26 Aralık 2008 Sayı: KB 2008/50
(EG ÖS 229)

  Kızıl Bayrak'tan
   2008: Dünyada ve Türkiye’de bir dönem kapanırken...
  2008 yılı rejimin Kürt sorunundaki çözümsüzlüğünü bir kez daha ortaya koydu…
DİSK’in krize karşı “Emek cephesinin sesi”ni büyütme, mücadeleyi yükseltme çağrısı üzerine…
TİB-DER’den iş cinayetleri protestosu…

Yemekhane işçileriyle dayanışma gecesi…

Kot işçileriyle
dayanışma büyüyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
  Kriz ve sınıf hareketi...
  Gençlik hareketinden…
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  Kriz üzerine Emekçi Kadın Komisyonları sözcüsü ile konuştuk...
  19 Aralık katliamı ülke genelinde lanetlendi!
  Fransa’da gençlik “reform paketi”ni protesto etti
  “Özür diliyorum” kampanyası üzerine...
M. Can Yüce
  Eral Eren anmalarından…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi ve emekçi hareketinden…

Brisa’da sendikal ihanet!

Kocaeli’nin Alikahya beldesinde bulunan Brisa lastik fabrikasında, kriz bahane edilerek gerçekleştirilen işçi kıyımına karşı 17 Aralık günü fabrika işgali başlamıştı. Lastik-İş Sendikası üyesi Brisa işçilerinin direnişinden iki gün sonra sendikal ihanet kokuları yayılmaya başladı.

19 Aralık günü Lastik-İş Sendikası ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu’nun işten atmalarla ilgili gerçekleştirdiği görüşmede işten atılan 65 işçinin 1 Ocak 2009 tarihine kadar 7 günlük ücretli ve 2 gün ücretsiz izne çıkartılması kararı alındı.

İşçiler, sendika ile patron arasında alınan bu karara şaşırmadıklarını, görünen köyün kılavuz istemediğini söylüyorlar. Fabrikayı işgal eden işçiler, bu görüşme sonucu gelen ihanet haberi üzerine saat 17.00’de fabrikadan çıktılar. Birbirleriyle vedalaşan işçiler sendikal ihanete duydukları tepkiyle evlerine döndüler.

Brisa işçileri, bu ihanetin ilk olmadığını, işyeri temsilcileri, şube yönetimi ve genel merkezin işçileri sayısız kez sattıklarını ifade ettiler. İşçiler sendikanın genel tutumunu şöyle özetlediler: “Daha önce birçok kez kendi aramızda grev kararı aldık, fakat şube yönetimi ve merkez bu kararımızın yanlış olduğunu söyledi ve işçiler arasında fikir ayrılıkları yarattı.”

Ücretsiz izne çıkarılan işçilerin sendikaya muhalif işçiler olması dikkat çekiyor. İşten atılan işçiler bu durumun bir tesadüf olamayacağını söylüyorlar.

“Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan’ın mal varlığını açıklamasını istediği için büyük bir zorbalıkla dövülen Özer Varol’u hepimiz biliyoruz. Görüşmenin sonucunu bile diğer işçi arkadaşlardan öğrendik. Sendika yöneticileri bize hiçbir bildirimde bulunmadılar. Buraya gelmeye ne yüzleri var ne de cesaretleri!” diyen Lastik-İş üyesi bir işçi sendikanın içine girdiği ihaneti özetliyor.

Fabrikayı bugüne kadar kendilerinin ayakta tuttuklarını söyleyen işçiler, kendilerine reva görülenin işten çıkarmalar olduğunu dile getirdiler. Çalışma koşullarının daha önce de kötü olduğunu ifade eden bir işçi, fabrika yetkilileri tarafından hakaret ve küfürlere maruz kaldıklarını belirtti.

21 yıldır Brisa’da çalışan ve emekliliğine iki yıl kaldığını söyleyen bir diğer Brisa işçisi de, sendikaya muhalif kanadın tasfiye edildiğini söylüyor ve ekliyor: “İşten atılan işçileri bizce sendika seçti. Bizler muhalif olan, emeğimize sahip çıkan kanattandık.”

