Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Haziran 2003
Sayı: 61
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Haklarımızı gaspettirmeyeceğiz, geleceğimizi savunacağız!
  Geride kalan bir yılın ardından...
  İşçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor...
  "DTCF faşizme mezar olacak!"
  Eskişehir'de faşist saldırı...
  Meyhane değil, bilim ve kültür yuvası üniversite istiyoruz!
  Ankara'da liseli gençlik çalışmamızın bir yılı...
  Özelleştirme ve kölelik saldırısı boyutlandı!
  TÜSİAD'ın yeni oyunu: Eğitime doğrudan müdahale
  Irak yanıyor, Irak yağmalanıyor!.
  ABD'nin tarihsel suç dosyasından bazı örnekler
  Toplam Kalite Yönetimi
  GATS'a uyum sürüyor...
  Herşeye rağmen intifada sürüyor!
  "Galiba aslolan onur..."
  MGK'nın çetesi tetikte...
  Türk Solu çetesi ve son gelişmeler...
  Devlet güdümlü şovenist çetenin maskesini düşürmeye devam edeceğiz!
  Haziran'da ölümsüzleşenlerin anısına...
  İşçi sınıfının büyük komünist ozanı
  Bir "Nike" öyküsü....
  Thomas More ve "Ütopya"
  Bir roman...
  Gençlik gözaltında
  Okur mektupları



 
 
ABD’nin tarihsel suç dosyasından bazı örnekler

İran’da darbe

1951’deki seçimde işbaşına gelen Muhammed Musaddık BP’yi özelleştirmeyi vaat etti ve karar parlamentoda oy birliğiyle kabul edildi. Bunun üzerine ABD eliyle bir darbe düzenlendi ve Musaddık devrildi. Şah’ın CİA tarafından eğitilmiş güvenlik gücü SAVAK, 1979’daki devrime kadar İran’ı kana buladı.

Guatemala’da darbe

1951’de iktidara gelen Jacobo Arbenz, Rockfeller’in sahibi olduğu United Fruit Company’nin kontrolündeki bir kısım toprağı alınca, şirket ABD’de Arbenz’in “uluslararası komünist komplonun maşası” olduğu propagandasına dayanan bir kampanya başlattı. 1954 Haziran’ında Abenz’in yerine gelen CİA uşağı General Castillo Armas 40 yıl boyunca 100 binin üzerinde Guatemalalı’yı öldürdü.

Zaire’de darbe

Zaire 1960’da Belçika bağımsızlığını kazandığında, yurtsever Partice Lumumba ülkenin ilk başbakanı oldu. Ancak 2 ay içinde ABD destekli General Joseph Mobutu askeri bir darbeyle iktidarı aldı.1960 Aralık ayında tutuklanan Lumumba bir ayı aşkın süre boyunca vahşi işkencelerle sorgulandı ve sonunda katledildi. Cesedi hidro-klorik asit içine atılarak yokedildi. Mobutu rejimi 40 yıla yaklaşan bir süre boyunca Zaire halkına kan kusturdu.

Domuzlar Körfezi çıkartması

1959’da diktatör Batista rejimini yıkarak iktidarı alan Fidel Castro önderliğindeki devrimi boğmak üzere tezgahlanan Domuzlar Körfezi çıkartması fiyaskoyla sonuçlandı.

Endonezya’da faşist darbe

1965 yılında Endonozya’da faşist bir askeri darbe tezgahlıyarak emperyalizme mesafeli duran yönetimi deviren ABD, darbenin ardından başlatılan insan avının da dolaysız planlayıcısı oldu. Bu insan avıyla birkaç hafta içinde bir milyona yakın Endonezyalı komünist ve yurtsever katledildi.

Şili’de darbe

1973’de iktidarı alan sosyalist lider Salvador Allende, ABD’nin hışmına uğradı. 1973 Eylül’ünde ordunun aşırı sağcı faşist unsurlarının öncülüğünde darbe yapıldı. Allende öldürüldü. Binlerce Şilili işkencehanelerde katledildi. Birçok insan CİA’nin verdiği listelerle “aşırı” diye damgalandı ve yokedildi ya da zindanlara hapsedildi.

Vietnam

1964 Ağustos’unda, CİA ve ilişkili askeri istihbarat ajanları Kuzey Vietnam Açıklarında, Tonkin Körfezi’nde, sahte bir Vietnam saldırısı düzenlediler. Bu olay ABD’nin müdahalesini meşru kılmak için bir bahane haline getirildi. Yıllarca süren kirli savaşta milyonlarca Vietnamlı katledildi ya da sakat bırakıldı. Ancak ABD Vietnam’da tarihi bir ders aldı. 1975 yılında ABD Vietnam’dan sökülüp atıldı.

Laos

1957 ve 1965 yılları arasında Laos’ta CİA desteğiyle her yıl en az bir darbe yapıldı.
ABD 1965’ten 1973’e kadar Laos’a iki milyon tonu aşkın bomba attı. Fakat sonunda bu ülkeden de ulusal kurtuluş savaşıyla sökülüp atıldı.

