29 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Gerilim, militarizm ve silahlanma yarışı
   ABD ve NATO savaş gemileri Karadeniz’de…
Emperyalist saldırganlığa ve gerici çatışmalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!
Sağlık hakkı için örgütlü mücadeleye!

KESK eylemlerinden…

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..
  Grevler, direnişler ve TİS süreçleri devam ediyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Metal TİS’leri ve görevlerimiz
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…
  Çevresel bunalım bir aşırı-üretim bunalımıdır!
K. Ali
  GOP’ta tekstil ve kot taşlama işçileri buluştu!
  “Çevrecinin daniskası”na yanıt!
  Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!
  Dünyadan…
  ABD emperyalizmi “güvenlik anlaşmasıyla” askerlerini yargıdan muaf tutabilecek...
  Gülsuyu’nda festival coşkusu…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalistler ve işbirlikçileri ergeç yenilecek!

ABD emperyalizminin Irak’ı işgali üzerinden 5 yıl geçti. Bu süreçte emperyalizmin bölgeye “demokrasi” getirme girişimleri sonucunda milyonlarca kişi katledildi, yaralandı ve yurdundan edilerek mülteci haline getirildi.

Emperyalist işgalcilere Irak’ta asker bulundurma gerekçesi sunan BM Güvenlik Konseyi’nin 1483 sayılı kararı yıl sonu itibariyle sona eriyor. ABD Irak işgalini, 22 Mayıs 2003 tarihli bu kararla, sözde “uluslararası sözleşme” meşruiyeti zeminine oturttu ve emperyalist devletler hukuku çerçevesinde işgal gücü statüsü kazanmış oldu.

Güvenlik anlaşması görüşmeleri Mart ayından bu yana gündeminde olmasına karşın, bu zamana kadar çeşitli nedenlerle imzalanamamış oldu. Bu nedenlerin başında, Irak’ın kukla hükümetinin içinden çıkan çatlak sesler geliyordu. Ancak Rice’ın son ziyaretinde anlaşmanın sağlandığı ve Irak hükümetince henüz onaylanmadığı için “resmi” olarak açıklanmadığı belirtiliyor. ABD emperyalizmi için güvenlik anlaşması, “devletler arası hukuk” açısından ortaya çıkacak sorunlardan çok, yeni askeri üsler kurarak bölgede kalıcılığını pekiştirmek için gerekli. Böylelikle emperyalist işgalciler, işkence ve katliamlarına Irak’taki kukla hükümetleri ortak ederek sorumluluktan sıyrılmak istiyorlar.

Rice’ın sürpriz Irak ziyareti ve güvenlik anlaşması

Irak’ın kukla başbakanı Nuri el Maliki, daha önce güvenlik anlaşması ile ilgili Ürdün’ün başkenti Amman’a ziyareti sırasında, anlaşmanın ABD’nin ülkesindeki varlığını kalıcı hale getireceğini ve Amerika’nın taleplerinin Irak’ın egemenliğini ihlal edeceğini keşfederek “tepkisini” göstermiş, ardından bu sözler Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari tarafından düzeltilerek, Temmuz sonuna kadar anlaşmanın imzalanacağı konusu taahhüt edilmişti. Bush’un telefonuyla işbirlikçi hükümetin burnunun sürtülmesinden sonra, Rice’ın ziyaretiyle anlaşmaya son nokta konuldu.

Dünya ve Türkiye medyasında yer alan, Amerikan işgalcilerinin 2011 sonuna kadar ülkeyi terkedeceği yönündeki haberlerin aksine, Bağdat’ı ziyareti sırasında Zebari ile basın toplantısı düzenleyen işgal bakanı Condoleezza Rice’ın “Irak ile kesin tarihler içermeden” sadece hedef belirten bir çekilme takvimi üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Beyaz Saray Sözcüsü Gordon Johndroe, “Öncelikle Irak’taki görev tamamlanmalı, daha fazla güvenlik, siyasi gelişim ve ekonomik refah sağlanmalıdır“ diyerek, Rice’ın neden çekilme konusunda tarih veremeyeceğini izah etmiş oldu. Böylece, Askeri Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması ile ABD emperyalizmi, bölgeden asker çekmek bir yana askeri varlığını kalıcı hale getirecek.

Emperyalistler çekilmek yerine bölgeye yerleşiyor

ABD emperyalizminin bölgeden çekilme gibi bir niyetinin olmadığı, yaptığı üs ve harcamalardan da anlaşılıyor. Bağdat’ta bulunan dünyadaki en büyük Amerikan Büyükelçiliği çevresine 1 milyar dolar harcanarak güvenlik bölgesi inşa ediliyor ve Irak’ta bulunan onlarca üsde de genişletme çalışmaları devam ediyor.