Kızıl Bayrak / Kocaeli


Koluman-Kogel’de ücretsiz izin saldırısı

Koluman-Kogel, Mersin-Adana yolu üzeri Yenice-Tarsus arasında faaliyet gösteren bir fabrika. 240 işçinin çalıştığı fabrikada damper ve treylerin yanısıra askeri araç üretimi yapılıyor. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu fabrikada 213 sendikalı işçi var.

Ekim ayı içerisinde sendika ve patron arasındaki görüşmelerde patron 60-70 işçinin işten çıkarılması gerektiğini, ekonomik krizin kendilerini etkilediğini söyleyerek asıl niyetini ortaya koydu. Patronun teklifi sendika tarafından kabul edilmedi. Kasım ayından itibaren işçiler bir haftalık ücretsiz izne gönderiliyor.

Ölümü gösterip sıtmaya razı ettirme taktiği izleyen patronun karşısında işçilerin tamamına yakınının örgütlü olması büyük bir şans. Şubat ayında patronla bir görüşme daha yapılacak. O zamana kadar ücretsiz izin saldırısı sürecek. MESS kapsamında olmayan Koluman-Kogel’in TİS görüşmeleri 2009’un Temmuz’unda başlıyor. Tüm işçileri kapsayan tek tip sözleşme uygulanıyor.

BDSP’li Metal İşçileri olarak TİS sürecinin en başından bu yana metal işçileri bültenini yaygın bir şekilde kullanıyoruz. Fabrikaya girerek öğlen molasında işçilere metal işçileri bültenini ve Adana yerelinde çıkarttığımız sanayi işçileri bültenini verdik. İşçiler bülteni çok beğendiklerini söylediler. Yaklaşık bir saat boyunca fabrikada yaşanan sorunlar, patronun dayatmaları, TİS sürecinin seyri, Türk Metal’in ihanetçi tutumu ve bütün bunların karşısında yapılması gerekenlere dair konuşmalar yaptık, devam eden direnişlerden bahsettik.

 Metal işçileri bülteninin etkisi ve TİS sürecinde merkezi planda olanaklarımız dahilinde yapmaya çalıştığımız basınç bir ölçüde karşılık buluyor. Yayınlarımızı Çukurova’daki bütün sanayi havzalarına ve fabrikalara ulaştırmaya devam edeceğiz.

Adana’dan BDSP’li metal işçileri  


Çimsataş’ta işten atma saldırısı

Çukurova İnşaat Makinaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Çimsataş) Mersin-Tarsus karayolu üzerinde kurulu, Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu bir fabrika.

Çimsataş patronu yaklaşık iki ay önce sendikayla yaptığı görüşmede ekonomik krizi gerekçe göstererek işçi çıkartmaya gideceğini bildirdi. Sendika bu durumu kabul etmeyince, patron ilk teklifi olan çok sayıda işçinin çıkartılması yerine ilk planda 64 işçiyi çıkarttı ve esnek çalışmayı dayattı.

Sermayenin daha fazla kar için her şeyi yapabileceğini ve her kriz döneminde faturayı işçilere ödetebilmek için türlü oyuna başvurduğunu biliyoruz. Şu anda fabrikada yaklaşık 510 işçi çalışıyor. Daha önce 64 işçiyi işten çıkartıp başka işçi çıkarmayacağını söyleyen patron, bir süre önce sendikaya 73 işçinin daha işten çıkarılacağını bildirdi. İşten çıkarmalara tepki gösteren sendika ise henüz net bir açıklama yapmadı.

Kızıl Bayrak / Adana



HSGGP’den krize karşı mücadele çağrısı!

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP) 20 Aralık günü Kadıköy İskele Meydanı’nda kriz ile ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“Herkese sağlık, güvenli gelecek mücadelemiz sürüyor, sürecek!” ve “Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu” pankartlarının açıldığı eyleme kurumlar dövizleriyle katıldılar.

