14 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/31

  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikancı çözüm planı çözümsüzlük ve daha ağır sorunlar demektir
  Düzenin gerici güçleri “Kürt açılımı” üzerinden kapışıyor
  3. Ergenekon iddianamesinde olanlar, olmayanlar
Mamak 6. Kültür ve Sanat Festivali başarıyla gerçekleştirildi.
Güler Zere’ye özgürlük
eylemlerinden.
Eğitimin ticarileştirilmesi
öğretmenleri vuruyor!.
  Toplu görüşme süreci ve devrimci sorumluluklar
  İşçi ve emekçi hareketinden
  10 yıl sonra 17 Ağustos depremi
  Har(a)ç protestolarında
  Parasız eğitim için mücadeleye.
  Devrimci sınıf çalışmalarımızdan.
  Grevdeki Halkalı Kağıt fabrikası işçileriyle konuştuk.
  TMMOB’un gerçekleştireceği kurultay üzerine Ahmet Öncü ile konuştuk
  Sağlıkta yeni hak gaspları gündemde!
  Dünyadan
  El Fetih, 20 yıl sonra 6. kongresini gerçekleştirdi..
  Patron/devlet zorbalığına karşı 77 günlük militan direniş..
  Devlet terörüne boyun eğmeyelim!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Patron/devlet zorbalığına karşı 77 günlük militan direniş!

Güney Koreli işçiler
kapitalizme karşı mücadelede
izlenmesi gereken yolu gösterdi!

Güney Kore’deki Ssangyong Motor fabrikasını 22 Mayıs’ta greve çıkıp işgal eden 976 işçinin 77 gün süren meşru/militan direnişi, 3 bin çevik kuvvet polisinin helikopter desteği eşliğinde gerçekleştirdiği vahşi saldırı ile sona erdirildi. Yüzlerce işçinin ağır yaralandığı saldırı, Türk devletinin 19 Aralık 2000’de devrimci tutsakları F tipi zindanlara kapatmak amacıyla gerçekleştirdiği barbarca saldırıyı andırıyordu.

Kapitalizmin küresel krizinin yol açtığı mali zorlukları gerekçe gösteren şirket, 2 bin 500’ü aşkın işçiyi işten atacağını ilan edince, 976 işçi greve çıkıp fabrikayı işgal ederek tepkisini göstermişti. İşçilerin meşru/militan eylemi hem kapitalistlerin hem bu asalak sınıfın vurucu gücü olan Güney Kore devletinin azgın saldırısına maruz kaldı. Fabrikaya kapanan işçilere, şirketin silahlı bekçilerinin desteğiyle havadan ve karadan defalarca saldıran kolluk kuvvetleri, işçilerin kapandığı boyahane bölümünde önemli miktarda yanıcı madde bulunmasına rağmen, vahşette sınır tanımadılar. Son saldırıda zıvanadan çıkan kolluk kuvvetleri, tam bir gözü dönmüşlükle işçilere saldırarak direnişin sona ermesini sağladı.

Gücünü meşruluğundan alan militan direniş!

Krizin faturasını işsiz kalarak ödemeyi reddeden Ssangyong Motor işçileri, grevin başlamasıyla birlikte fabrikayı işgal ederek, militan bir direnişe hazır olduklarını gösterdiler. Demir levhalarla barikat kuran işçiler, polisin saldırısına karşı militanca direnerek, kolluk kuvvetlerini püskürttüler. Kısa sürede ülke sınırlarını aşarak dünyaya kendini duyuran işçilerin direnme iradesi Kore egemen sınıfları ile gerici rejimin şeflerini tedirgin etti. Zira krizin faturasının ödenmesi üzerinden iki sınıf arasındaki çatışmanın şiddetlenme eğiliminde olduğu bir dönemde, Ssangyong Motor işçilerinin tuttuğu yol, asalak kapitalistlerin uykularını kaçırtacak cinstendi.

