29 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/35

  Kızıl Bayrak'tan
  Gerilim, militarizm ve silahlanma yarışı
   ABD ve NATO savaş gemileri Karadeniz’de…
Emperyalist saldırganlığa ve gerici çatışmalara karşı birleşik mücadeleyi yükseltelim!
Sağlık hakkı için örgütlü mücadeleye!

KESK eylemlerinden…

TİB-DER: Gemiler kara bir tabut olmaya devam ediyor!..
  Grevler, direnişler ve TİS süreçleri devam ediyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Metal TİS’leri ve görevlerimiz
  Mehmet Beşeli ile 2008-2010 Metal Grup Toplu Sözleşmeleri üzerine konuştuk…
  Çevresel bunalım bir aşırı-üretim bunalımıdır!
K. Ali
  GOP’ta tekstil ve kot taşlama işçileri buluştu!
  “Çevrecinin daniskası”na yanıt!
  Bolivya’da sınıf çatışmaları keskinleşiyor!
  Dünyadan…
  ABD emperyalizmi “güvenlik anlaşmasıyla” askerlerini yargıdan muaf tutabilecek...
  Gülsuyu’nda festival coşkusu…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Metal TİS’leri ve görevlerimiz

Genel olarak Metal TİS’lerinin önemi

MESS Grup TİS süreci başlamış bulunuyor. Metal sözleşmeleri, bugüne kadar diğer grup sözleşmelerinden daha çok önemsenmiş, tartışılmış ve takip edilmiştir. Sadece sektördeki sendikaların ve genel olarak sendikaların gündemi olarak kalmamış, bir bütün olarak işçi sınıfının gündemi haline gelmiştir. Elbette gerek sol hareket ve gerekse de düzen cephesinden müdahale konusu olarak görülmüş ve taraf olunmuştur.

Metal grup sözleşmelerinin bu denli önemsenmesinin nedenlerinden biri, kuşkusuz sektörün ülke ekonomisinde tuttuğu yerden kaynaklanmaktadır. Ekonominin belkemiği niteliğinde olan bu sektördeki hemen her gelişme doğal olarak ekonominin bütününü etkileme dinamiklerine sahiptir. Bu alandaki sınıf mücadelesinin seyri de bu nedenle önem kazanmaktadır. Sektör ekonomik planda olduğu gibi sınıf mücadelesi alanında da merkezi bir konuma sahiptir. Öyle ki metal işçileri, işçi sınıfı içerisinde hemen her dönem kararlılığı, militanlığı ve mücadelenin genel seyrini etkileme dinamiğiyle ayrı bir yere sahip olmuştur. Sınıf hareketinin tarihi bunun sayısız örneğiyle doludur. DİSK’in kuruluşundan 15-16 Haziran Direnişi’ne, DGM direnişinden ’87 Bahar Eylemleri’ne kadar işçi sınıfının tarihsel nitelikteki birçok eyleminde metal işçileri çok önemli bir rol oynamış, hareketin omurgasını oluşturmuştur.

İşte bu nedenlerle metal işçileri, tüm sorunlarına ve geçmişteki hareketliliğinden uzaklığına karşın bugün de, gerek işçi sınıfının ileri bölükleri tarafından gerekse sol hareket cephesinden ilgiyle izlenmekte ve tartışılmaktadır.

Komünistler söz konusu olduğunda ise, gösterilen ilgi izlemek ve tartışılmakla sınırlı değildir. Komünistler, olanaklarının en kısıtlı olduğu dönemlerde dahi sürece müdahale etmeye çalışmışlardır. Sınırlı güç ve imkânlarını öncelikle bu alana yöneltme çabası içerisinde olmuşlar, TİS süreçlerini metal işçilerinin bilinç-mücadele ve örgütlenme kapasitesini yükseltme bakışaçısıyla ele almış ve taraf olmuşlardır. Sözünü sakınmamış, müdahale etmiş, mücadele edenin yanında olmuş ve yön vermeye çalışmış, uyarmış-eleştirmiş-hesap sormuşlardır.

Komünistler bu dönemin metal TİS’lerine de aynı tercih ve ilginin bir sonucu olarak müdahale ediyorlar, taraf oluyorlar ve bu süreci sınıf mücadelesinin genel çıkarları doğrultusunda geliştirmek üzere seferber oluyorlar. Görevler belirliyor ve pratik mücadelelere konu ediyorlar.