Komünistler eylemde, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” ve “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın!”/ BDSP dövizleriyle yer aldılar.

HSGGP’nin önümüzdeki süreçte kriz gündemiyle çalışmalarını yürüteceğinin deklere edildiği basın açıklamasını Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm gerçekleştirdi. Sermaye sınıfının kar ekonomisinin işçi ve emekçileri felakete sürüklediğini, yüzbinlerce kişinin işsiz bırakıldığını, ücretsiz izinlerin giderek yaygınlaştığını ifade etti. Başta sendika konfederasyonları ve emek örgütleri olmak üzere, krize karşı mücadele içinde olması gereken tüm toplumsal örgütlerin ortak mücadele programı etrafında bir araya gelmesi gerektiğini ifade eden Gülüm, birleşik mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.

Ardından direnişte olan Brisa ve Şahinoğlu Deri işçileri selamlandı. Eylemde, “Yaşasın işçilerin birliği!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Krize karşı genel grev genel direniş!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


DESA’da direniş kazanacak!

Düzce DESA’da 230, Sefaköy DESA’da ise 170 gündür kararlılıkla süren direnişte önemli gelişmeler yaşanıyor. Desa patronunun sendikal örgütlenme sürecinde sendikayı hiçbir şekilde muhatap almama tutumu direniş boyunca en temel yaklaşımıydı. İşçileri sendikadan uzak tutmak, örgütlenme bilincini karartmak için her türlü yönteme başvurdu. “Bunlar teröristlerden destek alıyor”, “daha çok para koparmak için fabrika önünde bekliyor” vb. söylemlerle direnişi karalamak istedi. Sermayenin kolluk güçlerini devreye sokarak, sendika düşmanlığını türlü baskılarla ortaya koydu. Desa işçileri direniş yerinden gözaltına alındılar. İşçilerin aileleri tehdit edildi. Direnişe desteğe gelenler taciz edildi, vb…

Ancak gerek Düzce gerekse Sefaköy’deki DESA fabrikası önündeki direnişi sürdüren işçilerin mücadele kararlılıkları yok edilemedi. Sefaköy’de direnen Emine Arslan’ın direnişi kendi sınırlarını aştı. İçerde ve dışarda önemli bir desteğe dönüştü. İlerici ve devrimci güçler, sendikalar ve meslek odaları direnişle dayanışmak için anlamlı bir çaba ortaya koydular.

Son yaşanan gelişme ise DESA patronunun Deri-İş Sendikası ile görüşme talebi oldu.19 Aralık günü sendikayla görüşen DESA patronu, sendikayı kabul etme, atılan işçilerin %90’ını işe geri alma sözü verdi. 170 gündür direnen Emine Arslan’ı ise işe geri almayacağını ifade etti. Deri-İş Sendikası, böyle bir teklifin hiçbir biçimde kabul edilemeyeceğini açıkladı.

Emine Arslan’ın işe iade davası 24 Aralık günü Bakırköy Adliyesi’nde görüldü ve “işe iade” kararı çıktı. Yine Düzce’deki direnişlerine 240 gündür devam eden Mustafa Soğan, Meltem Sine, Hakan Evlioğlu ve Levent Akdoğan için de işe iade kararı verildi. DESA Deri patronu, Deri-İş Sendikası üyesi Emine Arslan’ın 10 gün içinde işe geri alacak ya da sendikal tazminat, kıdem ve ihbar tazminatını ödeyerek işe almamayı tercih edecek.

Kızıl Bayrak / Sefaköy


Plaza eylemleri devam ediyor!

Tez-Koop-İş Sendikası’nda örgütlenme mücadelesi sürdüren IBM Türk çalışanları, İstanbul Levent’teki IBM önünde plaza eylemlerinin üçüncüsünü 24 Aralık günü gerçekleştirdi.

