8 Şubat 2008 Sayı: SİKB 2008/06

  Kızıl Bayrak'tan
  Sahte kamplaşmalar köleliğe ve karanlığa, devrimci sınıf mücadelesi kurtuluşa götürür!
  “Demokratik çözüm yürüyüşü” engellemelere rağmen gerçekleşti!
Sırada kıdem tazminatı hakkı var…
Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor!
Bir iş cinayeti, kapitalizm ve insan...
Kadıköy’de “Öğretimize, özgürlüğümüze saygı mitingi”…
  Binlerce Tekel işçisinden özelleştirme karşıtı mücadele kararlılığı
  TÜMTİS işçilerinden eylem...
  SSGSS karşıtı faaliyetlerden...
  Basın sansürü ve görevlerimiz
  TKİP II. Kongresi değerlendirmeleri...
Kadın sorunu ve sınıf içinde kadın çalışması / 1
  Yaşanabilir bir dünya için sosyalizm!
  Çiğli Emekçi Kadın Kurultayı üzerine konuştuk...
  Davutpaşa katliamı: Öfkemiz isyanımızın mayasıdır!
Volkan Yaraşır
  160. yılında Manifesto günceldir!
  Solun Komünist Manifesto ile sınavı...
A. Deniz
  “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” Nokia işçilerinin dayanışma çadırında hayat buluyor!
  Irkçı siyonistler Lübnan hezimetini itiraf ettiler!
  Türk sömürgeciliğinin değişmez unsurları: İnkar, tehcir, asimilasyon ve imha!
M. Can Yüce
  Ankara’da ortak panel...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

Gazete biçiminde okumak için tıklayın

 

“İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” Nokia işçilerinin dayanışma çadırında hayat buluyor!

manifestoNRW/Bir-Kar çalışanları olarak, 3 Şubat günü Bochum Nokia fabrikası önünde kurulan dayanışma çadırlarındaki işçileri ziyaret ettik. Yakın şehirlerde (Essen, Dortmund, Wuppertal, Bochum) yaşayan ilerici ve devrimci güçler olarak, tümüyle haklı davalarında Nokia işçilerinin yanında olacağımızı ve her türlü desteği sunacağımızı bildirdik.

Bir-Kar imzalı bildirilerimizi ve Kızıl Bayrak gazetesini dağıttık. Tersane İşçileri Birliği’nin Nokia işçilerine gönderdiği dayanışma mesajını işçi temsilcileri aracılığı ile diğer işçilere ulaştırdık. Hem Kızıl Bayrak’taki Nokia işçileri ile ilgili yazı hem de tersane işçilerinin mesajı ilgiyle karşılandı.

Ziyaretimizin ilk günü işçilerle bire bir sohbet etme olanağımız oldu. İşçi temsilcileri, bugüne kadarki süreci ve son gelişmeleri anlattılar. Biz de sürece ilişkin düşüncelerimizi, Opel, Bosch-Simens, Siemens Benz vb. işyerlerinin deneyimleri üzerinden işçilerle tartıştık. Nokia işçilerinin yalnız olmadığını, başta Opel ve Thyssen-Krupp çalışanları olmak üzere, çok geniş bir toplumsal destek oluştuğunu, Nokia direnişinin başarısı için bu desteğin büyük bir kazanım olduğunu söyledik.

Önemli bir izlenimimiz, çadırdaki yerli ve yabancı işçiler arasındaki ilişkilerin sıcaklığı oldu. Eylemlilik içinde her türlü önyargı yıkılmış, halkların ve işçilerin kardeşleşmesi pratik olarak hayat bulmuştur.

Öte yandan, direniş en sıradan işçilerde bile politik bilinç gelişimine yol açmıştır. Birisi 22, diğeri 9 yıldır Nokia’da çalışan iki işçi temsilcisinin söyledikleri bunu gösteriyor. Nokia’nın kendi tarihinde en büyük kâr oranını yakaladığı ve büyüme hacminin %67’lere ulaştığı bir zaman diliminde, daha fazla kâr amacıyla 5 bine yakın çalışanı bir kalemde sokağa atmak istemesi bu sistemin sosyal adaletini, gerçek yüzünü bizlere göstermiştir, diyorlar.

Nokia işçilerine neden üretimin hala sürdüğünü, greve neden gidilmediğini sorduğumuzda ise özetle şu cevabı alıyoruz: “Aslında Nokia patronları da böyle bir beklenti içinde idiler. Yapılan anlaşmalar nedeniyle Bochum’daki işyerinin yaz sonuna kada yoğun işi var, bu ihtiyaca cevap verebilmek için kısa bir süre önce işçilerden mesaiye kalması istendi. Ayrıca iki günlük dönüşümlü vardiya sistemine geçildi. Bizim şu an greve gitmemiz durumunda bu işlerin hemen Macaristan’daki fabrikalara kaydırılıp on kat daha ucuza üretilmesi planları var. Biz Nokia patronlarının bu oyununu bozmak istedik. Ayrıca şu an başlatılacak bir grev işyerinin hemen kapatılması için patronlara bir olanak verecektir. Bunu engellemek istedik. Üstelik üretim şu anda yarıya inmiş durumda...”

