15 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/15

Direnişi büyütelim, 1 Mayıs’a hazırlanalım!
Taksim ısrarı, yaşamı saran yasak zincirini kırma iradesidir!
Taksim, 1 Mayıs meydanıdır!
1 Mayıs öncesinde işçi toplantıları
Devrimci 1 Mayıs faaliyetleri
“İşçilerin birliği halkların kardeşliği için 1 Mayıs’ta alanlara!”
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek’te işçiler sözü aldı direnişi sonlandırdı
Metal işçilerinin gerçek kurtuluşu sınıfa karşı sınıf mücadelesindedir!
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Alevi sorunu ve Alevi hareketi
Sermaye düzeni şiddet, yozlaşma, yolsuzluk sarmalında
Çürüme öylesine derin ki...
Baş verilse de, baş eğilmeyecek!
Suriyeli kadınlar Türkiye’de “kuma” olarak satılıyor
Tacizlere, baskıya, sömürüye karşı ses ver, diren!
Dünü ve bu günü ile kadın sorunu
Off-shore belgeleri: Hırsızlık, yolsuzluk düzeninin aynası
Libya iç çatışmalar, yağma, yoksulluk, sefillik girdabında
Yağma ve sömürü üzerine kurulu zenginlik
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çürüme öylesine derin ki...

 

Bilindiği gibi Karaman’da ortaya çıkan çocuk istismarının ardından, bakanından milletvekiline ve kiralık kalemlerine kadar bilcümle gerici odak tarafından Ensar Vakfı’nı sahiplenen bir kampanyanın startı verilmişti.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun “Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” sözleri, Ahmet Hakan’ın köşe yazısında “Ensar Vakfı’na yüklenmenin yanlış, suçun şahsi olduğu”na dair yazıları, AKP Muğla milletvekili Nihat Öztürk’ün “Biz inadına Ensar’a destek olmaya çalışacağız!” demesi gerçekleşen istismarın nasıl sahiplenildiğinin bir kaç örneğini oluşturuyor.

Eğitim kurumlarında yaşanan istismar olayları had safhalara ulaşırken AKP’nin Ensar Vakfı’yla olan bağları ve bununla birlikte okullarda yaşanan tecavüz olaylarında öğretmenlerin AKP’ye yakın isimler olması, AKP’nin kendini aklama operasyonlarına hız vermesine yol açtı.

AKP’yi aklama adımları

*Ensar Vakfı Başkanı Cenk Dilberoğlu’nun “vakfımızla bir bağı yok” dediği tecavüzcü Muharrem B. 2012’de Ensar evinde işe başlamış ve öncesinde Karaman’da bir açılışta Cenk Dilberoğlu’yla bir arada bulunmuştu.

*Tecavüzün açığa çıkmasından sonra Karaman Valisi, evlerin hangi vakıf ve derneklere ait olduğunu bilmediğini söylemiş, 17 Mart günü yaptığı açıklamada ise “Kayıtların tetkikinde, olayın şüphelisi Muharrem B.’nin Karaman İmam Hatip Okulu, İmam Hatip Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği (KAİMDER); yine Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre de Ensar Vakfı üyesi olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, adı geçen dernek ve vakıf adına ilimizde açılmış bir yurt bulunmamaktadır” demişti. Fakat Muharrem B.’nin 3 ocak 2013 tarihinde Ensar Evi’ndeki çocuklarla vali Murat Koca’yı makamında ziyaret ettiğine dair fotoğraflar bulunmaktaydı. Olayın hemen ardından fotoğraflar arşivden silindi.

*Yine benzer bir şekilde, Karaman İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu’nun savcılığın kentte KAIMDER ve Ensar Vakfı Evleri olup olmadığı soruşturmasına “Kent sınırları içinde KAİMDER ve Ensar Vakfı’na ait evler bulunmamaktadır” yazısıyla cevap vermesi de Ensar Vakfını aklamak için gerçekleştirdikleri adımlardan biriydi. İl Milli Eğitim Müdürü'nün de bu evlerdeki etkinliklerde Muharrem B ile yan yana olduğu haberleri yapılmış, ama sonrasında silinmişti.

