14 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/31

  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikancı çözüm planı çözümsüzlük ve daha ağır sorunlar demektir
  Düzenin gerici güçleri “Kürt açılımı” üzerinden kapışıyor
  3. Ergenekon iddianamesinde olanlar, olmayanlar
Mamak 6. Kültür ve Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi.
Güler Zere’ye özgürlük
eylemlerinden.
Eğitimin ticarileştirilmesi
öğretmenleri vuruyor!.
  Toplu görüşme süreci ve devrimci sorumluluklar
  İşçi ve emekçi hareketinden
  10 yıl sonra 17 Ağustos depremi
  Har(a)ç protestolarında
  Parasız eğitim için mücadeleye.
  Devrimci sınıf çalışmalarımızdan.
  Grevdeki Halkalı Kağıt fabrikası işçileriyle konuştuk.
  TMMOB’un gerçekleştireceği kurultay üzerine Ahmet Öncü ile konuştuk
  Sağlıkta yeni hak gaspları gündemde!
  Dünyadan
  El Fetih, 20 yıl sonra 6. kongresini gerçekleştirdi..
  Patron/devlet zorbalığına karşı 77 günlük militan direniş..
  Devlet terörüne boyun eğmeyelim!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İstanbul polise zimmetleniyor…

Demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltelim!

Sermaye sınıfı için eskinin göreli istikrarlı günleri geride kalmış bulunuyor. Kapitalizmin küresel krizinin derinleşmesine dünyanın pek çok bölgesinde işçi ve yoksul yığınların ortaya koyduğu tepki eşlik ediyor. Bu durum, önümüzdeki süreçte sınıf mücadelesinin şiddetlenme olasılığına işaret ediyor. Nasıl bir döneme girildiğinin farkında olan burjuvazi, günün koşullarına uygun önlemler alıyor. Devlet aygıtı yeniden yapılandırılıyor, ordular savaş düzenine sokuluyor. Devlet aygıtının gücünü kitlelerin üzerinde daha şiddetli hissettirmesi amacıyla polise geniş yetkiler veren düzenlemelere yenileri ekleniyor.

Bunun son örneği, İstanbul’un tümüyle polise zimmetlenme planı oldu. İzmir’den İstanbul’a atanan Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın son projesine göre, İstanbul sokak sokak polislere zimmetlenecek. Çapkın’ın uygulamaya koyduğu “güven timi” adlı proje bu hafta uygulamaya geçerken proje, İstanbul’daki “suç oranını azaltmak ve olaylara kısa sürede müdahale etmek” gerekçesiyle, Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak uygulanacak. Proje için İstanbul’un ilçe emniyet müdürlüklerinde görevli asayiş büro personellerinden bir kısmının Asayiş Şube Müdürlüğü kadrosuna tayin edildiği belirtiliyor.

Proje kapsamında görev yapacak polisler, sivil giyimli olarak çalışacak ve öncelikle “suç oranının yüksek olduğu sokak ve caddelerde” görev yapacaklar. Görev yapacak personele, istihbarat şubesinde “takip ve suçluyla mücadele” başlıklarında eğitim verilmeye başlandığı kaydedilirken, ilk etapta 450 sivil polis ile kurulacak olan “güven timinin” kadrosu bin 500 kişiye kadar çıkarılabilecek. Asayiş Şube Müdürü’nün yönetiminde çalışacak olan timin başına A, B ve C Bölge sorumluları olmak üzere 3 emniyet amiri rütbesinde personel atanacağı ifade edilirken, sokaklarda görev yapacak sivil giyimli polislere İstanbul’un çeşitli cadde ve sokakları zimmetlenecek. Bu zimmetli yerlerde gezecek olan sivil polisler, herhangi bir olay olduğunda anında müdahale edecek ve bölgedeki esnaflarla “ikili ilişkiler” kuracak. Olayların engellenmesi için vatandaşlardan da ihbar alacağı belirtilen polisler, vatandaşlardan “bilgi desteği” almaya görev yapmaya başlayacaklar.

