6 Mart 2015
Sayı: KB 2015/09

Üniversitelerde artan faşist saldırganlığa karşı mücadele
En zenginler listesi açıklandı!
Bir korkunun itirafı
Gelenek AKP ile sürüyor
Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutma!
‘Meclisten geçer, sokaktan geçmez!’
‘Umutsuzluk yerine inanç ve yaratıcılık’
Polis devletine karşı birleşik mücadeleye!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
DEV TEKSTİL’in kuruluş süreci tamamlandı
Yerel bültenlerde baharın devrimci çağrısı
Kafkas Şeker’de kıyım ve direniş!
Divan işçileri mücadeleyi sürdürüyor
Kadın sosyalizmle özgürleşir!
Özgecan eylemleri ışığında 8 Mart - S. Soysal
Ukrayna'da kriz büyüyor
Filistin'e teslimiyet dayatılıyor!
Ortadoğu ve emperyalistler arası çatışma - A. Destan
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden...
Münster'de Kürt sorunu ve seçimler paneli
EÜ öğrencileri saldırıyı anlattı
DGB mücadeleyi meclislerle örüyor!
DLB devrimci faaliyeti büyütüyor
Edebiyatın çınarı sonsuzluğa uğurlandı
Patron sendikaları hesap verecek!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ukrayna'da kriz büyüyor

 

Ukrayna’da bağımsızlık yanlısı gruplarla Ukrayna hükümeti arasında imzalanan ateşkesin çok kırılgan olduğunu ve taraflardan birinin en küçük bir ihlali ile bu durumun sona ereceğini belirtmiştik. Nitekim böyle oldu.

Daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan, bağımsızlık yanlısı Rus gruplar ile Ukrayna ordusu arasında çatışmalar yaşandı. Taraflar ateşkese uymuyorlar ve karşılıklı olarak birbirilerini suçluyorlar. Ukrayna tarafı Rusya’nın bölgeye askeri güç gönderdiğini iddia ediyor. Bağımsızlık yanlıları ise Ukrayna’nın sınırdaki ağır silahları hala çekmediğini, bu böyle oldukça ateşkesin uygulanamayacağını ileri sürüyor. Aynı şeyi Ukrayna hükümeti dile getiriyor.

Emperyalist şeflerin çabaları da sonuç vermiyor. Yani Ukrayna krizi bitmek şöyle dursun giderek daha da büyüyor. Dahası, ABD emperyalizmi Rusya’nın bölgede oynadığı role karşılık yeni yaptırımların gündemde olduğunu duyurarak, tekrar Ukrayna ordusunu eğiteceğini, öldürücü silah yardımında bulunacağını açıklayarak krizi daha da büyütüyor.

Sorunun görünürdeki nedenleri
ve tarihsel arka planı

Ukrayna sorunu ABD’nin her zamanki gibi inandırıcılıktan tümüyle yoksun “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumak” şeklindeki gerekçesi bir yana bırakılırsa, tarihsel arka planı olan çok daha temelli nedenlere dayanıyor.

Şöyle ki: Ukrayna, batısı ve güney-doğusuyla taban tabana zıt özelliklere sahiptir. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir. Örneğin, Batı Ukrayna I. Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesi Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na aitti. II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Polonya krallığının bölüşülmesi sırasında SSCB’ye devredildi. Ancak bu fazla sürmedi. Batı Ukraynalılar Hitler’in işgaline çanak tuttular, işgali adeta davet ettiler. İşgal gerçekleşince de Hitler’e sürekli yardımcı oldular. Batı Ukrayna’nın Almanya sevdası ve Almanya'nın Ukrayna’ya zaaf derecesindeki düşkünlüğü de bu tarihte başlar. Kısacası Batı Ukrayna Batı’ya yakındır, Batı yanlısıdır. Bu nedenle de bugünkü batı yanlısı tutumları hiç ama hiç şaşırtıcı değildir.

Batı Ukrayna geçmişte de bugün de gerici ve faşistlerin güçlü olduğu bir topraktır. Sovyet ve Doğu Bloku’nun dağılması sırasında anti-komünist histerinin gemi azıya aldığı bir yerdi burası. Lenin heykelleri kırıldı, Ekim Devrimi’nin kazanımlarına saldırıldı. Yakın tarihlerde “Turuncu Devrim” adıyla sergilenen şaklabanlıkların merkezi de yine Batı Ukrayna’ydı. Yani, Batı Ukrayna anti-komünizmin, şimdilerde de Rusya karşıtlığının merkezidir.

Hiç kuşkusuz, tarihsel arka plan dışında bu durumu koşullayan başka nedenler de var. Özetle, Batı Ukrayna geri ve sanayisi zayıf bir bölgedir. Özellikle küçük yerleşim bölgelerinde ve kırsal kesimlerinde çok büyük bir yoksulluk ve işsizlik var. Bu ise en çok ve en ağır biçimde gençlik kitlelerini etkiliyor. Bu büyük kitle ne yazık ki, sol ve devrimci partilerden yoksunluk ya da bu iddiada olanların çapsızlığı yüzünden her dönem “Özgürlük Partisi” gibi faşist partilerin tuzağına düşmüşlerdir. Bu durum günümüzde de devam ediyor.

Hitler’in Bavyera ve Baden-Württenburg’da çıkış yaptığı yıllardaki gibi, işsizlik, eğitimsizlik, açlık ve yoksulluk istismarı temelinde burada faşist demagoji yapılıyor. Dolayısıyla, Batı işbirlikçisi gerici ve faşist partilerin düzenlediği gösterilere katılımın merkezden değil, ağırlıklı olarak kırsal çevreden geliyor olması tesadüfi değildir. Çok dolaysız biçimde bu güncel nedenlere dayanıyor.