“IBM’de sendikal haklara saygı istiyoruz! /Tez-Koop-İş Sendikası”  ve “Güvenli bir gelecek için iş güvencesi istiyoruz/ EMO-Tez-Koop-İş Genel Merkezi” pankartlarının açıldığı eylemde basın açıklamasını Tez-Koop-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Osman Gürsu gerçekleştirdi. Gürsu, sermayedarların sorumlusu oldukları krizden, çalışanları güvencesizleştirerek, ücretsiz fazla mesai yaptırarak, işsiz bırakarak sıyrılmaya çalıştığını belirtti. Açıklama “Krizi biz yaratmadık, faturasını ödemeyeceğiz.” sözleriyle sona erdi.

IBM çalışanı Elvan Demircioğlu’nun ardından, Çağrı Çalışanları Derneği ve Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına konuşmalar yapıldı, ortak sorunlara karşı ortak mücadele çağrısı yükseltildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


“Sağlıkçılar geri alınsın!”

DİSK Dev Sağlık İş, İstanbul Tabip Odası, SES Anadolu Yakası Şubesi, İstanbul Diş Hekimleri Odası, İstanbul Eczacılar Odası 24 Aralık günü yaptıkları açıklama ile Kadıköy Belediyesi’ne ait olan KASDAŞ’ta sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılan sağlık emekçilerinin işten atılmasını protesto ettiler, işe geri alınmalarını istediler.

Kadıköy Belediyesi Sağlık Polikliniği önünde bir araya gelen bileşenler, “Sendika haktır engellenemez! Kadıköy belediyesinden işten çıkarılan sağlıkçılar geri alınsın!” Dev Sağlık-İş pankartı ve dövizleri taşıdılar. Eylemde Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu bileşenleri de pankartıyla yer aldılar.

Kadıköy Belediye Başkanlığı önünde konuşan DİSK Dev Sağlık İş Sendikası Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu Kadıköy Belediyesi’nin tutumunu teşhir etti. Basın açıklamasının ardından DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu kısa bir konuşma yaptı. Çeşitli kurumların destek verdiği açıklamaya yaklaşık 100 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


ÜNSA direnişiyle dayanışma!

Samandıra’da ÜNSA Ambalaj’da ‘kriz” gerekçesiyle yaşanan işçi çıkartmalara karşı başlayan direniş devam ediyor. ÜNSA bünyesinde faaliyet gösteren Doğa Tekstil isimli taşeron firma işçileri haklarını almak için fabrika önündeki kararlı bekleyişlerini sürdürüyor, direnişlerini gündemleştirmek için adımlar atıyorlar.

Direnişteki ÜNSA işçilerine 19 Aralık günü DİSK destek verdi. Nakliyat-İş yöneticilerinin yer aldığı ÜNSA işçileriyle dayanışma eyleminde coşku hakimdi. DİSK flamalarının yer aldığı açıklamada Ünsa işçileri “Krizin bedelini taşeron, Ünsa işvereni ve para babalarına ödeteceğiz!” pankartını açtılar.

DİSK adına açıklamayı okuyan Nakliyat-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, DİSK’in “Krizin bedelini ödemeyeceğiz” kampanyası kapsamında işten atılmalara, hak gasplarına karşı verilen mücadelelerin yanında olduklarını belirtti.

ÜNSA bünyesindeki Baran Tekstil ve Eda Tekstil’de çalışan 90 işçinin biriken ücretleri, fazla mesaileri, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, işçilere tehdit yoluyla “tüm haklarımı aldım” diyen ibranamelerin imzalatıldığını söyledi.

Eylem sırasında halay çeken işçiler ve sendika yöneticileri jandarma tarafından “uyarılmak” istendi. Bir süre yaşanan tartışmaların ardından jandarma geri çekildi.

Eyleme OSB-İMES İşçileri Derneği, Nakliyat-İş, HKP, Philips işyeri temsilcileri ve işçi aileleri de destek verdiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul


İşçiler Philips Genel Müdürlüğü önünde!

