29 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Gerilim, militarizm ve silahlanma yarışı
   ABD ve NATO savaş gemileri Karadeniz’de…
Emperyalist saldırganlığa ve gerici çatışmalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!
Sağlık hakkı için örgütlü mücadeleye!

KESK eylemlerinden…

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..
  Grevler, direnişler ve TİS süreçleri devam ediyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Metal TİS’leri ve görevlerimiz
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…
  Çevresel bunalım bir aşırı-üretim bunalımıdır!
K. Ali
  GOP’ta tekstil ve kot taşlama işçileri buluştu!
  “Çevrecinin daniskası”na yanıt!
  Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!
  Dünyadan…
  ABD emperyalizmi “güvenlik anlaşmasıyla” askerlerini yargıdan muaf tutabilecek...
  Gülsuyu’nda festival coşkusu…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..

Kaçıncı cehennemden döndüm biliyor musun, saydın mı bu kaçıncı ölmem?..

Kocaeli/Körfez Yarımcada kurulu bulunan Marmara Tersanesi’nde çalışan İsmail Kırlangıç isimli 49 yaşındaki işçi, 27 Ağustos akşamı saat 21.00 sularında çalıştığı güverteden düşerek yaşamını yitirdi.

Tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin tek adresi Tuzla değildir. Evet, Türkiye’de gemi inşa ve bakım onarım sektörü gelişmiş ve güçlenmiştir. Bu 21. yüzyıl gelişmişliğinin ardında 19. yüzyıl çalışma koşulları yatmaktadır. Kuralsız çalışma, dizginsiz sömürü, kayıtdışı çalıştırma ve işçi sağlığı ve iş güvenliğine kaynak aktarmama başlıca sorunlardır. Bu sorunların sadece Tuzla’da yaşandığını sananlar büyük bir yanılgı içerisindedir. Bugün tersanelerin Tuzla’dan taşınması ile ölümlerin durdurulabileceğini sananlar bu durumu nasıl açıklayacaklar? Tuzla taşınınca ölüm merkezinin sadece adı değişecektir. Yalova, Körfez, Zonguldak, Adana, Cide... Hiç fark etmez. Üstelik bu saydığımız yerlerin hangi birinde iş cinayeti yaşanmadı ki. Zira hepsinin çalışma koşulları Tuzla tersaneleriyle aynı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, şimdi bu Tuzla türevlerine ne diyecek? Bir tersaneyi kapatıp birkaç gün içinde açma oyununa devam edecek mi? Zira her tersaneyi kapattıklarında başka bir tersaneden işçi cenazeleri çıkmaya devam ediyor. Dolayısıyla da çözüm asla ve asla tersane kapatmakla olmuyor. Tersane kapatmak sadece işçilere zarar veriyor. Ölümleri önlemiyor. Ölümlerin önlenebilmesi taşeronluğun kalkması, işçi katili patronların yargılanması ve işçi sağlığı ve iş güvenliğine kaynak aktarılmasıyla mümkündür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve devletin diğer kurumları işte bu hayati noktaya dokunamamaktadırlar. Çünkü onlar tersanecilik sektörünün dünyada rekor kırmasıyla ilgilenmektedir. Bugüne kadar bu 100’ü aşkın işçi cenazesini çıkaran gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor. Devletin bugüne kadar çözemediğini biz işçiler örgütlü gücümüze dayanarak çözeceğiz. İşçi ölümlerini umarsızca izleyen tersane patronları ve onlarla aynı dili konuşan yetkililere söyleyecek tek bir sözümüz var. 

“Sabah’ın bir sahibi var, sorarlar bir gün sorarlar”

TERSANE İŞÇİLERİ BİRLİĞİ DERNEĞİ

28 Ağustos 2008

 

TİB-DER (Yeni adres):

Evliya Çelebi Mah. Yasemin Sokak, No: 31/3 İçmeler-Tuzla

Tel: 447 44 81    


Tersanelerde kapatma oyunu sürüyor…

RMK Tersanesi yeniden faaliyette!

Geçtiğimiz hafta içerisinde çalışma hayatında kimi tehlikeleri barındırdığı gerekçesiyle RMK Tersanesi’ne bir ay, filika cinayetinin sorumlusu olan GİSAN Tersanesi’ne de 20 gün kapatma cezası verilmişti. Ancak kapatmaların ardından beş gün gibi kısa bir zaman geçtikten sonra RMK Tersanesi eksiklerini giderdiği gerekçesiyle bakanlığa başvurdu ve tekrar faaliyete başladı. GİSAN Tersanesi’nin de faaliyete geçmesi an meselesidir. Zira bugüne kadar kapatılan her tersane eksiklerini ne kadar giderip gidermediğine bakılmaksızın açılmaktadır.

RMK’da yaşanan budur, GİSAN da yaşanacak olan da budur. Sermaye devletinin, tersanelerde yaşanan onlarca iş cinayetini önlemesi mümkün değil. Verilen geçici kapatma cezaları sadece ve sadece yaşanan vahşi ölümlere karşı gelişen kamuoyu tepkisini ve işçilerin mücadelesini kırmaya yönelik manevralar olarak algılanmalıdır.

Tersaneleri kapatmalarının hiçbir yaptırım gücünün olmadığı ortadadır.  Bugüne kadar verilen kapatma cezalarının sonuçları da biliniyor. Burada mağdur edilen sadece birkaç günlüğüne de olsa işsiz kalan tersane işçisidir. Bu arada devletin vermek istediği mesaj asalak tersane patronlarına değil tersane işçisinedir. Sermaye devleti, işsizlik sopasını sallayarak tersane işçisini ölüme razı etmeye çalışmaktadır. Bu anlayışın sözcüsü GİSBİR Başkanı Murat Bayrak’ın “şimdi ölümleri konuşuyoruz ama yıl sonuna doğru işsizliği konuşacağız” sözleri bunu kanıtlamaktadır.