Direnme iradesini kırmak için gözü dönmüş bir şekilde saldıran kolluk kuvvetleri, teslim olmayı reddeden işçilere “açık savaş” ilan etti. Helikopterle gelen kolluk kuvvetleri fabrikanın bir bölümünün çatı kesimini havaya uçurdular. Kendilerini kask takarak korumaya çalışan işçiler, patronların bekçi köpekliğini yapan polisleri büyük sapanlar ve metal borularla karşıladı. Polis helikopteri tarafından çatı kısmına bırakılan su konteynerinden işçilere tazyikli su sıkan kokuşmuş düzenin silahlı bekçileri, helikopterden ise göz yaşartıcı gaz fışkırttılar. Direnişteki işçilere saldırmakla yetinmeyen kolluk kuvvetleri, dayanışma amacıyla fabrika önünde bekleyen emekçilere de azgınca saldırılar düzenledi.

İşçilerle dayanışma amacıyla eylem yapan öğrencilere de fütursuzca saldıran polis, her durumda ciddi bir direnişle karşılaştı; böylece devlet terörü ne direnen işçileri, ne de dayanışma eylemleri yapan emekçilerle gençleri sindirebildi.

Bu arada uzlaşmadan yana olmakla birlikte saldırıların yoğunlaşması üzerine Kore Sendikalar Konfederasyonu’nun (KTCU) genel grev ilan etmesi, direnişin meşru zeminini güçlendirip işçilerin direnme kararlılığını daha da pekiştirdi.

Devlet terörünün hedeflenen sonuçları vermekten uzak kalması üzerine, direnen işçileri aç, susuz, elektriksiz, doktorsuz, ilaçsız bırakarak diz çöktürme taktiği izlendi. Ancak barbarlıkta sınır tanımayan devletin tüm saldırılarına karşı militanca direnen işçiler, sadece Koreli sınıf kardeşlerine değil, dünya işçilerine de krizin faturasını kapitalistlere ödetebilmek için izlenmesi gereken mücadele yolunu gösterdiler. İşçi sınıfına meydan savaşı ilan eden kolluk kuvvetlerinin fabrikayı boşaltması, eylemin gücü ve önemini zerre kadar azaltmıyor. Tersine, işçi sınıfına açıktan savaş ilan eden devletin kanlı yüzü, Koreli emekçiler nezdinde iyice teşhir oldu.

Kapitalist devlet her yerde sermaye sınıfının tetikçisidir!

Gerici Güney Kore rejiminin iki sınıf arasındaki çatışmada üstlendiği rol, kapitalist sistemde devlet denen militarist aygıtın ne işe yaradığını dünyanın gözleri önüne sermiştir. Öyle ki, kapitalist/emperyalist düzenin bir kurumu olan Uluslararası Af Örgütü bile, barbarlıkta sınır tanımayan Kore devletini uyarmak zorunda kaldı.

Uzlaşma eğiliminde olan sendikalar ise, hayati tehlike altında bulunan işçilerle uluslararası dayanışma için birkaç defa çağrı yaptı. Ancak buna karşın Kore devleti ne kendi yasalarını ne uluslararası anlaşmaları dikkate aldı; fabrikayı boşaltmak için savaş düzeni ile işçilere saldırdı. Bu tutum, burjuva devletin sınıf niteliğini ayan beyan ortaya koydu; kolluk kuvvetlerinin ardından cüppeli zorbaları da harekete geçiren gerici rejim, direnişe öncülük eden onlarca işçiyi tutuklayarak tabloyu iyice pekiştirdi.

Ssangyong Motor işçilerinin sergilediği mücadele kararlılığı, işçi sınıfının sömürü ve köleliğe karşı mücadelede nasıl bir yol izlemesi gerektiğini birkez daha dosta düşmana göstermiştir. Bu eylem, kapitalizme karşı mücadelede fabrikaların nasıl birer “direniş kalesi” haline dönüştürülebileceği konusunda da öğretici olmuştur. Devletin vahşi tutumu ise, sınıf çatışmaları keskinleştiğinde egemenlerin nasıl pervasızlaşacağı hakkında fikir vermiş; böylece işçilerin sınıf düşmanlarını daha iyi tanımlarına vesile olmuştur.