Gebze Organize Sanayi kurulu bulunan Türk Philips fabrikası işçileri merkezi Hollanda’da bulunan Philips tarafından verilen kapatma kararına karşı fabrikalarına sahip çıkıyorlar.

Philips işçileri üretimin tamamen durduğu işyerlerinin kapatılmasına karşı 19 Aralık sabahı Philips’in Ümraniye Dudullu’daki Genel Müdürlüğü’ne yürüdüler.

“PHILIPS kapatılamaz!” pankartını açarak sloganlarla yürüyüş düzenleyen işçiler, kapatma kararını protesto ettiler. DİSK / Basın-İş, Makine Mühendisleri, Nakliyat-İş, EMEP ve OSİM-DER’in de destek verdiği eyleme Birleşik Metal-İş Sendikası’nın üst örgütü Avrupa Metal İşçileri Federasyonu’ndan (EMF) destek geldi. EMF Genel Sekreteri Peter Scherer Philips işçileriyle beraber Genel Müdürlük önündeki eyleme katıldı.

Sendika önlükleri ve şapkalarıyla işçiler “Babalar işsiz çocuklar aç!”, “İşveren şaşırma sabrımızı taşırma!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Philips kapatılamaz!”, “Kapatma kararı geri alınsın!”, “İşten atmalar yasaklansın!” sloganlarını attılar, halaylar çektiler.

Eylemde konuşan EMF Genel Sekreteri, Philips işçilerinin yanında olduklarını, benzer kapatma ve işten atmaların Avrupa’da da yaşandığını belirtti. Philips’te verilen mücadelenin dünya işçi sınıfının mücadelesinin bir parçası olduğunu vurguladı.

Eylemde Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar konuştu. Türk Philips’in Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikası önünde eyleme başlayacaklarını duyuran Atar, fabrikanın kriz gerekçesiyle kapatılmasının gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Philips’in kapatılmasıyla beraber kapı önüne konacak 150 Philips işçisiyle daha güçlü eylemler gerçekleştireceklerini belirtti.

Eylemin ardından kortejler oluşturularak çevre fabrikaların önünde yürüyüş düzenlendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Belediye işçileri kadro istiyor!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı çalışan Vira ve Kürşat isimli taşeron şirketlerinde çalışan işçiler bir süredir “kadro” istemiyle örgütlenme çalışması yürütüyorlar.

Bu toplantılardan biri de Kürşat isimli taşeron işçileri tarafından 18 Aralık günü yapıldı. Çiğli’de Gelincik Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya 100 işçi katıldı. Burada temsilcinin yaptığı konuşmada, yıl sonu itibariyle ihaleyi başka bir şirketin almış olabileceğini ve bunun 31 Aralık’ta işsiz kalmak demek olduğunu söyledi. Toplantıda 10 kadar işçi söz alarak konuştu. Vurgulanan ve ortaklaşılan konular taşeron işçilerinin mücadelede kararlı olduklarını gösteriyordu.

Toplantının sonunda üst komite önerilerini sundu ve son kararlarının Vira şirketi üst komitesiyle yapılacak toplantıdan sonra açıklanacağını söyledi.

Kürşat ve Vira taşeron şirketlerinde çalışan işçilerin büyük bir çoğunluğu toplantının ardından 19 Aralık günü iş bıraktı.

İşçiler 22 Aralık günü ise Eğitim-Sen 3 No’lu Şube’de bir basın toplantısı gerçekleştirerek işten atılacak olmalarını protesto ettiler. Toplantı salonuna “Taşeronlaştırmaya-özelleştirmeye hayır / Vira-Kürşat taşeron işçileri” pankartı asıldı.

Basın toplantısında önce Vira ve Kürşat firması temsilcileri söz aldılar.