Mevcut TİS sürecinin kritik önemi

Komünistler açısından bu dönemin metal TİS’lerini çok daha önemli kılan nedenler de var. Bu nedenlerden bazıları genel ölçektedir. Diğer bazıları ise daha özel planda komünist hareketin gelişim süreciyle ilgilidir. Fakat hemen hepsi de, genel olarak sınıf hareketinin devrimcileşmesi genel amacı çerçevesinde birbirleriyle bağlantılıdır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, mevcut metal TİS’leri geçmiş dönemdeki metal TİS’lerinden farklı olarak, sınıf hareketi açısından grev ve direnişlerle karakterize olan bir döneme denk gelmiştir. Uzun süreli hareketsizlik ve durgunluk durumundan çıkan sınıf hareketi, bugün parçalı da olsa yaygın sayılabilecek düzeyde bir dizi grev ve direnişle önemli bir hareketliliğe sahiptir. Grev ve direnişler tablosuna bakıldığında, bunun hiç de öyle gelip geçici, yerel ölçekte saman alevi türünden hareketler olmadığı görülmektedir. Öyle ki, her gün grev ve direnişteki işyerlerine yenileri eklenmekte, bir kısmı sona erse de, hareketlilik devam etmektedir. Hava-İş ve Telekom grev süreçlerinden bu yana kapsamı genişleyen ve yoğunluğu artan bir tablodur bu.

Bu hareketliliğin diğer bir yüzünde ise örgütlenmeye yönelik yoğun ilgi bulunmaktadır. Zaten mevcut grev ve direnişlerin büyük bölümünde mücadelenin nedeni sendikal örgütlenmedir. Kapitalistlerin mevcut örgütlülüğü ya da örgütlenme girişimini boşa çıkarmaya yönelik saldırıları grev ve direnişlerle karşılanmaktadır. Fakat kapitalistler, bu saldırılarında başarılı olsalar bile, işçi sınıfının sendikalaşmaya yönelik hareketi kırılamamakta, dahası bu eğilim her geçen gün daha da güçlenmektedir. Bu olgu en çok da metal sektöründe göze çarpmaktadır. Öyle ki, BMİS son birkaç senede yüzde 50’lere ulaşan bir üye artışı sağlamıştır. Tüm ihanetçi pratiğine karşın Türk Metal’de de benzer bir büyüme olduğu bilinmektedir.

Dolayısıyla, bu dönemin metal TİS’leri işçi sınıfının genel hareketliliği açısından kritik bir önem taşımaktadır. Zira, metal TİS’leri işçi sınıfı açısından kararlı bir mücadeleye sahne olursa, böylelikle hem sınıfın yaygın ancak parçalı hareketliliğine yeni bir kapı açılacak, yani bu hareketliliğin hem düzeyinde hem de niteliğinde (birleşik mücadele ve örgütlü kimlik vb. açısından) sıçramalar yaşanacaktır. Hem de sendikal mücadele metal işkolunda yeni örgütlenmiş olan işçilerin arayışlarına yanıt verecek ve onların daha ileri bir sınıf kimliği ve örgütlenme kapasitesiyle donanmalarını sağlayacaktır. Metal sözleşmelerinin mücadelenin değil ihanetin ve satışın sahnelendiği bir oyuna dönüşmesi halinde ise, tersinden mevcut sınıf hareketliliği açısından olumsuz bir rol oynayacaktır. Çünkü böylelikle hem sınıf hareketliliğinin ihtiyaç duyduğu bir ileri mücadele soluğundan yoksun kalınacak, hem de sendikalaşmış yeni işçi bölüklerinin umutlarının, özgüvenlerinin ve inançlarının zedelenmesine yol açacaktır.

Süreci komünistler açısından önemli kılan en başlıca neden de, yine bu hareketlilik zemini üzerinden anlaşılmalıdır. Zira komünistler, mevcut sınıf hareketliliğine hakkıyla müdahale edebildikleri ve bu müdahale çabası içerisinde sınıfın genç kuşaklarını kazandıkları ölçüde büyük bir sıçrama yaşayabileceklerdir. Uzun durgunluk döneminde sabırlı, soluklu ve kararlı bir biçimde işçi sınıfına yönelen komünistler, sınıfın hareketlendiği bir dönemde, bu emeklerinin sonucunu artık almalıdırlar. Sınıfın komünist işçi partisi, mevcut birikimlerine ve deneyimlerine dayanarak sınıfın hareketliliği içerisinde önderlik düzeyini geliştirecek, daha özelde ise bu hareketlilik içerisinde ileriye çıkan genç kuşakları kazanacaktır/kazanmalıdır. İşte bu yöndeki çabalar açısından, sınıfın genel hareketliliği içerisindeki özel önemi dolayısıyla metal TİS’leri çok daha özel bir yüklenmenin konusu haline getirilecektir/getirilmelidir.

