21 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/32

  Kızıl Bayrak'tan
  “Kürt Açılımı”nda son gelişmeler ve devrimci tutum üzerine
  Ümit Pamir’in referandum önerisi üzerin
  TKP-SİP, İP’leşmeye doğru..
Hacıbektaş Şenlikleri ve müdahalemiz
Birleşik Metal ve
bürokratik yozlaşma
“Dünya markası” ETİ Gıda’da 2 bin işçi grevde!
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  KESK’in içinde bulunduğu durum ve
sosyalist kamu emekçilerinin
görevleri
  Direniş 100. gününde!
  Direnişlerle dayanışmayı yükseltelim!
  Seyhan Belediyesi’nde yaşanan işten atmaların gösterdikleri
  Gençlik eylemlerinden..
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Britanya emperyalizmi Afganistan bataklığında çırpınıyor!
  Latin Amerika’dan...
  ABD emperyalizmi Güney Amerika’yı
kana bulamaya çalışıyor!
  Gazze’de Hamas-Cünd-ü Ensarullah çatışması
  Sacco ve Vanzetti
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Cumartesi yürüyüşleri
dayanışma bekliyor!

13 Şubat 2009’da başlayan ATV-Sabah grevi, İstanbul 2. İş Mahkemesi’nin kararıyla yasaklanmasından sonra haftalık eylemlerle fiilen devam ediyor. Son cumartesi eyleminde grevin 184. günü idi, yani grevin 154. gününde yasaklandığını düşünecek olursak fiili eylemin 30. günü.

Mahkemenin grevin durdurulması yönündeki kararının ardından bir haftalık durgun bir süreç yaşandı. Ancak direnişe devam diyen grevcilerle birlikte cumartesi eylemleri sürdürüldü. Bu süreçte Cumartesi eylemlerine katılım ise neredeyse bitme noktasına geldi. Altı hafta boyunca yürüyüşün polis tarafından engellendiği cılız eylemlerinde elbette bu süreçte büyük payı vardı. Son üç haftadır ise Taksim yolunun “Güler Zere’ye Özgürlük” eylemleriyle açılması ve grevleri boyunca eyleme iki kez katılan Halkalı Kağıt işçileri eylemleri bir nebze olsun canlandırdı.

Cumartesi eylemleri, “Direniş Platformu”nun kurulmasıyla birlikte İstanbul’daki diğer grev ve direnişlerin eylemsel bir zeminde gerçekleşebilmesine önemli bir katkı sundu. Bunu göz önüne aldığımızda da greve ve yürüyüşe yönelik saldırıları anlamlandırmak çok da zor olmaz. İl çapındaki direniş ve grevler için ortak bir mevzi haline gelen bir eylem sermaye adına açık bir tehdit oluşturmaktaydı.

Ancak gelinen yerde bu eylemlerin kendilerini sol ve emekten yana olarak tanımlayanlar adına artık bir cazibe merkezi olmadığı ise açık bir gerçek. 100. gün yürüyüşünde 1000’i aşkın kişiye ve onlarca siyaset, kurum, sendikanın katılımına ulaşan eylem, bu güne geldiğimizde ise oldukça zayıflamış durumda. Aynı saate eylem koyan belli sol güçler eylemlerin bittiğini bile düşünebiliyorlar.

Bu durum bir yandan grevcilerin ve artık eylemle bütünleşmiş olan Direniş Platformu’nun eksiklerini göstermekle birlikte emekten yana tüm güçlerin dayanışma bilincinin zayıflığını da gösteriyor. ATV-Sabah, MEHA, DESA, Kurtiş, Sinter, IBM gibi bileşenlerle başlayan ortaklık, düzensiz olarak hemen hemen bütün siyaset, sendika ve sol güçlerin desteğini görmüştür. Esas önemli olan yanı ise süreç içerisinde başlayan direnişleri bünyesine katabilmesi olmuştur.

Hasta tutsaklara özgürlük talebiyle yürütülen mücadelede sağlanan birleşiklik, mücadelenin emek cephesinde de yaratılabilmelidir. Sabah ATV grevcilerinin kendi sınırlarına rağmen burjuva hukukunun yasağına karşı direnirken dayanışmaya duydukları ihtiyaç işin bir yanını oluşturmakta. Bir diğer yanda ise en genel ifadesiyle sınıf dayanışmasını yükseltme ihtiyacı var. Uzunca bir süredir birleşik mücadelenin zemini olan Cumartesi eylemlerini emek güçlerinin değerlendirmesi gerekiyor.

Emekten yana tüm güçlerle her Cumartesi 19.00’da Taksim tramvay durağında “Grev!” sloganlarıyla buluşmak üzere!

Direniş Platformu’ndan bir işçi


 

Direnişçi işçilerle dayanışmaya!

