Yolsuzluk, yağma ve sömürü düzeninden hesap sormaya...
11 Ocak’ta Ankara’ya!
Kardeşler!
Hayatımızı ve ekmeğimizi çalan, geleceğimizi karartıp saltanatlar kuran haramiler, birbirlerine düşünce tüm pisliklerini ortalığa saçtılar. Böylelikle milyonları kölece bir yaşama mahkum edenlerin milyon milyon götürdüğü anlaşıldı. Dinden imandan söz edip milyonlara ahlak dersi vermeye kalkanların, “dünya nimetleri” için her türlü ahlaksızlığı ve düşkünlüğü yaptıkları açığa çıktı.
Kardeşler!
Şunu da iyi bilmeliyiz ki bu yolsuzluk, çürüme ve kokuşma ne sadece AKP’ye aittir, ne onunla başlamıştır. Çürüme, kokuşma kurulu kapitalist sömürü düzenin mayasında vardır. Çünkü bu düzen emeğin gaspı üzerine kuruludur. Her türlü rant ve yolsuzluk da milyonlarca emekçinin yarattığı zenginliklerin yeniden pay edilmesinden başka birşey değildir. Burjuva devlet aygıtı, emperyalizm ve tekelci burjuvazi için, bu soygun çarkının sorunsuzca çalışması için vardır.
Bu aygıta hükümet etmek için iş başına getirilen AKP gibi düzen partileri de kullanım ömürleri boyunca bu yağma ve yolsuzluk düzeninden paylarını almakta, ömürlerini doldurunca günah keçisi ilan edilip kapının önüne konulmaktadırlar. Türkiye’nin tüm bir tarihi bunun için yolsuzluklar, vurgunlar, kullanım ömrü dolduktan sonra çöplüğe gönderilen düzen partileriyle doludur.
Kardeşler!
Bugün karşımıza rakip olarak çıkanların hepsinin kumaşı aynıdır. Hepsi emperyalizmin uşağıdır. Hepsi burjuvazinin uşağıdır. Hepsi boğazlarına kadar yolsuzluk ve yağmaya batmıştır. Hepsi işçinin ve emekçinin düşmanlarıdır.
İşte bunun için aralarındaki kavgaya aldanmayalım. Hiçbirinin arkasından gitmeyelim. Unutmayalım gidersek onlara dolgu malzemesi olur, belimizi büken bu düzenin yeni aktörlerle düze çıkmasından başka bir sonuç elde edemeyiz.
Bunun için yapmamız gereken mevcut oyunu izleyicisi olmaktan çıkarak mücadelenin yolunu tutmaktır. AKP’si, cemaati, ana ve yavru muhalefetiyle bu düzenin tüm aktörlerine, onların hizmette ortaklaştıkları emperyalizme ve burjuvaziye karşı saf tutmalıyız. Çünkü emeğimizi çalanlar, hayatımızı karartanlar, yolsuzluk ve yağmanın başındakiler bunlardır.
Bunun için “Bu pisliği devrim temizler!” diyoruz. Devrim tüm zenginlikleri yaratan işçi ve emekçilerin ülke yönetimine de el koyması, bu sömürü ve soygun çarkını durdurması, pisliğin kökünü kazıması demektir.
Kardeşler!
Kutu kutu çalan haramilere karşı alanlara çıkıyoruz!
Milyonları aç bırakıp milyon milyon götürenlerden hesap sormak için alanlara çıkıyoruz!
Ülkeyi yağmalayıp talan eden, peşkeş çekenlerin karşısına dikiliyoruz!
Hırsızların hizmet ettiği bu kapitalist yağma düzenini yıkmak için alanlara çıkıyoruz!
AKP’si, cemaati ve bilumum işbirlikçisinin hizmet ettiği emperyalizm ve burjuvaziye karşı birleşiyoruz!
Geleceğimizi ve hayatımızı haramilere bırakmamak için 11 Ocak’ta yüz binler olup bir sel gibi Ankara’ya akıyoruz!
Haydi sen de bu mücadelede yerini al, 11 Ocak mitingine katıl!
Geleceğine, hayatına, emeğine, onuruna sahip çık!
Kahrolsun sermaye iktidarı!
Yaşasın sosyalist işçi-emekçi iktidarı!
Haramilerin saltanatını yıkacağız, sosyalizmi kuracağız!
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
‘2013 yılında
en az 1203 işçi yaşamını yitirdi’
Yılın sonu yaklaşırken sermaye hükümeti siyasal krizin sarsıntısını yaşıyor. Her gün ortaya yeni pislikler saçılıyor. AKP-cemaat kavgası bir dizi pisliği ortaya dökerken, iki tarafın da hizmet ettiği sermaye düzeninin suçlarıysa beraberce örtbas ediliyor. İşçilere, emekçilere karşı suç ortağı olan iki taraf da sermaye düzeninin işçi kanıyla beslendiği gerçeğini gizlemeye, sömürü üzerine kurulu düzeni korumaya/sürdürmeye hizmet ediyor.
İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi, bu gerçeğe işaret eden bir açıklama yayınladı. Bu yıl içinde, tespit edilebildiği kadarıyla en az 1203 işçinin hayatını kaybettiğini ifade eden İSİG Meclisi, sermaye hükümetinin iş cinayetlerine yaklaşımına dikkat çekti.
İSİG Meclisi’nin açıklaması şöyle:
Son günlerde devlet içindeki çatışma büyüdükçe ayakkabı kutularındaki milyonlar, yolsuzluklar, aşırmalar bir bir ortaya saçılıyor...
Bütün bu gelişmeler üç Bakanın yolsuzluk nedeniyle istifa ettiği;
Asgari ücret görüşmelerinde yüzde 3 zammı yeterli bulan ve ‘800 TL’ye bal gibi geçinilir’ sözlerini söyleyen Faruk Çelik’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu;
‘İş kazaları medeniyet göstergesidir’ diyen Nihat Zeybekçi’nin Ekonomi Bakanı olarak göreve geldiği;
‘Kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik görevlilerimiz gereğini yapacaktır’ diyen ve her hak talebine şiddet uygulanmasını buyuran Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu ülkemizde yaşanıyor...
İşte tam da bu noktada yine gizlenmeye çalışılan bir gerçeği haykırmak istiyoruz...
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz ve emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ışığında tespit edebildiğimiz kadarıyla 2013 yılında (26 Aralık itibarıyla) en az 1203 işçi yaşamını yitirdi…
İnşaatlar, tarım, taşımacılık, ticaret, maden, metal, kimya ve tekstil sektörleri yangın yeri oldu...
Yaşamını yitirenlerin 59’u çocuk işçi, 101’i kadın işçi...
İşte ekonomik büyümeniz, ileri demokrasiniz, yeni Türkiye’niz... İşte para düzeniniz...
Yağmanın, yolsuzluğun, talanın, şiddetin sorumlusu olduğunuz gibi 1203 işçinin yaşamını yitirmesinin de sorumlusu sizsiniz...
Üç bakan yetmez, hükümet istifa...
Yağma, yolsuzluk, talan ve şiddet düzenine karşı sokağa...
Dayanışma, eşitlik, özgürlük ve adalet için sokağa...
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi |