15 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/15

Direnişi büyütelim, 1 Mayıs’a hazırlanalım!
Taksim ısrarı, yaşamı saran yasak zincirini kırma iradesidir!
Taksim, 1 Mayıs meydanıdır!
1 Mayıs öncesinde işçi toplantıları
Devrimci 1 Mayıs faaliyetleri
“İşçilerin birliği halkların kardeşliği için 1 Mayıs’ta alanlara!”
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek’te işçiler sözü aldı direnişi sonlandırdı
Metal işçilerinin gerçek kurtuluşu sınıfa karşı sınıf mücadelesindedir!
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Alevi sorunu ve Alevi hareketi
Sermaye düzeni şiddet, yozlaşma, yolsuzluk sarmalında
Çürüme öylesine derin ki...
Baş verilse de, baş eğilmeyecek!
Suriyeli kadınlar Türkiye’de “kuma” olarak satılıyor
Tacizlere, baskıya, sömürüye karşı ses ver, diren!
Dünü ve bu günü ile kadın sorunu
Off-shore belgeleri: Hırsızlık, yolsuzluk düzeninin aynası
Libya iç çatışmalar, yağma, yoksulluk, sefillik girdabında
Yağma ve sömürü üzerine kurulu zenginlik
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tacizlere, baskıya, sömürüye karşı ses ver, diren!

 

Kadın işçiler fabrika duvarları ardında yaşadığı emek sömürüsünden, cinsel kimliğine yönelik saldırılara değin pek çok sorunla karşılaşmaktadır. Ancak topluma egemen gerici ataerkil kültürün etkisiyle bu sorunlar ya “sessiz” kalınarak geçiştirilmekte, ya da itiraz edilmesi gereken bir konu olarak dahi görülmemekte, adeta kanıksanmaktadır. Kastaş direnişi vesilesiyle kadın işçilerin fabrikalarda karşı karşıya kaldıkları sorunlar bir kez daha görünür hale geldi, gündemleşti.

Kastaş direnişçisi kadınlar fabrikadaki sömürü koşullarının yanında cinsel kimliklerinden dolayı karşılaştıkları sorunlara, formenin ve müdürün aşağılamalarına, tacizlere, mobbing ve diğer onur kırıcı uygulamalara en iyi yanıtı direnerek verdiler. Bugün Kastaş’ta öne çıkan sorunlar, kapitalizmde kadının çifte ezilmişliğinin bir tezahürü olarak yaşanmakta, hemen hemen kadın işçilerin çalıştığı tüm fabrikalarda bir şekilde görülmektedir.

Kadın ezilmişliğinin kara çevrimi

Biliniyor ki, kapitalizmin tarihsel gelişim süreciyle birlikte, modern sanayi geliştikçe kadın ve çocuk emeğinin kullanımı da arttırmıştır. Kapitalistler için artık “yaş ve cins farklarına göre farklı giderlere yol açan emek araçları vardır”(*) Tarihsel olarak kadının cinsel ezilmişliği burjuvazi açısından kadın emeğinin daha ucuza mal edilmesinin imkanlarını yaratmış, böylelikle erkek işçi için de ücretleri düşürmenin yolu açılmıştır.

Kapitalist sistem, kendisinden önceki sınıflı toplumlardan miras kalan “kadın cinsinin tarihsel yenilgisini” bu şekilde devralarak günümüze dek devam ettirdi. Kadının ezilmişliği kapitalistlere sadece düşük ücret politikasını genelleştirmelerinde işe yaramamıştır. Bunun yanında, fabrika içi üretkenliği arttırmada da avantaj sağlamıştır. Kadının toplumsal yaşamda ikincil görülmesi, dışlanması ve türlü etkenlerle baskılanması fabrikalarda daha itaatkâr bir işçi olmasını da getirmektedir. Bu anlamıyla kadın işçilerin uzun saatler yoğun emek sömürüsüne katlanması daha “kolay” olmaktadır.