Basın metnini Kürşat firmasında çalışan Kemal Köroğlu okudu. Yaptıkları işin Büyükşehir Belediyesi’nin işleri olduğunu, taşeron şirketle aralarında sadece kağıt üzerinden bir bağın olduğunu vurguladı. İşe mevsimlik işçi olarak Nisan ayında başladıklarını ve 31 Aralık itibariyle işlerinin son bulacağını söyleyerek iş güvencelerinin olmadığını ifade etti.

İşçiler ellerinde bir eylem programı olduğu ve bunu yakın zamanda hayat geçireceklerini söylediler. İmza kampanyalarının yanı sıra 24 Aralık’ta belediye önünde bir basın açıklaması ve 30 Aralık’ta da miting gerçekleştirecekler. Bu eylemlerden sonuç alınmama durumunda açlık grevi ve ölüm orucu yapmayı düşünüyorlar.

 Basın toplantısına Tek Gıda-İş Ege Bölge, Tek Gıda-7 No’lu Şb, Tek Gıda-İş Genel örgütlenme uzmanı, BDSP, Alınteri, Mücadele Birliği, CHP, ÖDP ve EMEP de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir


Sabri Giyim işçileri süresiz izne çıkartıldı!

Dünyada ve Türkiye’deki kriz tekstil işçilerini işsiz bırakmaya başladı. 20 Aralık günü saat 19.30’da paydos ettikten sonra, Sabri Giyim patronu bizleri süresiz izne çıkardığını açıkladı. Para alamadığını, bizlere verdiği maaşları bile borç alarak verdiğini ve yaptığı işleri satamadığını öne sürdü. İşçiler olarak tepkilerimizi ortaya koysak da patron bir şey yapamayacağını, bizleri süresiz olarak izne çıkarttığını ifade etti.

Sabri Giyim patronu, krizin faturasını bizlerin sırtına yıkıyor. Bunlar başlangıç, yakında bizler gibi binlerce işçi arkadaşımız işinden olabilir. Bunu önlemek için “Krizi yaratan patronlar faturayı ödesin!” diyebilmemiz gerekir.

Sabri Giyim işçileri olarak bu krizin faturasını ödemeyeceğiz. Faturayı bize kesen Sabri Giyim patronuna karşı 19 Aralık günü gösterdiğimiz tepkiyi sürdüreceğiz ve Elmabahçesi işçilerine birlikte mücadele çağrısı yapacağız.

 Sabri Giyim’den GOP İşçi Platformu üyesi işçiler

 

 

Gürsaş Elektronik’te direniş!

Ümraniye Dudullu’da kurulu bulunan ve yaklaşık 45 işçinin çalıştığı Gürsaş Elektronik’teki sendikal örgütlenme mücadelesi direnişle devam ediyor.

Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlenen Gürsaş Elektronik işçileri, patronun sendikal örgütlenmeden haberdar olmasının ardından işten atma saldırısı ile karşı karşıya kaldılar. 23 Aralık itibariyle 6 işçi işten çıkartıldı. Atılan işçiler fabrika önünde bekleyişlerini sürdürürken, içerideki işçiler de arkadaşlarının işten atılmasına karşı iş yavaşlatma eylemi gerçekleştiriyorlar.

İşçiler patronun sendika düşmanı tutumuna ve kış soğuğuna rağmen mücadelelerine devam ediyorlar. 36 saati aşkın süre fabrika işgali gerçekleştiren ve 24 Aralık’tan itibaren fabrika önünde direnişlerini sürdüren Sinter işçilerine 200 metre mesafedeki işyerleri önündeki bekleyişleriyle eşlik eden Gürsaş işçileri, Sinter’deki direnişle de dayanışma içindeler.

Sendika önlükleri ve şapkalarıyla bekleyen Gürsaş işçileri sendika hakkını kazanana kadar mücadele etmekte kararlılar.

Kızıl Bayrak / Ümraniye


 

Sınıfın gerisinde kalmak...

Yüksel Akkaya

Türkiye işçi hareketi ile devrimci, sosyalist hareketi arasında “hep” bir “eşansızlık” vardır.

