21 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/32

  Kızıl Bayrak'tan
  “Kürt Açılımı”nda son gelişmeler ve devrimci tutum üzerine
  Ümit Pamir’in referandum önerisi üzerin
  TKP-SİP, İP’leşmeye doğru..
Hacıbektaş Şenlikleri ve müdahalemiz
Birleşik Metal ve
bürokratik yozlaşma
“Dünya markası” ETİ Gıda’da 2 bin işçi grevde!
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  KESK’in içinde bulunduğu durum ve
sosyalist kamu emekçilerinin
görevleri
  Direniş 100. gününde!
  Direnişlerle dayanışmayı yükseltelim!
  Seyhan Belediyesi’nde yaşanan işten atmaların gösterdikleri
  Gençlik eylemlerinden..
  Hasta tutsaklara özgürlük!
  Britanya emperyalizmi Afganistan bataklığında çırpınıyor!
  Latin Amerika’dan...
  ABD emperyalizmi Güney Amerika’yı
kana bulamaya çalışıyor!
  Gazze’de Hamas-Cünd-ü Ensarullah çatışması
  Sacco ve Vanzetti
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Venezüella’yı harap eden kapitalist model”e karşı yeni önlemler...

Hugo Chavez liderliğindeki Venezüella yönetimi, “ülkeyi harap eden kapitalist sistem”e karşı yeni önlemler almaya hazırlanıyor. Chavez yönetiminin uygulamalarına emekçilerin ezici çoğunluğu tam destek verirken, kapitalistlerle Washington’daki efendileri ise diş biliyor. Nitekim eğitim reformuyla ilgili yasa tasarısına karşı çıkan Amerikancı güçler tekrar sokaklara çıktı. Yasa görüşülürken meclis önünde gösteri yapan gerici güçler, sosyalizmden duydukları korkuyu dile getirdiler.

Fakat belirtmek gerekiyor ki, Hugo Chavez’in gerici cephedeki rahatsızlığı iyice derinleştirecek olan hazırlığı, eğitimle ilgili reformdan çok daha çarpıcı hedefler saptayan yeni yasal düzenlemelerdir.

“Venezüella’yı harap eden kapitalist modeli terk etmek ve bir daha bu modele dönmemek amacıyla radikal bir yasa paketinin Aralık ayında parlamentonun onayına sunulacağını” duyuran Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, yasa paketinin 21.yüzyıl sosyalizmine geçişi olanaklı kılacağını belirtti. “Önümüzdeki yıllarda sosyalist modele geçebilmek adına devletin ekonomik gücünü arttırmayı ve özel sektörün payını azaltmayı hedefliyoruz” diyen Chavez, Venezüella’nın bundan böyle tüketim toplumu kimliğinden kurtulması gerektiğini söyledi.

Hazırlığı devam eden geniş kapsamlı yasa paketinde yatırım, seçimler, mülkiyet, ticaret, gazetecilik, emek örgütlenmesi, eğitim, sağlık, kaynakların bölüşümü alanlarında radikal dönüşümlerin altyapısını hazırlayan yasa tasarılarının olduğunu belirten Chavez, “tartışmaları hızlandırarak ulusal çapta devrimci yasaları hayata geçirmeli ve karşıdevrime imkân tanımamalıyız” dedi.

Kapitalizmi yıkıp sosyalizmi kurmak yasal düzenlemelerle olabilecek bir iş değil elbet. Ancak Chavez yönetiminin geniş kitle desteğine dayanması, dahası yönetimi destekleyen toplumun emekçi kesimlerinin gerektiğinde alanlara çıkıp aktif mücadeleye atılan nitelikte olması, yasal düzenlemeleri etkili kılıyor. Emekçiler lehine kararlar alıp uygulayan Chavez yönetimi de, emekçilerden aldığı bu destek sayesinde yeni kararlar alıp uygulama gücünü kendinde bulabiliyor.

Chavez’in açıkladığı yeni yasal düzenlemeler, kapitalizmin temeli olan mülkiyet, üretim, değişim ilişkilerinin özünü değiştirmese de, kapitalistlerin artı değerden altıkları payı azaltacağı gibi, ülke ekonomisi üzerindeki egemenliklerini de sınırlayacaktır. Yasal düzenlemeler belirtildiği şekilde uygulandığında toplumun emekçi kesimlerinin yaygın desteğini alacak. Yeni uygulamalarla mevzi kaybedecek olan karşı-devrimci güçlerin ise, daha tahammülsüz daha saldırgan bir tutum içine girmeleri muhtemeldir. Tabi Venezüella’daki işbirlikçilerinin zor duruma düşmesi Washington’daki savaş baronlarını da harekete geçirebilir; buna karşın milyonlarca emekçinin sürece aktif bir şekilde katılımı devam ettiği sürece, asalak kapitalistlerin diledikleri gibi saltanat sürmeleri mümkün olmayacaktır. Nihai hesaplaşma için ise, kapitalizmin temeli olan özel mülkiyeti ortadan kaldırmak ve tüm burjuva kurumları dağıtmak şarttır.

 

 

 

Honduras halkının faşist cuntaya
karşı direnişi devam ediyor!..

Amerikan destekli faşist çetelerin 28 Haziran’da gerçekleştirdiği askeri darbe iki ayına yaklaştı; ancak askeri rejimin uyguladığı baskı ve teröre rağmen, Honduraslı emekçilerin darbeye karşı yükselttikleri mücadele güçlenerek sürüyor. Enternasyonal dayanışma amacıyla gerçekleştirilen eylemlerde de gelişme gözlenirken, çetelerin devirdiği Manuel Zelaya da, Latin Amerikalı liderlerin desteğini güçlendirmek için çaba harcıyor.