TİS sürecinin gerilim ve çatışma alanları

Belirttiğimiz gibi, bu dönemin TİS’lerine genç işçi kuşağı ve onların beklentileri damgasını vuracaktır. Zira yeni örgütlenmiş fabrikalardan işçiler için bu TİS süreci, sendikanın ve sendikalı olmanın sınanacağı bir süreç olacaktır. MESS kapsamında olsun-olmasın genel olarak yeni örgütlenmiş kuşaklar, bu nedenle bu süreci ilgiyle izlemektedirler. Diğer taraftan MESS kapsamındaki fabrikalarda son yıllarda büyük işçi alımları olmuştur. Ekonomik büyümenin sonucu ve bir yerde nedeni olan bu süreç, eski ve yeni işçiler arasında büyük bir ücret makası yaratılmasıyla atbaşı gitmiştir. Öyle ki, nispeten az sayıdaki eski işçi belli ayrıcalıklarla donanmış bir grup haline gelmişken, yeni işe başlamış ve ana gövdeyi oluşturan işçiler aynı işi yapmalarına karşın asgari ücret civarında bir ücrete çalıştırılmaktadır.

Sendikaların üye sayılarındaki büyümenin ana dinamiklerinden biri olan bu işçiler, grup TİS’lerinden bu makasın kapatılmasını beklemektedirler. Bu beklentilerinin karşılanması için sendika yönetimlerine büyük bir basınç uygulamaktadırlar. Öyle ki, BMİS de dahil bütün sendikaların yönetimleri bu basınç altında bulunuyor olmanın sıkıntılarını yaşıyorlar bugün. Ya bu beklentiye yanıt verecek ve bu işçileri tatmin edecek bir sonuç elde edeceklerdir ya da bu işçilerin öfkesiyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Dolayısıyla TİS’lerin en kritik çatışma konusunu bu oluşturacaktır. Metal işçileri için bu konu diğer başka taleplerin yanında geri adım atılmayacak ve sonuna kadar çatışılacak önemde kritik bir sorundur.

TİS sürecinin diğer bir gerilim konusu ise esnek çalışma dayatmasıdır. Her ne kadar geçtiğimiz dönemde şu ya da bu biçimde esnek çalışma sözleşmeye sızdırılsa da, sözleşmenin bir bütün olarak esnek çalışmaya göre düzenlenmesini başaramadı MESS. Fakat bu kez çok daha iddialı ve dayatmacı olacakları görünmektedir. Diğer yandan MESS’in nasıl bir dayatmada bulunacağından bağımsız olarak, esnek çalışma metal işçileri tarafından esnenmeyecek konuların başında gelmektedir ve sözleşme sürecinde bu konu önemini koruyacaktır. Ayrıca eklemek gerekir ki, sözleşme olmasa da MESS patronları fiilen esnek çalışma uygulamalarını hayata geçirmektedir. Dolayısıyla görüşmeler sırasında bu fiili uygulamaların boşa çıkarılması da özel bir önem taşımaktadır.

Komünistler alanda yürütecekleri çalışmada bu gerilim ve çatışma alanlarına yüklenecek ve bu alanlarda ortaya çıkacak öfkeyi mayalayacaklardır.

Çalışmamızın hedefleri ve yüklenme noktaları

Çalışmamızın en genel hedefi metal TİS’lerini sınıfın bilinç ve örgütlenme düzeyini geliştirmek doğrultusunda değerlendirmektir. Metal TİS’leri kritik bir öneme sahiptir ve ancak sınıf hareketi açısından ileriye dönük sonuçlar yaratabildiği ölçüde bir anlam taşımaktadır. Metal TİS’lerine sınıf hareketinin mevcut bilinç, örgütlülük ve mücadele düzeyi damgasını vuracaktır. Mevcut haliyle metal işçileri henüz sendikal bürokrasiyi zorlayacak, engel olanı aşacak ölçüde bir örgütlülük ve mücadele düzeyine sahip değildir. Fakat belirttiğimiz gerilim ve çatışma konularına bağlı olarak belli mücadele dinamikleri harekete geçirilebilir ve açığa çıkacak öfke doğru bir tarzda geliştirilebilirse, TİS süreci sınıf hareketinin gelişimi açısından bir sıçrama zeminine dönüşebilir. Dolayısıyla alanda yürütülecek çalışmanın en öncelikli hedefi, metal işçisinin öfkesini açığa çıkarmak, onu bilinçli bir mücadele yönünde harekete geçirebilmek ve örgütlemektir.

