Kızıl Bayrak'tan...
Sermaye devletinin yürütme organı AKP hükümeti burjuvazinin istekleri doğrultusunda arka arkaya çıkardığı teşvik paketleriyle, krizin yükünü işçi ve emekçilere yıkıyor. Bir yandan işçi çıkarmaların yolunu düzlüyor, bir yandan da daha düşük ücretle çalıştırmanın önünü açıyor. Dahası, sigorta primleri artık hazineden karşılanıyor, işsizlik fonu sermaye sınıfına peşkeş çekiliyor. Temel tüketim maddelerine zam üstüne zam yapılıyor. Ramazan ayında özellikle gıda maddelerine yapılacak fahiş zamlar kapıda bekliyor.
Öte yandan ücret ve maaşlar gün geçtikçe eriyor. Temel maddelere gelen zam ile ücretlere yapılan zam arasındaki açı farkı, son saldırılarla birlikte iyice derinleşerek uçuruma dönüştü. Bütün bunlar, işsizliğin çığ gibi büyüdüğü bir dönemde yapılıyor. İşsizlik arttıkça, çalışanların durumu daha da kötüleşiyor. Daha az ücrete daha uzun ve yoğun çalışma dayatılıyor. Öğretmenin ders ücretine, sağlık çalışanın döner sermayeden aldığı paya da göz dikiliyor. Yeni paketle bunların da azaltılacağı duyuruluyor. Dahası, har(a)çların arttırılması yoluyla soygun katmerleniyor.
Kabul etmek gerekir ki, sermaye sınıfı krizi fırsata çevirmeyi başararak kar üstüne kar elde ediyor.
Buna karşı mücadeleye çağıran devrimci ve komünistlere yönelik saldırıların boyutu ise yükseliyor. Hemen tüm devrimci dergilere birbiri ardına davalar açılıyor, kapatmalar geliyor. Bu da yetmiyor, fabrika önünde bildiri dağıtan sınıf devrimcilerine patron ile polis birlikte saldırıya geçiyor, kurşunluyor, tutukluyor. Devrimci tutsaklar üzerindeki baskılar artıyor, hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor.
Tüm bu yoğun saldırı sağanağına son olarak Ankara’da sınıf devrimcilerine yönelik baskın ve gözaltı saldırısı eklendi. Başarıyla gerçekleşen 6. Mamak Kültür Sanat Festivali ardından, Ankara polisi Mamak İşçi Kültür Evi’ne ve çalışanlarına yönelik gözaltılar ve baskınlar gerçekleştirdi. Saatler boyunca Kültür Evi’ni abluka altında tutan polis, kurum bilgisayarlarına ve arşivine el koydu, iki kurum çalışanını gözaltına aldı.
Böylece aslında sermaye sınıfı için krizi fırsata çevirmenin tüm gerekleri yerine getiriliyor. Artan işsizlik ve yoksulluğun devrimci bir çıkışa yol açacağından korkan sermaye sınıfı, en başta öncüleri etkisizleştirmenin yoluna bakıyor; onları susturmaya, etkisizleştirmeye çalışıyor.
Hiç kuşkusuz, sermaye sınıfını böylesine pervasızlaştıran işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin dağınıklığı ve örgütsüzlüğüdür. Güçlü bir çıkış yaparak bu tabloya son verilebilir. Açıktır ki, saldırıları püskürtmenin yolu, sınıfın gücünü açığa çıkarmaktan geçiyor. Bu bilinçle, sınıf devrimcilerinin yoğunlaşan saldırılara yanıtı, sınıf ve kitle çalışması temposunun daha da yükseltilmesi olacaktır! |