“Darbe Karşıtı Ulusal Cephe” oluşturan sendikalar, kitle örgütleri, köylü örgütlenmeleri ile diğer ilerici kurumlar, geçen hafta binlerce kişinin katılımıyla ülkenin dört bir yanından başkent Tegucigalpa’ya gelerek cuntayı protesto etti. Kolluk kuvvetlerinin azgın saldırılarına maruz kalan kitle, taş ve sopalarla polise karşı direndi. 100’e yakın göstericinin tutuklandığı gösterilerde, cunta şefinin yardımcısı Ramon Velazquez de eylemcilerin öfkesinden nasibine düşeni aldı.

İki gün boyunca eylemlerini sürdüren Honduraslı emekçiler, cuntaya karşı direnmede kararlı olduklarını birkez daha dosta düşmana gösterdiler. Başkent dışındaki kentlerde de eylemler yapan cunta karşıtı cephe, Latin Amerika başta olmak üzere, dünya halklarından destek istedi. Via Campesina (Uluslararası Köylü Hareketi) Honduras bürosu tarafından yapılan açıklamada, Honduras halkının cuntaya karşı sürdürdüğü direnişin desteklenmesi istendi.

Açıklamada, “darbenin gerçekleşmesinden bu yana 46 gün geçti ve bu süre boyunca sürekli ve şiddetli insan hakları ihlalleri yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. İnsanlar yaralanıyor, katlediliyor ve hapsediliyor. Darbeye tepki veren insanlar isyan, terörizm ve vatana ihanet gibi suçlamalarla yargılanıyor…” sözlerine de yer veren Via Campesina, faşist çetelerin saldırganlığını teşhir etti.

Bu arada Brezilya, Meksika, Şili, Arjantin ve diğer kıta ülkelerini ziyaret eden devrik devlet başkanı Manuel Zelaya ise, Latin Amerikalı liderlerden cuntaya karşı daha aktif tutum almalarını istedi. Zelaya’nın isteği üzerine harekete geçen Arjantin ile Şili yönetimleri, darbecileri destekleyen Honduras büyükelçilerini “istenmeyen kişi” ilan etti. Cunta yönetimi ile tüm ilişkileri kestiklerini açıklayan iki ülke yönetimleri, faşist çeteleri gayr-ı meşru gördüklerini teyit ettiler. 

Hem ülke içinde hem dünyada yükselen tepkilere rağmen yönetimden çekilmeyeceklerini açıklayan cunta şefleri, Washington’dan aldıkları desteğe yaslanarak, Kasım ayında yapılacak seçimlere kadar yönetimde kalacaklarını söylüyorlar. Beyaz Saray’ın savaş baronlarında güç alan bu küstahlık, bir özgüvenden değil, cunta karşıtı mücadelenin henüz faşist çetelerden hesap soracak düzeye ulaşamamış olmasından kaynaklanıyor. Buna karşın enternasyonal dayanışa ile desteklenen Honduraslı emekçilerin direnme iradesi, muhakkak ki, faşist çetelerden hesap soracaktır.

 

 

Arjantin’de işkenceci generale
ömür boyu hapis cezası!

Toplumsal muhalefetin basıncı altında kalan Arjantin yönetimi, son yıllarda çok sayıda işkenceci katili uzun süreli hapis cezalarına çarptırmak zorunda kaldı. Hapse atılan işkenceci katiller sürüsüne, 15 yaşındaki genç bir komünisti katletmekten suçlu bulunan emekli general Santiago Riveros ile dört suç ortağı da eklendi.

Emekli general ile diğer 4 askeri yetkili Buenos Aires’teki Federal Mahkeme tarafından, işkence ve adam öldürmeden insan hakları ihlali nedeniyle suçlu bulundu. Emekli general ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken 4 suç ortağı ise 14 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası aldı.

Komünist Parti’ye bağlı sendika başkanı baba Avellaneda’nın yerini öğrenmek için Komünist Gençlik Örgütü üyesi 15 yaşındaki Floreal Avellaneda ile annesi Iris Pereyra’yı gözaltına alan askerler, anayla oğluna vahşi işkenceler uyguladılar.

Anne Pereyra 3 yıl sonra serbest bırakılmış ancak oğlu Avellaneda Uruguay sahilinde vücudunda işkence izleriyle ölü bulunmuştu. Mahkemede tanık olarak dinlenen Iris Pereyra, “Dirseklerime, göğsüme, ağzıma ve genital bölgeme elektrik verdiler, aynı işkenceyi oğlum da gördü” sözleriyle maruz kaldıkları işkenceyi anlattı:

Emekli general ile suç ortağı işkenceci katiller, ayrıca 40 devrimcinin kaybedilmesinden de sorumlu tutuluyor.

Arjantin’de 1976-83 yılları boyunca devam eden faşist askeri cunta döneminde yarıdan fazlası öncü işçi 30 bini aşkın devrimci katledilmişti.

Türkiye gibi ülkelerde işkenceci katiller el üstünde tutulup terfi ettirilirken, Arjantin’de general ve polis şefi düzeyindekiler de dahil olmak üzere üst düzey işkencecilerin yargılanması toplumsal muhalefetin rejimler üzerinde yaratabildiği basıncın göstergesidir.