10 Temmuz 2015
Sayı: KB 2015/27

Tek seçenek birleşik devrimdir!
Düzen hükümetsiz, ancak başsız değil!
İncirlik üssü için ABD’yle kirli pazarlık
Savaş ve saldırganlık histerisi sürüyor!
Yargıtay Karadağ davasına itirazı reddetti
Yeni sendikayla yeniyi yükseltmeye! - B. Çağ
Yeni sendika sermaye ve uşaklarına yanıttır
B/S/H Fabrika Kurulu: Yeni sendika için görev başına
Arçelik LG'de üretimi durduran işçilere polis saldırdı
Trakya Döküm’de üretim durdu!
Hema’da işçiler hakları için üretimi durdurdu
BYUAŞ grevi ve Belediye-İş'in satışı!
İşçi sınıfı hakkını Faruk Çelik’e helal etmeyecek!
Manisa’da 15 tarım işçisi katledildi
Metal işçileri yeni sendikayı kurdu!
Metal işçileri yeni sendikayı selamladı
Almanya'da farklı iş kollarında grevler
Referandum sonuçları ve reformist Syriza'nın Troyka dansı!
Syriza'dan ırkçı siyonist rejimle işbirliği
Devrimci gençlik yaz kampında buluştu!
DGB-DLB 2015 Yaz Kampı'na katılanların izlenimleri
Liselilerden polis tacizlerine yanıt
Düzen mahkemelerinin "iyi hal" rezaleti
Kadın tutsakların hücrelere sevk planına protesto
Greif Direnişi: Sınıf hareketinin devrimci geleceği!
Kamu emekçilerinin yaz kampı başarıyla gerçekleşti
Hozan Serhad: Müzikten mücadeleye uzanan uzun yol
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düzen mahkemelerinin
"iyi hal" rezaleti

 

Son 6 ayda kadın katillerinin yargılandığı 26 davanın 13’ünde katillere “iyi hal indirimi” yapıldı. Düzen mahkemelerinin “iyi hal” uygulamasının son örneği ise Diyarbakır’da yaşandı. Mahkemenin gerekçeli kararında, felçli ve görme engelli 70 yaşındaki kadına tecavüz eden 32 yaşındaki Abdullah Taşkıran’a "olumlu davranışları nedeniyle" iyi hal indirimi uygulandığı açıklandı.

Bilindiği gibi düzen mahkemelerinden kadın cinayetleri ve tecavüz vakalarında suçluları caydırıcı, cezalandırıcı kararlar pek çıkmamaktadır. Ataerkil, gerici kültürle kuşatılmış toplumun ortalama algısında kadına yönelik şiddetin cezai bir yaptırımı olmadığı kanısı boşuna yerleşmemiştir. Sermaye devleti ve yargısı suçu önlemek şöyle dursun, suçluyu adeta cezalandırmamaktadır. Bir tecavüzcüde iyi hal görebilen çürüyen bir düzen ve devlet gerçeğidir karşımızdaki. Bu, 2015 başından beri 145 kadının öldürüldüğü Türkiye gerçekliğidir.

Özgecan Aslan’ın vahşice katli sonrasında gündeme getirilen ve “Özgecan Yasası” olarak bilinen, Türk Ceza Kanunu’nun cinsel saldırı suçlarını düzenleyen 102. Maddesi’nde kadın katilleri için sıkça kullanılan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimine son verilmesini ön gören kanun teklifi, geçtiğimiz günlerde meclise sunuldu. Öncesinde sosyal medya üzerinden imza kampanyası ile duyurulan bu kanun değişikliği teklifi kapsamında, çocuk yaşta evliliklerin önüne geçmek için de “rıza” kavramı kaldırılarak ceza arttırımı öngörülüyor.

Kadın cinayetlerinde “iyi hal” indiriminin kaldırılması kuşkusuz ki anlamlı olacaktır. Ancak böylesi hukuksal kazanımların mevcut düzen gerçekliğinde ne denli yetersiz olduğu ortadadır. Böylesi hukuksal önlemler olsa da kurulu düzen devam ettikçe kadına yönelik şiddet bitmeyecektir.

Şöyle ki toplumsal bir mücadelenin konusu olduğunda devlet kimi önlemler almaya gidebilmekte, hatta yasalar da çıkartmaktadır. Tıpkı Güldünya Tören’in katlinden sonra “töre cinayetleri” ile ilgili bir yasanın ya da Ayşe Paşalı’dan sonra “Koruma Kanunu” ile ilgili yasanın çıkması gibi. Ancak mevcut gerçeklikte böylesi yasalar çıksa dahi kadınlar yine töre adı altında katledilmekte ya da devlet koruması altında olsalar da öldürülmektedirler.