Kadın işçilerin topluma egemen ataerkil kültürün etkisiyle fabrikalarda karşı karşıya kaldığı sorunlar çok boyutludur. Kimi iş kollarında aynı işi yaptıkları halde kadınlar erkeklerden hâlâ daha az ücret almaktadır. Öte yandan çalışma yaşamında meslekler geleneksel cinsiyetçi rollere göre sınıflandırılmaktadır. Bu nedenle erkekler daha kalifiye işlerde, vasıflarda çalışırken kadınlar daha özel bir eğitim ve vasıf gerektirmeyen işlerde istihdam edilmektedir. Bunu yaratan pek çok etmen vardır. Ancak öncelikli neden kadınların genel anlamda eğitim imkânlarından erkeklere oranla uzak tutulmaya devam edilmesidir. Ya da kadınlar ev ve çocuk bakımı rollerini yerine getirmek adına bundan feragat etmektedir. Bunda patronların kadını ev içi rolleri gereği “geçici” olarak değerlendirmesi, iş ile ilgili yaptıkları eğitim “yatırımlarını” erkekler üzerinden tercih etmeleri de önemli bir diğer etkendir.

Bu nedenlerle genele vurulduğunda işyerlerinde “sorumlu”, “ vasıflı” yerlerde kadınlar pek yer alamamakta, formen, ustabaşı vb. konumlarda daha çok erkekler olmaktadır. Ancak dikkat çekilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise, bu durumun kapitalistlerce “işin verimliliğini” arttırmada kullanılmasıdır. Genel olarak kadın işçilerin yoğun çalıştığı fabrikalarda sorumlu pozisyonlarında erkeklerin tercih edildiği durumlar çoktur. Zira geleneksel rollerde erkeğin otoriter baskısı kabul görmekte, itaati kolaylaştırmakta, ağır çalışma koşullarına olası itirazlar bu yolla sindirebilmektedir.

Bu tablonun değinilmesi gereken diğer boyutunda ise bu şekilde kurulan fabrika içi hiyerarşi kullanılarak cinsel istismarların yaşandığı gerçeğidir. Bu Kastaş’ta olduğu gibi cinsiyete dayalı söylemler, hakaret ve baskı olarak yaşanabilmektedir. Kimi yerlerde ise Tuzla Rimaks’ta ya da Manisa ECA grubuna bağlı Valfsel Armatür AŞ’de olduğu gibi fiziksel olarak da yaşanmaktadır. Ne yazık ki toplum içinde kadınları sinikleştiren, korkutan ataerkil düzen nedeniyle bu yönlü taciz vb. uygulamalara karşı kadınların tepkileri pek açığa çıkmayabiliyor. Bilindiği gibi mevcutta tacizcinin ya da tecavüzcünün değil de mağdurun sorgulandığı, suçlandığı bir tablo söz konusudur. Yine ataerkil gerici düzenin yarattığı yoz ilişkiler ve geri bilinç koşullarında kimi durumlarda da kadınlar taciz kabul edilecek davranış ve söylemlerin farkında bile olmayabilmektedir. Ya da bunu “doğal” karşılayan ahlaki çöküntünün etkisinde kalabilmektedir.

Çifte ezilmişliğe karşı devrimci sınıf mücadelesini büyütelim!

Tüm bunlar toplumsal bir sorun olan kadının yaşadığı çifte ezilmişliğin ne denli derin ve çok boyutlu bir sorun olduğunu bir kez daha göstermektedir. Her koşulda tutulması gereken yol ise bellidir. Örgütlü mücadele ile direnmek! Tacize, baskıya, sömürüye sessiz kalmamak!

Kastaş işçileri kadının yaşadığı çifte sömürüyü görünür kılmak için direnişteler. Yine Tuzla Rimaks ve Manisa ECA Valfsel Armatür AŞ’de tacize karşı verilen mücadele örnekleri anlamlıdır. Daha öncesinde de Novamed grevinde kadın işçiler karşılaştıkları sömürüye, kadın kimliğine yönelik hakaretlere ve baskılara karşı mücadele yolunu tutmuştu.

Kadın işçiler yaşadığı çifte ezilmişliğe karşı devrimci sınıf mücadelesine katılmalı, başta Kastaş olmak üzere tacizlere, baskıya, sömürüye karşı ses veren direnişlerle dayanışma büyütülmelidir.

(*) Komünist Manifesto

 
§