1908 grevleri patlak verdiğinde, yani Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez işçiler mevcut duruma tarihindeki en büyük grev dalgası ile itiraz ettiğinde, kendisine öncülük edecek siyasal bir yapı, önderlik yoktu. Öyle olduğu için bu büyük dalga kendi içinde boğuldu…

Türkiye işçi sınıfı, uzun suskunluğunu 1968-1971 arasında bozdu, görkemli eylemlere imza attı, ancak kendisini anlayacak, kendisine önderlik edecek bir siyasal yapı, önderlik bulamadı! Üstelik devrimci, sosyalist hareketi en canlı, en hareketli ve en görkemli dönemini yaşıyordu! 1968’de başlayan işyeri işgalleri şeklindeki işçi eylemleri 1971’e kadar sürdü. 15-16 Haziran görkemli başkaldırısı yaşandı. Ancak, 1908’de olduğu gibi bunlar da karşılıksız kaldı! Üstelik DİSK de vardı, TİP de vardı, radikal devrimci hareketler de vardı…

İşçi bu, bıkmaz, usanmaz… Şansını bir de bahar eylemleri ile denedi… Yetmedi, kamu emekçileri ile tahkim etmek istedi…

Ne yazık ki, her seferinde anlaşılamadı, karşılık bulamadı….

İşçi sınıfı, krizin teğet geçileceğinin düşünüldüğü, ya da psikolojik olarak yenileceğinin benimsendiği bir dönemde kapitalizmin bu krizine nasıl direnileceğini bir kez daha gösteriyor.

Gürsaş Elektronik, Sinter, Brisa işgal ve direnişleri işçi sınıfının kriz döneminde bir mücadeleye ne kadar hazırlıklı olduğunu, tarihsel birikimle, sınıf bilinci ve kültürünün birikimi ile hareket edeceğini bir kez daha ortaya koymuş bulunuyor. Ne yazık ki sınıfa önderlik edecek siyasal yapılar bu mücadelenin gerisinde kalıyor, onu ileriye taşıyacak, işçilere güven, umut verecek bir mücadele hattını, kazanımları öremiyor. Bugünler için yığınak yapması gerekenler, sınıfın bu ileri çıkışını sadece selamlıyor, ondan ajitatif sonuçlar çıkararak başka yerleri örgütlemeye çalışıyor; ancak buralardan zafer değil de yenilgiler ile çıktığı için de ne ileri mevzileri kurabiliyor, ne mevcut mevzileri tahkim ediyor ne de cephe gerisini koruyabiliyor.

Türkiye devrimci, sosyalist hareketi bir kez daha işçi hareketinin gerisinde kalma, ona öncülük edememe tehlikesi ile karşı karşıya…

Devrim ve kriz anları, uslu çocuklar olma anları değildir.

Devrim ve kriz anları, izleme, gözleme anları değildir.

Devrim ve kriz anları lafazanlık anları hiç mi hiç değildir…

Devrim ve kriz anları güven aşılama anlarıdır.

Devrim ve kriz anları kazanımları ve araçlarını gösterme anlarıdır…

Brisa’da, Sinter’de “yenilmek” devrimcilerin, sosyalistlerin bir kez değil bin kez düşünmesi için önemli uyarılardır: Ne yapılmayacağını ve ne yapılacağını gösteren…

Brissa, Sinter işçisi kadar devrimci, cesur, eylemci, gözü kara, kendisine güveni olmayanlar, bir kez daha sınıftan öğrenmek zorunda kalıyorsa, sorun ciddi ve yapısaldır…

Son not: 15-16 Haziran başkaldırısı bir isyan huzursuzluğu ile fabrika fabrika örülür. 15-16 Haziran sokakta fabrika fabrika büyür, çoğalır, bir nehir gibi menzile akar… İşsizleştirmenin yaşandığı her işyeri işgali, direnişi 15-16 Haziran ruhu ile örülmeli, devrimci bir iktidar perspektifi ile yönlendirilmelidir. Bu olmazsa olmazdır…