Açıktır ki, bu düzenleme ve uygulamalar tek bir amaca yöneliktir: İşçi ve emekçi kitleleri sindirmek ve denetim altında tutmak. Kapitalizmin krizlerle sarsıldığı böylesi bir dönemde, sermaye sınıfı ve devleti, işçi ve emekçi kitleler üzerindeki baskısını daha da yoğunlaştırıyor. Çünkü krizin faturasını tümüyle işçilere çıkarmanın hesabını yapıyor. İşten çıkarılan işçilerin fabrikaları işgal etmelerini, fabrika önlerini direniş alanlarına çevirmelerini, krizin yükünü taşımayı alanlarda reddetmelerini bu yolla engellemeye çalışıyor. Bunu yaparken de ihbarcılığı teşvik ederek toplumu içten içe çürütmeye amaçlıyor.

Sermaye devletinin her yönden kuşatma ve köleleştirme harekâtına karşı, işçi sınıfı ve emekçiler haklarına sahip çıkmak ve onları daha da geliştirmek için mücadeleye girişmek zorundadır. Unutulmasın ki, söz konusu düzenleme ve uygulamalar tüm emekçileri tehdit etmektedir. Çok açık ki, işçi sınıfı ve emekçi kitleler, demokratik hak ve özgürlükleri proleter devrim mücadelesinin bir yan ürünü olarak elde edebilir ve bu abluka ancak örgütlü, birleşik bir mücadeleyle dağıtılabilir.

 

 

 

Cumartesi Anneleri: “Tanık biziz”

Cumartesi Anneleri’nin faili meçhul cinayetlerin açığa çıkarılması ve faillerin yargılanması talebiyle başlattığı oturma eylemlerinin 228. haftasında, kontrgerilla şefi Cemal Temizöz’ün aklanmaya çalışıldığı ifade edildi. “Temizöz’ün yargılandığı davanın tanıkları biziz” denildi.

8 Ağustos günü, Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen eylemde, “Failler belli kayıplar nerede” ve “Tanığız Cemal Temizöz kayıplarımızdan birinci derecede sorumludur” pankartları açıldı.

Kayıp yakınları ve İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı İHD Yönetim Kurulu Üyesi İlker Erarslan gerçekleştirdi. Eraslan, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 20 faili meçhul cinayetle ilgili hakkında dava açılan Albay Temizöz ve korucubaşı Kamil Atak davasında 3 gizli tanığın tehdit edilerek susturulduklarını söyledi.

Kayıp yakınlarının konuşmalar yaptığı eylemde, 1994 yılında 11 kişinin bulunduğu minibüste yakılan Ahmet Kaya’nın kızı olan Emine Erdoğan, babasının katilinin Temizöz olduğunu belirtti ve “Onu yargılasınlar. Ondan sonuna kadar davacıyım ve hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim.” dedi.

Diğer bir kayıp yakını olan Sultan Kurt şunları söyledi: “Bir yakınımız Kızıltepe’de gün ortasında bir arabaya bindirilip götürüldü ve hala yok.”

Yakınların dinlenmesinin ardından eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Dergi satan 4 genç tutuklandı

İzmir’in ilçesi Gaziemir Aktepe’de 8 Ağustos günü gazete satışı yaparken gözaltına alınan 4 genç, “Polise görevini yaptırmamak için direnme” bahanesiyle tutuklanarak Buca Cezaevi’ne götürüldü.

Aktepe’de Yürüyüş ve Toprağın Sesi dergilerinin satışını yapan 4 kişi polis tarafından gözaltına alınmıştı. Aktepe Polis Karakolu’na götürülen Ferit Mutlu, Gökhan Sırmacı, İsmail Hakverdi ve Çağrı Çevik adlı gençler, Adli Tıp’a götürülürken ailelerin gözü önünde işkenceye maruz kaldı.

9 Ağustos günü önce Bozyaka’daki Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen 4 genç, daha sonra Bayraklı Adliyesi’ne çıkartıldı. Savcılığın ardından mahkemeye sevk edilen Ferit Mutlu, Gökhan Sırmacı, İsmail Hakverdi ve Çağrı Çevik, “Polise görevini yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla tutuklanarak, Buca Cezaevi’ne götürüldü. Adli Tıp Kurumu’nda Ferit Mutlu’nun iş göremez raporu aldığı öğrenildi.