29 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Gerilim, militarizm ve silahlanma yarışı
   ABD ve NATO savaş gemileri Karadeniz’de…
Emperyalist saldırganlığa ve gerici çatışmalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!
Sağlık hakkı için örgütlü mücadeleye!

KESK eylemlerinden…

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..
  Grevler, direnişler ve TİS süreçleri devam ediyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Metal TİS’leri ve görevlerimiz
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…
  Çevresel bunalım bir aşırı-üretim bunalımıdır!
K. Ali
  GOP’ta tekstil ve kot taşlama işçileri buluştu!
  “Çevrecinin daniskası”na yanıt!
  Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!
  Dünyadan…
  ABD emperyalizmi “güvenlik anlaşmasıyla” askerlerini yargıdan muaf tutabilecek...
  Gülsuyu’nda festival coşkusu…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Morales’in seçim zaferine sermaye oligarklarının karşı-devrimci saldırı...

Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!

Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) lideri Evo Morales, meşru-militan zeminde gelişen kitle hareketinin desteğine dayanarak devlet başkanlığına seçildiği günden beri, ABD destekli sermaye baronlarının karşı-devrimci saldırılarına maruz kalmaktadır. Morales yönetiminin işçi ve emekçiler ile yoksul yerliler lehine gerçekleştirmek istediği reformları baltalamaya çalışan sermaye baronları, silahlı faşist çetelerini sokağa salmak dahil birçok provokatif girişim gerçekleştirdiler. Ülkenin zenginliklerini pervasızca yağmalamaya alışık olan bu vampir sürüsü, gelinen yerde işi iyice azıtmaktadır.

Giderek sertleşen çatışmada konumunu güçlendirmek için 10 Ağustos’ta referanduma giden Morales, bir kez daha emekçilerin ezici çoğunluğunun desteğini almayı başardı, referandumda %65 gibi ezici bir oy oranı aldı. Bolivya’nın 112 ilinden 95’inde seçmenler Morales’in göreve devam etmesini onayladı.

Sonuçları değerlendiren Morales, ülkedeki belli başlı sanayi kollarının kamulaştırılmasını öngören reformlarına devam sözü verdi. Morales’in emekçiler lehine yapmak istediği düzenlemeler, sermaye oligarklarının yeni saldırı ve provokasyonlarıyla karşılaştı. Karşı-devrimci saldırıların üssü olan doğu eyaletlerinden Santa Cruz başta olmak üzere, Morales karşıtı gerici valilerin yönetiminde bulunan dört eyalette genel grev ilan edildi. Silahlı çeteleri de içeren güruhları sokaklara salan Amerikancı baronlar, hem reformları engellemek hem doğu eyaletlerindeki zenginliklerden emekçilerin yararlanmasını engelleyebilmek için çaba harcıyor.

Gerici güçlerin saldırılarına tepki gösteren emekçiler de Morales yönetimine destek verdi. Genel grev ilan eden eyaletlerde Morales’e destek veren emekçilerle karşı-devrimciler arasında çatışmaların yaşandığı bildiriliyor. Sermaye baronları, kirli emellerine ulaşabilmek için başkent La Paz’daki merkezi yönetimden özerklik talep ediyor. Bu hevese kapılan Amerikancı eyalet yöneticileri, ülke zenginliklerini yağmalama çarkını alışık oldukları şekilde çevirmeyi güvence altına almaya çalışıyorlar.

Nitekim karşı-devrimci valiler petrol ve doğalgaz yağmasından elde ettikleri rantı kaybetmemek için, geçtiğimiz aylarda yasadışı özerklik referandumları düzenlemişler, bu referandumlardan “özerlik yanlısı” sonuçlar aldıklarını öne sürmüşlerdi. Son günlerde yaşanan çatışmaların ardından ise daha da saldırganlaşan Amerikancı valiler, denetimleri altında olan petrol ve doğalgaz tesislerinde genel lokavt ilan ederek üretimi sabote etme girişiminde bulundular.

Olayları değerlendiren Morales şunları söyledi: “Şiddet eylemi gerçekleştiren, saldıran ve tamamen yasadışı eylemlerde bulunan insanlar var. Bunun halka saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Kurumları ele geçirmekten bahsediyorlar ki bu Bolivya devletine karşı bir sivil darbedir.” Gerici valilerin amaçlarının devletin bileşenlerini parçalayarak ülkeyi bölmek olduğunu belirten Morales, halkı ve kamu düzenini karşısına alan bu bölgelerin aşağıya doğru yuvarlandıklarını, ancak daha saldırgan hale geldiklerini vurguladı.