Bunun için, metal işçilerinin TİS sürecine yönelik ilgilerini arttırmayı, beklentilerini diri tutmayı ve öfkelerini açığa vurmalarını sağlayacak tarzda yoğun bir aydınlatma-bilgilendirme ve ajitasyon çalışması yürütülmelidir. Ayrıca, duyarlılığı artan, harekete geçme ihtiyacı duyan işçilere mücadelenin ve örgütlenmenin yolu gösterilmelidir. Ama bu aşamada kalınmamalı, işçilerin kendilerini ifade edecekleri kanallar ve örgütlenme biçimleri oluşturulmalı ve bu alanda işçilerin düzeyine bakmaksızın ileri bir inisiyatif gösterilmelidir.

Ayrıca bu temelde geliştirilecek harekete de dayanarak sendikal bürokrasi üzerinde sistematik bir basınç yaratılmalıdır. Süreç ihanete vardığında ise hesap soracak tarzda seferber olunmalı, metal işçisinin sendikal ihanetle hesaplaşması yolunda harekete geçmesi için çalışılmalı ve harekete geçildiği ölçüde de bu öfkenin doğru yolda geliştirilmesine çalışılmalıdır. Bunun için ‘98 deneyimi üzerinde durmak özellikle önemli olacaktır.

Ötesi TİS sürecini sınıfın genel hareketliliğiyle ilişkili bir tarzda ele almak ve ilişkilendirmek yönünde çaba göstermektir. Bunu yapmış olmakla, ilk olarak genel hareketliliğin moral imkanlarını ve deneyimlerini metal işçilerine taşıyacağımız gibi, böylelikle genç işçi kuşağının sınıf kimliğini geliştirmesine yardımcı olacağız. Ona özgüven verecek ve mücadele konusunda cesaretlendireceğiz.

Taban inisiyatiflerinin örgütlenmesi

Taban inisiyatifleri sürecin geleceğini tayin edecek en temel güçtür. Metal işçisi, öfkesini ve beklentilerini uygun örgütlenmeler yoluyla ifade edebildiği ölçüde sürecin seyrini belirleyecek, sendika yönetimlerini basınç altına alacak, engel oldukları durumda onları aşabilecektir. Taban inisiyatiflerinin bu süreçte örgütlendiği zeminler TİS komiteleridir. Gerek işyeri gerekse de havza ve bölge düzeyinde oluşturulacak TİS komiteleri, sadece işçilerin sürece aktif bir biçimde katılımlarını sağlamayacak, yanısıra, havza ve bölge düzeyinde sendikal ayrımları aşan bir düzeyde kurulabilirlerse eğer, birleşik bir mücadelenin de zeminini oluşturacaklardır.

TİS komiteleri, bu süreçte metal işçilerini sürecin inisiyatifini almak ve TİS’in sonucunu güvenceye almak için örgütlenmeye çağıracağımız temel zeminler olacaktır. Fakat bununla birlikte, bu örgütlerin kurulması ve tabana yayılması için onların ihtiyaca yanıt vermesi yeterli değildir. Bu örgütlerin kurulması, deneyime, belli bir mücadele ve örgütlenme düzeyine ve bilince bağlı olacaktır. Yazık ki, en dinamik güçlerinin genç işçilerin oluşturduğu tabloda işçi sınıfı tüm bunlardan da o kadar uzaktır. Böyle olduğu ölçüde de, BMİS’in yukardan kurduğu (bu tür taban inisiyatiflerinin en önemli ilkesi sendika yönetimlerinden bağımsızlıktır) TİS komiteleri dahi gereğince işletilemeyebilmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki, ihtiyaç-istek ve öfke kabından taştığı ölçüde, bu tür örgütlenmeleri de kısa zamanda gündemine alacaktır. Komünistler, bu bilinçle hareket ederek, bir yandan işçileri TİS komiteleri kurmaya çağırmalı, diğer yandan ise elindeki somut imkanlara ve birikimlere dayanarak bu tür komiteleri örgütlemelidirler. Ayrıca havza ve bölge düzeyinde merkezileştirmeyi zorlamalı, bu komitelere dayanarak metal işçisini sürece aktif olarak katmayı hedeflemeli, onları sendikal bürokrasisi engelini aşmaya yöneltmelidirler.

