Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Haziran 2003
Sayı: 61
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Haklarımızı gaspettirmeyeceğiz, geleceğimizi savunacağız!
  Geride kalan bir yılın ardından...
  İşçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran direnişi yol gösteriyor...
  "DTCF faşizme mezar olacak!"
  Eskişehir'de faşist saldırı...
  Meyhane değil, bilim ve kültür yuvası üniversite istiyoruz!
  Ankara'da liseli gençlik çalışmamızın bir yılı...
  Özelleştirme ve kölelik saldırısı boyutlandı!
  TÜSİAD'ın yeni oyunu: Eğitime doğrudan müdahale
  Irak yanıyor, Irak yağmalanıyor!.
  ABD'nin tarihsel suç dosyasından bazı örnekler
  Toplam Kalite Yönetimi
  GATS'a uyum sürüyor...
  Herşeye rağmen intifada sürüyor!
  "Galiba aslolan onur..."
  MGK'nın çetesi tetikte...
  Türk Solu çetesi ve son gelişmeler...
  Devlet güdümlü şovenist çetenin maskesini düşürmeye devam edeceğiz!
  Haziran'da ölümsüzleşenlerin anısına...
  İşçi sınıfının büyük komünist ozanı
  Bir "Nike" öyküsü....
  Thomas More ve "Ütopya"
  Bir roman...
  Gençlik gözaltında
  Okur mektupları



 
 
Özeleştirme ve kölelik saldırısı boyutlandı!

Kurulduğu günden bugüne kadar İMF’ye bağlılık yeminleri eden AKP hükümeti “sözünün eri” olduğunu, 6 aylık iktidarı boyunca yaptığı icraatlarla kanıtlamış oldu. Meclisten geçirdiği yasalarla, İMF’ye “niyet mektupları”nda taahhüt ettiği gibi, diğer hükümetlerin 17 yıllık özelleştirme saldırılarını aşacağını, uşaklıkta sınır tanımayacağını kanıtladı. Ayaklarının tozlarıyla gelir gelmez işe milyonlarca işçi ve emekçinin işten atılması, açlık ve sefalet içinde yaşaması anlamına gelen özelleştirmelerle başladılar. İşçi ve emekçilerin sırtından 80 yılda biriktirdiklerini emperyalist tekellere yok fiyatına satıyorlar. Her yıl milyarlarca dolar kâr eden ve bundan dolayı tekellerin iştahını kabartan, PETKİM, TÜPRAŞ, TEKEL, Milli Piyango, THY, İGSAŞ, Türk Telekom gibi KİT’ler 2003 yılının sonuna kadarbu tekellerin hizmetine sunulmuş olacak.

Geçtiğimiz günlerde SEKA’nın Balıkesir, Akdeniz, Çaycuma tesisleri, Sakarya Traktör Sanayi İşletmesi Taksan-Takım Tezgahları AŞ, yok fiyatına tekellere peşkeş çekildi. AKP hükümetinin listesi bu kadarla sınırlı değil. Barajlar, yollar, köprüler elektrik dağıtım şebekeleri, limanlar gibi uzayıp giden bir liste var önlerinde. Ormanların satışı için yasal düzenlemeler yapıldı. Eğitim, sağlık, ulaşım, belediye hizmetlerinin özelleştirilmesi için Kamu Yönetimi Reformu, Mahalli İdareler Yasa Tasarısı gibi yasal düzenlemeler hazırlanıyor. Kısacası yorucu günler bekliyor AKP hükümetini.

Geçtiğimiz hafta, tuttuğu herşeyi satarak devlete kaynak yaratması ile ünlü Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Yabancı Sermaye Derneği (YASED) üyeleri ile görüşmesinde yine inciler döktürdü. “Yeni kaynaklar yaratmadan bu borçlar ödenmez. Gelir getirici her türlü projeyi bize söyleyin.” “Yasayı hazırlayın, getirin, ben çıkaracağım. İşin peşini takip etmezseniz de kabahat sizin olur”. İMF ile hükümet arasında ekonomik programla ilgili sürdürülen 5. gözden geçirme görüşmelerinde İMF Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk de yaptığı açıklamada son noktayı koydu. “500 milyon dolarlık kredinin haziran sonunda serbest kalması için hükümet çok hızlı çalışmalı.” Nitekim bu kadar çok işi yetiştirmek için yaz tatillerinden bile vazgeçmek zorunda kaldılar.