Kamboçya

1969’dan 1975’e kadarki ABD bombardımanında 600 bin kişi öldü, ülke çapında kıtlık başladı. ABD’nin müdahale ve işgal savaşının Kamboçya’daki akıbeti de Vietnam ve Laos’dan farklı olmadı.

Angola

ABD 1975’te bağımsızlığını kazanan Angola’ya maşaları eliyle müdahalesi bir yıl sürdü. 40 milyon dolar harcandıktan ve binlerce insan öldükten sonra, kongre Angola savaşına ayrılan fonu kesti. Angola’daki iç savaş hala sürüyor. Bu güne kadar 300 binin üzerinde Angolalı öldü, 80 bini de sakat kaldı. Maddi zarar ise 50 milyar doları aştı.

Türkiye

Türkiye’de artan muhalefet hükümetin ABD’nin direktifleriyle aldığı 24 Ocak Kararları’nın uygulanmasını engelliyordu. Kenan Evren yönetimindeki ordu 12 Eylül 1980’de yönetime el koydu. Darbenin sebebini “kardeş kavgasını engellemek” olarak açıklayan cunta tarafından 171 kişinin işkence sonucu (resmi olarak kanıtlananlar), 16 kişi “kaçarken”, 95 kişi çatışmalarda, 49 kişi idam edilerek öldürüldü. 14 kişi cezaevlerindeki açlık grevlerinde öldü. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, gazetecilere toplam 4 bin yıl hapis cezası verildi.

ABD başkanı darbeyi “Our boys have done” (bizim çocuklar yaptı) sözleriyle özetledi. Toplumsal muhalefeti boğmayı ve devrimci akımları ezmeyi hedefleyen 12 Mart 1971 darbesi de tümüyle bir ABD operasyonuydu.

Greneda işgali

Başkan Reagan, bir gün Karayipler’deki Greneda adasında “korkunç Marksist bir darbe” yapıldığı haberinin telaşıyla uyandı. Adada ABD vatandaşlarını rehin aldığı iddia edilen Kübalı asker sayısının sadece 43 olduğu ortaya çıktı. 1983 sonlarında gerçekleşen ABD’nin müdahalesi sonucu 81 Kübalı, 296 Grenadalı ve 131 Amerikalı ölmüş ya da yaralanmıştı.

Nikaragua’ya müdahale

Nikaragua’yı yıllarca yöneten Somozo diktatörlüğünün yıkılmasıyla kurulan Sandinist yönetimi devirmek üzere, ABD bu ülkeye karşı kaba bir müdahaleye girişti. ABD Nikaragua’nın kırsal kesiminde terör estirmekte kullandığı kontralara askeri ve mali yardım yağdırdı. CİA limanları mayınladı, yakıt tanklarını havayı uçurdu, sonra da kontraları saldırıların parsasını toplamaya yöneltti. 10 yıl süren ekonomik ve askeri savaştan sonra 1989’da Nikaragua yönetimi ABD baskısına teslim oldu.

Panama

Kanlı bir diktatör ve aynı zamanda tescilli CİA ajanı olan Noriega, 1989’da Sandinistlere muhalefet konusunda yetersiz kalınca Aralık ayında ABD askerleri Noriega’yı “yakalamak” için Panama’yı işgal etti. İşgal sırasında 4 bin sivil katledildi.

Irak

Kuveyt’in eğik sondaj yaparak Irak petrolünü çalmaya başlaması üzerine Irak 1991 yılında Kuveyt’e müdahale etti. Bunun üzerine ABD ve müttefik emperyalist ülkeler I. Körfez Savaşı’nı başlattı. Savaş sonucu binlerce sivil ve onbinlerce Iraklı asker öldü, yıllar sürecek ambargo yüzünden Irak halkı çok büyük bedeller ödedi.
Irak’ın Kuveyt’i işgalinden 5 gün önce Saddam ve ABD Bağdat büyükelçisi April Glaspie görüşmesinde, büyükelçi, Irak ve Kuveyt arasındaki soruna “ABD karışmayacak” dedi. Bu savaşın ABD tarafından kışkırtıldığının en önemli kanıtlarından biriydi.

Haiti

ABD Haiti’yi 5 kez işgal etti ve bir keresinde 20 yıl (1915-1935) kaldı. Bu işgallerde yüzbinlerce Haitili katledildi 1990’da seçimlere izin verilmesinin ardından ABD kendi adayını seçmeyen Haiti halkını 8 ay sonra eğittiği Haiti ordusunun eliyle cezalandırdı. Darbe sonucu solcu Rahip Jean-Bertrand Aristide devrildi.

Afganistan

11 Eylül saldırısını bahane eden ABD Afganistan ile başlayan bir “terörle mücadele” harekatı başlattı. Afganistan’da yıllarca CİA tarafından eğitilen El-Kaide militanları ve Sovyetlere karşı ABD tarafından desteklenen Taliban rejimi ilk hedef olarak belirlendi. ABD ciddi bir direnişle karşılaşmadan kısa süre içinde Afganistan’ı işgal etti ve kendi güdümünde bir iktidar yarattı. ABD’nin Afganistan müdahalesi sırasında binlerce sivil aklı kendinden menkul füzelerinin ve misket bombalarının hedefi oldu. ABD’nin Afganistan işgali hala devam ediyor.