Morales yönetiminin sermaye baronlarıyla uzlaşma arayışı içinde olması, karşı-devrimci saldırıların daha da azgınlaşmasının önüne geçmeye yetmiyor. Tersine, lokavt kararıyla Morales yönetimine bayrak açan ABD destekli gericiler, uzlaşarak değil çatışarak emellerine ulaşmak istediklerini bir kez daha ortaya koydular. Doğalgaz ve petrol vergilerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin onaylanan kanunun uygulanması için kararname imzalayan Morales, doğalgaz ve petrol boru hatlarına ve tesislerine yönelik olası sabotajları önlemek için orduya devreye girme emri verdi. Cochabamba eyaletinin başkentinde işçi sendikalarıyla yapılan bir toplantıda konuşan Morales şunları söyledi: “Bolivya halkının hizmetinde olan Genelkurmay Başkanı General Luis Trigo’yle görüştüm ve ülkenin doğalgaz boru hatlarının ve stratejik konumdaki nakil hatlarının korunması emrini verdim.”

Bu arada ordunun hükümetin denetiminde bulanan bütün enerji tesislerinde konuşlandığı belirtilirken, bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Alfredo Rada da, “Bolivya halkının enerjiye ulaşması garanti altına alınmıştır” dedi. Referandumda görevlerine devam etme olanağını elde eden Santa Cruz, Chuquisaca ve Tarija eyalet valileri, Morales’in ordu gücüne başvurmasına, yollara barikatlar kurarak büyük gösteriler düzenleyeceklerini ve özerklik ısrarlarının sürdüklerini açıklayarak yanıt verdiler.

ABD destekli sermaye oligarklarının bu meydan okuyuşu, iç savaşa hazırlık olarak değerlendiriliyor. Sınıflar arası çatışmanın kritik bir hal almaya başladığı bu aşamada Morales yönetiminin orduya güvenmesi ciddi bir handikaptır. Zira genelkurmayın halkın emrinde olduğu yönünde açıklama yapılsa da, bu ordu halen bir burjuva devletin ordusudur. Dahası bu ordunun üst kademe subay kastı ABD askeri okullarında eğitim görmüştür. Olası bir iç savaşta ordu alt kademelerinin parçalanması kaçınılmaz olsa da, yönetici kastın kritik bir çatışmada emekçilerden yana tutum almasına pek ihtimal verilmiyor.

Evo Morales’in devlet başkanlığına seçilmesini sağlayan Bolivya işçi sınıfının, emekçilerin ve yoksul yerlilerin meşru-militan mücadelesi idi. Bundan sonraki çatışmalarda da Amerikancı sermaye oligarklarına karşı etkili ve sonuç alıcı bir mücadele, ancak devrimin bu dinamiklerinin harekete geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Yasalara bağlı kalmak, devletin silahlı gücünden medet ummak yerine, işçi sınıfının, emekçilerin ve yoksul yerlilerin silahlandırılıp harekete geçirilmesi, olası bir iç savaşa yapılabilecek en uygun hazırlık olacaktır.

 

“İran’da idamlara hayır!” mitingi...

YEK-KOM tarafından Hamburg’ta “İdamlara hayır, siyasi tutsaklara özgürlük!” mitingi gerçekleştirildi.

Miting toplanma yerinde YEK-KOM tarafından açılan “Artık yeter (Edi Bese)! İdamlara hayır! Öcalan’a özgürlük!” pankartının arkasında DEKÖP bileşenleri, ortak olarak hazırladıkları “İran’daki idamlara hayır, tüm politik tutsaklara özgürlük!” pankartı ve flamalarla sıralandılar.

Mitinge katılan İran Sosyalist Partililer Arapça “İdamlara hayır!” pankartını açtılar.

Eylem boyunca İran’daki idamları protesto eden ortak bildirilerin dağıtımı yapıldı. Mitingte YEK-KOM adına Almanca yapılan konuşmada, Türk devletiyle işbirliği içinde Kürt halkına saldıran ve idamları hayata geçiren İran devleti teşhir edildi. İran Sosyalist Partisi adına da bir konuşma yapıldı.

DEKÖP adına yapılan konuşmayla devam eden miting yaklaşık iki saat sürdü. Mitinge yaklaşık 100 kişi katıldı.

BİR-KAR / Hamburg