21 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/32

  Kızıl Bayrak'tan
  “Kürt Açılımı”nda son gelişmeler ve devrimci tutum üzerine
  Ümit Pamir’in referandum önerisi üzerin
  TKP-SİP, İP’leşmeye doğru..
Hacıbektaş Şenlikleri ve müdahalemiz
Birleşik Metal ve
bürokratik yozlaşma
“Dünya markası” ETİ Gıda’da 2 bin işçi grevde!
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  KESK’in içinde bulunduğu durum ve
sosyalist kamu emekçilerinin
görevleri
  Direniş 100. gününde!
  Direnişlerle dayanışmayı yükseltelim!
  Seyhan Belediyesi’nde yaşanan işten atmaların gösterdikleri
  Gençlik eylemlerinden..
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Britanya emperyalizmi Afganistan bataklığında çırpınıyor!
  Latin Amerika’dan...
  ABD emperyalizmi Güney Amerika’yı
kana bulamaya çalışıyor!
  Gazze’de Hamas-Cünd-ü Ensarullah çatışması
  Sacco ve Vanzetti
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Burjuvazi, katletti içimizden ikimizi,
bu iki ölü ölmeyen iki ölümüzdür!

“Ömrümde gerçekten hiç suç işlemediğim gibi, bütün ömrümce suçu, yani bugünkü yasaların ve ahlakın suç saydığı şeyleri yeryüzünden yok etmenin mücadelesini verdim. Bunların yanı sıra bugünkü yasaların ve ahlakın haklı bulduğu ve kutsadığı suçu da yani insanın insanı ezmesi ve sömürmesi suçunu da işlemedim. Ve burada bir suçlu olarak bulunmamın bir nedeni varsa, birkaç dakika sonra beni mahkûm etmeniz için bir neden varsa, o da işte bundan başka bir şey değildir.”

Bu bir savunma metni, Burjuvazinin mahkemelerine sunulan. Yargılananlar Nikola Sacco ve Bartolemeo Vanzetti... İki İtalyan Anarşist... Birisi işportacı diğeri ayakkabıcı olan bu iki İtalyan göçmeni 15 Nisan 1920’de, Boston’un banliyölerinden birinin ana caddesinde, bir soygun sırasında iki kişinin öldürülmesi üzerine gözaltına alınırlar. 1. dünya savaşı yeni bitmiştir. Amerika’da gericilik ve ırkçılık… Olay mahallinde, polis, teşhis edilen 3 kişiyi aramaktadır. Bu esnada 2 göçmen durdurulur. Dönemin malum şüphelileri arasında göçmenler ön sıralardadır. İşte bu şahıslar Sacco ve Vanzetti’dir. Aramada üzerlerinden silah ve Anarşist bir bildirinin müsvettesi çıkar. Cinayetle alakaları yoktur oysa. Amerikan polisi için anarşist kimlikleri yeterlidir. Delilleri uydurmak Amerikan adaletinin öncelikli görevidir. Böylece adlarına piyeslerin yazıldığı, dünyanın ayağa kalktığı, yüz binlerin sokaklara çıktığı “suçsuzların” serüveni başlar. Burjuvazinin mahkemelerinin işleyişine en çarpıcı örneklerle dolu bu serüven 7 yıl sürer. 23 Ağustos 1927’de elektrikli sandalyede biter. Geride kalan burjuvazinin komplolarla dolu adalet anlayışıdır. Ve dünyanın direnen emekçilerine mal olan iki isimdir geride kalan.

Albert Einstein “Sacco-Vanzetti’yi insanlığın vicdanında canlı tutmak için her şey yapılmalıdır” der. 23 Ağustos gecesi yerkürede sokaklar yüz binler tarafından zaptedilir. Sacco ve Vanzetti kapitalist sisteme karşı verilen mücadelede bir semboldür artık. İdam kararının durdurulması için aralarında H. G. Wells, George Bernard Shaw, Romain Rolland, Katherine Ann Porter, Sinclair Lewis, Marie Curie, Albert Einstein’ın da bulunduğu yüz binlerce imza toplanır. Nazım Hikmet kaleme sarılır: 

“Onların cebinde fırkamızın bileti yoktu.

Onlar kurtuluşun kapısına varmayı,

ferdin cesur hamlelerinden uman

iki saf ve namuslu çocuktu!

Ne milyonların rehberiydi onlar,

ne de inzibatlı bir inkılap ordusunun askeri!

İhtilalin sıra neferiydi onlar,

ihtilalin namuslu iki neferi.

Yanıyordu kanlarında şavkı İtalya güneşlerinin,

Koştular temiz esmer alınlarla hayatın sesine,

dövüştüler yanında dövüşen kardeşlerinin.

Yeni dünyada düştüler eski zulmün pençesine!

Yedi yıl ölümün karşısında gülerek durdular.

Elektrikli iskemleye

kadife bir koltukmuş gibi oturdular.

Yürekleri dört bin volta yedi dakka dayandı,

yandı yürekleri

yedi dakka yandı!..

Cani değildiler, kurban gittiler bir cinayete,

kurban gittiler dolarların emrindeki adalete!

Hayatlarında olmadılarsa da kitlelerin rehberi,

ölümleriyle şaha kaldırdı kitleleri

bu iki ihtilal neferi!

Kıssadan hisse

Burjuvazi,

katletti içimizden ikimizi

bu iki ölü ölmeyen iki ölümüzdür!

Burjuvazi,

kavgaya davet etti bizi

davetleri kabulümüzdür!

Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini,

biliriz öylece yaşamasını ölmesini

hepimiz - birimiz için,

birimiz - hepimiz için!..”

Vanzetti, Sacco’nun oğlu Dante’ye yazdığı mektupta ise şöyle der:

“Hiç aklından çıkarma Dante, bunları hep hatırla; biz suçlu değiliz, bizi bir yığın uydurma ve yalanla mahkûm ettiler; yeniden yargılanmamıza karşı çıktılar ve eğer yedi yıl, dört ay, on bir gün süren tarifsiz acılardan sonra bizi idam ediyorlarsa, bunun sebebi sana demin söylediklerimdir. Çünkü biz yoksullardan yanaydık, insanların insanlar tarafından ezilmesine ve sömürülmesine karşıydık.”

İşte Vanzetti’nin ağzından burjuvazinin adalet anlayışı… Aynı adalet anlayışı değil midir bu ülke zindanlarına darağaçları kurduran. Gerektiğinde yaşını büyütüp çocukları asan... 12 yaşındaki bir çocuğu 13 kuşunla öldüren. Aleyhinde açılan davaları zamanaşımına uğratan. O güne dek bu davaları sürünceme de bırakan. Komplolara başvuran bu düzendir.

Vanzetti, Sacco’nun hayatı bize adil olmayan burjuva düzenin adaletinin hep zincirli olduğunu bir kez daha göstermiştir. İşçi sınıfı ve burjuvazi nasıl eşit değilse, bu düzende adalet terazisi de eşit değildir. İşçi sınıfı, emekçiler ve ezilen mazlum halklar adalet terazisini kendi ellerine aldığı vakit, gerçek eşitlik başlayacaktır. 

 

 

Coca Cola hayata karşı

Emperyalist savaşa verdiği destek ve kirli tarihiyle bilinen Coca Cola, Türkiye’de toplumsal ve çevresel sorunlara “çözüm üretmek” için “Hayata Artı Vakfı”nı kurduğunu açıkladı.

Büyük tekellerin, kültür-sanat faaliyetlerini desteklemeleri, “sosyal” projeler ve kampanyalar örgütlemeleri gerçekleştirdikleri azgın sömürüyü ve kirli işlerini perdelemek için sıkça kullandığı yöntemler olarak bilinir.

Bu çerçevede 18 Ağustos günü Coca Cola, Hilton Oteli’nde düzenlenen toplantı ile

“toplumsal ve çevresel sorunlara çözüm üretmek”, “kamu-sivil toplum ve özel sektör işbirliklerinin gelişmesine katkıda bulunmak” amacıyla “Coca-Cola Hayata Artı Vakfı”nı kurduklarını açıkladı.

2008 yılında yaklaşık 82 milyon dolar kaynağı toplum odaklı projeler için kullandıklarını belirten Coca Cola yetkilileri, vakfın öncelikli hizmet alanın, çevre ve su kaynaklarının korunması olacağını ifade etti. Coca Cola yönetimi, görevlerinin çevresel sorunlara çözüm üretmek ve toplumun refah ve sürdürülebilirliğine katkı sağlamak olduğunu açıkladı.

Bu açıklamalar elbette ki; emperyalizmin ilk akla gelen sembollerinden biri olan Coca Cola’nın, çevreye verdiği tahribatın, vahşice sömürülen kadın ve çocuk emeğinin, gaspedilen işçi haklarının, silahlanmaya verilen desteğin üstünü örtemez. Coca Cola’nın kısa bir suç dosyası bile bunların boş sözler olduğunu belgeler nitelikte.

ABD’nin tüm işgal politikalarını destekleyen, Afganistan, Irak vb. emperyalist işgallerin finansmanını sağlayan, Filistin halkının celladı İsrail’e mali destek veren Coca Cola’nın Ortadoğu’daki yıkımın dolaysız sorumlusu olduğu gözönüne alındığında toplumsal refah üstüne yapılan güzellemelerin de ne kadar boş olduğu görülebilir.

Coca Cola’nın kısa bir suç dosyası

* 5 Aralık 1996’da Kolombiya’daki Bebidas şişeleme fabrikası sendika temsilcisi İsidro Sengundo Gill’in katledilmesi

1994 ‘te Carepa’da iki sendika üyesini, 1989 ve 2001’de iki sendika temsilcisini öldürmek

* Guatemala’daki şişeleme şirketi “United Fruit” in sağladığı maddi destek ile buradaki faşist darbeyi desteklemek. Yine buradaki Coca Cola fabrikasının sendika temsilcisine üç kez silahlı saldırı düzenlemek

* Nijerya’daki fabrika atıklarının yerel göle akıtılarak balıkların ölümüne yol açmak ve buradaki halkın geçim kaynağını yok etmek

* Türkiye’de direnişteki Coca Cola işçilerinin dövülmesini sağlamak

* Sendikalaşmanın önünü alabilmek için Peru, Brezilya, ABD, Venezüella, Filistin gibi birçok ülkede suikastlar düzenlemek, cinayet işlemek, tehdit etmek

* Su üretim üssü haline getirdiği Çorlu’nun su rezervini tüketmek.

* Küresel ısınmaya yol açan Hidroflorokarbon gazlarını kullanarak çevreye zarar vermek

* Hindistan’da üretilen içeceklerde normalin 25 kat üstünde tarım ilacı bulundurmak

* NATO’ya sponsor olmak

* Suyu sınırsız bir şekilde kullanmaları ve insanların su kaynaklarını tüketmek...