Özgecan Aslan’dan sonra da kadın cinayetlerinde “Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis”in yasalaşması için pek çok kadın örgütlenmesi mücadele veriyor. Ancak böylesi yasal önlemlerin gerçek yaşamda oldukça yetersiz olduğu unutulmamalıdır.

Sermaye düzeni ve devleti kadına yönelik şiddetin doğrudan sorumlusudur. Son dönemlerde AKP gericiliğiyle birlikte giderek artan ayrımcı söylemler kadına yönelik şiddeti tırmandırmaktadır. Bundan kaynaklı yasal düzenlemeler gerçekleştirilse dahi bu sorunu önleyici olmayacaktır. Zira bu düzenin pisliğinden sürekli kadına yönelik şiddet türemektedir. Bugünden kadına yönelik şiddete karşı verilen mücadeleyi her alanda sürdürmek önemli ve gereklidir. Ancak bu mücadeleyi kurulu düzeni toplumsal bir devrim yoluyla yıkma mücadelesi ile birlikte ele almak gerekmektedir.

 

 

 

 

Bilecik’te kadın cinayeti

 

Boşanmak isteyen kadınlar, aile kurumunu ve erkek egemenliğini yücelten burjuva politikaları nedeniyle katledilmeye devam ediliyor. Bilecik’te Yasemin Örencik adlı kadın boşanmak istediği için av tüfeğiyle vurularak katledildi.

Mahkeme tarafından eşinden uzaklaştırma kararı bulunan Mustafa Örencik, 6 Temmuz sabahı boşanmak isteyen eşi Yasemin Örencik’in oturduğu eve giderek tekmeyle kapıyı kırdı. Yasemin Örencik saldırıya karşı kendisini bıçakla savunmaya çalışarak apartmandan dışarı çıksa da Mustafa Örencik’in açtığı ateşin hedefi oldu.

Kadın katili daha sonra av tüfeğini başına dayayarak intihar etti.

Öldürülen kadının cansız bedeni Bilecik Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Yasemin Örencik’in komşularının uzaklaştırma kararına rağmen Mustafa Örencik’in evin karşısına gelerek beklediğini belirtmesi, polisin tacizleri engellemek için hiçbir şey yapmadığını gösterdi.

 

 

 

 

"İyi hal" indirimi katilleri cesaretlendirdi

 

Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu’nun çağrısıyla 5 Temmuz’da Kadıköy Boğa Heykeli önünde toplanan kadınlar kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetleri karşısında katillere uygulanan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimlerini protesto etti.

“Kadın katliamı sürüyor. Susmuyoruz, yılmıyoruz, dayanışmayla hayatlarımızı savunuyoruz” pankartının açıldığı eylemde kadın cinayetlerinin anlık cinnetle değil sistematik bir şekilde işlendiği ifade edildi. Bunun görmezden gelinmesinin ise katilleri cesaretlendirdiği söylendi.

Sadece son 6 ayda kadın katillerinin yargılandığı 26 davanın 13’ünde erkek egemen düzen mahkemelerinin katillere “iyi hal” ya da “haksız tahrik” indirimi uygulaması teşhir edildi.

 Açıklamanın devamında meclisteki partilere seslenilerek şu ifadelere yer verildi:

Kimi siyasetçiler savaş hazırlıkları üzerinden koalisyon senaryoları düşüneceğine, kadın katliamını sona erdirmek için erkek şiddetini engelleyecek politikaları bir an önce harekete geçirmeyi düşünsün! Bizler kadına yönelik şiddetin sebeplerini araştırmak için kurulan işlevsiz komisyonlar değil, kadınların katledilmesini engelleyecek politikalar istiyoruz!

Göz göre göre gelen cinayetlere karşı herkese sorumluluk düşüyor. Yıllarca sustunuz, gözünüzün önündeki şiddete ses çıkarmadınız, erkekleri engellemediniz!

Biz kadınlar artık ölümü göze alarak boşanıyoruz, toplumdan dışlanmayı göze alarak tecavüzcüleri teşhir ediyoruz! Bizler birbirimizden cesaret buluyoruz. Erkek şiddetine karşı mücadelemizi, dayanışmamızı büyütüyor, birbirimize güç oluyor, çare oluyoruz!”

 
§