Doğu Ukrayna’ya gelince... Batı’dan çok daha farklı bir tabloyla karşılaşırız. Bilindiği gibi Kharakov, Lugansk ve Donetsk eyaletleri buradadır. Bu eyaletlerde Ruslar yaşamaktadır, doğal olarak Rusça konuşulur. Bu eyaletler Rusya ile geçmişe dayalı tarihi bağları en güçlü eyaletlerdir. Ruslarla çok güçlü ideolojik, siyasi ve duygusal bağlara sahiptirler.

Doğu Ukrayna şimdi de bu özelliğini koruyor. Hep Rusya’ya yakın duruyor, ondan taraf oluyor. Her yere Rus bayrakları ve flamalarının asılması, dahası, Büyük Anayurt savaşını simgeleyen bantların her yere asılması da bunun en somut örneğidir. Ancak bu eyaletin bunlardan da önemli başka özellikleri var.

Doğu Ukrayna ülkenin sanayi bölgesidir. Başta Kharakov’da olmak üzere, kömür ve demir-çelik rezervleri buradadır. Kırım da bir sorundu, ama öne çıkan bir sorun olmuyor. Çünkü Kırım sadece bir turizm alanıdır. Kaybedilmesi başka bakımlardan bir kayıp olmakla birlikte, bu eyaletlerin kaybedilmesinin yanında önemsiz kalmaktadır.

Tam da bu nedenledir ki, Ukrayna sorunu gerçekte Doğu Ukrayna sorunudur. ABD’nin ve en çok da Almanya’nın elbette ki gitgide ağırlaştırılan iktisadi ambargolarla ekonomisini çökertmek, diplomatik alanda oluşturulacak boğucu bir tecritle kuşatmak ve bu sayede kendi egemenliklerini ona kabul ettirmek gibi emperyalist amaç ve hedefleri vardır. Bunları şimdi en acımasız biçimde yapıyorlar da. Fakat öte yandan asıl varmak istedikleri hedef, Doğu Ukrayna’yı -demek oluyor ki- buradaki zengin maden ve demir-çelik rezervlerini ele geçirmektir. Bu, özellikle Almanya’nın geçmişte hedefiydi, bugün de en öncelikli hedefidir. Ne yapıp edip bu hedefine varmak istemektedir.

Almanya’nın öteden beri Rusya ile ticari ilişkilerinin varlığı bir veridir ve bu hala da sürmektedir. Doğu Ukrayna’da yatırımları, buna dayalı olarak çıkarları var. Fakat bunu yeterli görmemektedir. Doğu Ukrayna’yı bünyesinde barındırdığı zengin maden ve demir-çelik rezervleri ile birlikte tümden ele geçirmek istemektedir. Hegemonya savaşında Rusya’ya üstünlüğünü kabul ettirmek gibi önemli bir amacı olsa da, bu aynı amaçlar olduğu gibi ABD için de geçerlidir.

Gelişmelerin akış yönü savaşa doğrudur

Almanya şimdilik iktisadi ambargonun daha da ağırlaştırılmasını, Ukrayna hükümetinin desteklenmesini vb. yeterli görmektedir. Ancak Almanya, ABD’den farklı olarak bugün için askeri seçeneğin öne çıkartılmasından yana görünmemektedir. Hatta bu aşamada bir çatışmayı halihazırdaki çıkarlarını zedeleyen bir girişim olarak nitelemektedir. Bu seçeneği zulasında tutmakta, şimdilik erken bulmakta ve günü geldiğinde devreye sokmak istemektedir. Bunun için hazırlık yapmayı da ihmal etmemektedir. Hummalı biçimde yeni bir savaşa hazırlık yapmaktadır.

ABD ise ağırlaştırılmış iktisadi bir ambargoyu, Rusya’yı dünyadan yalıtma politikasını ve diğer kimi yaptırımları gerekli ve doğru bulmakla birlikte, yeterli olacağına inanmamaktadır. Daha doğrusu kendi emperyalist stratejisine uygun bulmamaktadır. O sınıra ağır ve öldürücü silahlar yığarak, olur olmaz Rusya’yı suçlayıp kışkırtarak, deyim uygunsa bir Soğuk Savaş yürüterek, savaşı dayatıyor. Yaptıkları aslında Rusya’ya bir savaş ilanıdır. Ukrayna’yı emperyalist savaşın yeni bir alanı olarak görüyor ve bunun için gün sayıyor.

Rusya’ya gelince... ABD’nin de Almanya-Fransa eksenli AB emperyalizminin de gerçek niyet ve amaçlarının farkındadır. Her şeye rağmen güçlü ve deneyimli bir süper güçtür. Gerektiğinde savaşacağı kesindir, ancak Putin’nin de dile getirdiği gibi şimdilik bu savaşı “galibi olmayacak bir savaş” olarak görmektedir. Öte yandan, ateşkesin kırılganlığının da bilincindedir. ABD’nin hamlelerini dikkatle izlemekte ve hiç ara vermeksizin karşı hamlelerle karşılamaktadır.

Sonuç olarak, Ukrayna’da ilan edilen ateşkesin hiçbir hükmü bulunmamaktadır ve galibinin olup olmamasından bağımsız olarak, tüm gelişmelerin akış yönü yeni bir savaşa doğrudur.

 
§