26 Aralık 2008 Sayı: KB 2008/50
(EG ÖS 229)

  Kızıl Bayrak'tan
   2008: Dünyada ve Türkiye’de bir dönem kapanırken...
  2008 yılı rejimin Kürt sorunundaki çözümsüzlüğünü bir kez daha ortaya koydu…
DİSK’in krize karşı “Emek cephesinin sesi”ni büyütme, mücadeleyi yükseltme çağrısı üzerine…
TİB-DER’den iş cinayetleri protestosu…

Yemekhane işçileriyle dayanışma gecesi…

Kot işçileriyle
dayanışma büyüyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kriz ve devrimci mücadelenin sorunları
  Kriz ve sınıf hareketi...
  Gençlik hareketinden…
  Gençliğin faaliyetlerinden…
  Kriz üzerine Emekçi Kadın Komisyonları sözcüsü ile konuştuk...
  19 Aralık katliamı ülke genelinde lanetlendi!
  Fransa’da gençlik “reform paketi”ni protesto etti
  “Özür diliyorum” kampanyası üzerine...
M. Can Yüce
  Eral Eren anmalarından…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Yemekhane işçileriyle dayanışma gecesi…

“Zafer direnen emekçinin olacak!”

Ankara Üniversitesi’nde yaklaşık üç aydır taşerona karşı bir mücadele başlatan ve geçtiğimiz hafta üç işçi dışında diğer işçilerin işe geri alınmasıyla sonuçlanan yemekhane işçilerinin direnişi 23 Aralık günü Ankara’da düzenlenen bir etkinlikle selamlandı.

Bir yemekhane işçisi ve bir öğrencinin sunuculuğunda yapılan etkinlik yemekhane işçisinin “Türkiye işçi sınıfına selam” şiirini okumasıyla başladı.

 Ardından DİSK/Oleyis Sendikası Temsilcisi Mahsun Turan konuştu. Direniş sürecini anlatan Turan, sendikaları eleştirerek, “masa başında sendikacılık olmaz, bu anlayış kriz ortamında barınamaz. Sendikacılar sokağa çıkmalı, işçilerle yan yana olmalıdır” dedi. Konuşmasının devamında, işçilerin asıl olarak “ekmek kavgası” peşinde olduğundan bahsetti.

Etkinlik, direniş sürecini anlatan sinevizyon gösterimiyle sürdü. Büyük bir ilgiyle izlenen sinevizyon, işçilerin röportajlarının olduğu bölümlerde sıkça alkışlandı.

Sinevizyon gösteriminin ardından sahneye tüm yemekhane işçileri davet edildi. İşçiler sahneye hep beraber atılan  “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlarıyla çıktılar ve uzun süre alkışlandılar.

İşe alınmayan üç işçi kısa birer konuşma yaptı. Konuşmalarında “biz taşeronun bizi niye işe almadığının farkındayız, çünkü biz mücadele eden işçileriz” dediler. İşe alınmayan genç bir işçi de, “ben işe alınmadığım için üzülmüyorum, demek ki doğru ve iyi şeyler yapmışım ki beni işe almadılar” diyerek konuşmasını bitirdi. İşçiler, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganıyla sahneden ayrıldılar.

İlk bölümünün sonunda yemekhane çalışanı bir işçi sahneye çıkarak türkü söyledi. İşçi, yemekhaneye gerçekleştirilen saldırıda polisin parçaladığı kırık bağlamasıyla sahneye çıktı ve polis terörünü lanetledi. İşçinin söylediği türküler salonda büyük bir coşku yarattı ve uzun süre alkışlandı.

Etkinliğin ikinci kısmı SBF öğretim Üyesi Metin Özuğurlu’nun konuşmasıyla başladı. Özuğurlu, Mahsun Turan’ın konuşmasına atıfta bulunarak, “Bir eksiği tamamlamak istiyorum”, “bu mücadele somut olarak yalnızca ekmek derdi değil, sosyalizm mücadelesinin ta kendisidir” dedi. Yemekhaneye gerçekleştirilen polis baskınından sonra AÜ Rektörlüğü’ne yazmış olduğu mektubu okudu.

Ardından sürecin başından beri işçileri yalnız bırakmayan öğrenciler adına bir temsilci sahneye çıkarak öğrenciler cephesinden bir konuşma yaptı ve rektörlüğün yaklaşık 90 öğrenciye açtığı işgalle ilgili soruşturma saldırısını kınadı.

Etkinlik grup Gölgelik’in müzik dinletisiyle devam etti.

Ardından farklı sektörlerde çalışan iki işçi konuşma yaptı. İlk olarak konuşan bir ODTÜ emekçisi, “önümüzde yerel seçimler var, düzen partilerine oy vereceksek bu mücadelenin anlamı kalmaz” dedi. Ardından Sincan’dan bir metal işçisi konuştu. Kriz döneminde mücadelenin militanlaştırılmasının önemine değindi ve “bu düzeni yıkmadıkça tüm süreçler sonuçsuz kalacaktır” diyerek konuşmasını bitirdi.

Etkinlik Marks’ın, “İşçilerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şey yoktur. Ancak, kazanacakları bir dünya vardır. Bütün dünyanın işçileri birleşin!” sözleriyle bitirildi

Sahne son olarak Yurtsever Cephe İşçi korosuna bırakıldı. İşçi korosu dinletisine Enternasyonal marşıyla başladı ve marş salon tarafından hep beraber ayakta söylendi. Ardından söylenen marşlarla coşkulu bir şekilde etkinlik noktalandı.