Sermaye devleti ve onun hizmetindeki hükümetin tutumu tersane patronlarından yanadır. Dolayısıyla tersane kapatmak, bu oyunun sadece bir parçasıdır. Tersane patronlarına uygulayacakları en büyük “ceza” budur. Buna birkaç kuruşluk para cezası da eklenebilir. Devletin yapacağının sınırı buraya kadardır. Oysa yeni çıkardıkları yasa ve yönetmeliklerle patronlara sundukları ayrıcalıkların sınırı yoktur.

Devletin bu oyunu sürerken tersanelerden işçi cesetleri çıkmaya devam ediyor/edecek. Çünkü işçi ölümlerine yolaçan nedenler yerli yerinde durmaktadır ve devletin ve tersane patronlarının bunlara dokunmaya niyeti yoktur.

Patronların kâr hırsı sonucu 110 işçi değil, onlarca hatta yüzlerce işçinin ölmesi kaçınılmaz olacak. Çünkü bu düzenin adı KAPİTALİZM’dir. Kapitalizm sadece tersanede değil her yerde işçi kanı ve emeği üzerine yaşamaya devam eder.

Kapitalizm, gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan ekmek, gül ve hürriyet günleri hırsıyla yanıp tutuşan işçiler tarafından tarihin çöplüğüne atılmayı bekliyor.

Tersane İşçileri Birliği



Tersane İşçileri Birliği: “Makyaj’a devam!”

Tersane İşçileri Birliği, RMK Tersanesi’nin bir ay süreyle kapatılması kararına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, tersane kapatmanın “makyaj” amacı taşıdığını vurguladı. Tersane kapatanların ölümlerin tersane kapatmakla çözülemeyeceğini gayet iyi bildiklerinin belirtildiği açıklamada şunlar söylendi:

“Devlet burada bir kez daha patronlara dokunuluyor imajını vermektedir. Oysa bu kısa ‘dokunmalar’ patronları zerrece sarsmadığı gibi, kısa süreli zararların faturasını işçinin sırtından çıkarmasını bilmektediler. Başbakan kamuoyu gözünde ‘inandırıcı’ olmaya çalışmaktadır. Zira o bir toplantısında ‘önlem almayan patronu yakarım’ demişti. Başbakanın da diğerlerinin de yakacağı bu kadardır. Onlar patronlar karşısında ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar. Onların patronlara geçen cürmü bu kadardır. Yüzeyseldir, biçimseldir. Burada asıl yanan tersane işçisidir. Başbakanın bu açıklamasından bugüne kadar geçen süre içindeki işçi cenazesi sayısı bellidir. Başbakan ve devlet, işçiyi bu cehennemde yakan bir zebani gibidir.

Dün olduğu gibi bugün de söylüyoruz. Aşırı kar hırsı oldukça, taşeronluk yasal kılıfına uydurulup devam ettirildikçe, işçi katili tersane patronları yargılanmadıkça tersane de kapatsalar, tersaneleri uzaya da taşısalar cinayetler sürecektir. Zira ölümleri doğuran nedenler tersanelerle birlikte taşınacaktır. Ölümleri doğuran nedenleri devletin her fırsatta savunduğu düşünüldüğünde, geriye bir tek umut kalıyor. O da kanını dökerek dev gemileri inşa eden nasırlı ellerin kenetlenmesidir. Şimdilik onlar söz söyleyebilirler. Şimdilik her şeyi kendileri belirleyebilirler. Şimdilik kanımız üzerinden sırça köşkler inşa edebilirler. Ama şu bilinsin ki yarın bizim. Gelecek bizim. Kanımızın son damlasını patronların çıkarı için değil, kendi kurtuluşumuz için akıtacağız.”


GİSAN tersanesi de kapatıldı!

22 Ağustos günü RMK Marine Tersanesi’nin bir ay süreyle kapatılması kararının hemen ardından 12 Ağustos günü yaşanan filika cinayetinde üç işçinin yaşamını yitirdiği GİSAN tersanesi 20 gün süreyle kapatıldı.

Tersane İşçileri Birliği yaptığı açıklamada kapatma kararına ilişkin şu görüşlere yer verdi:

“GİSAN tersanesinde yapılan denetlemenin sonunda işyerinin ‘elektrik teması riski, basınç artışı, boğulma ve zehirlenme riski, tavan çökmesi riski ile kimyasal parlayıcı ve patlayıcı maddelerin parlama ve patlama riski’ nedeniyle faaliyetlerinin durdurulması istendi.’

“Devlet yetkililerinin yapacağı şey birkaç günlüğüne tersane kapatmaktır. Oysa sorun işçi sağlığına değer vermeyen aşırı kar hırsının hakim olduğu düzendir. Bu düzen Tuzla tersanelerinde hiçbir kuralı ve yasayı tanımadan işçi kanıyla varlığını sürdürmektedir. Bu düzen ancak bizim örgütlü gücümüzle değişebilir. Ne devlet ne de patronlar kendi çıkarlarına aykırı davranmaz / davranamaz. Ancak ve ancak tersane işçileri olarak bizler sözümüzü söylediğimiz zaman insanca bir yaşamı kurabiliriz.”