruz!
  Ankara'da liseli gençlik çalışmamızın bir yılı...
  Özelleştirme ve kölelik saldırısı boyutlandı!
  TÜSİAD'ın yeni oyunu: Eğitime doğrudan müdahale
  Irak yanıyor, Irak yağmalanıyor!.
  ABD'nin tarihsel suç dosyasından bazı örnekler
  Toplam Kalite Yönetimi
  GATS'a uyum sürüyor...
  Herşeye rağmen intifada sürüyor!
  "Galiba aslolan onur..."
  MGK'nın çetesi tetikte...
  Türk Solu çetesi ve son gelişmeler...
  Devlet güdümlü şovenist çetenin maskesini düşürmeye devam edeceğiz!
  Haziran'da ölümsüzleşenlerin anısına...
  İşçi sınıfının büyük komünist ozanı
  Bir "Nike" öyküsü....
  Thomas More ve "Ütopya"
  Bir roman...
  Gençlik gözaltında
  Okur mektupları



 
 
Eskişehir’de faşist saldırı...

Baskılar bizi yıldıramaz!

27 Mayıs günü Osmangazi Üniversitesi merkez kantin önünde, 22 Mayıs günü bir arkadaşımız şahsında üniversite gençliğe yapılan faşist saldırıyı teşhir amaçlı bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Eyleme 150’ye yakın öğrenci katıldı.

Basın açıklamasının ardından kortejler oluşturarak rektörlüğe dilekçe vermek üzere yürüyüşe geçtik. Rektörlük önünde Eğitim-Sen adına bir hocamız konuştu, Eğitim-Sen olarak faşist saldırıları kınadıklarını ve bu olayın takipçisi olduklarını belirtti. Merkez kantin önüne dönülerek eylem bitirildi.

Yürüyüş sırasında “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Faşizme karşı tek yumruk tek barikat!”, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “YÖK’ü YEK değil, yokedeceğiz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”, “YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!” sloganları gür bir biçimde atıldı ve “Gün doğdu” marşı söylendi.

Daha sonra faşistlerin İİBF kantinine toplu gelmesi üzerine İİBF binasına yaklaşık 50 kişilik bir grup olarak gittik.

Genç komünistler olarak faşizme karşı en etkin mücadeleyi gençlik kitlelerini devrim mücadelesine kazanarak vereceğimiz bilinciyle hareket ediyoruz. Emperyalistler ve işbirlikçileri saldırıyor! Yanıtlarını alacaklar!

Ekim Gençliği okuru/Eskişehir

Basın açıklaması metni...

“22 Mayıs ‘03 tarihinde saat 21:45’te Astsubay Orduevi arkasındaki sokakta 15-20 kişilik ülkücü-faşist bir grubun saldırısına uğradım. Bu, çevredekilerin müdahalesiyle son buldu. Aksi taktirde daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Bu saldırı yalnızca benimle sınırlı değil. Daha önce de birçok öğrenciye yurt ve okul içerisinde aynı grup tarafından saldırı düzenlenmiştir. Ayrıca öğrenci yurtlarında öğrencilere bu kişiler tarafından zorla bilet satılarak haraç toplanmakta, buradan elde edilen gelir gerici araçların finansı için kullanmaktalar.

Üniversite ve yurt yönetimleri bu olaylara sessiz kalarak yeni saldırılara davetiye çıkarmaktadır.

Yaşananlar Eskişehir’le de sınırlı değildir. Birkaç hafta içerisinde İstanbul’da, Kıbrıs’ta ve Çanakkale’de gerçekleşen saldırıların bir parçası olan bu saldırıyla amaçlanan son dönemde yükselen anti-emperyalist gençlik hareketini geriletmektir.

Bu saldırı emekten, barıştan ve özgürlükten yana olan herkese yönelmiş bir saldırıdır. Bu saldırıyı düzenleyenler ise emperyalizmin ve işbirlikçilerinin uşaklığını yapanlardır.

Ancak bunu herkes bilmelidir ki bu tür faşist saldırılarla bizi baskı altına alamazsınız. Bağımsızlık ve demokrasi mücadelemiz sürecek.”



Tutsaklara “yüksek güvenlikli” saldırı!

Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!

19 Aralık katliamı faşist sermaye devletinin devrimci tutsakları teslim alma saldırısının yeni bir boyutuydu. “Hayata dönüş” katliamı ile 28 devrimci katledilmiş, devrimci tutsaklar F tipi tabutluklara kapatılmışlardı. Katliamın hedefi, devrimci tutsakları yalnızlaştırarak, onlar şahsında tüm toplumu teslim almaktı. Ancak sermaye devletinin bu kirli planları başarıya ulaşamadı. Devrimci tutsaklar inançlarından aldıkları güçle her koşul altında direneceklerini bir kez daha kanıtladılar. Ağır tecrit koşulları devrimci irade karşısında yetersiz kaldı.

“Yüksek güvenlikli” saldırı planlıyorlar!

F tipleri ile başarılamayanı başarmak, devrimci tutsakları teslim almak için sürdürdükleri çalışmalar son günlerde gün yüzüne çıkıyor. Devlet tarafından inkar edilen yeni saldırı planının adı “yüksek güvenlikli cezaevleri”. Diyarbakır ve Denizli’de kullanıma hazır hale getirilen, İstanbul ve Tekirdağ’da ise yapımı halen sürmekte olan bu yeni tip tabutluklar ile ilgili edinilebilen bilgiler bu inşaatlarda çalışan işçilerin anlatımları. Diyarbakır’daki tabutluk için demokratik kitle örgütleri tarafından yapılan inceleme başvuruları, devlet tarafından yapımın henüz kaba inşaat aşamasında olduğu söylenerek reddediliyor.

Diri diri gömmek istiyorlar!

Tecrit ve izolasyonun dozunun iyice arttırıldığı bu tabutlukların en önemli özelliği hücrelerin yer altında inşa ediliyor olması. Yerin 2 kat dibinde yer alan hücrelerde ışık ve havalandırma bulunmuyor. Hücrelerin tam arkasında yer alan tek kişilik havalandırmalarda dahi elektrik ışığı dışında hiçbir ışık yok. Birbirlerini göremeyecek şekilde tasarlanan hücreler arasındaki duvarlar ise ses geçirmiyor. Böylece tutsakların birbirlerinden tamamen izole edilerek yalnızlaştırılmaları planlanıyor. Oda şeklinde planlanan cezaevinin her odasında 100 hücre olduğu söyleniyor. Mutfağı, banyosu ve tuvaleti dahil toplam 4 m2 olan hücrelerin en önemli özelliği ise tavanının eğik yapılmış olması. Böylece tutsakların sürekli eğik durarak bir süre sonra kamburlaşması hedefleniyor. Toplam 380 kamera ile tutsakların en ufak hareketi bile sürekli takip edilecek. Görevlilei dahi görmenin mümkün olmadığı tabutluklarda tutsakların hayatla olan tüm bağlantılarının kopması, adeta diri diri gömülmeleri isteniyor.

Son sözü hep direnenler söyler!

Tek başına işçilerin anlatımları bile, sermaye devletinin faşist yüzünü ortaya seriyor. Kölelik yasaları ile işçi-emekçilere, paralı eğitim ile öğrenci gençliğe saldıranlar elbette devrimci tutsaklara saldırmayı ihmal etmeyeceklerdi. Ancak bir şeyi unutmasınlar. Devrimci tutsaklar tarih boyunca tüm saldırıları direnişle karşılamışlardır ve her zaman “son sözü hep direnenler söyler”.