Etkinliğe Ekim Gençliği, Atık kâğıt işçileri, Sosyalist Parti, EMEP, ÖDP, Kaldıraç, EHP, DİP Girişimi, Tüm-İGD, Marksist bakış, Tıp Öğrenci Kurulu, ‘78’liler Derneği, Genç-Sen, ÇHD, UİD-DER, vb. birçok kurum destek mesajı gönderdi.

Ayrıca salonda bulunan Sincan İşçi Derneği Girişimi, BDSP, KESK MYK, Eğitim-Sen MYK, Haber-Sen, Yurtsever Cephe, DHF, DGH, Oleyis, Tez Koop İş de desteklerini ilettiler.

Etkinliğe yaklaşık 500 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

İzmir’de taşeron işçiler alanlara çıktılar!

Vira-Kürşat taşeronuna ait işyerlerinde çalışan işçiler 24 Aralık günü bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Saat 13.00’te Konak Pier önünde toplanmaya başlayan işçiler, buradan İzmir Büyükşehir Belediyesi önüne yürüdüler. İşçiler, “Taşeronlaştırmaya, özelleştirmeye hayır. Vira-Kürşat işçileri” ve “Taşerona karşı dürüst başkan biz de taşerona karşıyız. Güç birliği yapalım /Vira-Kürşat işçileri” şiarlarının yeraldığı pankartlar taşıdılar, yürüyüş boyunca coşkulu sloganlar attılar.

Belediyenin önünde emek mücadelesinde şehit düşenler için saygı duruşu yapıldı. Ardından Kürşat firması işçi temsilcisi Özkan Kılıç bir konuşma yaptı, taşeronlaştırmaya karşı mücadele ettiklerini söyleyerek sendikaları eleştirdi. Daha sonra Vira firması işçi temsilcisi Ümit Şimşek konuştu, tehditlere boyun eğmeyeceklerini söyledi.

KESK dönem sözcüsü Ramis Sağlam da işçilerin mücadelesini destekleyen bir konuşma yaptı. Ardından basın açıklaması okundu.

Eylemde “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Taşeron sistemi istemiyoruz!”, “İş güvencesi istiyoruz!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” vb. sloganlar atıldı. Eyleme yaklaşık 700 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Yemekhane direnişi sona erdi!

Ankara Üniversitesi’nde yemekhaneyi işgal eden işçiler, işgallerinin 17. gününde polis saldırısına uğramış, yaka paça gözaltına alınmıştı. Araya bayram girmesiyle kesintiye uğrayan sürecin ardından neler yapılabileceğine dair toplantı yapıldı. İşçiler tarafından sürdürülecek eylemliliklerle ve AÜ kampüslerinde öğrenciler tarafından örgütlenecek bir boykotla süreci devam ettirme kararı alındı. Uzun bir zamandır gündeme getirilen Dayanışma Etkinliği’nin yakın bir süreçte örgütlenmesine dair tartışmalar yürütüldü.

15 Aralık günü tüm AÜ işçi ve öğrencileri işçilere yönelik yapılan polis saldırısını teşhir eden ve işçilere destek olmak için yemekhaneden yemek yememe çağrısı yapan faaliyet örgütlendi. Tüm kampüslerde boykot çağrısı yapan ve polis saldırısını teşhir eden afişler asıldı, direniş sürecini anlatan duvar gazeteleri kullanıldı. Mücadele eden işçi ve öğrenciler, fakültelerde diğer öğrencilerle tek tek konuşarak bildiri dağıtımları gerçekleştirdi.

16 Aralık günü yapılan AÜ Meclisi toplantısında, 17 Aralık günü Tam Sofra şirketi yetkilileriyle görüşme kararı alındı. Uzunca bir süredir şirketin işçilerin birliğini parçalamak için tek tek görüşme dayatmalarında bulunması işçilerin kararlı ve örgütlü duruşu sonucu boşa düşürülmüş ve “ya hep beraber ya hiç birimiz” yanıtı verilmişti. 16 Aralık günü gerçekleşen toplantıda yeniden bu tutum üzerine tartışmalar yürütülmüş, hep beraber işe alınıncaya kadar direnişe devam edileceği ifade edilmişti.

17 Aralık günü işçilerin taşeronla görüşmesinin ardından yeni bir toplantı daha gerçekleştirildi. İşçiler tarafından, Tam Sofra şirketinin 3 işçi hariç diğer işçileri işe alacağını söylediği ve bunun işçiler tarafından kabul edildiği açıklandı. Daha önceden planlanan dayanışma gecesini örgütleme faaliyetlerine devam edileceği konuşuldu.

Taşeron şirketin 3 işçi hariç diğer işçileri alması kuşkusuz verilmiş mücadelenin sonucudur. Ancak, işe almak istemediği 3 işçi sürece öncülük eden işçilerdir. 3 işçiye yönelik bu tavrı taşeron şirketin örgütlü mücadeleye yönelik bir saldırısı olarak görmek gerekir. Bu noktada ortak tavır kırılmaya uğramıştır. Öte yandan, bu üç aylık süreç önemli bir mücadele örneği olmuş ve önümüzdeki sürece anlamlı bir deneyim bırakmıştır.

Cebeci Ekim Gençliği