Sermaye hükümetinin saldırıları bunlarla kalmıyor. İşçi ve emekçilerin zorlu mücadelelerle kazanmış olduğu haklarını ‘kölelik yasası’ ile gaspetmiş bulunuyorlar. Kıdem tazminatının kaldırıldığı, taşeronlaştırmanın ve günde 11-12 saatlik çalışmanın, patronun istediği zaman işçileri işten atabilmesinin, başka bir patrona kiralayabilmesinin, ücretsiz izinin yasallaştığı, sendikal örgütlülüklerin dağıtıldığı, kısacası çalışma koşullarının tam bir sömürü cehennemine çevrildiği bir saldırıyla yüzyüze bugün işçi sınıfı. Kısacası artık çalına çalına onurlarından başka bir şeyleri kalmayan işçi ve emekçilerin sofrasındaki son kırıntılara da göz koymuş, onu alma telaşı içerisinde aç kurtlar.

Ülkeyi satışa çıkaranlar, işçi-emekçilere kölelik yasalarını dayatanlar gençliğin de okuma hakkını gaspediyor, geleceğini karartıyorlar. Gençliği doğrudan etkileyen bu olumsuz tabloyu değiştirmenin tek yolu dişe diş bir mücadeleden geçiyor.



Gerçek terörist kim!

Geçtiğimiz ay İstanbul’da bir yüzbaşının tinerci çocuklar tarafından öldürülmesi ve Bursa’da bir kişinin bıçaklanarak öldürülüp üzerine tiner dökülerek yakılması epey bir yankı yarattı. Burjuva medya bu olayı “tinerci terörü” diye nitelendirip, bütün Türkiye’ye bu şekilde yansıttı. Medya daha önceleri de arkadaşlarının ölümüne tepki gösteren travestileri veya kapkaççıları terörist ilan ederek hedef göstermişti. Bu yolla toplumun dışına itilmiş kesimlerin çevresindeki ablukayı bir kat daha arttırıyor. Böylece toplumda yarattığı nefret ile bu kesimlerin anlaşılmalarını zorlaştırarak, gerçek suçluyu gizliyor ve koruyor. Sert önlemler alınması gerektiğini söyleyen sesler çoğalıyor. Hayatlarını aile sıcaklığından uzak, yağmurda, karda, sokakta aç ve işiz sürdüren ve sayıları hızla artan bu insanların varlıklarının farkına sadece bir olay gerçekleştiği zaman varılıyor.

Oysa gerek bu insanları, gerekse de diğer marjinal kesimleri bataklığa sürükleyen ve burada çürümelerini sağlayan bizzat burjuva düzenin/burjuva toplum yapısının kendisidir.

Eğitim-Sen’in yaptığı bir araştırmaya göre, işsiz babaların %59,7’si çocuklarına şiddet uyguluyor. Aileler maddi açıdan sıkıntı yaşamaları nedeniyle çocuklarını ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bununla beraber sevgi, ilgi vb. yerine şiddet ve baskı öne çıkıyor. Bu şiddet ve toplumsal yozlaşmayı körükleyen de yine kokuşmuş düzendir. Ayrıca boşanmalar, üvey anne-baba sorunu, fiziksel ve cinsel istismar, bu çocuk ve gençleri evden kaçmaya iten belli başlı sebepler arasında yer alıyor.

Evden kaçan bu gençler yaşam mücadelesinde artık yapayalnız kalmış durumdalar. Bunun sonucunda bataklığın daha derinlerine doğru çekiliyorlar. Tabii ki hepsi tinerci ya da uyuşturucu bağımlısı olmuyor. Fakat diğerleri kimsenin umurunda değil. Polislerin toplayıp yurtlara götürdüğü gençlerin dayağa maruz kaldıkları, hatta işkence gördükleri gün gibi ortada. Bu zulüm yurtlarda da devam ettiği içindir ki, hırçınlaşan gençler birkaç gün içinde buralardan kaçıyorlar.

Elbette böylesi cinayetlerin onaylanacak bir yanı bulunmuyor. Ama burada sorgulanması gereken bir başka yan var: Bu cinayetlerin faili sokakta yaşamak zorunda kalan birkaç genç insan mı? Ve cezasını bu berbat yaşamı sürdüren yarım milyona yakın sokak çocuğu mu çekmeli? Yoksa bu bataklığın kaynağını kurutmak mı gerekiyor?

Travestilere fuhuştan başka seçenek sunmayan ve sürekli aşağılayan, kapkaççı dedikleri gençlerin ortaya çıkış nedeni olan işsizlik ve eğitim sorunlarını çözmek yerine bunları daha da uçuruma iten kapitalizm ve onun aygıtlarıdır. Dolayısıyla asıl terörist de sistemin kendisidir.

Toplumsal yozlaşma tümüyle kapitalizmin pisliğidir. Bu pisliği sosyalizm temizleyecek!

Mamak’tan bir genç komünist