 Belirtmek gerekir ki, bu türden komiteleri oluşturacak düzeyde bağ ve olanakların olmadığı ölçüde, bu komitelerin boşluğunu dolduracak tarzda hareket edilmelidir. Bunun için içerisinde örgütlü-örgütsüz metal işçilerinin de olduğu bölgesel TİS komiteleri (başka bir isimlendirme de kullanılabilir) oluşturabiliriz. Böyle bir TİS komitesi ise, tabandan oluşturulmuş komitelerin işlevine ve işleyişine uygun çalışarak bölgesinde taraf olmalı, işçileri taraf haline getirmeli, örgütlenmeleri için örnek olmalı ve kanal açmalıdır.

Çalışmamız için bazı hareket noktaları

Buraya kadar oluşturmaya çalıştığımız çerçeveyi pratik çalışmayla ilişkilendirebilmek amacıyla somut bir çalışma planı önerebiliriz.

Yola çıkarken yapılacak ilk iş elbette çalışmamızın genel amaçları ve dönemsel hedefleri konusunda bir açıklığa sahip olabilmektir. Bu nedenle ilk olarak, bu çerçevede bir iç tartışma toplantısı yapmak doğru olacaktır.

Akabinde TİS’lerin sınıf hareketi açısından önemini, seyrini ve bu çerçevede yapılabilecekleri tartışmak üzere kitle toplantıları düzenlenebilir. Bu tür toplantılar, eğer sürecin tarafları durumundaki sendikalardan temsilci ve işçilerin katılımıyla gerçekleştirilecek olursa, etkisi de o kadar büyük olur. Böylelikle, hem sürecin bir tarafı olduğumuzu vurgulamış oluruz, hem de alana yönelik müdahale olanaklarımızı geliştirebiliriz.

Bu tür tartışma platformları yoluyla elde edebileceğimiz imkanlara da dayanarak esnek örgütlülükler oluşturma yoluna gitmeliyiz. Bu örgütlülüklerin önüne bir çalışma programı koyarak çalışmanın kapsamını ve yoğunluğunu arttırmalıyız.

Süreç boyunca düzenli, sürekli, yoğun ve sistematik bir seslenme faaliyeti yürütmeliyiz. Bunun için metal işçilerine yol gösterecek merkezi yayınların yanısıra, anlık gelişmeler üzerinden yürütülecek sistemli bir bilgilendirme, teşhir edecek ve mücadele örgütleyecek yerel materyaller kullanmalıyız.

Elde edilen duyarlılıkları örgütlemek ve bunları daha yaygın bir seslenme çalışmasına konu etmekle yetinmemeli, aynı zamanda kazanılan birikimi eylemli bir hatta yöneltmeliyiz. Metal işçilerinin beklentilerini ifade eden basın açıklamaları (bu açıklamalar sendikaların ve MESS’in önünde yapılabilir), ihanet halinde protesto gösterileri gerçekleştirilebilir vb.

İçeriden müdahale imkanlarımızın olduğu fabrikalarda ise, taban örgütlenmeleri oluşturmalı, yukarıda sıraladığımız çalışmaları fabrika zemininde, bu zeminin güç ve imkanlarına dayanarak kendi özgünlüğünde yürütmeliyiz.

***

Son olarak belirtmek gerekirse, politikayı etkili bir biçimde yaşama uygulamak biraz da güç sorunudur. Eğer metal işçileri arasında önemli güçlere sahip olabilseydik, TİS komiteleri kurma çağrısı yapmak yerine bu komiteleri yaygın olarak kurar, sendikal bürokrasiye karşı mücadele çağrısının ötesine geçip, işçileri bürokratların kapısına ya da TİS görüşmelerinin yürütüldüğü binanın kapısına yığardık. Ancak henüz bu düzeyde işçileri seferber edecek imkanlara sahip değiliz. Ama bu sınırlarda da ileri bir inisiyatifle ve sınıfın politik temsilcisi olma misyonuyla taraf oluyoruz, uyarıyoruz ve müdahale ediyoruz. Aynı zamanda içeriden müdahalenin imkanlarını da hakkıyla değerlendirmeye çalışıyoruz. Ama unutmamak gerekir ki, sınıf mücadelesi sıçramalar biçiminde gelişir. Bugünkü sınırlı olanaklarla sınıfa yönelik çalışma kararlılığını koruduğumuz ölçüde sıçrama dönemlerinde istediğimiz düzeyde bir önderlik düzeyine ulaşmamız da güç olmayacaktır.