*Bu aklama operasyonu, çocuk ve ailelerin istismarın başlangıç tarihini 2012 olarak ifade etmelerine rağmen Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın RTÜK’ten yayın yasağı talebini istemesi ve bu talepte de istismar başlangıç tarihi olarak 2014 yılını göstermesiyle sürdü. 2014 tarihinin başlangıç olarak gösterilmesinin gerisinde “Muharrem B’nin 2013’te 5 aylık bir süre içerisinde Ensar Vakfında görev aldığı ve istismar vakalarının yaşandığı dönemde Ensar’la hiç bir bağının olmadığı”nı kanıtlamaya yönelikti.

*Karaman olayı dışında vakıfla ilgili hiçbir olayın yaşanmadığı ileri sürüldü. Fakat 2001-2003 yılları arasında Rize Ensar Vakfı başkanlığı yapan Mehmet Nuri Gezmiş küçük yaştaki 2 erkek çocuğa tecavüzden hala tutuklu bulunmaktadır.

AA’nın iğrenç maniplasyonu

Ensar Vakfı’ndan yansıyan ve çürümüş düzen gerçekliğini gösteren pislikleri saklamak için daha önce yerel basında çıkmış olan tüm fotograf, haber, açıklama vb. arşivler silinmişti. Son olarak Anadolu Ajansı’nın (AA) Karaman’da yaşanan tecavüzle ilgili yapmış olduğu haber ise, AKP’yi aklamanın yanı sıra, gerçekleri saptırarak sol değerlerin tecavüz olaylarıyla anılmasını amaçlayan iğrenç bir manipülasyon örneği oldu.

AA’nın haberi, istismarcı Muharrem B’nin bir komşusu ile yapılan sözde röportaja dayandırılıyor. Muharrem B’nin komşusuyla yapılan röportajda “Tecavüzcü çok kitap okuyan, namaz kılmayan, Marksist, Leninist, ateist bir köyden yetişme, solcu, aynı zamanda da MHP’li imiş” deniyor. Yani tecavüzcü Muharrem B., Marksist, Leninist, ateist; hatta tüm bunlarla birlikte MHP’li ama sadece AKP’li değil!

Bu son örnek sermaye düzeninin ve onun bugünkü temsilcisi olan AKP gericiliğinin çürümüşlükte geldiği noktayı gözler önüne sermek için fazlasıyla yeterli. Her kurumundan pislik saçılan, elinin değdiği her alanı çürüten kapitalist sistem, kendi pisliğini örtemediği yerde ilerici-devrimci değerlere saldırıyor. Ama tüm bu çabaları nafile! Zira devrimci dünya görüşü ve onun temsil ettiği değerler sistemi AA gibi boğazına kadar bataklığın içerisine saplanmış düzen kurumlarının manipülasyonları ile çarpıtılamayacak denli sağlam bir zeminde duruyor. Marksist dünya görüşü ise, bir meşale gibi bu karanlık dönemler içerisinde insanlığı aydınlatmaya ve yol göstermeye devam ediyor.

S. Gül


 

 

 

 

Aile Bakanı: Çocuk gelişimci gereksiz

 

Çocuk istismarının yuvası olan gerici Ensar Vakfı’na sahip çıkan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, çocukların uzmana değil imama ihtiyacı olduğunu savunarak yeni bir skandala daha imza attı.

Gericiliğin dip çukurunda gezen Ramazanoğlu, bakanlık bünyesindeki çocuk gelişimcisi ve psikolog kadrolarının iptal edilerek yerine imam atanmasına ilişkin soru önergesine verdiği cevapta bilimsel gerçekleri hiçe sayarak gerici uygulamayı savundu.

Ramazanoğlu, “Kurum içi görevde yükselme ve unvan değişikliği ile KPSS sonucuna göre alınacaklar için hazırlık amacıyla kullanılmayan kadrolar iptal edilerek ihtiyaç duyulan kadrolar alınmıştır” ifadelerini kullandı. Ancak imamların hangi şekilde görevlendirileceği sorusunu ise “Görevlendirildikleri birimlere göre görev ve sorumlulukları değişmektedir” diyerek geçiştirmekle yetindi.

Geçtiğimiz yıl Bakanlar Kurulu kararı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kadro değişikliğine gidilmiş, 37 psikolog, 37 çocuk gelişimci ve 12 fizyoterapist kadrosu iptal edilerek yerine; 25 din görevlisinin yanı sıra şoför, mühendis, tekniker kadroları açılmıştı.

Ramazanoğlu, bakanlık bünyesinde toplam 138 din görevlisi, 1031 psikolog, 477 çocuk gelişimcisi ve 194 fizyoterapist çalıştığını belirtti.

 
§