3 Şubat günü Nokia işçileri ve aileleri fabrikanın önündeydiler. 500 aşkın insan o gün dayanışmanın güzel bir örneğini sergiledi. Bizler de bildirilerimizi dağıttık, yemek standlarında işçilere yardımcı olduk.

28 Şubat’ta 5 işveren ve 5 işçi temsilcisinin katıldığı bir toplantı yapılacak. Ama işveren temsilcilerinden birisi iki oy hakkına sahip. Dolayısıyla, toplantı aslında çoktan alınmış bir kararın işçilerle ortak bir toplantıda alındığı görüntüsünü vermek amacıyla düzenleniyor. İşçi temsilcisi bir arkadaş bunu şöyle ifade ediyor: “Bu toplantının sonucu aslında bellidir. Kapatılma kararı çoktan alınmıştır. Birtakım işçi arkadaşlarda hala bir parça umut var. Hep belkilerle kendilerini avutuyorlar. Biz biliyoruz ki burası kapatılacak, ama biz işçiler bunu Nokia patronlarına en ağır biçimde ödetmek konusunda hemfikiriz. Tüm işçilerin katılımıyla gerçekleşecek bir grev bu süreçte daha güçlü sonuçlar yaratacaktır.”

Sonuç olarak, tüm toplumun ve işçi sınıfının anlamlı desteğine dayanarak ortaya konulacak genel bir direniş Nokia patronlarına geri adım attırabilirdi. Sürecin böyle yaşanmasında en büyük etken, IG-Metal sendikasının bu mücadeleye yeterince sahip çıkmaması ve kararlı bir duruş sergilememesidir.

Nokia işçileri devrimci bir önderlikten yoksundur. Oysa süreç her türden politik propaganda ve ajitasyon için uygun olanaklar sunmaktadır. Bu durum bizlere yönelmemiz gereken alanı işaret etmektedir. Bu süreçte Nokia işçileri ile yaratılacak ileri düzeyde bir kucaklaşma, bizlere sınıf çalışmasında tecrübe kazandıracak ve yarının daha ileri mücadelelerine hazırlayacaktır. Bu bilinç açıklığı ile görevlerimize yüklenmeliyiz.

BİR-KAR / Essen


Tersane işçilerinden Nokia işçilerine...

Haklı davanızda sonuna kadar sizinleyiz!

Nokia işçileri kardeşler!

Binlerce kilometre uzaktan, Tuzla tersaneler cehenneminden yazıyoruz sizlere. Bizler ağır çalışma ve sömürü koşulları altında çalışan işçileriz. Devasa gemileri mavi okyanuslara biz salıyoruz. Bizler bu gemileri cehennem koşulları altında inşa ederken, tersane patronları giderek palazlanıyor. Günde 10-12 saate varan ağır çalışma koşulları, sigortasız çalışma, ücret gaspları ya da ücretlerimizin zamanında ödenmemesi, taşeronlaştırma, sağlıksız barınma koşulları, her şeyden önemlisi iş cinayetleri yaşadığımız cehennem koşullarının özetidir.

Geçtiğimiz yıl 12 işçi kardeşimizi iş cinayetlerine kurban verdik. Geçtiğimiz günlerde de Onur Bayoğlu’nun iş cinayetine kurban gitmesi ve iki işçi arkadaşımızın sakat kalmasıyla bir kez daha sarsıldık. Bütün bu iş cinayetleri ve yaralanmaların gerisinde yatan neden, tersane patronlarının örgütlü yapısı olan GİSBİR’in (Gemi İnşaa Sanayicileri Birliği) aşırı kar hırsıdır. Tıpkı Nokia kapitalistlerinin aşırı kar hırsı ve ucuz işgücü için fabrikayı kapatacaklarını açıklamaları, Romanya’ya taşımak istemeleri gibi.

Sadece Nokia’da çalışan siz işçiler değil Nokia’ya bağlı iş yapan binlerce işçi, esnaf ve çevre halkı da bu kapatma saldırısından nasibini alacaktır. Dolayısıyla, bu saldırının kapsamı Nokia sınırlarını aştığı yerde, toplam bir karşı koyuş da yaşamsal olacaktır.

İlk anlamlı tepkilerinizi koydunuz. Bundan sonra da tepkilerinizi daha güçlü koyacağınızdan eminiz. Davanızda, mücadelenizde fazlasıyla haklısınız. Tuzla tersaneler cehennemindeki direniş odağı haline gelmiş öncü işçiler olarak haklı mücadelenizi heyecan ve coşkuyla takip ediyoruz. Sonuna kadar mücadelenizin yanındayız. Eğer bu kapatma saldırısı başarıyla püskürtülebilirse, Nokia patronlarının dayatacağı çalışma koşullarını püskürtmeyi de başarabileceksiniz. Bu inançla sizleri ve haklı davanızı selamlıyoruz.

Tersane İşçileri Birliği