Direnişçi işçilerle dayanışmayı yükseltelim!

İzmir BDSP direnişçi işçilerle dayanışmayı yüksetmek için başlattığı kampanyayı kamuoyuna duyurmak amacıyla 15 Ağustos günü Kemeraltı girişinde basın açıklaması gerçekleştirdi.

“Direne direne kazanacağız! / BDSP” pankartının açıldığı eylemde, krizin faturasını ödemek istemeyen işçilerin grevde ve direnişte olduğu belirtilerek, direnişteki işçilerle sınıf dayanışmasının yükseltilmesi gerektiği vurgulandı.

Entes, Sinter Metal, E-Kart, Kent AŞ, ATV-Sabah, Asil Çelik, Asemat işçilerinin direnişlerinin kararlılıkla sürdüğünün belirtildiği açıklamada sınıf dayanışmasının önemine vurgu yapıldı.

Basın açıklaması bittikten sonra Kemeraltı girişinde imza masaları açıldı ve 350 imza toplandı. 1000 adet bildiri ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıtıldı. Eyleme Alınteri gazetesi de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir


İzmir’de dayanışma çağrısı

İzmir BDSP, direnişte olan işçilerle dayanışmak için başlattığı kampanyanın bir ayağı olarak çeşitli bölgelerde imza masaları açmaya devam ediyor.

Kampanyanın ilk günü olan 15 Ağustos’ta Kemeraltı’nda, ikinci gün Çiğli merkezde masalar açılmıştı. İmza masalarının açıldığı üçüncü gün olan 19 Ağustos günü ise çalışma 15.00-17.00 saatleri arasında Karşıyaka Çarşısı girişinde sürdü. İşçi ve emekçilere neden direnişlere sahip çıkılmaları gerektiği anlatıldı.


Buca ve Konak’ta faaliyet sürüyor...

Diğer yandan 6 Eylül 2009 tarihinde İzmir’de direnişçi işçilerle dayanışmayı yükseltmek için Buca ve Konak’ta imza masaları açıldı.

İmza masalarından dağıtılan bildirilerde; hem 6 Eylül’de yapılacak etkinliğin duyurusunu hem de grev ve direnişte olan işçilerin sesi yükseltiliyor.

Merkezi noktaların dışında da Çamlıkule’de ve Kuruçeşme mahallelerindeki emekçilere bir taraftan Kızıl Bayrak satışlarıyla bir taraftan da bildiriler ve imza föyleriyle grevdeki-direnişteki işçileri sahiplenme ve kampanyaya destek çağrısı yapılıyor.

İzmir BDSP


 

Her yer Davutpaşa gibi...

Sakarya’nın Hendek İlçesi’ne bağlı Yukarıçalıca Köyü yakınlarında kurulu bulunan Hüseyin Coşkun’a ait Coşkunlar Havai Fişek Oyuncak Kimya Sanayi Şirketi’ne ait tesislerde 17 Ağustos günü büyük bir patlama meydana geldi.

37 kişinin yaralandığı patlamada 10 yıllık işçi Mehmet Arıcı (42) iş cinayetine kurban gitti. Tesislerin laboratuvarında yapılan ramazan topu imalatı sırasında meydana gelen şiddetli patlamanın etkisiyle fabrikanın bir bölümü çöktü.

Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nın Hukuk Danışmanı Mehmet Mangıroğlu’nun açıklamasında ise yaşanan iş cinayeti ve patlamanın üzerini kapatma çabası vardı.

Mangıroğlu gazetecilere yaptığı açıklamada, patlamanın nedeninin belirlenmesi için çalışma yapıldığını söyledi. “Fabrikamızda daha önce hiç patlama olmamıştı” diyerek fabrikanın sözde “temiz” siciline dikkat çekti.


 

129. ölüm: İrfan Uçkur

Tuzla Gemi Endüstrisi Güven Raspa Boya taşeronunda çalışan Tokat nüfusuna kayıtlı 35 yaşında üç çocuk babası İrfan Uçkur isimli tersane işçisi elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Elle kumanda edilen vincin (çelik cooper) sepeti içerisinde bulunan iki işçi ana mekanizmanın elektrik kaçırması sonucu elektrik akımına kapıldı.

İşçilerden İrfan Uçkur (35) olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan diğer işçinin durumunun da ağır olduğu belirtildi. Her iki işçinin de elle kumanda edilen vinç sepeti içerisinde “kum raspası” yaparken çelik cooper’ın diz boyu su olan gömme havuzun içerisinde olduğu ifade edildi.

Yaşanan iş cinayetinin ardından yazılı açıklama yapan Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER) ölümlerin sorumlusunun tersane patronları ve devlet olduğunu belirtti.