ABD’li yetkililer tarafından verilen bilgilere göre, 100 askeri kampın genişletilmesi ve kalıcı hale getirilmesi planlanıyor. Talil’de yer alan askeri üs, işgalden sonra Pentagon tarafından Ortadoğu’nun en büyük askeri üssüne çevrildi ve Bağdat yakınlarındaki Balad’da, milyarlarca dolar harcanarak gelecekte 40 bin kadar askerin konuşlanabileceği bir üs kuruldu.

ABD emperyalizmi yeni ve genişletilen askeri üslerle, “iç ve dış tehditlerle mücadele” bahanesiyle Irak’taki askeri varlığını uzun vadede meşrulaştırmaya çalışıyor. Geri çekilme tartışmaları seçim oyununa malzeme yapılsa da, emperyalizmin Irak’tan çıkmaya hiç niyeti yok. Gürcistan’daki son gelişmeler de hesaba katıldığında, ABD’nin bölgede Rusya’ya karşı egemenliğini sağlayabilmesi için, önce Afganistan ve Irak’ta güvenliği sağlaması ve ardından da İran’ı işgale girişmesi gerekiyor. Son sistem silahları ve ordusuyla yerleşeceği askeri üslerinden hem bölgedeki gelişmelere ilk elden müdahale etmeyi, hem de bu müdahalede işbirlikçi ve taşeron devletleri kullanarak faturayı bölge halklarına çıkarmayı hedefliyor.

İşgalci güçler sınırsız vahşet için yargıdan muafiyet istiyor

ABD’nin adalet sistemi, Irak işgali boyunca ortaya saçılan vahşet görüntülerine rağmen göstermelik yargılamaların dışına çıkmayan ve birkaç alt rütbeli askerin sonrasında aklandığı orta oyununa dönüşmüştür. Irak yönetimi, onca katliam ve işkence uyguladıkları halde hiçbir ABD askerini yargıla(ya)mazken, ABD kendi askerleri için yargıdan muafiyet istemekle yetinmiyor, bir taraftan da 20 bin Iraklı’yı hiçbir mahkeme kararı olmadan gözaltında tutmaya devam ediyor. Katliam konusunda öne çıkan Blackwater gibi özel güvenlik şirketleri, ABD’nin eski Irak Temsilcisi Paul Bremer tarafından 17. sayılı yasal düzenleme ile Irak makamları karşısında dokunulmaz stüsüne kavuşturulmuştu.

İşgalin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen, şimdiye kadar silahlı kuvvetlerden ayrıldığı halde ilk defa yargılanan asker, eski deniz piyadesi Jose Luis Nazario, California’da bir sivil mahkeme tarafından, “2004 yılında Felluce’ye düzenlenen operasyon sırasında silahsız iki tutsağı öldürmekle” suçlanıyor. Yapılan açıklamaya göre, Amerikan adaleti halen orduda olan iki deniz piyadesini daha mahkeme önüne çıkaracakmış. Nazario, açılan dava ile ilgili yaptığı açıklamada, “kendisine verilen eğitimi uyguladığı için yargılandığını” söylemişti. Nazario’nun açıklamaları da gösteriyor ki, öne sürülen piyonların dışında asıl yargılanması gereken, “eğitimi veren” yağmacı emperyalist-kapitalist sistemdir.

ABD ile Irak’taki kukla hükümet arasında süren güvenlik anlaşmasında, işbirlikçi hükümeti zorda bıraktığı için şimdiye kadar imzalanamayan anlaşmanın en sıkıntılı maddesi, işgalci askerlerin Irak hukukundan muafiyet konusuydu. 2007’nin sonlarından itibaren, Amerikan askerlerinin Irak hukukundan muaf olmasını isteyen emperyalistlerin isteği karşılanmış oldu. Konu ile ilgili Iraklı baş müzakereci El Hac Hamud, Amerikan birliklerinin üslerinde bulunduğu süre ve yürüttükleri operasyonlarda Irak hukukuna tabi olmayacaklarını açıkladı.

Emperyalist işgalciler ile işbirlikçi hükümet arasında imzalanan anlaşma Amerikan askerlerine yargıdan muafiyet getirse de, emperyalizmin uyguladığı terörün hesabı er geç sorulacaktır. Ne yargılama kudreti olmayan işbirlikçi uşaklar ne de ABD emperyalizmi, Irak halkına hesap vermeden kurtulabilecektir. Emperyalizmin ve işbirlikçilerin yargı sistemi değil, Irak halkının meşru mücadelesi tarihi yargısını verecektir.