Komünist Metal İşçileri

 

Sendikaların durumu ve devrimci tutum

Yakın dönemin hemen bütün TİS’lerinden kazanarak çıkan MESS, bir kez daha kazanmak için olağan çalışmalarına başlamış bulunuyor. Bu kapsamda en büyük silahı olan Türk Metal Sendikası ile birlikte çalışmalar yaptığı da sır değil. Hain Türk Metal yöneticileri bugüne kadar tam bir ihanet şebekesi olarak çalıştı, bugün de tüm deneyim ve birikimlerini yeni bir ihaneti gerçekleştirmek için kullanacaklardır. Dolayısıyla bu TİS sürecinde, geçmişte olduğu gibi, metal işçilerinin kazanmak için sadece MESS’i değil, onunla birlikte Türk Metal çetesini de yenmek gibi temelli bir sorunu olacaktır.

Sahnedeki diğer önemli güçlerden biri olan Birleşik Metal-İş ise, geçmiş dönemlerde hep sınıf sendikacılığı iddialarıyla MESS-Türk Metal işbirliğine karşı duracağı, sürece tüm metal işçilerini temsil etme iddiasıyla katılacağı ve süreci eylemli bir mücadeleyle omuzlayacağı iddialarında bulundu. Fakat hemen her defasında bu iddialar kağıt üzerinde kaldı. BMİS yönetimi kendisine bağlanan umutları boşa çıkardı. Dahası ‘98’de ihanete karşı isyan eden metal işçilerine kapılarını kapatan zamanın BMİS yönetimi, metal işçilerinin BMİS’e olan güveninde önemli kırılmalara neden oldu. Böylelikle, tutarsızlık, soluksuzluk ve özgüvenden yoksunluk BMİS’in gerçekleri olarak zihinlerdeki yerini aldı. BMİS yönetimi, bu sözleşme görüşmelerine bir kez daha ileri iddialarla hazırlık yapıyor. Sözleşme taslağını işyerlerinde hareketle hazırlamaya çalışıyor, hazırlanan taslak işyerlerinde yapılan toplantılarla açıklanıyor, TİS komiteleri kuruyor ve süreci masa başındaki görüşmelerle değil mücadeleyle omuzlayacakları iddiasında bulunuyor.

Ortaya konulan iddialar ve mevcut pratik olumlu bir seyir izlese de, geçmişi ve gündelik mücadeledeki durumu (çünkü sınıf sendikacılığı iddiasında bulunan BMİS’in gündelik mücadelesi “sosyal diyalogcu çağdaş sendikacılık”tır) dikkate alındığında, yine de BMİS hakkında büyük beklentiler içerisinde olmanın temelsiz olacağını söyleyebiliriz.

Diğer taraftan, BMİS yönetimini ortaya koyduğu iddia doğrultusunda hareket ettiği ölçüde desteklemek, daha ilerisi için yüreklendirmek, ortaya koyduğu iddiaya uygun bir pratik izlemesi yönünde zorlamak gerekmektedir. Çünkü Türk Metal çetesinin sendikal mekanizmaları kilitleyen ve sendikayı bir mafya örgütlenmesine dönüştüren, tabanın önüne aşılmaz engeller koyan pratiğine karşın; BMİS hem sahip olduğu değerler, hem yönetiminin tabanın eğilimlerine açık olan durumu ve hem de ortaya koydukları iddialarından dolayı farklı bir yerde durmaktadır. Bundan dolayı BMİS yönetiminin izlediği pratik yakından takip edilecek, iddialarının arkasında durması yönünde basınç oluşturulacak, gerisine düştüğü ölçüde de mücadele edilecektir.

Sürecin diğer bir aktörü durumundaki Öz Çelik-İş ise hep kapsam dâhilindeki üye sayısının azlığını öne sürerek silik bir görüntü sergiledi. Mevcut durumda Öz Çelik-İş’in MESS kapsamında bir ya da iki işyerinde örgütlülüğü kaldığı ölçüde bu sendikanın tümden ortalardan kaybolacağı kesindir. İşkolundaki tuttuğu yer itibariyle bir an için olsun gözlerden kaçırmadan teşhir edilmesi gereken bu sendikanın yönetimi, yine de bu dönem içerisinde verilecek mücadelede tali bir hedef durumundadır.