Irak işgali

Dünya haritasını yeniden şekillendirme çabasında olan ABD, himayesi dışında kalan bölgelere Irak saldırısı ile devam etti. 2003 yılı Mart ayı içerisinde başlayan saldırı Saddam diktatörlüğünün ülkeyi terk etmesiyle son buldu. Arkasında binlerce ölü ve yıkılmış bir ülke bırakan ABD, burada kendi güdümünde bir yönetim kurmakta zorlanıyor. Herkesin gözü önünde yaşanan bu kural tanımaz işgal hakkında çok fazla söze gerek yok, zira emperyalizm kanlı yüzünü zaten artık saklama gereği bile duymuyor.



Tarihin en büyük suç dosyasının failleri

Tüm tarih boyunca sivil halkın, üstelik kitleler halinde, üstelik ilan edilmiş bir savaşın bile olmadığı koşullarda, kuralsızca ve acımasızca imha edilmesi, emperyalistlerin ve gericilerin olağan bir kirli icraatı olagelmiştir. Bugün binlerce sivil Amerikalı’nın ölümünü istismar eden ve bunu dünya çapında kuralsız ve kirli bir savaş için dayanak olarak kullanmaya çalışan o aynı Amerikan emperyalizmi, tarihin bu açıdan gördüğü en kanlı ve geniş çaplı kitlesel insan kırımlarının dolaysız sorumluluğunu taşımaktadır.

Onun bu alandaki sivil kitlesel suç dosyası öylesine kabarıktır ki, bu açıdan modern tarihte yalnızca Hitler faşizmi ile kıyaslanabilir. Hiroşima ve Nagazaki’den Kore’ye, Vietnam’dan Endonezya’ya, Irak’tan Afrika’daki ve Balkanlar’daki etnik kırıma kadar, ABD milyonlarca sivil insanın yokedilmesinin dolaysız suçlusu durumundadır. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları yok yere bir anda 300 bin sivil insanı buharlaştırmış, bu kentlerde taş üstünde taş kalmamıştır. Vietnam’da, ulusal özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden mazlum bir halk, bunu, ezici bir çoğunluğu sivillerden oluşan 3 milyon insanın hayatıyla ödemiştir. Doğrudan ABD’nin tezgahladığı faşist Suharto darbesiyle Endonezya’da 3-5 gün içerisinde 1 milyon civarında komünist ve ilerici tam bir sürek avıyla katledilmiştir. Ve daha on sene önce, ABD emperalizminin Ortadoğu hakimiyetinde gedik açılmasın diye, 300 bin Iraklı Amerikan savaş makinasının marifetiyle çöllere gömüldü. Afrika’da milyonlarca, Balkanlar’da yüzbinlerce masum sivil insan, ABD emperyalizminin de kışkırtıcı olarak doğrudan rol üstlendiği etnik boğazlaşmalar içinde hayatını yitirdi. Onbinlerce ilerici-devrimciyi sistematik bir kirli savaşla yokeden, Latin Amerika diktatörlüklerini işbaşına gtiren ve doğrudan yönetenin de ABD emperyalizmi, son saldırıda beyninden vurulan Pentagon olduğunu, gökkubbenin altında yaşayan hemen herkes biliyor. Latin Amerika’nın burada yalnızca en kanlı örnekleri oluşturduğunu, gerçekte Türkiye de dahil tüm dünyada bunun böyle olduğunu eklemek bile gereksiz.

Fazlasıyla eksik olan, örneğin siyonist savaş makinası tarafından Filistin halkına karşı ABD’nin tam desteğiyle aylardır sürdürülmekte olan kirli yoketme savaşını bile içermeyen bu suç dosyası, ABD emperyalizminin dolaysız savaş ve kirli savaş icraatını ortaya koyuyor. Son saldırıyla yerle bir olan “ikiz kuleler”in ekonomik ve mali alanda simgelediği ve ABD’nin patronluğunu yaptığı küresel kapitalizmin çıkarları uğruna, onyıllardır dünya ölçüsünde uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların milyarca insanın yaşamında yarattığı yıkım ve ölümleri de buna eklerseniz, dünya tarihinin gördüğü en barbar güçle karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz. ABD emperyalizminin dünya hegemonyası ve ağırlık merkezini ABD ekonomisinin oluşturduğu dünya kapitalizmi, dünya çapında soyal yıkıma ve bir kitlesel insan kırımına dayanıyor. Tarihte böyle bir barbarlık görülmemiştir.

Sivil ve masum insanların ölümünü hiçbir biçimde onaylamıyoruz. Ama emperyalist dünyanın ABD’deki saldırı üzerinden bu çerçevede yürüttüğü tepeden tırnağa ikiyüzlü ve demagojik kampanyayı da tiksinti verici buluyoruz.

(H. Fırat, Dünya, Ortadoğu ve Türkiye, Eksen y., s.248-249)